Erdoğan Kürtçe seçmeli dersi açıkladı
Hükümet, Kürt açılımını yeni eğitim sistemine taşıdı. Merakla beklenen açıklamayı Başbakan Erdoğan yaptı.
Kürtçe önümüzdeki eğitim-öğretim yılında seçmeli ders olarak okutulacak. Yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, bu gelişmeyi "Bu, tarihi bir adımdır" sözleriyle değerlendirdi.
GRUP TOPLANTISINDAN RENKLİ KARELER
AK Partili vekillere hitap eden Erdoğan, yeni eğitim sistemine ilişkin yapılan değişiklikleri anlattı. ''Kimi derslerin haftalık saatini azaltıyor, kimilerini artırıyor, farklı sınıflara göre farklı ders saati yoğunlukları getiriyoruz'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
İNSAN HAKLARI VE YURTTAŞLIK ZORUNLU DERS OLUYOR
''Burada sadece bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Mevcut durumda Türkçe dersi, ilk 3 yılda haftada 11 saat, 4 ve 5. sınıflarda haftada 6 saat ve 6, 7 ve 8. sınıflarda haftada 5 saat olarak okutuluyor. Şimdi 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılından itibaren Türkçe Dersi ilk 2 yıl haftada 10 saat, 3 ve 4. sınıflarda haftada 8 saat, 5 ve 6. sınıflarda 6 saat, 7 ve 8. sınıflarda ise haftada 5 saat olarak uygulanacak. Yani kimi sınıflarda yoğunluğu artırıyoruz, kimi sınıflarda 1-2 saat düşürüyoruz.
EN AZ DÖRT DERSİ TERCİH EDEBİLECEKLER
Zorunlu tüm derslerde analizler ışığında buna benzer düzenlemeler yapıyoruz. Yeni ders çizelgesinde, 'İnsan hakları, yurttaşlık ve demokrasi' dersi, İlkokul 4. sınıfta zorunlu ders olarak verilecek. Yeni çizelgeyle, seçmeli dersleri de artırıyoruz. 5. sınıftan itibaren 8. sınıfa kadar öğrenciler, ilgi ve tercihlerine göre, her öğretim yılı en az 4 dersi tercih edebilecekler. Kanun değişikliğiyle Kur'an-ı Kerim ve Siyer derslerinin seçmeli ders olmasını sağlamıştık. Şimdi yeni ders çizelgesiyle, 'temel dini bilgiler' seçmeli dersini öğrencilerimizin tercihine sunuyoruz. Bu derste farklı dinlerin mensubu, örneğin Hristiyan ve Musevi öğrencilerimiz diledikleri takdirde, kendi dinlerini öğrenebilecekler.
Farklı inanç gruplarına mensup örneğin; Alevi vatandaşlarımız için şu anda 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' dersinde ilgili konular yer alıyor. Yabancı dil öğrenmeye ilgisi olan öğrencilerimiz için zorunlu yabancı dil dersinin yanında, seçmeli yabancı dil dersini de getiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararıyla öğretimi yapılması hükme bağlanmış diller, seçmeli olarak öğretilecek.''
Fen Bilimleri ve Matematik, Sanat ve Spor, Sosyal Bilimler grubu altında öğrencilerin, ilgi alanlarına göre değişik dersleri seçmeli olarak alabileceklerini ifade eden Erdoğan, dil konusunda, yeni ders çizelgesiyle önemli bir seçeneği daha öğrenciler ve velilerin önüne koyduklarını belirtti.
YETERLİ ÖĞRENC BİR ARAYA GELDİĞİNDE
Erdoğan daha sonra "tarihi adım" olarak gördüğü Kürtçe seçmeli dersle ilgili bilgiler aktardı:
"Bunun yanında, öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, yaşayan diller ve lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır"
BU ADIMA KİM NE TEPKİ VERECEK İBRETLE İZLESİNLER
Erdoğan bu önemli açıklamaların ardından hedefinde ise istismarcılıkla suçladığı PKK ve BDP vardı:
''Ben Kürt kökenli vatandaşlarımdan özellikle rica ediyorum. AK Parti'nin bu tarihi adımlarına karşı kim ne diyecek, nasıl tepki verecek, ibretle izlesinler. Bugüne kadar attığımız her türlü adımı boşa çıkarmaya çalışan, küçümseyen, yok sayan, kandırmaca gibi gösteren terör örgütü ve yandaşları şimdiden tepki göstermeye, bu adımı da boşa çıkarmaya çalışıyorlar. Biz Kürt kökenli kardeşlerimizin haklarını geliştirmenin gayreti içindeyken, istismar siyaseti yapanlar, bırakın destek olmayı, Hükümeti taşa tutuyorlar. Kimin hakları geliştirmeye çalıştığı, kiminse bunları istismar edip ön kesmeye çalıştığı bir kez daha görülüyor.
PANKARTLARI ANA DİLLERİYLE ASABİLİYORLAR
Seçim kampanyalarını ana diliyle yapabiliyor mı, yapabiliyorlar. Ne oldu? Bilboardlara, köprülerin üstlerine pankartları ana dilleriyle asabiliyorlar mı, asıyorlar. Ret politikaları diye bir şey kaldı mı, inkar politikası diye bir şey kaldı mı, hayır. Cezaevinde evladıyla ana diliyle konuşamayan anneler ana diliyle konuşuyor.
Biz bunları yaparken şu anda oradaki çalışmalar esnasında müteahhitlerimizin iş makinalarını yakan kim? Bölücü terör örgütü. Yüksekova'da havaalanı yapacaksın, hayır. Bunu engellemek isteyenler kimler? Biz Kürtler adına varız diyen bölücü terör örgütü. Biz bütün vatan topraklarının partisiyiz. 75 milyonun iktidarıyız dedik. Batıda yaşayan vatandaşlarım neye sahipse Güneydoğu'da ve Karadeniz'de yaşayan kardeşlerim buna sahip olacak. Bu oyunları milletle beraber iktidar olarak bozacağız."
Başbakan Erdoğan, yeni eğitim sistemini yargıya taşıyan CHP'yi statükoculukla suçladı. Erdoğan, tepkisini "Yeni CHP diyorlar, bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur bunlardan." sözleriyle dile getirdi.
BUNUN NERESİ YENİ?
Yıllardır devam edegelen, anlamsız baskı, yasak ve kısıtlamaları ortadan kaldıran bir kadro olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''En önemlisi de biz 75 milyonun hayat tarzına olduğu kadar, seçme, tercih etme özgürlüğüne saygı duyan, bunu güçlendiren bir kadroyuz. Bakın en son kademeli eğitimi yasalaştırarak, bir yasaklama, kısıtlama, engelleme değil; tam tersine, veliler ve öğrenciler için daha geniş tercih hakkı getirdik. Türkiye'de bazı seçeneklerin, bazı şıkların, bazı tercihlerin üzeri çizilmişti; biz bu çizikleri kaldırdık. Biz kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye biz seçmeli Kur'an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz; milletimizin önüne, seçme özgürlüğünü, tercih özgürlüğünü koyuyoruz. Bu özgürlüğü alıp hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi'ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar, bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur bunlardan.
1930'da milletin umudu haline gelen Serbest Cumhuriyet Fırkası'na nasıl baktılarsa, bugün de özgürlüklere aynı gözlükle bakıyorlar. 1940'larda millete, milli iradeye, milletin manevi değerlerine, dini değerlerine nasıl hor baktılarsa, bugün de aynı şekilde hor bakıyorlar. AK Parti Türkiye'de demokrasiyi güçlendirdiği, Türkiye'yi büyüttüğü ve değiştirdiği oranda, inanıyorum ki er ya da geç, muhalefet de bir gün bu değişime ayak uyduracaktır.
KALİTELİ MUHALEFET ER YA DA GEÇ GELECEK
Demokrasi savunucusu olmak, bedel ödemeyi, mücadele etmeyi, zor zamanda doğru tutum takınmayı gerektirir. Zor zamanda statükocu, rahat zamanda demokrat olunmaz. Demokratlık, bir imaj çalışması, bir halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Demokratlık, söylemlerin eyleme dönüşmesiyle, zor zamanda ete kemiğe bürünmesiyle oluşur. Bir çiçekle bahar gelmez arkadaşlar. Şu anda muhalefetin değişime karşı ayak dirediğini, statükoya sıkı sıkıya tutunduklarını görüyoruz. İnanıyorum ki tabanları, özelikle de kendi tabanları bu partileri değişmeye zorlayacak, açıkçası bizim de ihtiyaç duyduğumuz kaliteli, seviyeli muhalefet er ya da geç Türkiye'de oluşacaktır.''
12 HAZİRAN'DA DEĞİŞİM KAZANMIŞTIR
''Bu kadro mafyaya, çetelere, karanlık suç örgütlerine karşı amansız mücadele yürütmüş bir kadrodur. Bu kadro, cuntalara karşı göğsünü siper etmiş bir kadrodur'' diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''12 Haziran seçimlerinde ve sonrasında ortaya çıkan eser, hiç kuşkusuz en başta işte bu salondaki kadronun eseridir. 12 Haziran'da, AK Parti değil, millet kazanmıştır, 75 milyon kazanmıştır. 12 Haziran'da, Türkiye kazanmıştır. 12 Haziran'da en önemlisi de değişim kazanmıştır. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizlerin gayretleriyle, Türkiye'de artık cuntalar dönemi, çeteler dönemi, darbeler dönemi tarihe karışmıştır. Ben inanıyorum ki artık ne bu millet ne de bu gençlik, bundan sonra demokrasinin rayından çıkmasına, çıkartılmasına asla müsaade etmeyecek, göz yummayacaktır. Her türlü tehdit karşısında biz buradayız, AK Parti buradadır. Ama demokrasiye, milli iradeye, hukuka, bizimle birlikte, bizden çok daha fazla milletin, gençlerin, yeni neslin sahip çıkacağına biz yürekten inanıyoruz.
ALLAH'TAN BAŞKA ZAFER SAHİBİ YOKTUR
12 Haziran, bakın altını çizerek ifade ediyorum, bizi değil, Türkiye'yi değiştiren bir seçim olmuştur. Biz Allah korusun, tekebbürden, kibirden, gururdan çok büyük bir hassasiyetle sakınan bir kadroyuz. Seçimin hemen ertesinde, il başkanları toplantımızda ifade ettim; İspanya'da, Gırnata şehrinde, El Hamra Sarayı'nın duvarlarında, Endülüs Sultanlarını hizaya getiren, korkutan, en önemlisi de uyaran o muhteşem ilkeyi biz aklımızdan çıkarmıyoruz: 'Ve la galibe İllallah. Allah'tan başka zafer sahibi yoktur. Osmanlı Sultanı'nın her gün saraya girerken kapıdaki görevlendirdiği o garibe birer sarı altın vermesi gibi...'Gururlanma padişahım senden büyük Allah var.' Görevi sadece bu. İşte bu anlayış, kültür inanıyorum ki bu hareketi çok daha güçlü, çok daha farklı yerlere götürmektedir, götürecektir. Bizi 12 Haziran seçimleri sonrasında, son derece haksız şekilde tekebbürle itham edenler, değişimi anlayamayan, değişen Türkiye'ye ayak uyduramayanlardır.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.