Eski Müsteşar Erdem'e 'FETÖ yöneticiliği'nden 22 yıl hapis talebi
Eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem hakkında "FETÖ yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturması kapsamında 3 Haziran'da gözaltına alınan, ancak tutuklama talebiyle sevk edildiği nöbetçi hakimlikçe adli kontrol şartıyla serbest bırakılan eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem hakkındaki iddianame, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Veysel Kaçmaz tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün kuruluşu, amacı, yargıdaki örgütlenmesi ve MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık süreci ile kumpas davaları ayrıntılarıyla anlatıldı.
İddianamede, Erdem'in Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü yaptığı, 2010'daki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimlerinde idari yargı adayları arasından kurul üyeliğine seçildiği ve İkinci Daire Üyesi olarak çalıştığı, 2011 yılı Ekim ayında Adalet Bakanlığı Müsteşarı olarak atandığı ve 31 Aralık 2013'e kadar bu görevi yürüttüğü, bu tarihten sonra Başbakanlık Müşaviri olduğu hatırlatıldı.
İddianamede, Erdem'in, HSYK Üyesi seçildiği 2010 yılına kadar Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde çalıştığı, Personel Genel Müdürlüğünün 2010'da yapılan Anayasa değişikliğinden önceki HSYK'nın, hakim/cumhuriyet savcılarının tayin kararnameleri başta olmak üzere atama, yetki ve terfi gibi özlük işlemlerinin sekretaryalığını yaptığı aktarıldı.
İddianamede, Birol Erdem'in, 2007 yılında başlatılan kamuoyunda "Ergenekon davası" olarak bilinen soruşturma başta olmak üzere diğer soruşturmaların başladığı tarihte Personel Genel Müdür Yardımcısı olduğu göz önüne alındığında, örgüt mensubu yargı üyeleriyle örgütsel amaç ve birliktelikle hareket ederek, haklarında ayrıca soruşturmalar yürütülen hakim/cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilendirilmesini sağladığı ifade edildi.
İddianamede, 2010'da yapılan Anayasa değişikliğinden sonra oluşturulan HSYK'nın kendi sekretaryasının kurulması üzerine, Personel Genel Müdürlüğünde birlikte görev yaptıkları Engin Durnagöl, Havva Gürgen, Muzaffer Bayram gibi örgüt mensuplarının bu defa HSYK Genel Sekreterliğinde Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirildiği ve aynı örgütsel amaçlar doğrultusunda örgütsel faaliyetlere devam edildiği ifade edildi.
"Örgüt, yargı teşkilatı içinde tek güç haline geldi"
Hatta HSYK Üyesi seçilen örgüt mensubu kurul üyelerinin varlığıyla da örgütün, yargı teşkilatı içinde tek güç haline geldiği, bu gücün elde edilmesiyle, öncelikle yüksek yargıya fazla sayıda örgüt mensubunun üye olarak seçilmesi ile örgütün talimatlarına uygun kararların çıkarılabileceği bir yapıya dönüştürüldüğü aktarılan iddianamede, yeni atamalarla Teftiş Kurulunun da örgütün hakimiyetine girmesinin sağlandığı belirtildi.
İddianamede, Erdem'in aynı birimde görevli diğer FETÖ üyeleriyle sahip olduğu konumunu, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, "Devletin en kılcal damarlarına kadar gireceksiniz" şeklindeki talimatları gereğince, izah edilen bu yapının oluşması, yönetilmesi ve yargının kritik birimlerinin ele geçirilmesi amacıyla örgütün menfaat ve talimatlarına göre kullandığı kaydedildi.
"Bilerek ve isteyerek yer aldı"
İddianamenin sonuç bölümünde, Birol Erdem'in, devlet yargısına alternatif olarak faaliyet gösteren FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün yargı yapılanması içinde bilerek ve isteyerek yer aldığı, 14 yıl boyunca değişen siyasi partilere ve eğilimlere rağmen örgütün temel hareket tarzına uygun olarak o dönemin siyasal eğilimiyle ters düşmeyecek şekilde hareket edip gizlenerek, örgütsel bağlılığını devam ettirdiği kaydedildi. İddianamede, hakkında ByLock, Bank Asya hesabı, gazete aboneliği gibi deliller olmamakla birlikte, örgütün üst düzey yöneticisi olduğu ve örgüt adına çok önemli görevler yerine getirdiği anlaşılan Erdem'in eylemlerinin, Silahlı Terör Örgütü Yöneticiliği suçunun yasal unsurlarını oluşturduğu bildirildi.
İddianamede ayrıca Birol Erdem'in, "2010 yılında MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması ile birlikte örgüt aleyhine faaliyetlerde bulunduğuna yönelik savunmalarının, aktif görevde olduğu dönemlerde gizli ve örtülü bir şekilde icra ettiği örgütsel amaçlı eylemlerini sözde bertaraf etmeye ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu" sonucuna varıldığı belirtildi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.