Emeğin ve Emekçinin Gür Sesi Samsun'dan Yükseldi!
Memur-Sen teşkilatı ve bağlı sendikaların üyeleri 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Samsun’da buluştu. “Emek, Vicdan, Adalet” temasıyla gerçekleştirilen mitingde, Samsun Kurtuluş Yolu’nu dolduran binlerce emekçi hep bir ağızdan talep ve beklentilerini...
Memur-Sen teşkilatı ve bağlı sendikaların üyeleri 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Samsun’da buluştu. “Emek, Vicdan, Adalet” temasıyla gerçekleştirilen mitingde, Samsun Kurtuluş Yolu’nu dolduran binlerce emekçi hep bir ağızdan talep ve beklentilerini haykırdı.
Mitinge Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Filistin Genel İşçi Sendikaları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kudüs Başkanı Fevzi Ahmet Şaban, Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri, konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanları ve yönetimlerinin yanı sıra Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Samsun’da faaliyet yürüten STK’ların temsilci ve gönüllüleri ile binlerce teşkilat mensubu katıldı.
Mitingde konuşan Ali Yalçın, “1 Mayıs, çalışanların büyük kurultayıdır… Bugün emeğin, emekçinin sesinin en gür çıktığı gündür. Emeğin, emekçinin ideolojik çatışma aparatına dönüştürüldüğü, emek gündeminin değil şiddetin konuşulduğu 1 Mayıslar Memur-Sen’le birlikte geride kaldı. 11 Hizmet kolumuzla, hizmeti merkeze alan sendikal anlayışımızla, yeni bir yol açtık. 1 Mayıs’ı bir kurultay kabul ederek, şiddetin, kanın, çatışmanın değil emeğin, emekçinin konuşulduğu bir güne dönüştürdük. Biz diyoruz ki 1 Mayıslar emeğin güç birliği yaptığı, küresel sömürü düzenine karşı sözün yükseldiği dayanışma zeminleri olmalı. Çünkü Dünyada adaletsizliğin zirve yaptığı, emeğin ve alın terinin horlandığı, ekonomik istikrarsızlığın her geçen gün derinleştiği zamanlardan geçiyoruz. Dünya bir yangın yerine dönüştü… İnsanlığın vicdanı korkunç yaralarla kavruluyor.Savaşlar, çatışmalar bütün dünyayı sarıyor. Geçen yüzyılda, zaten adaletsizlik üzerine şekillenen kurumlar, sorunları kangrene dönüştürdüler. Emperyalistler, küresel kaos stratejisini derinleştiriyor. Açık söylüyorum, bu gidiş, gidiş değil! Cennet vaadiyle kurdukları cinnet düzeni insanlığı yok ediyor. Kirli stratejileri insanlığa kan ve acıdan veriyor. Çıkardıkları krizleri aşmak için insanlığı ateşe atmaktan çekinmiyorlar. Biz onun için direneceğiz ve insanlığın umudunu artıracağız” dedi.
Gazze tarihin en vahşi soykırımını yaşıyor
Siyonist İsrail işgali altındaki Filistin devleti topraklarında korkunç bir soykırım yaşandığını ve Gazze’nin kan gölünde boğulduğunun altını çizen Yalçın, Gazze’de 35 bin masumun katledildiğini, bunların 24 binden fazlasının kadın ve çocuklardan oluştuğunu hatırlatarak, “Kundaktaki bebekleri, yürümekten aciz yaşlıları, hastanede yatan hastaları, sokakta oynayan çocukları, yardım kuyruğunda bir avuç un için bekleyen aç insanları katletti. Güçlü devletlerin, soykırımcının sırtını sıvazladığı dünyada yaşıyoruz bugün. Kimileri çıkıyor, 7 Ekim olaylarını bahane etmeye devam ediyor. Hem işgal edeceksin, hem işgale direnişi suç sayacaksın. Geçtik o günleri, geçtik! 1948’den bu yana, Siyonist işgal yokmuş, yerleşimci terörü yaşanmıyormuş gibi Hamas’ı bahane edeceksin. Siz kimi kandırıyorsunuz! İsrail bir terör ve şiddet örgütüdür! 7 aydır aralıksız bombaladığı Gazze’nin yüzde 70’i enkaz. Evler, okullar, hastaneler, camiler ve hatta kiliseler, su kuyuları, BM kontrolüdeki yapılar, ambulanslar, yardım konvoyları… Her yer ve herkes hedef, Gazze yerle bir edildi. Gazze tarihin en vahşi soykırımını yaşıyor. Sözde hukuktan, medeniyetten bahseden Batılı emperyalistler soykırıma silah yetiştirme derdinde. Bütün dünya insanlık sınavından sınıfta kalsa da bizler hakkı haykırmaya, hakkı tutup ayağa kaldırmaya devam edeceğiz. ‘Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur’ diyerek; Evladını poşetlerde, bisiklet sepetlerinde, at arabalarında taşıyanlardan, toplama kamplarında işkencelerden geçirilen mustazaflardan insandan, haktan, mazlumdan yana duracağız. O halde soruyorum size: Emekçiler olarak bu kanlı zalimlere dur diyecek miyiz? Soykırıma karşı mazlumun sesi olacak mıyız? O halde hep bir ağızdan tekrarlayalım, bütün dünya duysun: Veyl olsun tarihe adını soykırımla yazdıranlara. Veyl olsun adaletten sapıp, zalimin yanında yer alanlara. Veyl olsun insana kıyanlara! Lanet olsun katil İsrail’e, ABD’ye, Emperyalizme! Selam olsun Gazze’nin, Doğu Türkistan’ın yiğit evlatlarına! Selam olsun özgürlüğün ve umudun kahramanlarına! Samsun’dan Gazze’ye, Kudüs’e, Doğu Türkistan’a bin selam olsun! Yaşasın Özgür Kudüs, Yaşasın Nehirden Denize Özgür Filistin! Yaşasın Özgür Doğu Türkistan!” diye konuştu.
Adil bir dünyayı birlikte kuralım
Konuşmasında örgütlü gücün önemine vurgu yapan Yalçın, Memur-Sen’in manifestosunun alın teri ile yoğurulmuş adalet olduğunu dile getirerek, “Buradan bütün emekçi kardeşlerimize sesleniyorum: Gelin emeğin, emekçinin değerini yükseltmek için bize omuz verin. Gelin adil bir dünyayı birlikte kuralım. Alın terinin hakkını almak için birlikte mücadele edelim. Kazanımları artıralım, eksikleri tamamlayalım, emeği maliyet unsuru olarak görenlere inat gelir dağılımında adaleti birlikte sağlayalım. Refahtan payımızı, büyümeden hakkımızı el birliği ile alalım. Biz inanıyoruz ki; Güç birliğiyle, örgütlü gücümüzle bunları başaracağız. Bölgemizde ve dünyada oluşan bu yangın denizinde Türkiye’miz yol almaya çalışıyor. Fakat yüksek enflasyon ve fiyat istikrarsızlığı belimizi bükerken, krizin sosyal maliyeti her geçen gün daha da derinleşiyor; Emekliler, ay sonunu getiremiyor. Genç işsizlik rakamları ortada… Alım gücü hızla düşüyor. Biz, her fırsatta ücret ve vergi politikasına, servet transferine sebep olan neoliberal politikalara ilişkin uyarılarda bulunduk, sosyal maliyete dikkat çektik. Ve dedik ki emekçiye vereceğiniz para ülke ekonomisinde kalır. Ama her krizde fatura emekçilere, sabit gelirlilere çıkarılıyor, vergilerle yük sabit gelirlilere yükleniyor, enflasyonun nedeni ücretlilermiş gibi gösterilmek isteniyor. Oysa üretimin öznesi emektir ilkesi unutuluyor; Kalkınmanın, büyümenin, refahın öznesi öncelikle emektir, emekçidir. Finans merkezli, sermaye odaklı yaklaşımlar; ekonomik istikrarsızlığı ve sosyal maliyeti artırır. Diyoruz ki gelin, birlikte bir çözüm yolu bulalım. Ezberleri bozalım, alışkanlıkları değiştirelim, sosyal adaleti tesis edelim. Çünkü biz hep yapıcı olduk. İdeolojik angajmanlara itibar etmedik. Hakkı ve hakikati savunduk. Bildiğimizi söylemekten hiçbir zaman geri durmadık. 7. Dönem Toplu Sözleşmede de; gelirde, vergide, ücret skalasında adalet sağlansın, dedik. Vergi adaletsizliğine itiraz ettik; bakın biz sermayeden daha fazla vergi veriyoruz, bu çelişki toplumsal yapıyı mahvediyor, dedik. Gelirde adaletsizliğin iyiden iyiye arttığı, tekil düzenlemelerle ücret skalasındaki adaletsizliğin derinleştiği, Dolaylı vergi yüküyle fakirleştiğimiz gerçeği karşısında sesimizi yükselttik, sorunları ortaya koyduk, çözümleri önerdik. Çünkü biz kamu görevlileri olarak bu ülkeyi çok seviyoruz. Geleceğimizi alın teriyle, emekle yoğurmaya devam edeceğiz. Çünkü biz Memur-Sen’iz. Evvel Allah bütün sorunların üstesinden gelecek örgütlü gücümüz, entelektüel kapasitemiz, sendikal yetkinliğimiz var” ifadelerini kullandı.
Vergide adalet istiyoruz
Memur-Sen teşkilatının ülkenin değerleri ile hareket ettiğini ve bunu birçok kritik noktada taşın altına elini koyarak gösterdiğini söyleyen Ali Yalçın, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla emeğe, emekçiye ve millete hizmet etmeyi sürdüreceklerini vurgulayarak, “Biz çelişkileri gösterip bir sistem öneriyoruz. Enflasyon alım gücümüzü düşürüyor, milli gelirden aldığımız pay azalıyor, vergi yükümüz artıyor. TÜİK verilerine göre ücretliler 2015’te milli gelirden % 43 pay alırken bugün % 30’lar seviyesinde. O yüzden biz mevcut ekonomik koşullara dönük ek tedbirler alınsın, dolaylı vergiler azaltılsın, matrahlar artırılsın gelir vergisi ücretlilerde yüzde 15’e sabitlensin, vergi yükü sabit gelirlinin sırtından alınsın istiyoruz. Onun için biz, enflasyon farkı için eşel mobil diyoruz, kira yardımı diyoruz, bayram ikramiyesi diyoruz. biz fiyat spekülasyonu yaparak haksız kazanç elde edenleri iyi biliyoruz. Ekonomik istikrarsızlıktan faydalanarak kazanç elde edenleri de biliyoruz. Soruyorum buradan… Enflasyon artışından Sermayesinin hiç sorumluluğu yok mu? Şirket enflasyonu konusu neden gündeme taşınmıyor? Tekrar ediyorum, biz sabit gelirliler, kamu görevlileri olarak; Vergide adalet istiyoruz. Dolaylı vergiler düşürülsün, gelirde adalet sağlansın istiyoruz. Ücret skalasındaki çarpıklık giderilsin, memurun alım gücü yükseltilsin istiyoruz” dedi.
Toplu sözleşme sistemi değişmeli
Kamu görevlileri olarak sendikacılığın anayasası olarak kabul edilen 4688 sayılı kanunda köklü değişikler yapılması gerektiğini söyleyen yalçın, “Dayanışma aidatı gelsin, emeğin hakkı verilsin, toplu sözleşme sisteminin süresi artırılsın, tutanak sistemine geçilsin, grev hakkı verilsin, adil bir hakem kurulu tesis edilsin, örgütlenme özgürlüğü önündeki yasaklar kaldırılsın, sosyal diyalog mekanizmalarının etkisi/yetkisi artırılsın, yasa sorunlardan, masa sorunlulardan arındırılsın, 1. Dereceye 3600 verilsin, ayrım sona ersin, toplu sözleşme ikramiyesi geri gelsin, düzenleme gecikmesin, emekli aylığı - görev aylığı arasındaki uçurum kapatılsın, emekliler nefes alsın, özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılsın, sendikal örgütlenmede yasaklar son bulsun, hakem kurulu eşit olsun, kararları adil olsun, personel sisteminde eksiklikler bitirilsin, mülakat kaldırılsın, kariyer-liyakat öncelensin, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılsın, emekler boşa harcanmasın, bayram ikramiyesi gelsin, memur bayram etsin, afet bölgesindeki memurlar unutulmasın, emekler karşılıksız kalmasın, kira yardımı verilsin, geçim derdi bitirilsin, gelirde adalet sağlansın, vergi adil dağılsın, gelir vergisinde oran yüzde 15’e sabitlensin, yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları genel idare hizmet sınıfına dahil olsun, eş durumu tayini çözülsün, anneler-babalar çocuklarına kavuşsun, koruyucu giyim verilsin, toplu sözleşme hükümleri engellenmesin, mühendis-teknik personel görülsün, meslek kanunu hayata geçsin, üniversite personelinin tayin hakkı olsun, sorunlar tarih olsun, disiplin affı gelsin, mağduriyetler sona ersin ve en önemlisi toplu sözleşmenin özerkliğine, masanın iradesine halel getiren uygulamalardan kaçınılsın, toplu sözleşme masasında kazanılanlar kurumlarca engellenmesin, anayasaya, uluslararası sözleşmelere, kanuna aykırı hareket edilmesin, toplu sözleşme masası tek çözüm merci olsun istiyoruz. Bakınız, bütün kısıtlara rağmen, örgütlü gücümüz ve mücadelemizle bugüne kadar kamu görevlileri için 1007 kazanım elde etmiş bir örgüt olarak bunu söylüyorum. Yeter ki, müzakereye inanalım, toplu sözleşmede alınacak kararlara sadık kalalım, bütün işler daha kolay olacaktır. Biz, bu ülkenin kamu görevlileri, işçileri, emeklileri, kadınları, asgari ücretlileri, engellileri ve bütün vatandaşları için hakkın teslimini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Güçlü bir dayanışma hattı kuruyoruz
Ali Yalçın, Memur-Sen olarak kazanmaya, kazanım üretmeye devam edeceklerini dile getirdi. İş-aile hayatının öznesi olan kadın emekçilerin sorunlarını çözmeye, kadına karşı şiddete karşı durmaya da devam edeceklerini belirten Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Engellilerimizin yaşadığı sorunların önemli bir kısmını çözdük, ama çözüm bekleyen sorunlar var, biliyoruz onları da inşallah çözmeye devam edeceğiz. Genç memur kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntıları da görüyor, biliyoruz. Tek tek çözüyoruz, çözmeye de devam edeceğiz. Ve emeklilerimiz, emeklilerin yaşadığı sorunlar çok ağır. Emeklilerimiz meslekten emekli olsa da hayattan emekli olmuyorlar, ama ücretleri hayatı insanca yaşamaya müsaade etmiyor. Sorunları görüyor çözüm için ter döküyoruz. Biz Türkiye’nin yetkili konfederasyonu Memur-Sen’iz. Her biri hizmet kolunda yetkili 11 sendikamızla, Bir milyon 100 bine yürüyen örgütlü gücümüzle, Uluslararası Emek Konfederasyonu ILC ile Türkiye’nin ve dünyanın emekçileriyle omuz omuza insanlığın umudunu artırmak için güçlü bir dayanışma hattı kurmaya devam edeceğiz. Biz, kardeşlik hareketiyiz. Biz, merhamet elçileriyiz. Biz, emeğin bekçisiyiz. Biz, bizi biz yapan değerlerin emanetçisiyiz. Biz, zalimlerin düşmanı mazlumların dostuyuz. Bütün mazlumlara selam olsun… Emeği alın terini aziz bilenlere selam olsun. Yüreği insanlık için çarpan Dünyanın vicdan sahibi bütün insanlarına selam olsun. Bugün bize ev sahipliğe yapan Samsun’umuza, Samsunlu hemşehrilerimize, esnafımıza, emekçilerimize, Emeği geçen çok kıymetli Valiliğimize, Belediyemize, Belediye Çalışanlarımıza, Temizlik İşçilerimize, Coşkumuza ortak olan Değerli Basın mensuplarımıza, Güvenliğimizi sağlayan Kıymetli Emniyet teşkilatımıza, Alanı dolduran üyelerimize, teşkilat mensuplarımıza, Konfederasyonumuz ve Sendikalarımızın Yöneticilerine, Alanın hazırlanmasında görev alan ve miting sonrasında görev yapacak olan çok değerli emekçi kardeşlerime teşekkür ediyor, Dünyanın tüm emekçilerinin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı kutlu olsun diyorum. Yaşasın dayanışma… Yaşasın 1 Mayıs… Yaşasın emek… Var olsun barış.”
Şaban: Emek için barış için mücadeleyi sürdüreceğiz
Programda bir selamlama konuşması gerçekleştiren Filistin Genel İşçi Sendikaları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kudüs Başkanı Fevzi Ahmet Shaban, “Acı çeken ama mücadeleden asla vaz geçmeyen Gazze’nin onurlu halkının selamını iletmek için huzurlarınızdayım. Bugün emekçilerin bayramı. Buradan Türkiye’nin Filistin halkına olan desteği görmenin halkımızı ne kadar güçlü tuttuğunu da söylemek istiyorum. Yiğit işçilerimizi, sendika kadrolarımız da dâhil olmak üzere Filistin halkımızın çektiği acıları aktarmak için buradayım. İşçilerimiz, işgal altında insana yakışır işin temellerinden yoksunlar. Kendileri, aileleri ve çocukları için saygılı bir yaşam kurma şansları ve imkânları yok. Tüm bunların başlıca nedeni İsrail işgalidir, İsrail’in ürettiği korkunç katliam stratejisidir. Filistin kan ağlıyor… Gazze vahşice yok ediliyor. Ama biz direnmeye devam edeceğiz. Halkımız için, emek için, barış için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Emekçi kardeşlerimin 1 Mayıs’ını kutluyorum
Programda konuşan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan ise “Emek, Vicdan, Adalet” temasıyla gerçekleştirilen 1 Mayıs mitingi ile emeğin ve emekçinin sesinin yeniden yükseldiğini belirterek “Bu alanı dolduran binlerce emekçiye, ortaya koydukları dik duruş ve sahiplendikleri önemli meseleler için teşekkür ediyorum. Gerek ulusal gerekse uluslararası alana böylesine güçlü bir mesaj verebilmek oldukça önemli. Bu mesajın güçlü bir şekilde haykırılmasına vesile olan tüm Memur-Sen teşkilatına şükranlarımı ifade ediyorum” dedi.
Gücümüze güç katıyoruz
Memur-Sen Samsun İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Hamdi Yıldız, ise Samsun Memur-Sen teşkilatı olarak böylesine büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, “1 Mayıs çalışanlar için, emekçinin refah seviyesini artırabilmesi için, gücüne güç katabilmesi adına taleplerini haykırabilmesi için oldukça önemli bir gün. Böylesine önemli bir misyonu taşıyan organizasyona ev sahipliği yaptığımız için mutluyuz. Buradan Memur-Sen teşkilatımızı büyütmek adına gecesini gündüzüne katan, yeni kazanımlar elde etmek için çaba sarf eden, örgütlü gücün önemini anlayarak çevresine anlatan tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah buradan verdiğimiz mesaj bir şeylerin iyi yönde değişmesine vesile olur. İnşallah buradan verdiğimiz mesaj ile Gazze’de yaşanan soykırıma karşı ciddi bir farkındalık oluşturabiliriz” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.