Fişlemeler Tam Gaz Sürüyor mu?

Fişlemeler Tam Gaz Sürüyor mu?

Fişlemeler Tam Gaz Sürüyor mu?

16 Aralık 2013 tarihli Taraf gazetesinde yer alan habere göre Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen ve idarecilerin “Sosyal demokrat, F tipi ve MHP'li, görev verilmemeli” şeklinde fişlendiği, ilgili fişleme belgelerinin yayınlanmasından anlaşılmaktadır. Kamuoyunda infial uyanması üzerine Başbakan ve Başbakan Yardımcısı bu haberin doğru olmadığını açıklamışlardı.  Ancak AKP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 31 Aralık'ın son saatlerinde attığı tivitlerde fişlemenin tam gaz sürdüğünü ortaya koymaktadır.

          Burhan Kuzu, Başbakan’a sunulan istihbarat raporunda "2 bin rütbeli emniyetçi, akademisyen, bürokrat, hâkim, savcı, basın mensubu ve işadamı olduğunu" belirtmektedir. Bu bilgiler durumun 28 Şubat sürecini aratmayacak daha ileri boyutlara taşındığını göstermektedir. Gerçi on iki yıldan beri devam eden hükümetler başta Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve bütün Bakanlıkların merkez teşkilatı ve taşra teşkilatlarını hercümerç etmişlerdir.  Mobing,zulümhak gaspları doruğa çıkmış olmasına rağmen, bu yanlışa dur diyecek hükümet içinden ve AKP’den bir sağduyu sahibi sesin şimdiye kadar çıkmaması büyük bir felakete sürüklendiğimizin habercisidir. İşin korkunç tarafı zulme, hak gaspına ve yolsuzluğa meşruluk kazandırılmaya çalışılmasıdır. Bütün ahlaki ve insani değerlerin altüst edildiği bir ortamdan yarınlarımız ve çocuklarımız adına endişeye ve dehşete düşmemek mümkün değildir.

          2013 yılının Mayıs ve Haziran aylarında basın-yayın organlarında yer alan haberlere göre,  Milli İstihbarat Teşkilatı; Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Hava Yolları, Devlet Demir Yolları, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve PTT Genel Müdürlüğü ile “çok gizli” veri paylaşımı protokolü imzalanmıştır. Bu protokol ile kamu kurumları arşivlerini, elektronik bilgi işlem merkezlerini ve iletişim altyapısını MİT’in erişimine açmıştır. Hukukçular bu durumu “bireyin en doğal haklarından biri olan kişilik haklarına, genel olarak özgürlüğüne, özel hayatına, kişisel verilerinin sır olarak saklanmasına ve ayrıca gezi özgürlüğüne aykırı” bulmaktadır  (bk. 11 Haziran 2013 tarihli Radikal Gazetesi).

          Milli Eğitim Bakanlığı’nda yapılan fişlemelerde öyle bilgiler yer alıyor ki şaşırmamak, dehşete düşmemek mümkün değil. İşte fişlemelerden bazı örnekler:  “MHP’li, kadrosu iptal edilmeliF tipi, iletişimi zayıf, görev verilmemeli. Cemaatten yararlanır, geçimsiz, çıkarcı, kadro verilmemeli.  MHP’li, teknik bilgisi iyi, şahsi çıkarına düşkündür. Olumsuz, mevzuat bilgisinden dolayı görev aldı, kadro iptal edilebilir. Çabuk etkilenen, farklı görüşte, mevzuatçı, bize yakın değil. Eski MHP’li. Fikriyatı farklı,Sosyal Demokrat, Olumsuz, İHL’li kesime bakışı negatif, kesinlikle görev verilmemeli. İHL’li, çalışkan, dürüst, üst kademe yöneticiliğinde değerlendirilebilir. Tecrübesi yok. İnsan ilişkileri zayıf.MHP’li olarak bilinir, güven zayıf, Salih Çelik referanslı. Bakanlık denetçisi, F tipi, mevzuatçı.Yönetim becerisi zayıf, kararsız, olumsuz, MHP’li. Sosyal Demokrat, olumsuz, kesinlikle iptal edilmeli. F tipi, yönetim deneyimi az. Gözden geçirilebilir. Maliye kökenli, sosyal demokrat, olumsuz. Abdurrahman Güzel, Burslar Grup Başkanı, F tipi, iletişimi iyi”.

          Kişilerin karşısına bu tür notların düşülmesi ve bu notlara göre kişilerin ilerlemesi ve yükselmesi veya hak ettiği halde görevde yükselmesinin engellenmesi Türk Ceza Kanunun “Ayrımcılık” başlıklı 122. maddesinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Bu madde uyarınca “Kişiler arasında… siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yaparak… hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hallerden birine bağlayan,” kişilerin cezalandırılması gerekmektedir. Söz konusu fişleme Türk Ceza Kanununda “Kişisel verilerin kaydedilmesi” başlıklı 135. maddesinin de ihlalidir. Bu madde uyarınca “Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır”. 135. madde hükmü “ a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle”, işlenmesi halinde nitelikli hal oluşmakta ve ceza yarı oranında arttırılmaktadır. Keza 139. madde uyarınca da kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, şikâyete bağlı bir suç değildir.

          Milli Eğitim Bakanlığı, fişlediği eğitim çalışanlarını görevden alarak ya da sürgüne tabi tutarak tasfiye ettiği basında yer alan haberlerden ortaya çıkmaktadır.  On iki yıldan beri bu suçu işleyen Bakanlıklara bir yaptırım yapılmaması, kamu çalışanlarını patlama noktasına getirmiştirCumhurbaşkanınındevreye girerek kamu kurumlarında yaşanan ayrımcılığa, haksızlıklara ve zulme son verdirmesi gerekmektedir. “Basra harap olduktan sonra” harekete geçmenin çok fazla bir anlamı olmayacaktır.

 

 

                Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.