Hükümetten taşerona kadro sınavıyla ilgili açıklama!
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, taşerona kadro düzenlemesinde yer alan sınav şartı ile ilgili önemli açıklamada bulundu.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan 'tek tip kıyafet' düzenlemesine ilişkin, "Milletimizin bizden talebiydi bu, sokaklarda her yerde terör yapacaksınız, masum insanları öldüreceksiniz, darbe yapacaksınız ve siz kendinizi kahraman göreceksiniz. Böyle bir şey olmaz. Milletimizin bu konudaki duyarlılığı, bu konudaki hassasiyeti, dikkate alındı." dedi.
Bozdağ, AK Parti Siverek 6. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, parti içerisindeki rekabetin ahlak esaslı olduğunu vurguladı.
AK Parti'de kavgayla, dövüşle, tekmeyle tokatla hakaretle küfürle yol almanın mümkün olmadığını belirten Bozdağ, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından partideki başbakanlık ve genel başkanlık dönemindeki uyumun da AK Parti'deki ahlak anlayışının göstergesi olduğuna dikkati çekti.
Bozdağ, 2018 bütçesinin Mecliste kabul edildiğini bildirerek, hazinenin 16 senede önemli ölçüde dolduğunu, ülkede ciddi gelişmelerin ve değişimlerin yaşandığını söyledi. Sağlık, eğitim, ulaştırma alanında önemli yatırımlar ve reformlar yapıldığını dile getiren Bozdağ bunların millete duydukları sevdadan kaynaklandığını vurguladı.
Ülkeyi günden güne her alanda geliştirdiklerine ve önemli açıklarını kapattıklarına işaret eden Bozdağ, "İşte bütçeyi gördünüz, bütçe açığı 11 puandan 2002'de, şu anda 1,9'a inmiş durumda açığı ne yaptık neredeyse sıfırlama noktasına getirdik." diye konuştu.
Bozdağ, ekonominin yanı sıra hemen her alanda çok başarılı olduklarını vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bir alanda itiraf ediyorum başarılı olamadık, bir alandaki açığımızı kapatamadık. Bütçe ağını kapattık, sağlıktaki açığı kapattık, eğitimde, ulaşımdaki açığı kapattık ama ana muhalefet açığını Türkiye'de maalesef kapatamadık. Şu anda Türkiye'nin kapatılamayan bir ana muhalefet açığı vardır. Bizim elimizde olsa o açığımızı da kapatırız ama maalesef bu bizim icraatımızla olacak, bitecek iş değil. CHP 15 yıldır ana muhalefet görevi yapıyor ama hiçbir derde deva olacak çözümü bu güne kadar getirip milletin önüne koymadı. Üretmeyen bir ana muhalefetimiz var, proje geliştiremeyen bir ana muhalefetimiz var. Hakaretle, küfürle, iftirayla yol almak isteyen Türkiye'nin bir ana muhalefeti var. Her seçim öncesinde farklı ittifakların peşine düşen, 'AK Parti gitsin de ne olursa olsun' diyen bir ana muhalefetimiz var.
Projeyle, fikirle yarış yapamayan bir ana muhalefetimiz var. Böylesine bir ana muhalefeti daha fazla taşıması Türkiye'ye büyük zarar vermektedir. Baktığınızda salı günleri grupta yapılan konuşmaların dışında ortaya konulan bir şey yok. Ama bu konuşmalar da bazı gazetelerin manşetlerinden bazı televizyonların haberlerini köpürtmekten başka bir anlam taşımıyor. Ben buradan bazı basın yayın organlarına sesleniyorum. Onlara da diyorum ki bakın ben sizin yerinizde olsam CHP'ye telif haklarını tahsil masadıyla alacak davası açarım. Sizin ürettiğiniz fikirleri sizin AK Parti aleyhine geliştirdiğiniz düşünceleri alıp partinin fikri olarak kullanıyorlar. Eğer belli gazeteler belli televizyonlar olmasın, Cumhuriyet Halk Partisi söyleyecek laf dahi üretemez böylesine büyük bir acziyetin içerisinde Türkiye'nin ana muhalefeti."
- "CHP'nin iktidar umudu yok"
Bozdağ, CHP'nin umudunu sandığa bağlayamadığını, geleceğe dair iktidar umudu bulunmadığını ifade etti.
CHP'nin, "Kriz olsun, kaos olsun kargaşa olsun millet AK Parti'den, Cumhurbaşkanımızdan soğusun bize gelsin." umudu içerisinde olduğunu değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, "Tek umudu ekonomi çöksün, ekonomiden dolayı herkes kaybetsin, ondan sonra insanlarımız bize dönsün. Tek umudu sokaklar hareketlensin, terör ve şiddet artsın. Bu nedenle 'Vatandaş iktidara fatura kessin, bize gelsin.' Umudunu krize, kaosa, kargaşaya Türkiye'nin aleyhine dışarıda ve içeride gelişmelere bağlamış bir ana muhalefetimiz var. Böyle bir muhalefet felaketten iktidar çıkarmak isteyen bir muhalefetin Türkiye'ye kazandıracağı hiç ama hiçbir şey yoktur. Umudunu felaketlere bağlamış bu ana muhalefete 2019'da umudunu felakete değil güzel işlere, hayırlı işlere, milletin ve devletin yararına olan işlere bağla diye bunlara Osmanlı tokadı atmaya ve büyük bir ders vermeye var mısınız." ifadesini kullandı.
AK Parti iktidarı olarak bir yandan terörle etkin, kararlı, "ama"sız ve amansız bir mücadele yaparken öte yandan insanların karşı karşıya olduğu sorunları bir bir aşma gayreti içerisinde olduklarına değinen Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Taşeron meselesini bugünden geçerli olmak üzere tamamen ortadan kaldırdık, taşeron uygulamasına son verdik, 450 bin taşeronda çalışan işçi sürekli kadroya geçmiştir. Ayrıca belediyelerde ve özel idarede çalışanlar da belediye ve özel idarenin kuracağı iktisadi teşekküller ve kendi bünyesindeki şirketler üzerinden çalıştırılacak ve orada da taşeron uygulaması bundan sonra olmayacaktır. Emek verenler, ter dökenler emeklerinin karşılığını emeklerine saygı olarak ve onlara kendilerine uygun özlük hakları sağlanarak daha iyi elde etme imkanı bulacaklardır. Elbette bunun bir geçiş süreci var. Bu geçiş süreci tamamlandığında her şey daha iyi olacaktır. Ayrıca 4/C uygulamasını da tamamen kaldırdık ne kadar 4/C'li varsa onların tamamını 4/B kadrosuna aldık ve onların durumunu da daha iyi bir noktaya taşıdık. Geçici ve mevsimlik işçiler onlarla ilgili de çalışma sürelerini 5 aydan 9 aya kadar uzatma konusunda Maliye Bakanlığına yetki verdik. Yani onların durumları da bundan sonra daha iyi hale gelecektir."
Konuşmasında taşeron düzenlemesindeki sınav konusuna da değinen Bozdağ, "Sınav konuldu ama bu sınav bilmenizi isteriz ki eleme sınavı değildir, bu işin yapılması için sadece uygulanacak bir prosedürdür, çalışan insanları sınav yoluyla elemek maksadıyla getirilmiş bir şey değildir ve bu sınav uygulanarak insanların elemesi yapılmayacak sadece bu sınavla sürekli kadroya geçişinin temini yapılacaktır. Bunun da özellikle bilinmesini istiyoruz çünkü bazı çevreler şimdiden bunu istismar etmeye kalkıyorlar. Biz sürekli kadroya alıyoruz zaten çalıştıkları işler var o çalıştıkları işi yıllardır yapan insana neyi soracağız. Zaten usul belli biz bu usulün gereğini yerine getiriyoruz ve kadroya bunları geçirmek için bir usul kuralı olarak bunu getirdik eleme maksadıyla getirilmiş bir kural değildir." dedi.
- KHK'daki kıyafet düzenlemesi
KHK ile terör örgütü üyeliğinden tutuklu ve hükümlü olanların duruşmalara giderken tek tip kıyafet giymesini öngören değişikliğin yapıldığını anımsattı.
Söz konusu değişiklikle darbe teşebbüsünde bulunanların badem kurusu renkte bir tulum giymelerinin öngörüldüğüne dikkati çeken Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Çocuklar ve hamile kadınlar bunun kapsamı dışında bırakılıyor, kadın tutuklu ve diğer kadın tutuklu ve hükümlülerin ise kıyafetinin nasıl olacağına ilişkin düzenlemeyi Adalet Bakanlığı çıkaracağı yönetmelikle belirleyecektir. Tabii onlara da kadınların giysisine uygun bir kıyafet şekli belirlenecektir. Şimdi bunu da farklı bir yere çekme gayreti içerisinde olanlar var. Milletimizin bizden talebiydi bu, sokaklarda her yerde terör yapacaksınız, masum insanları öldüreceksiniz, darbe yapacaksınız ve siz kendinizi kahraman göreceksiniz. Böyle bir şey olmaz. Milletimizin bu konudaki duyarlılığı, bu konudaki hassasiyeti, dikkate alındı. Demokrasiye inanan bir iktidar olarak, milletimizin bu talebine kulak verdik ve bu talebi hayata geçirdik. Bir ay içerisinde yönetmelik yapılacak ve arkasından bu uygulama yürürlüğe girecektir. Şimdiden tabii bu uygulamayı çok eleştirenler var, bundan sonra da eleştireceklerdir. Biz onu görüyor ve biliyoruz. Bu eleştirileri göze alarak biz bu adımı attık. Milletimizin dediğini dikkate alarak biz bu adımı attık."
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 2019 seçimlerine ilişkin, "Hiçbir ülkenin Türkiye'nin seçimlerine doğrudan, dolaylı müdahale etmesine asla izin vermeyiz, vermemiz de mümkün değil ama onlara esas izin vermeyecek olan aziz Türk milletidir." dedi.
Bozdağ, AK Parti Siverek 6. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 16 yılda her alanda büyümesini siyasi istikrara, güçlü iktidara, iyi yönetime ve bunun doğurduğu güven ortamına borçlu olduğunu söyledi.
Suriye'deki olayları anımsatan Bozdağ, "Suriye'nin en zengin insanı olsanız bir kıymeti var mı, en güçlüsü olsanız bir kıymeti var mı, akşam başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyku uyuma imkanınız var mı? Yok ama hamdolsun, Türkiye'de bunların tamamı siyasi istikrar, güçlü iktidar, iyi yönetim ve bunun doğurduğu güven sayesinde sağlanmıştır." diye konuştu.
Bozdağ, Türkiye'yi siyasi istikrardan, güçlü iktidardan, iyi yönetim ve güven ortamından mahrum etmek için içeriden ve dışarıdan sürekli saldırılar yapıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstikrarımızı korumak, kendi geleceğimizi korumaktır, ilimizi ve ülkemizi korumaktır. Türkiye'nin istikrarı bozulsun diye... Gezi hadiselerinde, Kobani hadisesinde, 17-25 Aralık sürecinde, yine gördüğünüz gibi darbe teşebbüsünde ve pek çok olayda biz bu sahneyi, bu oyunu hep beraber gördük. Hendek teröründe de bunu gördük ama milletimizle beraber, bir olduk, birlikte mücadele ettik ve bütün oyunları bozduk. Bütün tuzakları, kuranların başına geçirdik. Bu oyunları yapanlar, tuzakları kuranlar, bugün meydanda yok ama biz buradayız, meydandayız, milletimizle beraberiz, milletimizle, devletimizle güçlü bir şekilde geleceğe yürüyoruz ve yürümeye devam edeceğiz."
- "Herkes yeni şeylere, yeni dünyaya alışacaktır"
Bozdağ, 2019'daki seçimlere değinerek, şunları kaydetti:
"2019'un hesabını yapıyorlar. 'Ne yapalım? Bir araya gelelim, kendimiz ortak bir aday çıkaralım, oradan Sayın Cumhurbaşkanının önünü keselim.' diyorlar. Türkiye'nin içinde bazı siyasi partiler, şimdiden böyle bir platform oluşturma arayışı içinde. Sadece Türkiye'nin içindekiler değil, Almanyası, Fransası, Hollandası, Avusturyası, pek çok ülke, istihbarat örgütü, FETÖ'sü, PKK'sı, DHKP-C'si, bilumum terör örgütleri de aynı dertte. 'Tayyip Erdoğan'ı nasıl Türkiye'nin siyasetinden uzaklaştırırız, bize ülkeyi ve dünyayı dar ediyor, ondan nasıl kurtuluruz?', bunun hesabını yapıyorlar. Onun için 2019'un seçimi sanki başkalarının da seçimiymiş gibi Türkiye'deki seçimlerle ilgileniyorlar.
Buradan söylüyorum, biz 2019'da Türkiye'nin belediyelerini, Türkiye'nin milletvekillerini ve Türkiye'nin cumhurbaşkanını seçeceğiz. Başka bir ülkenin belediyelerini, milletvekillerini veya cumhurbaşkanını seçmeyeceğiz. Hiçbir ülkenin Türkiye'nin seçimlerine doğrudan, dolaylı müdahale etmesine asla izin vermeyiz, vermemiz de mümkün değil ama onlara esas izin vermeyecek olan aziz Türk milletidir, Sivereklilerdir, Urfalılardır. Bizi kimin yöneteceğine FETÖ, PKK terör örgütü, diğer terör örgütleri ya da başka ülkelerin istihbarat örgütleri veya yöneticileri değil, bu milletin 80 milyon insanının ak ve helal oyları belirleyecektir. Türkiye, bunu her defasında gösterdi, bir kere daha gösterecektir. Ondan da hiç ama hiç kimsenin endişesi olmasın."
Türkiye'nin bugün bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen saygın bir ülke haline geldiğini vurgulayan Bozdağ, Kudüs üzerinden başlatılan tartışmalarda gelinen son noktanın da ortada olduğunu söyledi.
Bozdağ, aldığı kararlara üst perdeden tavır koyan bir iradeye ABD'nin alışık olmadığına işaret ederek, "Ama onlar da alışacak artık. Herkes yeni şeylere, yeni dünyaya alışacaktır. O karar orada da kalmadı. Arkasından BM Güvenlik Konseyine gitti, arkasından BM Genel Kuruluna gitti ve oradan da Kudüs konusunda Türkiye'nin, İslam ülkelerinin ortaya koyduğu irade kabul gördü, ABD'nin ortaya koyduğu iradenin geçersizliğine karar verildi. Bu, büyük bir tarihi başarıdır. İşte uluslararası alanda kendisini küresel güç olarak gören çevreler, kendi iradelerinin dışında yeni bir iradenin oluşmasını arzu etmiyorlar. Bu iradeyi birisi söyleyince onun karşısına dikiliyorlar." şeklinde konuştu.
- "Kim demokrasi gücü, bana söyler misin?"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 2019 seçimlerinin, milletinin ve devletinin hukukunu canı pahasına koruyan, milletinin ve devletinin başka ülkelerin kuklası haline gelmesini istemeyenler ile bu hukuku göz ardı edenler arasındaki bir mücadele olacağına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:
"Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki: 'Demokrasi güçleri' diyor, 'Onlarla diğerleri arasında, diktatörlüğü sağlayanlar arasında bir seçim olacak.' diyor. Kim demokrasi gücü, bana söyler misin? Demokrasiye en büyük darbeyi vurmaya kalkan, darbe teşebbüsünde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü ve onun teröristleri mi demokrasi taraftarı, PKK terör örgütü ve onun teröristleri, destekçileri mi demokrasi taraftarı, Türkiye'deki vesayetin devam etmesini isteyenler mi demokrasi taraftarı, kendi gibi düşünmeyenlere ülkede yaşama hakkı tanımayanlar mı demokrasi taraftarı? Yok öyle bir şey. Demokrasiyi güçlendiren, demokrasiyi bütün milletin canı pahasına koruduğu ortak bir değer haline getiren iktidar, AK Parti iktidarıdır."
"15 Temmuz, demokrasinin, cumhuriyetin, hukuk devletinin milletimiz tarafından canı pahasına müdafaa edildiği bir gün olmuştur." diyen Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Artık demokrasi, partilerin veya kendini her şey zanneden birtakım elitlerin, birtakım odakların değil, milletin ortak malıdır, ortak değeridir, canı pahasına koruduğu şeydir. Kimsenin kendini demokrat görüp milletin diğer kesimini antidemokrat ilan etmeye hakkı yoktur. Böyle bir şeye cüret etmek, bu milletin kendisine saygısızlıktır.
Onlara saygıyı, demokrasi dersini sandıkta vererek siz, hep beraber aziz milletimizle öğreteceksiniz, birlikte öğreteceğiz."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.