Eğitim üzerine eğitimci olmayan birileri eğitimle alakasız kararlar almakta ve uygulamaktadır. Kimine göre okullar birer sığınma evi, kimilerine göre çocuk bırakma yerleri ve kimilerine göre de devletin ideolojisini şekillendirme yeri…

Bu güne kadar kim güçlüyse onun dediği oldu. Halbuki kim biliyorsa ve vatanseverliğinden şüphe duyulmuyorsa onun dediği kabul görmeli.

8 yıllık kesintisiz eğitimi dayatanların maksadı imam hatiplerin önünü kesmek idi. Bu yüzden bütün meslek liseleri etkilendi. Türkiye’de mesleki eğitim geriledi. Sanayi geriledi. Vasıfsız işsizlik arttı. Bir meslekte ara elemanlık eğitimi alanların aynı branşında yüksek eğitim almaları engellendi. Aynı puan alanların aynı okulu kazanmaları yasaklandı. Bunun adına da eşitlik denildi.

OKULLAR SIĞINMA EVİ Mİ? ÇOCUK BIRAKMA YERİ Mİ?

Kimileri ortaya çıkarak kızların erken yaşta evlenmelerini önlemek için eğitimin nasıl olması gerektiği türünden olan görüşlerini yüksek perdeden seslendirmekte. Okula sığınarak kocaya gitmelerinin önlenmesini savunmaktadır. 12 yıllık eğitim ile de kızların erken evlenmelerinin önüne geçilecekmiş. Kızların okullaşması artacakmış. Kızların erken yaşta evlenmelerinin ayrı bir konu olduğu ve evlenme yaşının da kanunlarda düzenlendiği bilinmektedir. Kızların okullaşma oranlarının arttırılmasının tanınacak imkânlarla arttırılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yüzden eğitimin kaça kaç olacağı etkileniyorsa bu işte biz yanlışlık olmalı.

Bazı çalışan anne-babalar da işe giderken çocuğunu okuluna bırakmak ve gelirken de alıp gelmek istemektedirler. O yüzden belli bir kesim sırf bu yüzden normal eğitimden yana görüş belirtmektedirler. Onlar için okulların ne öğrettiği pek de önemli değildir.

Yani demek istediğimiz özetle şudur; hiçbir zaman eğitim, eğitimciler tarafından, eğitim amacıyla şekillendirilmedi. Artık bir müsaade edin de eğitim üzerine eğitimciler yani bu işin bilenleri karar versin. Hani bilenle bilmeyen hiç bir olur mu!? Madem olmaz diyorsanız;

Hani bizler müslümanız ya!.. Peygamberimiz işi ehline vermekten yanadır;

o halde işi ehline verelim.

Bu işin uzmanlarını çağıralım ve işi ehillerine bırakalım, bizler de üzerimize düştüğü kadar ehillerle destek olalım.

GELİŞİM ALANLARI VE ÖZELLİKLERİ DİKKATE ALINSIN

1+4+4+2 ya da 1+3+5+2 gibi sayısal taktikleri futbol teknik direktörlerine bırakalım. Onlar 10 kişiyi istedikleri gibi sahaya dizsinler.

Eğitimin içerisinden gelen bizler öncelikle çocukların çağ özelliklerini; beden, zihin, bilişsel, kişilik, ahlaki, benlik, dil, sosyal ve benzeri gelişimlerini dikkate alarak ortaya koyalım. Bu çağların kaç yıl sürdüğünü tespit edelim. Hangi çağların birlikte bulunabileceği ya da bulunamayacağını ortaya koyalım. Ondan sonra 4+4+4 mü yoksa 1+3+4+5 mi ya da başka bir formül olacağına karar verelim.

ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SORULAR

Temel eğitim nereden ve nasıl başlayacak? Okul öncesi eğitim ismi ne kadar doğru olacak? 6-8 ve 8-10 yaş grupları gelişim özellikleri, ilgi ve istekleri nasıl dikkate alınacak? 10-12 yaş gruplarında gelişim özellikleri farklı olan kız ve erkekler nasıl sınıflandırılacak? 12-14 yaş grubu, 14-16 yaş, 12-18 yaş özellikleri nasıl dikkate alınacak? Hangi sınıflarda kız ve erkek öğrenciler ayrı sınıflarda okutulacak? Karma eğitim ne kadar zararlıdır?

MÜFREDAT DA YENİDEN YAPILMALI

Hangi eğitim çağının özelliği ne gerektiriyorsa tespit edelim. Ona göre dersin türünü, konusunu, ağırlığını öğrenci kazanımları, hedef ve davranışları, öğrenme ve öğretme yöntem ve tekniklerini, kullanılan eğitim teknolojilerini, araş-gereç ve kaynaklarını, ders işleme taktiğini ve şeklini tespit edelim. Vatanımızın ve Milletimizin bekası, insanlarımızın refahı, barış ve demokrasinin gelişmesi gibi vizyoner durumlar da göz önünde bulunduralım. Böylece müfredatı da belirleyelim.

Okulöncesi çağının kaç yıl, ilkokul çağının, ortaokul ve yüksekokul çağlarının kaç yıl sürmesi gerektiğini tespit edelim. Hangi yaşlarda hangi derslerin oyun içinde işlenmesi gerektiğini görüşelim. Dersleri sıkıcılıktan kurtararak akıcı ve akılcı bir hale getirelim.

Ali COŞKUNER

Eğitim Yöneticisi