Hasan Yalçın Yayla, MEB'in Rehberlik Öğretmenlik Düzenlemesini Yazdı
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişiklik yapılması tasarısının bakanlık ajandasından düşmediği görülmektedir. Bu konu hakkında bazı bilgilerin rehber öğretmenlerimizle paylaşılmasında fayda var.
“Rehber öğretmenlerin asli görevleri ile bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden ilave görevler ve yükler getiren bir düzenleme yapılmamalıdır” Nisan 2017 KİK.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişiklik yapılması tasarısının bakanlık ajandasından düşmediği görülmektedir. Bu konu hakkında bazı bilgilerin rehber öğretmenlerimizle paylaşılmasında fayda var.
Her konuda olduğu gibi, meseleye olgular ekseninde değil, kişiler bağlamında bakıldığı görülmektedir. Sunulan hizmetin, doğası gereği içinde barındırması gereken özelliklere odaklanmak yerine, hizmeti sunan kötü örnekler üzerinden gerçekleştirmek istenmesi öğretmenlerimizi mutsuz etmekte, eğitime zarar vermektedir.
Sorunun temelinde, eğitim kurumlarındaki psikolojik danışmanlık ve destek hizmetine yönelik hatalı yaklaşım yatmaktadır. Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini düzenleyen Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. O zamanki yetkili sendikalar maalesef konuyu bugünkü boyutta hiç ele almadılar; gelecekteki yükü, oluşacak sorunları hesap edemediler. O sendikalar, sanki bu mevcut durum kendi gözleri önünde gerçekleşmemiş gibi bugün gamsız twitler atıyor, mutsuzluktan üye devşirmeye yelteniyorlar. Onlara sesleniyorum: Siz önce vebalinizi temizleyin.
Şimdi konuyu baştan ele alarak bu aşamaya nasıl geldiğimize bir göz atalım.
Söz konusu yönetmelikten evvel yürürlükte olan Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği sadece özel eğitim kurumlarındaki rehberlik hizmetlerini kapsamaktaydı. Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği ise il/ilçe düzeyinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini esas almakta, okul bazında bir psikolojik danışmanlığı hedeflememektedir. Daha da önemlisi, bugün hâlâ geçerli olan bu yönetmelikte halen “rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri” eğitim kurumlarının eğitim-öğretim etkinlikleri bütünlüğü içinde konumlandırılmıştır. Nitekim yönetmelikte rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin eğitim sisteminin genel amaçları çerçevesinde eğitim kurumlarının eğitim-öğretim etkinlikleri bütünlüğü içinde yürütüleceği ifade edilmiştir.
Bu anlayışın doğal sonucu olarak da psikolojik danışmanlar, kendi asli mesleklerinden ve mezun oldukları yükseköğretim programlarından kopartılarak “rehber öğretmen” adı altında kurgulanmıştır. Oysa sundukları hizmetlerin, öğretmenlik mesleğinin asli fonksiyonlarından tamamen farklı olduğu açıktır. Psikolojik danışma, eğitim-öğretim alanından bütünüyle farklı olarak psikolojik danışman(lar) ile danışan(lar)dan meydana gelen bir sosyal ortamda, danışanın büyüyüp gelişerek kendini gerçekleştirmesine ve problemlerini kendi başına çözebilecek bir olgunluk ve bağımsızlık seviyesine erişmesine yardım için, psikolojik yaklaşımlarla girişilen sistemli ve planlı bir öğrenme ve etkileşim sürecidir. Bu sürecin eğitim-öğretim sürecinden bütünüyle farklı olduğu gayet açıktır. Buna rağmen asli işi psikolojik danışmanlık olan rehber öğretmenlerin, öğretmen olarak tanımlanmaları, rehber öğretmenlik adı altında bir öğretmenlik alanı oluşturulması, rehber öğretmenlerin öğretmenler gibi norm kadro esaslarına, haftalık ders yükü planlamasına, ders saati sayısına, ek ders usul ve esaslarına, mesai saatlerine tabi kılınması, baştaki tanımlama ve kurgulama hatalarının olumsuz sonuçlarını bugün de yaşamamıza neden olmaktadır. Daha vahimi, bu tanımlama hatası kurum içi çalışma barışını da tehdit eder hale gelmiş/getirilmiştir.
Eğitim-Bir-Sen olarak, bu kurgusal bozuklukların farkında olarak Kurum İdari Kurulu başta olmak üzere, pek çok platformda, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve bu hizmetleri yürüten rehber öğretmenlerin mesai saatlerine tabi kılınmasının ve nöbet görevi gibi asli işlerini sekteye uğratacak ve zarar verecek yan yükümlülükler altına sokulmasının, rehberlik faaliyetinin özüne zarar vereceğini ifade etmiş; uzun vadeli olumsuz sonuçlara neden olacağı uyarısında bulunmuştuk. Yine Eğitim-Bir-Sen olarak, bakanlığa rehber öğretmenlere asli görevleri ile bağdaşmayan, asli görevlerinden uzaklaşmalarına sebep olacak türden ilave görevler ve yükler getiren bir düzenlemeden kaçınması çağrısında bulunmuştuk. Bu çerçevede en son gerçekleştirdiğimiz Kurum İdari Kurulu toplantısında bakanlıkla, konunun bizim isteklerimiz doğrultusunda çözüleceği mutabakatına varmıştık.
Defaatle dile getirdiğimiz üzere, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, niteliği gereği sürekli gözlem ve süreç takibi esasına dayanan, dolayısıyla yer ve zamana bağlı kılınması, belli bir zaman diliminde ifa edilerek tamamlanması mümkün olmayan faaliyetlerdir. Bu itibarla rehber öğretmenliğin diğer branşlarla arasında nitelik, içerik ve yöntem yönleri başta olmak üzere, çok sayıda farklılık olup sunulan hizmetin gereği olarak bunlar doğal farklılıklardır. Bu farklılıklardan hareketle rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ve rehber öğretmenlik branşının farklı düzenlemelere tabi tutulması doğal ve olağandır.
Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerine ilişkin yönetmelik değişikliği tasarısının rehberlik hizmetlerinin öğrenci-psikolojik danışman temelinde yeniden tanımlanması ve kurgulanması gerekir. Bu kurguya uygun olarak psikolojik danışmanlık tanımına uygun bir meslek sınıfı tanımı yapılması, bu hizmetlerin niteliğinin artırılması ve kapsamının genişletilmesine ihtiyaç duyulurken subjektif değerlendirmeler üzerinden bir değişikliğe yönelmek vahim bir durumdur. Bu türden bir yaklaşım her şeyden önce hizmetin kapsamını daraltacak ve hizmetten yararlanacak öğrencilerin mağduriyetine yol açacaktır.
Bakanlık, tüm öğretmen kitlesi hakkında cümle kurarken öğretmenin kendisine mesleki hareket imkânı tanınmayan ve takdir hakkı bırakmayan bir eğitim-öğretim sistemi içinde görev yaptığının bilincinde olarak öğretmenlerimizin çalışma barışını bozacak ve motivasyonuna zarar verecek söylemlerden ve adımlardan kaçınmalıdır.
Rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunumu alanında bakanlıktan beklenen, rehberliğin bir yaklaşım, yol gösterme olduğunun idrakiyle okulda, öğretmen, yönetici, tüm görevlilerin aktif ve bilinçli katılımı olmaksızın hiçbir modelin başarıya ulaşmasının mümkün olmayacağı bilinci içinde, öğrencilerin her yönüyle kendini tanımasına ve kendine uygun bir benlik kavramı geliştirmesine; toplumda kişisel gelişim için açık fırsatları, okul ve okul dışındaki eğitim olanaklarını, meslekleri, iş dünyasını ve toplumun beklentilerini tanımasına; tercih yapma, karar verme, seçim yapma, problem çözme davranışlarında yeterlilik ve kendine güven kazanmasına; olumlu insan ilişkileri kurabilmesi için gerekli tutum ve becerileri kazanabilmesine odaklanan bir rehberlik ve psikolojik danışma süreci ile bu işi üstelenecek psikolojik danışmanlık mesleği yeterliklerini düzenleyen bir modelin paydaşlarla birlikte inşa edilmesidir.
Sendika olarak, tüm rehber öğretmenler adına takip ettiğimiz, üyelerimiz vesilesiyle her an nabzını tuttuğumuz konu, rehber öğretmenlerimizin lehine sürdürülmesi gereken bir süreç iken bazı grup ve çevreler konuyu tahriş etmek, yanlı davranmak ve işi çözümsüzlüğe sürüklemek gibi basiretsiz davranışlar ortaya koymaktadır. Rehber öğretmenler adına hareket ettiğini söyleyen sözüm ona bazı yapılar, kaş yapayım derken göz çıkartacak tavırlar sergilemekte, ideolojik saplantılarını rehber öğretmenlerimizin haklı davasına sos yaparak, faydadan ziyade zarar vermektedir.
Mağduriyet söz konusu olduğunda herkesin görüşünü bir kenara bırakıp omuz omuza vermesi gereken tarafların mağduriyeti gidermek yerine buradan kendine fayda devşirme kurnazlığı konuyu başka bir boyuta taşımaktadır. Bu olumsuz tavır karşısında hepimizin birlikte hareket etmesi gerekirken, birilerini göklere çıkarma birilerini karalama gayretkeşliği rehber öğretmemelerimizin gözünden de kaçmamaktadır.
Tüm rehber öğretmenlerimizi haklı davalarına hep birlikte sahip çıkmaya; kendini emanetçi sayan çevrelerin boyunduruğundan kurtarmaya davet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.