FETÖ, yalakalık yapar, kadrolaşır, isteği olmazsa karalar
AK Parti Ankara Milletvekili ve eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Bu cemaat konusunda toplumu ilk uyaranlardan biriyim. Bakanlıklara yalakalık yaparlar, kadrolaşmaya çalışırlar, tavır koyunca karalarlar dedi.
AK Parti milletvekili Cemil Çiçek HABERTÜRK TV'de konuştu. Çiçek'in açıklamalarının satırbaşları şöyle:
YENİKAPI MİTİNGİ: Dün muhteşem bir tablo vardı. Milletimizin özlediği bu tablo Yenikapı Meydanı'nda taçlanmış oldu. Millet bunu hep arzu etti, söyledi. Bu coğrafyada pek çok sorunla karşılaşıyoruz. Bu tarafta birlik ve beraberlik vurgusu yapıyoruz ama diğer taraftan ayrıştırıcı olaylar oluyordu. İnanıyorum ki şehitlerimizin de ruhu şad olmuştur. Bu çok önemli bir tablo, milat. Artık Türkiye uzlaşma için 15 Temmuz'u misal verir. Bu güzel tabloyu bozan tarihe karşı vebal altında kalır. Dün kardeşlik hukukunu 81 ilimizde yaşatma fırsatı bulduk. Bir takım ayrılıkları geride bırakarak, beraber olmak gerektiğin olmayı gösterdiler.
SİYASİ UZLAŞMA: Kırıp dökmeden, sövüp saymadan farklılıklar, eleştiriler ortaya konulabilir. Bu içe dönük bir mesaj olduğu gibi dışa dönük de bir mesajdı. Devletimizin, milletimizin demokrasiyi benimsediği, özümsediğini tüm dünyaya göstermiş oldu. Rejimin de, cumhuriyetin de, demokrasinin bekçisi milletimizdir. Bundan sonra yapılacak çok iş var. İşin can yakıcı kısmı geride kaldı. Bu öyle bir darbe teşebbüsü ki post modern zındık bir hareket, öncekilerle mukayese kabul etmez. Millet buna cephe almak suretiyle karşı olduğunu gösterdi. Kaynaşmış bir toplum olmamız lazım, siyaset öncü olmalıydı. Devlet kurumları içerisinde en sağlam duruşu da siyaset kurumu gösterdi. Bütün partilerimizin genel başkanlarıyla, milletvekilleriyle, STK'larla... Beraberlik devam ederse sorunlar az hasarla çözülür."
NURETTİN VEREN'İN İDDİALARI
FETÖ'nün örgüt lideri olan Nurettin Veren, AK Parti içerisinden bir takım siyasetçilerin Gülen'le görüştüğü, örgütle işbirliği yaptığı konusunda iddialarda bulunmuştu. Veren "Cemil Çiçek'le bu işi yürüttüğümü kişilerdendir. Vazgeçtim diyebilir. Siyasilerle görüşen, bu işi Ankara'da yürüten kişidir" ifadelerini kullanmıştı. Çiçek bu iddialar için şunları söyledi:
"O programın canlı yayın kısmını izleyemedik. Yayın saatinde meydanlardaki vatandaşlarla buluşma devam ediyor. Bunu dinleyenler haber verince tekrar kısmını dinlemeye çalıştım. Bu bela nasıl bir bela, kim, ne biliyorsa bunları ortaya koymasında fayda var. Zaten bu cemaat içinde uzun süre görev yapmış, anlatılan ne kadar doğru, yanlıştır bilemem. 4 kişi genelde konuşuyor. Birisi televizyonlarda, ikisiyle hiç tanışmadım, öbürüyle belli bir ölçüde tanışıyoruz. Benden randevu istemiş, ben vermemişim. Kendileriyle ilgili endişesi var. Bu hareketin iç yüzünü anlatmak istemiş, buluşmamış. Sonra bunun üzerine, bu endişesini kanunsuz bir takım işler olacak diye savcılığa vermiş, savcılık takipsizlik vermiş. Takipsizlik kararına karşı itiraz etti mi şüpheli. Ben kendisiyle hiç görüşmedim. Sunucu arkadaşın 'kimler vardı' sorusu üzerine belli isimler veriliyor. Ben siyasete girdiğim gündem beri toplumun önünde iş yapan insanım. Ne düşünüyor, ne yapıyorsam kamuoyu biliyor. Sizin rekabet içinde olduğunuz rakipler vardır, medya sizi takip eder. Dolayısıyla böyle şeffaf bir yapısı var. Siyasete gireli 40 yılı aştı. Hiçbir gruba aidiyet içinde olmadım. Biz 68 kuşağıyız yemediğimiz darbe kalmadı. Bu tür yapıların ipinin başka yerde olacak kadar tecrübemiz oldu. 15 Temmuz'da başımıza böyle bir bela açtığı için bu grubun üzerinde duruyoruz. Bugün FETÖ'yle uğraşıyoruz yarın ÇETÖ'ler çıkabilir.
Dolayısıyla bu terör örgütü, zındık hareket benden hiç hoşlanmadı. Ben Adalet Bakanı olduğum dönemde, bunlar iktidarı severler, bu türlü gruplar muhalefetle hesabı olmaz. Adam yerleştirmek isterler, kendileri ile ilgili düzenleme isterler, teşvik, kredi isterler. Bu tür çeteler iktidarı inek gibi sağarlar. Bu türlü grupların iktidarla ilişkisi bir metres ilişkisidir, muta nikahıdır. Bunlar koltukta oturanı değil, iktidarı severler. Bugün onu severler, bir başka gün başkası geldiğinde onlarla.
Bunların temelinde hukukla sıkıntıları vardır. Bir kısmı yurtdışına kaçtı. Bir takım konuşmaları ortaya çıktı vesaire yurtdışına kaçtılar. Terörle mücadele kanununda değişiklik yapılmak isteniyor. Bunlar başka hükümetlere de gitmişler. Geldi bana. Adalet Bakanlığı'nın ilk aylarında terörle mücadele kanunda değişiklik yapılmak isteniyor. 'Ecevit'i büyük kahraman' diye anlatan kişi, 'Bunu Ecevit'e de anlatmak istedik bir türlü anlatamadık' dedi. İsmini vermeyim. Ben de kendisini Anadolu üslubuyla kovdum. Bu hareket kendileri için çok büyük değişiklikti. Bunlara olumlu cevap vermeyince bana karşı kampanya başlattılar. 'Derin devletin adamı' falan dediler. Ankara'dakiler herkes bilir. Bilmesi gereken pek çok kişi bilir. Bu orada kalmadı. Meclis'teki arkadaşlarımızı tahrik ederek 'Ceza Kanunu'nda bunlar yapılmalı, şunlar yapılmalı' diye. Benden istediklerini alma imkanları yok. Bu cemaatin ceza kanunu sırasında nasıl kulis yaptığı bilinir. Bunlar Wikileaks belgelerine de yansıdı.
Ben tabi bu türlü teşebbüslerle ilgili Ahmet Hakan, 2007'de bana gelmişti. 9-10 sene evvel bir AKP'li bakanla ilgili görüşme yapmış, cemaate dair eleştirilerini köşesine taşımıştı. Bugün Ahmet Hakan ismini vermediği o bakanın ismini açıkladı. Adalet Bakanı olduktan beri onun bu zındıklıkla ilgili tavırlar koyuyoruz. 2 Nisan 2007'de 'Cemaat konusunda ilk kez hem hükümeti, hem toplumu uyaran, başımıza iş açacak diyen, bugünleri ta 2007'de gören, yazılmış bir yazı. Benim cemaatle aramın açılmasının ilki, ben dışarıdayım. Bu cemaat konusunda toplumu ilk uyaranlardan biriyim. Bakanlıklara yalakalık yaparlar, kadrolaşmaya çalışırlar, tavır koyunca karalarlar. Benim cemaat aleyhine açıklamaların basında yer aldı.
Sızıntı'da Wikileaks'te ünlü Türkler; yazarı da Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu 2012'de kaleme alıyorlar. 4 sene evvel. 'Cemil Çiçek, Adalet Bakanı görevindeyken terörle mücadele kanununda değişiklik yapmaya çalıştı. Buna göre silahlı ve silahsız ikiye ayırmak istedi. İşte buna cemaat cephe aldı. O gün bugündür, cemaat ile Cemil Çiçek arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Soruşturmalarda, davalarda cemaatin parmağından bahsediyor.' Bu yazıdan 3 gün sonra Ahmet Hakan yazısında 'O bakan bize düşman' başlığıyla. 2007'den evvel ve sonraki kampanyaları bunu gösteriyor. Önce terörle mücadele sonra, ceza kanunu. 'Hükümetin cemaate ne istediğini verdiği yıllar', 'İttifak büyük', 'Hükümet cemaati, cemaat hükümeti suçluyor. İşte bu dönemde AK Parti'nin bakanlarıyla buluşmuştum. Bakan Bey cemaat hakkında konuşuyordu. Bakan bey cemaat aleyhinde konuşuyordu. Atılan her adımı bu iş cemaat işine yarar mı diye değerlendiriyordu. Fethullah Hoca istihbarat işlerine meraklı olan bize oluyor diyordu. Kıyamet koptu. cemaat ayaklandı. O bakanın kim olduğunu anladılar. Peki kimdi o bakan? Cemaate laf eden, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ti.' diyor Ahmet Hakan.
"AKLINIZ, VİCDANINIZ, CÜZDANINIZ SİZDE KALSIN"
Biz o günden beri bu hareketin hedefi haline geldik. 2007'den itibaren bu hareketin hedefi haline gelmiştim. Biz baştan beri doğru bir çizgi üzerinde gitmeye çalıştık. Bunun şahitleri de vardır. AK Parti hükümeti içerisinde, bu hükümet içinde bu alçakların ilk dinlediği bakan benim. Gazeteci dostumuz aradı; Balyoz, Ergenekon işi bu boyutlarda olmadığı dönemde. 'Ankara'ye geldiğinizde uğrar mısınız, konu sizinle ilgili' diye. Başbakan Yardımcılığı dönemimde 2007 seçimlerinden sonra. Havaalanına kadar geldi, zahmet etti. 'Zaman zaman irtibat kuran, şu firari bir kişi bir klasör evrak gönderiyor. Sizi dinlemişler. Eşinizle, çocuklarınızla, devletin ilgili kurumlarıyla konuşmalarınız.' diyor. Terör Mücadele Kurulu Başkanıyım. Bunların hepsini de bu kayıtların içine alıyorlar. 'Bu adam bakanlığa geldiğinde aradığı kurumlar bunlar. Devletin adamı.' Bundan sonra açıklama yaptım, 'devleti adamı olmakla, devletin adamı olmak farklıdır' diye. Bunlar bunu anlayamayacak kadar gerizekalı. Sonra ismi verdi. Adını soyadı aldık MİT'e sorduk, 6-7 sayfalık yazı gönderdiler, hemşehrim çıktı.
Hükümetteyiz, bir başbakan yardımcısını bunlar dinleyebiliyor. O dinlemeyle ilgili olduğu kabul edilenlerle konuştuk. Sonra o istihbarat başkanı görevden alındı. Sonra başkası geldi, o işin ayrı boyutu. Arkadan başkaca dinlemeler çıktı. Haber Aktif sitelerinde bizleri parti içerisinde yıpratmaya çalıştılar. Benim bu hareketten çektiğimi kimse bana çektirmedi. Bizi de parti içinde yıpratmaya çalıştılar.
14 Mart kapatma davası açtılar, güya ben eksik savunma yapmışım. Halbuki ben sözlü savunmayı yaptım, yazılı savunmayı işin uzmanları yaptı. Bu tutmayınca başka hikaye uydurdular. Bunları bilmedikleri için başka kampanya yürütmeye çalıştılar. Bu konuşan kendi macerasını anlatıyor. Kamuoyunda münferit olaylara uğraşmak yerine söylediğimiz şeyler var. Ben kimsenin ne düşüncede olduğunu bilmem. Bu zındık hareketin yaptığı iş, iyi niyetli kişileri istismar ederken, hassas insanların evvela aklını alıyor, sonra vicdanını, sonra cüzdanını alıyor geriye insan diye bir şey kalmıyor.. Mankurtlar böyle yetişiyor. Türkiye'nin dikkat etmesi lazım. Bizim toplumumuz çok heyecanlı, iyi niyetli bir toplum. Yalvararak rica ediyorum; aklınız, vicdanını, cüzdanınız sizde kalsın. Bu toplum kandırılmış insanlar toplumu. 7-8 senedir barbar bağırıyoruz. Cemiyet içerisindesiniz, size bir teklif geldiğinde, 9 defa düşünün. Bu milleti soymaya çalışan geçmişte oldu, bugün oldu, yarın da olabilir. Bugün FETÖ'yle uğraşıyoruz, yarın ÇETO'lar çıkacaktır.
3 KAYITDIŞILIK
Biz konuştuğumuz makamlarla sorunları çözmek için konuşuyoruz. Kaset falan ayarlama işi bilmem. Karar vermesi ile konuşanlarla belli bir yere getirmeye çalıştık. 6-7-8 senedir 3 şeyin kayıt altına alınmasını istedim. Benim bu tür yapılara karşı benim nasıl bir düşünce yapısı içinde olduğumu bugünkü Diyanet İşleri Başkanımız, ondan evvelki Diyanet İşleri Başkanımız bilir. Bu ülke bu sıkıntıları yaşamayacaksa; bir ekonomi kayıt altına alınacak. Ekonomimizin 3'te 1'i kayıtdışı. Bunca çabaya rağmen kayıtdışı. Siyasetin yarısı kayıtdışı. Kayıtdışı din. Kuran'da, hadislerde yok ama sonra böyle mankurt bir yapı çıkıyor. Diyanet din işi veriyorsa siyasete karışmayacak, devleti yönetmeye kalkmayacak. Benim tavrım açıktır. Türkiye adına üzülüyoruz. Türkiye'yi bundan sonra kuralına göre yönetelim. Bunların dostlukları koltuklarınadır. Dün methettiklerine yarın cehennemde yer vermezler." (Haber Türk)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.