Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, rehber öğretmenlerle ilgili yayınlanan yönetmelik nedeniyle rehber öğretmenlerin infial içinde olduğunu söyledi. Türk Eğitim-Sen’in mücadelesine, gayretlerine rağmen bu yönetmeliğin inatla yayınlandığına dikkat çeken Koncuk, “Rehberliğin asıl fonksiyonundan hiç haberdar olamayan şartlanmış kafalar, dedikoduları asıl alarak bu anlamsız yönetmeliği inatla yayınlattılar. Allah onlara feraset versin diyeceğim ama feraset herkese nasip olan bir haslet değildir” dedi.

Rehber öğretmenlerin nöbet sorunun yanı sıra psikolojik danışman hüviyetinin, eleman derecesine düşürülerek açık bir hakaret ve değersizleştirme ile karşı karşıya kaldığını da belirten Koncuk, Türk Eğitim-Sen’in yönetmelik ile ilgili dava dilekçesinin hazır olduğunu ve bugün dava açacağımızı da söyledi.

Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yayınlanan saçma sapan yönetmeliğin engellenmesi için aylardır birlikte mücadele ettik. Bakan dahil tüm yetkililere sesinizi duyurmak için Türk Eğitim Sen olarak büyük gayret sarf ettik. Tüm bunlara rağmen kendini her şeyin üstünde gören, her şeyi iyi bildiğini zanneden, aslında akıl tutulması yaşayan bürokratik anlayış sahiplerinin mantığını değiştiremedik. Rehberliğin asıl fonksiyonundan hiç haberdar olamayan şartlanmış kafalar, dedikoduları asıl alarak bu anlamsız yönetmeliği inatla yayınlattılar. Allah onlara feraset versin diyeceğim ama feraset herkese nasip olan bir haslet değildir.

Geldiğimiz noktada, yönetmelik yayınlanmış, buna bağlı olarak rehber öğretmenlerimiz büyük bir infial içindedir ki, bu haklı bir infialdir. Sendikamıza ulaşan bilgilerden bazı rehber öğretmenlerin nöbet eylemi istedikleri anlaşılmaktadır ancak yönetmelikteki en büyük problem nöbet değildir. Nöbet problemlerden sadece biridir. Rehber öğretmenlerin psikolojik danışman hüviyeti, eleman derecesine düşürülerek açık bir hakaret ve değersizleştirme ile karşı karşıya kalması daha önemli görülmelidir.

Gelelim nöbet eylemi isteğine. Türk Eğitim Sen olarak böyle bir eylem kararı almak, bizim için karar defterine bir kaç cümle yazmaktan ibarettir. Asıl mesele, her okulda bir rehber öğretmenin nöbet tutmamasının nasıl bir ses getireceğidir. Art niyetli pek çok idarecinin bu eyleme iyi niyetle yaklaşıp yaklaşmayacağından emin olmak mümkün değildir. Ses getirmesi çok zor olan böyle bir eylem sonucunda kaç kişinin cezalarla karşı karşıya kalacağı da sorumlu sendikacılık anlayışımız gereği, düşünmemiz gereken bir durumdur. Ben kararı aldım, kime ne olursa olsun diye düşünmeden, hiç bir sonuç vermeyecek bir eyleme insanları sürüklemek bizim üslubumuz değildir.

Bize kızan iyi niyetle sonuç alacağını düşünen arkadaşlarımız olduğunu biliyorum ancak sakin bir şekilde düşünüldüğünde haklı bir anlayış içinde olduğumuzu onlar da anlayacaktır. Aslında, eylem kararı almak, buyurun ne haliniz varsa görün demek, çok kolay ve kendimizi taca atmak olacaktır. O takdirde kimsenin eleştirisi ile de karşılaşmayız. Biz zor olan yolu seçiyor ve arkadaşlarımızı korumak adına, onlara durumu anlatmaya gayret ediyoruz. Buna rağmen ikna olmayanlar da olacaktır. Bunu fırsata çevirmek, Türk Eğitim Sen'i suçlamak için bulunmaz bir meta gibi kullanmak isteyenler de olacaktır. Olsun, sorumlu sendikacılık anlayışımız gereği biz doğruyu yapalım.

Bu arada, yönetmelik ile ilgili dava dilekçemiz hazırdır ve PDR Derneğinin görüşlerini bekliyoruz, yarın davamızı açmış oluruz. Hayırlı sonuçlara ulaşmak dileğiyle, bu yönetmeliği inatla yayınlatan aklı evvelleri de rehberlik sistemini katlettikleri için kutluyorum!”