EN ETKİLİ İLAÇ, ACI OLANDIR!

EN ETKİLİ İLAÇ, ACI OLANDIR!

EN ETKİLİ İLAÇ, ACI OLANDIR!

Geçen hafta içersinde, Sayın Bakanımızın açıklamaları gündeme damgasını vurdu. Doğrusu bir eğitim çalışanı olarak, bu açıklamaları ben itirafname gibi görüyorum. Sorunların çözümünde tespit çok önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle öğretmen açığımız ile ilgili bazı gerçekleri Bakanımızın ağzından duymak, yadırgansa da önemlidir diye düşünüyorum! Eğilip bükülmeden bir gerçeği dile getirmektedir. Atanamayan öğretmenlerin sayısı ile Bakanlığın ihtiyacını karşılaştırdığımızda çok kötü bir durumla karşı karşıya olduğumuz, gerçeğini sık sık belirtiyor. Şöyle söylese daha mı iyi olur; Bütün atanamayan öğretmenleri atayacağız. Hatta sayıları az bile! Bu söylem sadece yalan bir umuda yol açar. Ülkemizin bu kadar öğretmene ihtiyacı bulunmamaktadır. Tedbir belli. Hiç olmaz ise yeni eğitim fakülteleri açmamak, kontenjan artırımına izin vermemek, gerekir. Sayın Bakanımızda bunu ifade ediyor. Bence bir tedbirde, ikinci öğretimlere getirilebilir. Eğitim fakültelerinin ikinci öğretimleri gelecek yıldan itibaren,  öğrenci almamalıdır. Bakanımız kontenjan artırımına izin verilmeyeceğini belirtse de ikinci öğretimler içinde bir tedbir alınmalıdır.

******

Yıllarca YÖK ve hükümet çekişmesinin faturasını şimdi çocuklarımız ödeyecek. YÖK ile MEB bürokratları bir araya gelip plan yapmadılar. MEB in içerisinde yükseköğrenim genel müdürlüğü diye bir genel müdürlük vardı. Onlar ne iş yapardı bilmiyorum! Geçmişte YÖK;  Ben özerk im diye kimseyi dinlemedi. Nerdeyse bir ara bağımsızlığını ilan edecekti.  Muhalefet bayrağını açtığı günleri unutmadık.  Sonuçta fillerin tepişmesinde olan çimenlere olur misali bu memleketin çocuklarına oldu. Bu vebali kimse kaldıramayacaktır. Ama zararın neresinden dönülürse o kardır hesabı Sayın Bakanımızın açıklamaları ve alacağı tedbirleri yürekten destekliyorum.

******

Atanan yüzde 10 ile yüzde 20 arasında öğretmenin göreve başlamadığı tespitini yapmış. Şimdi buna ne demeli bilemiyorum. Bu kadar atanamayan öğretmen varken, atanan öğretmenlerin bir kısmının göreve başlamamasının izahını bulamıyorum. Hem de yüzde yirmi kadarından bahsediliyor.  Sadece başlamayanlarda değil, birçok öğretmen görev yaptığı yerden memnun değil. Büyük illerde yığılmalar var. Köylere öğretmen gitmiyor. Bunu hepimiz biliyoruz ama Sayın Bakanımızın söylemesi sorunların en tepede bilindiği anlamına geliyor. Çare ne? Doğrusu bu kanunlar çerçevesinde bu konuya çözüm bulmak zor. Eş durumu, sağlık durumu, bölge hizmeti gibi durumlar söz konusu olunca nasıl çözümleyeceksiniz. Her yerin kalkınmışlık düzeyi aynı değil, batıya büyük şehirlere yığılmanın sebebi bu!

******

Yirmi yıllık bir eğitimci olarak şunu da belirtmek isterim ki öğretmen açığını kapatmak için ne kadar öğretmen alınırsa alınsın, ücretli öğretmenler hep bu sistem içerisinde olacaktır. Öğretmen dağılımını objektif hale getirmek mümkün değildir. Dışarıda bu kadar öğretmen adayı varken ücretli öğretmen istihdam ediliyor demek popülist bir yaklaşımdır. Askere gidenler, doğum iznine ayrılanlar ya da eş durumundan tayin isteyenler oldukça ücretli öğretmen bu sistemde olacaktır. Sayın Bakan çok yerinde doğru bir söylemde bulundu ama arkasında duramadı. Eş durumu tayinleri yaz aylarında yapılacak dedi. Ama şubatta eş durumu tayinleri gerçekleşti. Bu medya, sendikalar öğretmenlerin eş durumu atamasını düşündüğü kadar öğrencileri düşünüyor mu? Bu sınıflar ne olacak. Şubat ayında öğretmen tayin isterse, boşalan sınıflara kim girecek? Sonra bu kadar öğretmen atanmayı beklerken nasıl olurda ücretli öğretmenlik olur diye naralar atılıyor. Ben bu sorunun çözümü Milli Eğitimcilere bırakılsa, çözüleceğin inanıyorum. Böyle bir siyasi irade de Bakanlık ta var. Yeter ki gölge edilmesin!

******

Doğu da görev yapan ücretli öğretmenlerle ilgili Sayın Bakanımızın yaptığı tespit yanlış değil. Çünkü malum sendika, Bakanın sadece bu sözüne itiraz edince tespitinin doğru olduğu tastiklendi. Bu olumsuz durumu çözmesi gerekende yine Bakanın ta kendisi!  Teşhis tamam, tedavi yapmak lazım. Bizler,  Bakanın ağzından duymaya alışmadığımız gerçekleri acıda olsa itiraf ettiği için bu kadar tepki gösteriyoruz…  Ama olsun,  doğruyu söyleyeni dokuz köyden de kovsalar, söylemeye devam etmek lazım. Önemli olan doğruyu söylemek kadar söyleyiş üslubudur dense de unutmamak lazım ki, en etkili ilaçlar, tadı acı olan ilaçlardır.

M.Akif MÜELLİFOĞLU

Eğitim Yöneticisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.