İran'ın düşmanı İsrail değil Türkiye
Kuruluşundan itibaren İsrail'e düzenli olarak ağır tehditler savuran İran, Gazze soykırım sürecinde suskunluğa gömüldü. Tahran rejimi siyonist katliam sürecinde eleştiri oklarını Türkiye'ye çevirdi.
İsrail'in kara saldırıları ve bombardımanları ile Gazze'de 20 binden fazla sivil hayatını kaybetti. Sürecin başında kara operasyonunu kırmızı çizgi ilan eden Tahran, 49 günlük süreçte suskun kalmayı tercih etti. Türkiye gazetesine değerlendirmede bulunan KAFKASSAM Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, İran'ı "İslam dışı ülke ve aktörlerin bölgedeki jandarması" olarak nitelendirdi. Oktay'ın bu noktadaki tespitleri şöyle: Mevcut konjonktür dahilinde İslam dünyası (özellikle Sünni coğrafya) ile en geniş manada aktif savaşan güç İran. Adını, Kudüs ordusu koydukları bir gücün kurulduğu günden beri hiçbir İslam dışı unsurlar savaşmaması da bunun delili. Kasım Süleymani ömrü boyunca bu uğurda yaşadı ve öldü. Körfez ve Türkiye ölçeğinde artan İsrail'le normalleşme adımları da en fazla İran açısından tehdit niteliği taşıyordu. Şu an hem Arap dünyası hem de Türkiye'nin normalleşme ihtimali kalmadı. İran kendi zaviyesinden yaşananları kazanç olarak görüyor. İran'ın geleneksel siyaset anlayışının merkezinde İsrail değil; Türkiye en büyük tehdit ve düşman olarak görülür. Yaşananlar da bunun güncel ispatıdır.
DÜŞMANLIKLARI ARTTI
İran uzmanı Oral Toga ise son Gazze savaşı ile İran'da Türkiye düşmanlığının olağanüstü arttığını vurguladı. Toga "Rejimin resmi yayın organları özellikle Erdoğan'ı hedef alan haberler yapıyor. Türkiye'yi ikiyüzlülükle suçluyorlar. Yıllarca İran sokaklarında üst düzey yöneticilerin İsrail yıkılacak söylem ve posterlerine bizzat şahitlik ettim. Ancak Hamaney geçtiğimiz günlerde İsrail'i yok etmek gibi bir sözlerinin olmadığını söyledi. Bir yandan Erdoğan ve Türkiye'yi İsrail'e petrol ve ticaret ürünü satmakla suçlayan İran diğer yandan günah çıkarır tarzda açıklama yaptı. Söylem düzeyinde de kalmadılar Tahran, Meşhed ve Tebriz gibi büyükşehirlerdeki diplomatik temsilcilikler önünde Türkiye karşıtı gösteriler organize etmeye çalıştılar" dedi.
"GAZZE YOK OLDU, BİZ KAZANDIK"
İran'ın Kudüs söylemi üzerine oturttuğu imajın Gazze saldırı sürecinde ciddi tahribata uğradığını kaydeden Toga "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sonrası sadece kendilerine has gördükleri Filistin hamiliği algısının yara aldığını gördüler. ILNA, Tasnim ve Kayhan gibi medya araçları ile TV yayınlarında Erdoğan ve Türkiye aleyhinde yazı ve haberler arttı. Türkiye'ye karşı bu propaganda yürütülürken İran hiçbir milletin yerine savaşa girmez söyleminden de geri durmadılar. Türkiye bu denli suçlanırken kendi içlerinde yaşanan çelişkiler, kafa karışıklıkları ve Gazze konusundaki silik tutumu problem olarak görmediler" diye konuştu.
Oral Toga, Gazze ya da Kudüs'ün Şii rejim açısından herhangi bir kutsiyeti olmadığı vurgusunu tekrarladı ve "İran yönetimi şu an savaşı Gazze'den ibaret tutma becerisinin kendi siyaset ve diplomasi yeteneklerine bağlayan yorumlar yapıyor. Yani Gazze yok oldu ama biz kazandık diyorlar. Öte yandan Aden Körfezi üzerinde etkilerinin arttığı propagandası yapıyorlar. Proksi güçleri Husiler ve Hizbullah üzerinden kendilerine zafer ya da kahramanlık payı çıkarmaya çalışıyorlar" ifadelerine yer verdi.
ANKARA YAKINDAN İZLİYOR
Filistin-Gazze gündemi üzerinden Türkiye'yi hedef alan kara propaganda faaliyetleri Ankara tarafından yakından izleniyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, İsrail'in soykırıma dönük bir yalanını çürüttü. Ancak bu konuda Türkiye'yi hedef alan birçok sahte video ve bilginin kaynağının İran güdümlü kişi ve kuruluşlar olduğu tespit edildi. Bu noktada yurt dışı ve içeride faaliyet yürüten İran güdümlü medya organları ve sivil toplum kuruluşları aktif görev alıyor. Oral Toga, İran'da başlayan eleştirilerin kısa süre içerisinde Türkiye'de dolaşıma sokulduğuna dikkat çekti ve bu konuda organize bir faaliyet yürütüldüğü bilgisini paylaştı.
YILMAZ BİLGEN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.