Plan kabaca, “Avrupa Birliği'ndeki çabalar Rum vetosu yüzünden yürümedi, bunun yerine Rumlar'ı BM Güvenlik Konseyi'nde zorlayalım” yaklaşımını içeriyor.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun bugün Ankara'da yaptığı temaslarda, bu yeni yaklaşımın detayları masaya yatırıldı.

Temaslarından sonra Eroğlu ile sohbet imkanı bulduk. Ve yeni yaklaşımın ilk ipuçlarını da bizzat kendisinden aldık;
Yeni yaklaşımın amacı şu; Rumlar'ı uzlaşmaya ikna etmek.

Ancak bu çok zor; Çünkü Rumlar'ın herhangi bir anlaşmaya “evet” demesi için uluslar arası alanda baskı görmeleri gerekiyor.

Bu baskı, Avrupa Birliği içinde imkansız; Çünkü Kıbrıs Rum Kesimi AB'ye üye, oysa hem Türkiye, hem de KKTC AB'nin dışında.

İkinci baskı alanı ise Birleşmiş Milletler. Rumlar, BM'de de, Kıbrıslı Türklere göre “daha avantajlı” durumdalar. Çünkü BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre, Kıbrıs'ı uluslar arası alanda Rum Devleti temsil ediyor.

İşte şu anda BM Güvenlik Konseyi üyesi olan Türkiye, Rumlar'a bu avantajı sağlayan BM kararlarını tartışmaya açmaya hazırlanıyor.

Plan şu; kararlar değiştirilemese bile, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin bunu “tartışalım” demeleri bile Rumlar'ı rahatsız edecek; KKTC ile masada daha uzlaşmacı olmaları için bir baskı unsuru olacak.



EROĞLU: P-5 BAYÜKELÇİLERİNİ YEMEĞE ÇAĞIRDIM



KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rumlar'ın uzlaşmaz tutumundan çok rahatsız. “Kendilerini anlaşmaya mecbur hissetmiyorlar” diyor ve ekliyor;
“Yıl sonuna kadar anlaşma için dünyanın da yapması gerekenler var”

Eroğlu, bu çerçevede BM Güvenlik Konseyi kararlarının “tartışmaya açılabileceğine” dikkat çekiyor;
“Eğer BM Güvenlik Konseyi kararları tartışmaya açılırsa, Rumlar kendilerini anlaşmaya mecbur hissederler…”

Eroğlu, bu konuda ilk adımı da atmış durumda; “BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi beş



GÖRÜŞMELERDE DE YENİ YAKLAŞIM: BİR DOSYA KAPANMADAN, BAŞKASI AÇILMAYACAK



Eroğlu, Kıbrıs'ta Rum Lideri Hristofyas ile görüşmeleri konusunda da bilgi verdi gazetecilerle sohbette;
Hristofyas'la görüşme oturumlarında, tüm konuları, başlıkları bir arada görüşen eski Cumhurbaşkanı Mehmet ali Talat'ın aksine, farklı bir yol benimsemiş Eroğlu;
“Görüşmelerde, bir dosya üzerinde uzlaşılıp kapatılmadan, başka bir dosyayı açmayacağız…”

Bu çerçevede halen görüşülen dosya, Kıbrıs'taki mülkiyet konusu. “son görüşmede, Hristofyas mülkiyet konularının dışına çıkıp, göçmenler konusunu da gündeme getirmeye çalıştı. Çok kısa yanıtlarla geçiştirdik. Konumuzun mülkiyet konusu olduğunu hatırlattık” diyor bu konuda KKTC Cumhurbaşkanı. Bu konuda kesin kararlı:

“Mülkiyet konusunda tamamen uzlaşılmadan, başka dosyayı konuşmayacağız…”



MÜLKİYET KONUSUNDA BM PLAN MI HAZIRLIYOR?



Son dönemde Kıbrıs'ta mülkiyet dosyası konusunda bir söylenti dolaşıyor. Söylenti şu;
“BM mülkiyet konusunu çözmek için bir öneri dosyası hazırlıyor.”

Bu konuda soruluyor KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'na.

Eroğlu, böyle bir gelişmeyi doğrudan yalanlamıyor, ancak “bize herhangi bir öneri gelmedi” diyor. Ancak bir sonrası cümlesi, henüz gelmediyse de, BM'den bu yönde bir hareket beklediğinin ipuçlarını veriyor;
“Son dönemde Hollanda, Belçika, Kanada ve ABD'den uzmanlar geliyor Kıbrıs'a. Genelde mülkiyet konusunda araştırma yapıyorlar. Henüz bir plan sunmadılar. Mülkiyet sorunu konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olmaya çalışıyorlar…”



EROĞLU'NUN ÇÖZÜM ÖNERİSİ



Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun mülkiyet sorununa çözüm önerisi ise şöyle;
“Bir anlaşma olduktan sonra, global malk-mülk mübadelesi olur. Tazminatlarla bu mübadele desteklenir.”

Eroğlu, bu yaklaşımın gerekçesini de şöyle açıklıyor;
“Kıbrıs sorununun başlangıcının üzerinden 35 yıl geçmiş 35 yıl sonra, bu kadar yıl o konutta yaşayan kişinin o konutla bağı oluşmuştur. 74'te güneye göçen Rumların o konutla bağı da azalmıştır...”

Eroğlu'na göre, mülkiyet sorununu “mülk, ilk sahibine iade edilmelidir” yaklaşımında ısrar eden Rumlar'ın istediği şekilde çözülürse, bu kalıcı bir çözüm olmaz. “Kalıcı, yaşayabilir bir anlaşma istiyoruz” diyen Eroğlu, ekliyor;
“Eğer insanları yerlerinden edersek, huzursuzluk çıkarırız. Bu büyük huzursuzluğu temel alan bir anlaşma da yaşamaz. Kıbrıs Cumhuriyeti'ni 3 yıl yaşatabilmiştik, şimdi kuracağımız ortak devleti olsa olsa 5 yıl yaşatırız…”
Hürriyet