Eğitim sektörü de krizde

Eğitim sektörü de krizde

Küresel ekonomik kriz bütün dünyayı ve bütün sektörleri etkilediği gibi, eğitime de büyük darbe vuracağa benziyor.

Küresel ekonomik kriz bütün dünyayı ve bütün sektörleri etkilediği gibi, eğitime de büyük darbe vuracağa benziyor. İlk sinyalleri aylar öncesinden gelmişti. Ama Ankara'daki bir okul sahibinin intiharı, durumun görünenden de vahim olduğunu ortaya koydu.
Devlet öğretim kurumlarında yatırımlar neredeyse durma noktasına geldi. Okullar, üniversiteler hayati ihtiyaçlarını bile bazen karşılayamıyor. Özel öğretim kurumlarında ise kriz her yönü ile kendisini hissettirmeye başladı. Dersane ve özel okullarda, önümüzdeki öğretim yılında ciddi bir öğrenci kaybı söz konusu. Ötelenen ya da ödenmeyen taksit oranı giderek yükseliyor. Bankalar ise, okul kurucularına verdikleri kredileri bir an önce geri istiyor...
Velilerin hali de ortada. Çocuklarına bırakacakları en büyük mirasın eğitim olduğu bilincindeler ama önce önlerini görmek istiyorlar. Geldikleri nokta ise fedakârlık boyutlarını çoktan aşmış durumda.
Dersane, özel okul, kreş, kurs, servis, yurt, cep harçlığı derken belleri öyle bükülmüş hale geldi ki, önümüzdeki bir kaç yıl içinde ayağa kalkıp, sektöre taze para aktarmaları hiç de mümkün gözükmüyor.
Hiç bir şey, artık eskisi gibi değil. Veliler, hemen her alanda olduğu gibi eğitim konusunda da harcayacakları her kuruşun hesabını yapıyor.
İşte böylesi bir ortamda, turizmden tekstile, otomotivden bankacılığa, emlâktan tarıma kadar neredeyse tüm sektör temsilcileri bir araya gelip, olması muhtemel felket senaryolarına karşı tedbir düşünürken, alırken ya da hükümetten istekte bulunurken, eğitim sektörü, dün olduğu gibi bugün de birbirinin ayağını kaydırmaya ve kendi gemisini kurtarmaya çalışıyor. En çirkini de rakiplerinin batmasını dört gözle bekleyip, ortada kalan öğrencilerin kendilerine gelmesini beklemek. Oysa gemi bir su olmaya başlarsa, tümüyle yok olma noktasına gelecekler, bunun farkında bile değiller.
Eğitime yön verenlere ve duayenlerine bakıyorum. Kriz falan umurlarında değil. Bakan Çelik için siyaset ve yandaşlarının dışında, eğitim sektörü hiç bir şey ifade etmiyor. Yaşını başını almış, işlerini ikinci kuşağa devretmiş üniversite, okul ve dersane kurucuları ise her biri bir köşede. Cılız çabaları ise sonuçsuz kalıyor.
Arkasında büyük holdinglerin, vakıfların ya da iktidarın desteği olan “tuzu kuru”ların ise hiç bir şey umrunda değil. Değirmenin suyu nasıl olsa akıyor. “Sorun, krizdekilerin sorunu”, “biz işimize bakarız”, “krizden daha da büyüyerek çıkarız” hayalciliği içerisindeler. Yani ne küresel kriz ne de Türkiye'nin durumu umurlarında değil. Nasıl olsa arkalarında güçlü destekler var.
Onlara özellikle şunu hatırlatmak isterim. Devasa holdingler ve vakıflar bile artık kuruşlarının hesabını yapıyor. Üniversitelere eskiden olduğu gibi oluk oluk para akıtmayacaklar. Bir çoğu, “artık kendi yağınızda kavrulun” noktasına geldi bile. İktidar desteği ile Türkiye'nin dört bir yanında dal budak salanlara da önerim, hiç bir iktidarın kalıcı olmadığı. İktidar desteği ile büyüyenlerin sonraki halleri!
Benzer sıkıntılar, KKTC için de geçerli. Ekonomiyi ayakta tutan üniversiteler SOS vermeye başladı. Hızlı ve doğru kararlar alıp yeniden yapılanmaları gerekiyor. Üniversitelerin kötü yönetilmeleri, iktidarın da buna seyirci kalma lüksü yok. Kriz üniversiteleri vurursa, KKTC'de dengeler altüst olur. Anavatan'daki dağınıklık ve sağduyu eksikliği aynen orada geçerli. Ama gel de anlat!..
Eğitimdeki krizler başka şeye benzemez, öğrenciler üzerinde derin yaralar açar. Velileri derinden üzer. İşte bu yüzden siyasetçisinden okul kurucularına, velilerden öğretmenlere kadar herkes taşın altına elini koymak zorundadır.
Özetin özeti: İlle de çok para ve nüfuz kazanmak isteyenler, başka alanlara yönelsin. Eğitim sektörü macerayı kaldırmaz...


milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum