Gençler gümbür gümbür geliyor

Gençler gümbür gümbür geliyor

Pera Müzesi'nde Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi öğrencilerinin sergisi var. Ne yapın edin, yolunuzu Taksim'e düşürün ve Pera'ya gidip bu sergiyi gezin.

Seramikten heykele, resimden baskıya, grafik ve animasyondan çizgi filme ne ararsanız var. İç mimarlık öğrencilerinin çalışmaları da ayrıca göz kamaştırıyor.
Anadolu Üniversitesi hemen her bölümüyle fark yaratıyor ama sanki en büyük farklılığı, Güzel Sanatlar Fakültesi yaratıyor. Hocasıyla, öğrenci ve mezunlarıyla, sektörün gözbebeği durumundalar.
Sergide yer alan eserlere geçmeden önce birkaç kelimeyle de olsa Pera Müzesi’nden söz etmek istiyorum.
Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç’ın en büyük hayallerinden birisiydi. Tümüyle olmasa da gerçeğe dönüştü. Ama eğer yılan hikâyesine dönen TRT binasını da alabilselerdi, İstanbul, dünyaca ünlü bir sanat merkezi kazanmış olacaktı. Umarız günün birinde bu hayalleri de gerçekleşir...

Anadolu Güzel Sanatlar
1985’te seramik ve grafik bölümüyle, sanat ve tasarım eğitimine başlayan Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde bugün 9 farklı bölüm bulunuyor. Grafik ve Seramik’ten sonra Heykel, Resim, İç Mimarlık, Çizgi Film, Baskı Sanatları, Temel Eğitim ve Cam bölümleri de açıldı.
Sergiyi üniversitenin eski rektörlerinden Engin Ataç’la gezdik. Fakültenin kurulduğu yıllarda İstanbul’daki güzel sanatlar fakültelerinin, kendileriyle dalga geçtiğini, Anadolu bozkırında sanat ruhunun gelişmeyeceğini söylediklerini, ama sonraki yıllarda yapılanları görünce de, kendilerinden özür dilediklerini hatırlattı. Gerçekten de şapka çıkartılmayacak gibi değil. Zaten öyle olmasalar daha öğrenciyken peşlerinden koşulmaz, mezun olduktan sonra da el üstünde tutulmazlar.
Ama siz yine de en iyisi mi gidin, görün ve değerlendirmenizi ona göre yapın...

Yatay geçişler?
Geçenlerde yatay geçişlerde yaşanan sıkıntıları dile getirmiştim. Ama görünen o ki, boyutları görünenden çok daha büyükmüş. Örneğin Türkiye’de hiçbir yeri kazanamayan gençler, Balkanlar ya da Türk cumhuriyetlerindeki, tıp da dahil en iyi fakültelere girdikten sonra, Türkiye’ye, hem de en iyi üniversitelere rahatlıkla yatay geçiş yapabiliyorlar. Türkiye’deki öğrenciler ise avuçlarını yalıyorlar. Aynı şekillerde çok daha düşük puanla vakıf üniversitelerine girip daha sonra devlet üniversitelerine geçenler de var. Elbette bu öğrencilere yönelik bir suçlama söz konusu değil. Ama YÖK’ün bu soruna bir çözüm getirmesi gerekir. Yurtdışı üniversiteler ve vakıf üniversitelerinde not ortalamaları, devletlere göre daha yüksek ve bu da devlet üniversitelerine çok yüksek puanlarla giren öğrencilere dezavantaj sağlıyor.
YÖK bu konuda yurtiçi, yurtdışı, devlet ve vakıf kontenjanlarını birbirinden ayırıp, her birine ayrı ayrı kota koyarak daha adil bir sistem oluşturabilir. Yoksa ileride baş ağrıtıcı durumlar yaşanabilir!..

Başarı listeleri
Başarı liselerine yönelik polemik çok ciddi boyutlarda. Mahkemelik olan kurumlar bile var. Peki daha objektif ve güvenilir listeler yapılamaz mı? Örneğin, herkesin kabul edeceği kriterler belirlenip ona göre bir sıralama yapılamaz mı?
Elbette yapılır yapılmaya da kim yapacak? MEB ve YÖK bu konuların çok uzağında duruyor. İlgili dernek ya da sivil toplum örgütlerinin çabaları ise sonuçsuz kalıyor. Çünkü güçlü olan, güçsüz olanı eziyor. MEB ve YÖK de olup biteni izliyor.
Örneğin geçen yıl tam puan alan öğrencilerin okul başarı puanları kaç? Daha da önemlisi, okullarından 5 üzerinden 5 ortalamayla mezun olanlar, SBS ve LYS’de de aynı başarıyı gösterdiler mi?
Şampiyonların öğrenciliklerinin tümü o okullarda mı geçti?..
Okul başarı puanının giriş puanlarına eklenmesinin artıları kadar eksileri de var ve bu görmezlikten geliniyor. Oysa en büyük adaletsizlikler o konuda yaşanıyor.
Yine aynı şekilde kazanan öğrenciler gibi kazanmayanların da açıklanması gerekir. Eğer bir okul ille de başarı oranını açıklayacaksa bu sadece yerleştirilen öğrenci sayısına göre değil, ilgili puan türlerine göre de olmalıdır. Haksız rekabet, güçlünün güçsüzü ezdiğibir sistem ve nüfuz istismarı hemen her alanda olabilir ama eğitim asla düşünülmemelidir. Ama kabahatli sadece bunu yapanlarda değil. Meydanı boş bırakanlar da en az onlar kadar kabahatlidir. Özetin özeti: Çocuk ve gençlerin hayallerini çalarak şişirilmiş başarılar elde etmek, kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildir...

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.