Güven erozyonu yaratmaya kimsenin hakkı yok!
Milyonlarca ailede kayıt krizi yaşanıyor. Anaokulundan üniversiteye, en az 3 milyon öğrenci ya okula başlayacak ya da yeni bir öğretim kurumuna kayıt yaptıracak.
Milyonlarca ailede kayıt krizi yaşanıyor. Anaokulundan üniversiteye, en az 3 milyon öğrenci ya okula başlayacak ya da yeni bir öğretim kurumuna kayıt yaptıracak. Ve bu öğretim kurumlarından binlercesi de özel öğretim kurumları. Kimilerine göre özel okullar, eğitimde fırsat eşitliğini bozuyor. Ama bu ağır bir itham.
Özellikle vakıf okulları, devletin sırtındaki eğitim yükünü hafifleterek, diğer öğrencilere daha iyi eğitim hizmeti vermesine olanak sağlıyor.
Ama bu durumu, ne devlet ne de özel ya da vakıf öğretim kurumları, bir türlü anlatabilmiş değiller.
Sanki özel okulların hepsi paragöz. Gelenden, gidenden para alıyor. İçlerinde böyle olanları yok mu? Elbette var! Ama tümünü aynı kefeye koymak haksızlıkların en büyüğü olur!..
Velileri küstürmeyin!
Geçen yıl üniversitelerde 130 bin civarında kontenjan boş kalmıştı. Bunun çok önemli bir bölümü de vakıf üniversitelerine aitti. Aynı kara tablonun bu yıl da yaşanması, pek çok üniversiteyi zora sokabilir.
Yine aynı şekilde özel ilk ve orta dereceli okullarda da yüzde 50’ye varan, hatta bazı okullarda yüzde 70’i bulan kontenjan açıkları oluştu. Aynı tehlike bu yıl için de geçerli.
Nitekim önceki gün açıklanan SBS sonuçlarına göre öğrenci alan özel okullarda yine önemli kontenjan açıkları var. Ay sonunda kayıtlara başlayacak kolejleri de sanki aynı akıbet bekliyor. Ve daha da vahim bir tablo, şu günlerde tercihleri yapılan üniversitelerde yaşanıyor. Sadece vakıf üniversiteleri değil, devlet üniversitelerinin de önemli ölçüde kontenjanlarını doldurma sıkıntısı var. Hadi onların arkasında devlet var.
Peki ama yüz milyonlarca Dolar’ını eğitime vakfeden kişi ve kurumlar ne olacak?
Karşılığında beş kuruş beklemeden, sırf ülkesine duyduğu vefa borcu nedeniyle, taşın altına elini koyanlar ne olacak?
Onları, üniversite kurduklarına bin pişman mı edeceğiz?..
Devlet nerede?
Devlet, işte böyle zamanlarda gücünü göstermelidir. Nasıl olacağı oturulup konuşulur. Ama önce sorunun tespiti gerekir.
ÖSYM’nin LYS’deki çok kötü kriz yönetimi gibi YÖK de geçen yıl boş kontenjanlar konusunda çok kötü bir yönetim anlayışı sergiledi.
Sanki krizde olan üniversitelere kendi izin vermedi, kendi denetlemedi, kendi garantör olmadı... Bu yıl da yine aynı vurdumduymazlık içerisinde.
Bir kaç üniversite zora girse, sanki hiç umurlarında olmayacak. Oysa o üniversiteler için harcanan her kuruş bu ülkenin sermayesi ve en iyi şekilde değerlendirilmelidir.
YÖK bu işin muhatabı olmasına rağmen ilgilenmiyorsa, işte o zaman başka kurumların devreye girmesi gerekir. Bu da artık MEB mi yoksa Maliye mi olur bilmeyiz. Ama sanki Başbakanlık düzeyinde ele alınsa çok daha iyi olur.
İleride de ne YÖK ne de üniversiteler, siyaset bizim işlerimize niye burnunu sokuyor diye de hayıflanmasınlar!..
Neden ille de güven!
Özel ya da vakıf öğretim kurumlarından birisinin başı ağrır ve başına bir şey gelirse bu bütün sektörü etkiler. Bu yüzden bir krizin, öğretim kurumlarının uzağından, yakınından geçmemesi gerekir. Öğretim kurumlarının batması, şirketlere benzemez. Derin yaralar açar ve tedavisi de mümkün değil. Hiç bir öğrencinin heba olan yıllarını geri getiremezsiniz. İşte bu yüzdendir ki, eğitim kurumları bankalar gibi algılanmaz, bankalar gibi yönetilmez.
Ama ne gariptir ki, ekonomiyi güvence altına alan katı kurullar getirilirken, çok daha önemli bir sektör olan eğitimde neredeyse kuralsızlık hâkim.
Böyle olmasa, her hangi bir okul patronu ilköğretim son sınıfa gelmiş öğrencisini kapı önüne koyabilir mi? Hem de Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetmeliklerini gerekçe göstererek!..
Türkiye ve KKTC
Türkiye gibi KKTC’de de büyük bir güven sorunu var. İlle de üniversite deyip, parası olanlar bile vakıf üniversitelerini düşünmekten kaçınıyorlar. Çünkü kafalarında bin tane soru var ve bu soruların cevabını bulamıyorlar. Oysa KKTC Başbakanı çıkıp üniversitelerinin arkasında olduğunu, YÖK Başkanı çıkıp krizi aşmak için her türlü desteğin sağlanacağını söylese, ortalık biraz rahatlayacak ama nerdeeee...
Özetin özeti: Herkesin yatırımdan kaçtığı bir dönemde, gençlerimizin ve ülkemizin geleceği için yatırım seferberliğine giren eğitime gönül verenleri, devletiyle, velilisiyle, kurumlarıyla, cezalandırmak yerine baş tacı etmeliyiz...
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.