FETÖ'nün 'bir şişeyle' hükümsüz bıraktığı yönetmelik
Harp Okulları'na girişte "irtica" kriterinin kaldırılması eski Türkiye heveslilerini ayağa kaldırdı. Değiştirilen yönetmeliğin Fetullahçılar için ne anlam ifade ettiğini son YAŞ'ta terfi ettirilip Fetö'cü olduğu anlaşılınca emekli edilen ve itirafçı olan
Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Yönetmeliği ile Milli Savunma Üniversitesi Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliğinde yapılan değişiklik, eski Türkiye heveslilerini ayağa kaldırdı. Değişikliğe niye karşı olduklarını az çok anlıyoruz da bunu Fetullahçı Terör Örgütüne bağlamaları çok komik duruyor.
Birincisi herkesin şunu bilmesi gerekir: Fetö ve benzeri yapılanmaların önüne hiçbir yönetmelikle geçemezsiniz. Yönetmelikle belirleyeceğiniz her türlü şekil ve şemaile girer, bunlar. Ve nitekim kaldırıldığı için kıyametin koparılmak istendiği yönetmelik döneminde Fetullahçı Terör Örgütü neredeyse TSK'yı ele geçirdi.
"Efendim 15 Temmuz'dan ders çıkarılmamış." Tam aksine ders çıkarılmış ki Fetullahçı Terör Örgütünün TSK'yı ele geçirmesine imkan veren yönetmelikte değişiklik yapılmış. "Efendim cemaatler ve tarikatlar TSK'yı ele geçireceklermiş" bu yeni yönetmelikle.
Öncelikle şunu kabullenmemiz lazım. TSK ele geçirilecek bir yer değil. O zaman sormak lazım: "Kimin elindeki kim ele geçirecek?" TSK, canını ülkesi için feda etmeye hazır olanların hizmet edeceği bir kurumdur ve her Türk vatandaşının ayrım yapmaksızın bu kurumda görev almaya hakkı vardır.
Şimdi gelelim yönetmeliklerin değişim seyrine.
1979 yılında hazırlanan yönetmelikte şu şartlar yer alıyor:
-Kendisinin ve aile efradının iyi ahlak ve karakter sahibi olması,
-Kendisinin kanun dışı siyasi ve sosyal cereyanlara kapılmamış olması,
-Nişanlı, evli, dul olmaması veya herhangi bir kadınla nikahsız olarak birlikte yaşamaması,
-Askeri ve sivil okullardan ahlak ve disiplin sebebiyle çıkarılmamış olması.
Söz konusu yönetmelikte 2001 yılına kadar nasıl değişiklikler yapıldığını bilmiyoruz. Ancak 2001 yılında 28 Şubat'ı bin yıl sürdürmeyi hayal edenlerin yaptığı değişikliği biliyoruz.
"Kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması."
28 Şubat postmodernistlerinin getirdiği şart bunlar. Laf kalabalığına bakmayın. Üzerinde durdukları tek kavram irtica. Hatırlayalım; Ne diyorlardı o dönemlerde: "İrtica tehlikesi PKK tehlikesinin önüne geçti." Peki, irtica denilince kriterleri neydi? Askeri öğrenci adayının namaz kılıp kılmadığına, pantolonunun diz kapakları kısmına bakılması, annesinin veya ablalarının başörtülü olup olmadığına bakılması, babasının sakallı olup olmaması gibi durumlar irtica kriteriydi.
Peki, bu yönetmelik Fetullahçıların TSK'ya girmesini mi engelledi, sızmasını mı sağladı?
2001 yönetmeliğinden sonra TSK'ya girip 15 Temmuz'da milletin üzerine bomba yağdıran isimlere bakılırsa değiştirildiği için çok eleştirilen yönetmeliğin, Fetullahçılara kapıları sonuna kadar açtığını görürüz.
15 Temmuz gecesi Ankara'da Jandarma Genel Komutanlığı önündeki kavşağı bombalayan Müslim Macit 2005'te, Gölbaşı Polis Harekat'ı bombalayan Mehmet Çetin Kaplan 2005'te, yine Gölbaşı Polis Harekat'ı bombalayan Ertan Koral 2002'de, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü bombalayan Mustafa Özkan, 2004'te, havadaki uçaklara yerden bombalama talimatı ve koordinatı veren Ahmet Tosun 2002'de, Mete Kaygusuz 2001'de, İstanbul'da TRT binasını bombalayan, darbecileri kaçırmak için Vodafone stadına inen helikopter pilotu Kerime Yıldız 2004'te harp okullarına girdi.
Yeni yönetmelikte "Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak" ifadeleri yer alıyor. Eksiktir-fazladır tartışılır. Ancak net olduğu kesin.
Değiştirilen yönetmeliğin Fetullahçılar için ne anlam ifade ettiğini son YAŞ'ta terfi ettirilip Fetöcü olduğu anlaşılınca emekli edilen ve itirafçı olan Serdar Atasoy'un ifadesinden çok daha net anlıyoruz.
"2012 yılında Kıbrıs'a tayinim çıkınca; İstanbul ilinde Kıbrıs'tan Önder Körfez isimli şahıs ile tanıştırıldım. Önder yine benden himmet adı altında para alırdı. Ayrıca bana diğer örgüt abileri gibi içki şişelerinin boşlarını kapının önüne koyulmasını isterdi" dedi itiraflarında Atasoy. Niye içki şişelerini kapıya koyuyorlardı. Yönetmelik gereği "İçki içiyorsa irticacı değildir" anlayışı hüküm sürdüğü için.
Bir içki şişesine kanıp, Fetö'nün TSK'ya sızmasını göremeyenler, yönetmelik değiştiği için Fetöcülerin TSK'ya doluşacağından endişe ediyor. Bizden de buna inanmamızı istiyor.
Hüseyin Likoğlu
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.