Eğitimde ortalık toz duman.

Eğitimde ortalık toz duman.

Son altı ayda, ortaya o kadar çok proje atıldı ki, hangisi nasıl, ne zaman hayata geçecek belli değil.

 

Son altı ayda, ortaya o kadar çok proje atıldı ki, hangisi nasıl, ne zaman hayata geçecek belli değil.
Hem de hepsi de devasa projeler. Sadece teki gerçekleşse, Bakan Dinçer’in eğitim tarihine geçmesi için yeter de artar.
Ama bu yeni projeler, eğitime taze bir kan mı getirecek, yoksa her biri, sonu ne olduğu belli olmayan  maceraya mı dönüşecek, o da belli değil.
Bu yüzden, hep birlikte, derin bir nefes alıp, olup bitenleri sükunetle değerlendirmek sanki en doğru olanı olacaktır.
MEB ve Bakan Dinçer, umarız bu süreçte, hepimizden çok daha derin bir nefes alıp, geleceğe yönelik ciddi bir yol haritası hazırlar. Olup bitenleri bir kez daha değerlendirir.
Bu, hem kendisi, hem eğitim ve çocuklarımız, hem de ülkemizin geleceği için çok daha iyi olacaktır...
Bu noktada, hiç kimse ne suçlu arasın ne dayatmacı.
Dünü dünde bırakıp geleceğe bakalım. Yoksa yol alamayız. Ayrıca yeni sorunları kaldıramayacak kadar da yük altındayız...
 
Şura toplansın
Kanun çıkartma yetkisi elbette TBMM’nindir. Ama detaylarla, ilgili kurumlar, hatta onların kurmay merkezleri ya da danışma kurulları ilgilensin. TBMM, 4+4+4 konusunda daha önce de dile getirdiğimiz gibi, “Zorunlu Temel Eğitim, 2012-2013 Öğretim Yılı’ndan itibaren, 1 yılı okul öncesi eğitim olmak üzere, 13 yıla çıkartılmıştır. Gerekli uygulamayı MEB yapacaktır“ diye bir yasa çıkartsa, tüm bu tartışmalar sona erecek ve en doğru olanı yapılacaktır. Pek çok konuda bu böyle olmuyor mu? TBMM şimdi niye yönetmelik hazırlar gibi kanun hazırlıyor, anlamak mümkün değil!..
Ama bu kadarı da yetmemeli. Çünkü daha önceki örneklerde gördüğümüz gibi, siyasi irade ya da başka güçler, Milli Eğitim Şurası’nı ve MEB’in beyni durumundaki Talim Terbiye Kurulu’nu da kontrolü ve güdümü altına alıp, istediği kararı çıkartabiliyor! Yoksa, değişen bir şey olmaz...
Önce 8 yıl?..
Zorunlu temel eğitimin 12, 13 yıla çıkartılmasına hiç kimsenin itirazı yok. Hatta okul öncesi eğitim 2 yıla çıkartılıp, 14 yıl olsun diyenler bile var. Ama bugünkü Türkiye koşullarını da düşünmek zorundayız.
8 yıllık temel eğitimi bile tümüyle hayata geçirememişken, 12, 13 yıllık bir süreçten bahsetmek hayalcilik gelebilir. Ancak arkasında güçlü bir irade olduğunda bunun rahatlıkla başarılabileceğini de çok iyi biliyoruz. 8 yıl için böyle bir irade yoktu ve arkası gelmedi. 12, 13 yıl için olduğunu da sanmıyoruz!..
Eğer olsaydı şekilcilikle uğraşılamaz, işin özüne inilirdi. Altyapı için kafa yorulurdu...
Bugüne kadar yapılan tartışmalarda, 12, 13 yıllık zorunlu eğitimin nasıl hayata geçirileceğine yönelik detaylardan çok, olayın siyasi boyutlarının tartışılmasının nedeni de budur. Çünkü bu yasayı getirenler kadar, eleştirenlerin de altyapı umurunda değil!..
 
İktidar samimi mi?
İktidarı bilmem ama Başbakan Erdoğan‘ın özellikle kız çocuklarının öğrenimleri konusunda samimi olduğunu söyleyebilirim. Son haftalarda katıldığım birkaç toplantıda bu görüşümü dile getirdim diye “saf“lıkla suçlandım. Ama hala bu görüşümün arkasındayım. Çünkü kız öğrencilerin okullaşma oranlarında, anaokulundan üniversiteye ciddi artışlar oldu. Daha fazla olamaz mıydı, elbette olurdu. Eleştirilmesi gereken noktaları eleştiriyoruz ama bu gelişmeyi görmezlikten gelmeye de hiç kimsenin hakkı yok.
Cümlenin başında, Başbakan’ın bu konuda samimiyetine inanıyoruz ama iktidarın samimiyetine inanmak zor dedim. 10 yıldır Başbakan, çocuklarımız ve eğitim adına sürekli bir şey istiyor ama gelinen nokta ortada. Diğer bakanlıklarda hiç ya da bir, iki değişiklik varken MEB’in 4 kez patron değiştirmesi, biraz da bu yüzden.
Gelen bakanlar, siyasetten çok eğitimi düşünüyor olsalardı, hem Başbakan’ın isteklerini yerine getirirlerdi hem de frenlenmesi gereken aşırılıklara dur derlerdi.
Şimdi yine, “4+4+4’ü dayatmaya çalışan da Başbakan değil mi, arkasındaki gerçek niyeti görmüyor musun, bu saflık niye?” diyenler çıkacaktır. Onlara da saygı duyarım. Çünkü onların da sütten ağızları yandı ve artık yoğurdu üfleyerek yiyorlar. İşte bu noktada dengeleyici olacak, eğitimi maceralara sürüklenmekten kurtaracak olan MEB’dir...
Siyasetçiler, 28 Şubatçılar gelip gidiyor ama eğitim devam ediyor...
Özetin özeti: Eğitimi, dolayısıyla çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini maceraya sürükleyecek her türlü oluşuma, herkesten önce, MEB karşı çıkmalıdır. Yoksa ileride, hadi herkes eğitimden anlamıyordu, peki siz neredeydiniz diye fatura kendilerine çıkabilir!.. 
 
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet
http://gundem.milliyet.com.tr/peki-simdi-pirincin-tasini-kim-ayiklayacak-/gundem/gundemyazardetay/20.03.2012/1517413/default.htm

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.