Erdoğan Kürt kanaat önderlerine ne anlattı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Doğu ve Güneydoğu'dan 163 kanaat önderiyle bir araya gelip, Kürt sorunu ve artan terör olaylarını konuştu. Peki Erdoğan, Kürt kanaat önderlerine ne dedi?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürt kanaat önderliğiyle yaptığı görüşmenin detaylarını bugünkü köşesinden yazdı.
"Cumhurbaşkanı kanaat önderleriyle ne konuştu?"başlıklı bugünkü yazısında Abdülkadir Selvi şunları yazdı:
"Cumhurbaşkanlığı Sarayı dün çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Cumhurbaşkanı, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 16 ilden 163 kanaat önderi ile bir araya geldi. Bu toplantı Erdoğan'ın kanaat önderleri ile yapacağı buluşmalar zincirinin ilk halkasını oluşturuyor.Cumhurbaşkanı ile kanaat önderlerinin buluşmasında gündem neydi derseniz, elbette ki terörle mücadele ve Kürt sorununun çözümüydü. Cumhurbaşkanı, toplantıyı açarken bir deyim kullanıyor Erdoğan'ın perspektifini yansıtması açısından bu üslubu önemsiyorum. Çünkü Erdoğan, "Gerekirse baldıran zehri içmeye hazırım" diyerek çözüm sürecini başlatan, ama terörle mücadele söz konusu olduğunda en ufak bir tereddüt göstermeyen birisi. Erdoğan ayrıca girdiği 9 seçimde Kürtlerin önemli bir desteğini sağlayan bir lider. Kürtlerle, "Gönül Köprüleri" kurabilen birisi.
ERDOĞAN NEDEN BU GÖRÜŞMEYİ YAPTI?
Cumhurbaşkanı, toplantının başlangıç bölümünde böyle bir görüşmeye neden ihtiyaç duyduğunu anlatıyor. Bölgede yaşanan sorunlar karşısında kanaat önderlerinin ne düşündüğünü öğrenmek istediğini belirtiyor. "Bu sorunların çözümünde istişare bizim için büyük önem taşıyor" diye konuşuyor. İstişare ederek, ortak aklı ön plana çıkararak çözüm arayacaklarını söylüyor. Toplantı bu yaklaşıma uygun bir perspektifte gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı girişte kısa ama önemli bir değerlendirme yapıyor. Sonra sözü kanaat önderlerine bırakıyor. Aralarında HDP'ye destek veren isimlerinde bulunduğu bir yelpazede seçilmiş kanaat önderleri. Bölgenin literatürüyle,"Öz fikri"ni söylemekten çekinmeyecek isimler.
Cumhurbaşkanı kanaat önderlerini cesaretlendirici bir deyim daha kullanıyor. "Orada yaşayan insanlar olarak bizzat sizden dinlemek istedim." Bu yazıyı kaleme alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kanaat önderleri ile toplantısı devam ediyordu. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değerlendirmelerinden yansıtmak istiyorum.
Erdoğan bölgeye ilişkin bir bakış açısı daha ortaya koyuyor.
Bölgeyi sorun kaynağı olarak görmediklerini, sorunları çözülmesi gereken ortak vatanımızın ayrılmaz bir parçası olarak baktıklarını söylüyor.
Burada hem bölgeyi "sorun kaynağı" olarak görmemenin altını çizmek istiyorum hem de Cumhurbaşkanının kullandığı çoğul ifadelerin. Yani "Bakıyorum" demiyor,"Baktık" diyor. AK Parti ile başlayan ve büyük ölçüde mimarı olduğu bölgeye ve Kürt sorununa ilişkin bakış açısını yansıtıyor.
AK Parti hareketi bu bakış açısını daha sonra hükümet politikalarına yansıttı. O nedenle diyoruz ki. "Kürt sorununun çözümünde sivil politikaları tercih etmek AK Parti'nin hikayesidir. AK Parti kendi hikayesine sahip çıkmalı."Cumhurbaşkanı, 3 Kasım 2002 tarihinde AK Parti'nin iktidar olmasıyla birlikte ilk iş olarak OHAL'i kaldırdıklarını hatırlatıyor.
Erdoğan 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde bölgede, "Ne istiyorsunuz" diye sorduğunda. "OHAL'i kaldır, başka bir sey istemiyoruz" demişlerdi, iktidar olunca ilk işi bölge insanının isteğini yerine getirmek oldu.
AK Parti Kürt sorununun çözümünde iki kanatlı olarak hareket etti. Sorunun çözümünde sivil politikalar oluşturup, çözüm süreçleri geliştirirken, hizmet siyasetini de ihmal etmedi.
Cumhurbaşkanı o nedenle 13 yılda bölgeye 260 milyar liralık yatırım yaptıklarını anlatıyor. Eski parayla 260 katrilyon. Bu yatırımlar PKK'nın araç yakmasına, baraj, yol ve havaalanı inşaatında çalışanları kaçırmasına, işadamlarından haraç almasına ve kimi zaman bölgeyi yatırım yapılacak yer olmaktan çıkarıp terör iklimine sokmasına rağmen yapıldı.
Cumhurbaşkanı'nın bölgenin en önemli ihtiyacının istihdam olduğunun altını çiziyor. Yani başka bir deyişle işsizlik. İstihdam sağlanabilmesi için de yatırımların yapılmasının gerekli olduğunu anlatıyor. 13 yıl içerisinde yolların, havaalanlarının, sağlık hizmetlerinin büyük ölçüde tamamlandığını söylüyor. PKK'nın dozerleri yakmasına rağmen Şırnak ve Yüksekova Havaalanları bile yapılıp hizmete açıldı. Cumhurbaşkanı bu noktada, istihdam ve yatırım için gerekli olan sihirli sözcüğün altını çiziyor. Bölgede güven ve huzur ortamı geliştirilmeli. Elbette ki bunun için en büyük görev devlete düşüyor. Ama Cumhurbaşkanı kanaat önderlerine huzur ve güven ikliminin elde edilmesi için bölge insanına da görev düştüğünü söylüyor.
"Son olaylar bizi de çok üzüyor ama hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz"diyor.
Vazgeçilmeyecek hedefler neler?
Erdoğan, Kürt sorununun çözümü konusunda çok ciddi gayretler sarfettiklerini belirterek. Demokratik Çözüm Süreci olarak başlayan, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci olarak devam eden ve nihayet Çözüm Süreci'ne kadar gelen aşamaları anlatıyor.
Çözüme yaklaşıldığı ve tam bu iş hal yoluna konuluyor denildiği bir aşamada birileri tarafından terörün hortlatıldığını söylüyor. Kandil'deki savaş baronları ve Kandil üzerinde etkili olan birileri tarafından. Suriye'yi cehenneme çevirip. Türkiye için de aynı rüyaları görenler de diyebiliriz bunlara.
Cumhurbaşkanı, terörün her zaman bir maşa olarak kullanıldığını belirtiyor. Bu kez de maşa olarak kullanıldığının altını çiziyor. Bunu beylik bir söz olarak görebilirsiniz ama Erdoğan o cümlenin devamında bir değerlendirme yapıyor. Birilerinin uzaktan güç devşirmek için birilerinin de vesayetlerini sürdürmek için terörü bir seçenek olarak kullandığını anlatıyor.
Şu cümlesi çok önemli:
"Her ne olursa olsun bizim gayretlerimiz nedeniyle Türkiye 1990'lara asla döndürülemez."
Erdoğan, burada bir uyarıda bulunuyor. Terörle mücadeleyi sadece güvenlik güçlerinin gayretleriyle yapılabilecek bir iş olarak görmediklerini söylüyor. Bölge halkının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin terörle mücadelede hayati derecede önemli olduğunu belirtiyor. Terörün ancak bölge halkının iradesine ve huzura sahip çıkmasıyla çözülebileceğini söylüyor.
Bir de algı operasyonu meselesi var. Cumhurbaşkanı konuşmasında bu noktaya da parmak basıyor. Çözüm sürecinin sonlandırılması konusunda terör örgütünün algı operasyonu yürüttüğünü belirtiyor.
"Bu sürecin sonlandırılmasını Cumhurbaşkanına ve hükümete fatura etmeye çalışıyorlar. Sürecin aksamasına biz neden olmadık" diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı bu değerlendirmelerin ardından kanaat önderleri söz alıp, bölgede yaşananlara ilişkin görüşlerini açıklıyorlar. Cumhurbaşkanı o sırada ne mi yapıyor?
Ünlü ajandalarından birini önüne çekip, konuşulanları not alıyor.
Laf aramızda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ajandalarını ele geçirsem gündeme sarsacak ne kitaplar çıkar ama...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.