Türkiye, 10 Ocak 2020 tarihinde, Covid-19'la mücadele için Koronavirüs Bilim Kurulunu oluşturdu. İlk başlarda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, daha sonra ise verilen izinle tüm Bilim Kurulu üyeleri, her gün ekranlara çıkarak halkı bilgilendirmeye başladı. Yapılan bu bilgilendirme faaliyetleri toplumun tüm kesimlerinde olumlu karşılandı ve beğenildi.

- Bilim Kurulu üyelerinin kendi aralarındaki tartışmaları kamuoyuna yansıtmamaları son yılların en etik ilkeli davranışı

Bilim Kurulu üyelerinin kendi aralarındaki tartışmaları kamuoyuna yansıtmamaları, Kurula olan güveni en yüksek seviyeye taşıdı. Bu etik ilkeli duruş, pek ifade edilmese de, Bilim Kuruluna güvenin inşasında büyük rol oynadı.

Diğer taraftan, bazı kişilerce sık sık, Güney Kore örneği verilmektedir. Israrla, vaka/yöre dağılımı talep edilmektedir.

Ancak bu sürecin bu derece başarılı ile götürülmesinin bir diğer nedeni de bu bilgilerin gizli tutulması oluşturmaktadır.

Bugün Yıldıray Oğur, Karar Gazetesindeki köşesinde, New York Valisini ve Güney Kore'nin Covid-19 bulaşan kişileri mahallesine kadar ifşa etmesini örnek olarak göstermektedir. Türkiye'de yapılan olumlu uygulamaları ise görmemektedir.

- Güney Kore'yi örnek verenler, vakaya giden ambulansın taşlandığını görmeli!

Oysaki, Güney Kore örneğinin Türkiye sosyolojisinde örnek teşkil edebilecek bir tarafı yok!
Biz de bunun en hafif karşılığının toplumsal dışlama olacağını anlamak zor mudur!
Bazı yörelerimizde insanlar salgından sonra göç etmek zorunda kalacakken bazıları uğrayacağı muhtemel saldırıdan, salgının sonunu bile göremeyeceği durumda değil miyiz!?
Mesela geçtiğimiz gün vakaya giden ambulans neden taşlandı? Daha dün gece tartışılan listeleri photoshopla kim niye hazırladı?

Her ülkeyi kendi kültürel atmosferinde değerlendirmeli ve Güney Kore'nin vakaları mahallesine kadar ifşa etmesini örnek olarak vermekten artık vazgeçmeliyiz.