Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan'a Hz. Ömerli cevap

Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan'a Hz. Ömerli cevap

Bağımsız milletvekilleri Hüseyin Pazarcı ve Harun Öztürk, CHP'ye katıldı. İki vekile rozetlerini CHP'nin Meclis grup toplantısında genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu taktı.

Kılıçdaroğlu grup konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı eleştirerek, 'Başbakan, İsrail konusunda lafa gelince esip gürlüyor. Ama toprağa tek bir damla bile düşmüyor. Verimsiz, kısır bir şey' dedi.

Eleştirilerine devam eden Kılıçdaroğlu, 'Biz Kuran'ı defalarca okuduk' diyen Başbakan'a Hz. Ömer'le cevap verdi:

"Hz. Ömer devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken kendi mumunu yakarmış. Biz devlet uçağıyla eşlerimizi Katar'daki düğüne göndermeyiz. Bizim inancımız budur."


KILIÇDAROĞLU'NDAN ZEHİR GİBİ SÖZLER / WEB TV

Geçtiğimiz hafta Tunceli bağımsız vekili Kamer Genç ve Ankara Bağımsız Milletvekili Emrehan Halıcı'nın katılımıyla CHP'nin vekil sayısı 99 olmuştu. Bugün yeni katılan vekillerle birlikte CHP Meclis'teki sandalye sayısını 101'e çıkardı.

Harun Öztürk CHP katılmasının ardından yaptığı açıklamada “Yıllardır dağılmış bulunana sosyal demokratlar ve solcuların CHP'de birleştiğini gördüğüm için mutluyum” dedi. Öztürk, “bu tablodan korkanlar var ama korkunun ecele faydası yok, bir katkımız olacaksa ne mutlu bize” şeklinde konuştu.

GAZZE'DEKİ AMBARGO İNSANLIK SUÇU



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'te vekillere rozetlerini taktıktan sonra partisinin grup toplantısında vekillere hitap etti.



İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından satırbaşları:


İki değerli milletvekilinin CHP katılmasından son derece mutluyum. Bu dalgayı tüm Türkiye'ye yayacağız.



İSRAİL İLE İLİŞKİLER


Çocukların, kadınların, yaşlıların Gazze'deki ambargo uygulamasıyla cezalandırmak bir insanlık suçu. Biz buna şiddetle karşı çıktık. Ve şunu da söyledik: İsrail'in dokunulmaz ve bedel ödemez bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Uluslararası bir komisyon kurulmasını istedik ve bu çabada hükümete destek vereceğimizi ifade ettik.


Yardım gemisinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın haklarının savunulmasında hükümete destek vereceğimizi de açıkladık. Ulusal çıkarlarımızla bağdaşan her türlü çözüme destek vereceğimizi söyledik. Şimdi yara soğudu. Peki ne oldu? Estik gürledik, duygularımızı kontrol edemedik ama peki şimdi ne oldu.



AKP YANLIŞ TERCÜMENİN ARKASINA SIĞINIYOR


Sayın Başbakan ısrarla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i kınayan karar aldığını söylüyor. Bu doğru değil. Bir Başbakan'a doğruları söylemek yakışır

Orijinal metinde BM, “çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınıyor” demiştir “eylemi” değil. Dışişleri eylemleri kaldırıyor, eylemi koyuyor.

AKP hükümeti yanlış bir tercümenin arkasına sığınarak mı onurunu koruyor.


Bu kürsüde dedik ki, “diplomasi aktif olarak devreye sokulmalı.” O gemide vatandaşı olan diğer ülkelerin en az yarısını harekete geçirmek için gücünüzü devreye sokun dedik. Ama ne oldu? Diğer ülkelerdeki Türklerin haberdar olmayacağını düşündüler. Dünya artık küçük Recep Bey. BM'den sonuç çıkmadı, Arap Birliği ne oldu? İslam Kalkınma Konseyi'nden ne ses çıktı. NATO olayları kınamadı.



AKP BULANIK SULARDA



Esen gürleyen Başbakan gördü ki dış politikayı iç politikaya alet ederseniz gelir duvara çarparsınız. O kadar şaşırdılar ki bakıyorsunuz AKP kurmayları birbirinden farklı beyan vermeye başladılar. Bir bakan biz bir devler olarak varlığını kabul ettiğimiz devlete sil baştan yapamayız diyor.


Bir başka bakan diyor ki “İsrail'le yakın tarihteki anlaşmalar ve her şey feshedilecektir” diyor. Bir başka bakan ise “imzalanmış çok sayıda anlaşma var konu hükümete gelirse konuşuruz” diyor.


Dışişleri Bakanı da “Asker anlaşmalar gündeme geldi. Bu konuların bundan sonra nasıl seyir alacağı İsrail'in tutumuna bağlı” diyor.

Bu olay sadece bu söylemlerle sınırlı değil. Bu olayın karanlık noktaları var. AKP bulanık sularda demiştik.



KAMERALAR ÖNÜNDE “ONE MINUTE”, KAPILAR ARDINDA “YES PLEASE”



Mütevazı bir soru soralım:, Filistin'in bütün itirazlarına rağmen İsrail'İn OECD üyeliğine Türkiye neden izin vermiştir? Yani kameraların önünde “One Minute”, kapalı kapıların ardında “Yes Please”…


AKP'nin bu iki yüzlü politikalarını her yerde anlatmalıyız. Baktı ki işler sarpa sarıyor Dışişleri Bakanlığı diplomatlarını dile doladı Monşerler iş yürümüyor diyor.

Sayın Başbakan haklı olabilir ama yapması gereken İsrail'le yapılan yazışmaları açıklamaktır.



BAŞBAKAN LAFA GELİNCE ESİP GÜRLÜYOR


Gemilerin içinde Türkiye Cumhuriyeti bandıralı gemi var mıydı? Başbakan açıklamalı. Gemileri göndermeyin diyorlar. Vururuz diyorlar. Hükümet bu uyarıları dikkate aldı mı? Aldıysa neden vatandaşlarını bile bile ölüme gönderdi.



Bizim insanlarımız bile bile ölüme gönderildi. O zaman hükümetin varlık nedeni ne? Lafa gelince esip gürlüyor ama toprağa tek damla düşmüyor. Verimsiz, kısır bir şey.



Samsun Ceyhan hattı Başbakan'a yakın olan bir firmaya ihalesiz verildi. Biliyorsunuz bunun ucu İsrail'e kadar uzanıyor. Bakalım bu iptal edilecek mi? Biz bunu sonuna kadar takip edeceğiz. TBMM'ye bir araştırma önergesi vereceğiz. Bakalım AKP milletvekilleri bu önergeye destek verecek mi?



KADINLAR VE GENÇLER SİYASETE GİRİYOR



Yurt gezilerimizden bazı izlenimlerin oldu. Kadınlar artık siyasetin merkezine oturmuş durumda.



İkincisi gençlerin artık siyasete uzak olmadığıdır. Kararlılıkla, devrimci ruhlarıyla, hiçbir beklentileri olamadan giriyorlar siyasete. Recep Bey'in ezberini bozduk artık Recep Bey'in düzenini bozacağız. Recep Bey'in düzenini kadınlar ve gençler bozacak.



Şimdi Türkiye'de halkın iktidarını kurma zamanıdır. Trakya'da halkın, çiftçinin nefes alamadığını gördük. Borcu borçla kapatıyor. Çiftçinin icra dosyalarını gördük.



Sayın Başbakan “Tarlalarda artık insan çalışmıyor” diyor biraz da böbürlenerek. Recep Bey Allah aşkına sen tarlada çalışacak adam mı bıraktın.



"ÇİFTÇİLERE SESLENİYORUM..."


Recep Bey'e göre Türkiye güllük gülistanlık. Peki 2003'te 29 kuruşa malını satan çiftçi 2010'da 25 kuruşa malını satarsa ne olacak. Bunun en önemli sebebi yanlış özelleştirmedir.



Buğday üreten çiftçi var. 62 kuruşa mal ediyor. 55 kuruşa satabiliyor. Türk çiftçisi dünyanın en pahalı gübresine, mazotuna, elektriğine, ilacına mahkum edildi. Bu mahkumiyet Türk çiftçisinin kader midir.



Buradan bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum. Önümüzdeki seçimde ananızı, babanızı, kardeşinizi, komşunuzu alıp sandığa gideceksiniz ve AKP'yi sandığa gömeceksiniz.



Çünkü AKP memleketin üretmesini istemiyor. Bu oyunu Türk çiftçisi bozmak zorundadır. Sadece tarımı değil hayvancılığı da mahvettik. Bir ara ortadoğuyu besleyen ülke gitti dışarıdan hayvan ithal eden ülke geldi.



2006'da AKP bir kanun getirdi. Tarımı desteklenin bütçeden ya da dış kaynaklardan karşılanacağını içeriyordu. Bütçenin en az yüzde 1'i tarımı desteklemek için kullanılacaktı.



MAZOTTA ÖTV KALKACAK



Ama bu kanun çıktığından bu yanan hiç uygulanmadı. Çiftçi kardeşlerimizi kandırdılar.



Bu yüzde 1 ne olur diye soran olur? Onun karşılığı 10 milyar liradır. Ama bu teşvik hiçbir zaman ayrılmadı.



Şimdi sayın Başbakan bir de reçete arıyor. Allah aşkına 8 yıldır ülkeyi yöneten başbakan bunu nasıl söyler.



Ben reçeteyi söyleyeyim bu kanunu uygulayacağız. Mazotta ÖTV'yi kaldıracağız. Lüks yatlara veriyorsunuz ÖTV'siz çiftçiye veriyorsunuz ÖTV'li. Çiftçinin günahı nedir.



ÇEVRE GÜNÜ



Sayın Başbakan çevre günüyle ilgili bir açıklama yapmış. Acaba kendisi Ergene nehri'ni gördü mü? Simsiyah akıyor.



Parlamento karar aldı temizle diyor. Ama bunlar temizlemeyiz diyorlar. Çevreye duyarlı olacağız. Sayın Başbakan Ergene nehri kenarına bir havuzlu villa yapsın bakalım durabiliyor mu?



O OYLARI YEDİRMEZLER SANA

Sayın Başbakan'a Kudüs'ün kaderi Ankara'dan farklı değildir diyor. Ben ona şunu sormak isterim acaba Bağdat yanarken kendisi neredeydi.



Orada çocuklar öldürülürken, Müslüman kadınlara tecavüz edilirken neredeydin. Sen 1 Mart tezkeresini geçirmek için çalışmıyor muydun.



Seçim yaklaştı aldı bir telaş. Gazze'deki Müslümanları oya tahvil etmeye çalışıyor. Yedirmezler sayın başbakan sana yedirmezler.



Biz Gazze'deki müslümana da sahip çıkarız, Bağdat'takine de. Çifte standarda karşı çıkarız.



Sayın Başbakan tahsilimiz gereği kutsal kitapları defalarca okuduk diyor. Sayın Başbakan defalarca okuduysa benim Allah ile manevi ilişkiyi derecelendirmeyi nereden buluyorsun.



BİZ ALLAH'TAN KORKARIZ



Şirk koşma terimini Recep Bey biliyor musun bilmiyor musun. Biz inançlarımızı siyasete ve ticarete malzeme etmeyiz onun gibi. Kimseye de hesap vermeyiz. Zaten inançlarımıza göre kimse de biz hesap soramaz.



Çünkü biz Allah'tan korkarız.Ne dedik çalmayacaksın dedik. Recep Bey neden alınıyor?



Hz. Ömer devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken kendi mumunu yakarmış. Biz devlet uçağıyla eşlerimizi Katar'daki düğüne göndermeyiz. Bizim inancımızın gereğidir bu.

hürriyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.