Eğitimde körler, sağırlar diyaloğu
Hemen her konuda diyalog sorunumuz var. Ama hiçbirisi, eğitimde olduğu kadar uçlarda değil.
Hiç kimse, hiç kimseyi doğru anlamıyor.
Hiç kimse hiç kimseye inanmıyor.
Hiç kimse hiç kimseye güvenmiyor.
Oysa, biraz olsun diyalog kurulabilinse, bugün sorun diye tartıştığımız konuların hepsine gülüp geçeriz.
En vahimi de, herkes aynı şeyi söylemesine karşın, sanki birbirinin zıddı gibi algılanıyor olması!..
Başbakan kimden yana?
Başbakan Erdoğan, eğitime çok daha fazla zaman ayırmalı ve çok daha fazla kafa yormalı. Yoksa eğitimin rayına oturması mümkün değil. Hep, iş işten geçtikten sonra, kriz dönemlerinde devreye giriyor ve haklıyken haksız duruma düşüyor. Çünkü, MEB’i savunmak zorunda kalıyor.
Oysa, onun da gönlü, öğretmenden, öğrenciden, veliden yani halktan yana.
En azından bunu çok iyi biliyoruz...
Erdoğan, Kanaltürk’te, öğretmenlerin özür grubu atamaları ile ilgili olarak, “Öğretmenler illa aynı ilçede görev yapacak diye bir şey yok. Evlerinin etrafına okul kuracak değiliz. Böyle bir durumda batıya istek fazla olduğundan yığılma oluyor ve Güneydoğu’da boşluk meydana geliyor” dedi. Oysa, içlerine girip biraz onları dinlese, memurlar içerisinde en büyük fedakarlığı yapanların öğretmenler olduğunu görecektir.
Bırakın mahallesindeki okulu, ailesinden, çoluğundan çocuğundan binlerce kilometre uzakta, hem de yıllarca görev yapan öğretmenleri, alınlarından öpecektir...
Asker, polis ve yargı mensuplarının eşleri için ise Milli Eğitim Bakanı’na talimat verdiğini açıklayan Başbakan’a, aynı talimatı öğretmen eşleri için neden vermediğini elbette sormak gerekir.
Konuyu yakından bilse, onlarla konuşma olanağı bulsa, parçalanmış öğretmen aileleri için en büyük mücadeleyi kendisinin vereceğinden zerre kadar kuşkumuz yok. Ama görünen o ki, ona ikinci, üçüncü elden aktarılan bilgiler, gerçeği yansıtmıyor!..
Bu konuda yapılacak samimi bir araştırmanın, tüm sorunları çözeceği inancındayız...
Rapor çocuklara ihanet mi?
Erdoğan, aynı programda, yeni eğitim sistemi ile ilgili olarak da, 66 aylık çocukların okula başlaması konusunda şunları söyledi:
“66 aylık veya 4+4+4 konusunda bir karşı kampanya var. Çocukları için rapor alanlar evlatlarına ihanet içindedirler. Çocukların hiçbiri geri zekalı değil. Dünyada uygulamalar belli. Ailelerimizde durum ortada. Okul öncesi eğitimi kaldırdığımızı söylüyorlar. Tam aksine biz bunu daha da yaygınlaştırma gayretindeyiz. Okul öncesi eğitimi çok daha yukarı çekmeye çalışıyoruz. Biz bir sistem oturtuyoruz. Bunu oturtmak belki bir, iki senemizi alabilir. Birilerini ekrana çıkartıp konuşuyorlar. Araştırıyoruz arkasında kolejleri olduğu ortaya çıkıyor. Biz en fazla kadro tahsisi en fazla ödeneği milli eğitime yapıyoruz. Derslik konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Dershanelerin kaldırılması sorunu var. Dershanelere sesleniyorum gelin dershaneleri birleştirin biz de size öğrenci gönderelim.”
Allah’tan şu günlerde, ekrana çıkıp, bu konuda konuşmuyoruz, yoksa çoktan, kolejlerin, dershanelerin adamı damgasını yemiştik.
Böylesi bir yorum da, kolaycılıktan başka bir şey değil.
Yüz binlerce veli ayakta, onlar da mı dershanelerin, kolejlerin ya da muhalefetin adamları?..
Nasrettin Hoca’nın hikayesinde olduğu gibi MEB’in hiç mi kabahati yok?..
Keşke olaylara sağduyu ile bakılabilse, keşke farklı seslere de kulak verilebilse. İşte o zaman bu sorunların hiçbirisi yaşanmaz. Ama hiçbirimiz, birbirimizi anlama konusunda çaba harcamıyoruz...
Veliler, sanki rapor eziyetinden keyif alıyor? Ayrıca, rapor işini ortaya atan kim?
Veliler mi, MEB mi?..
Sayın Başbakan’a soruyoruz, bu konuda da tıpkı aşı konusunda olduğu gibi kafa karıştıran kim? Asıl bu konunun araştırılması için talimat versin, işte o zaman her şey ortaya çıkacaktır...
Harçlar konusu
Birileri çıkıp, “Devlet size akşam parasız eğitim vermek zorunda değil. Hem düşük puan alıyorsunuz hem de para vermeden eğitim almak istiyorsunuz“ diye ikinci öğretim öğrencilerine yapılan haksızlığı, haklı çıkartmaya çalışıyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Konuya ancak bu kadar sığ bakılabilir.
İşte o zaman, devlet zorunlu temel eğitim dışında, artık hiçbir konuda bedava eğitim vermesin! Madem ki alınan eğitim, kişiye rant sağlıyor, herkese paralı olsun. Öyle birkaç bin lira da değil, vakıflar gibi 20, 30 bin lira olsun!..
Yakında bu sözlere de şahit olursanız hiç şaşırmayın...
Özetin özeti: Türkiye, bir samimiyet testinden daha geçiyor. Hem de en zor konuda! Bakalım yalancı çoban kim olacak?..
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.