Eğitim Müfettişleri Yön. İtiraz!
İtirazımda ısrar ediyorum!
Geçen hafta yazdığım “MEB’ e İtirazım Var!” yazıma, Müfettişler Derneği’nden İtiraz geldi. Öncelikle yazdıklarım, benim şahsi düşüncelerimdir. Kamuoyunu yanlış bilgilendirmek gibi bir niyetim de yok. İl müdür yardımcılarının, ilçe milli eğitim müdürlerinin şube müdürlerinin özlük hakları bakımından geriye düşmesinin doğru olmadığını, yetki ve sorumlulukları ile bu makamların özlük ve mali haklarının doğru orantılı olmadığını, belirtmeye çalışıyorum. Bunu yazarken de sistemdeki sıkıntıyı ortaya koymak istedim. Yoksa hiçbir meslek grubunu “rencide” etmeyi aklımdan geçirmedim. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Kaldı ki; daha önce yazdığım yazılara bakıldığında GİH sınıfında görev yapan yönetici ve müfettişlerin; mali ve özlük haklarının astlarından daha aşağılara gerilediğini defalarca eleştirdiğimi hatırlıyorum. Bu köşeyi takip edenler bunu bilirler. Bir yazıyı eleştirirken yazının tümüne bakmak lazım. “Eğitim müfettişlerinin yetkilerine itirazım var” yazımın yine birinci paragrafına bir bakıverin. Eğitim müfettişlerinin yönetmeliğinin yayınlandığı gün “darısı bizim başımıza” dedim.
Eğitim müfettişlerinin soruşturma raporlarını, ilçe milli eğitim müdürlerine sundukları ile ilgili cümlemin yanlış olduğu yazıldı. Bu cümlede “sunmak” fiili rahatsız edici bulunmuş olabilir. Şimdi ilçede bir personel hakkında, eğitim müfettişinin hazırladığı rapor hangi makama gelir? Soruşturma dosyaları ile ilgili rapor valilik makamına sunulmasına rağmen son kararı kim verir? İlçede eğitim müfettişinin teklifini değerlendiren en son makam valilik makamı mıdır? İl milli eğitim müdürü müdür? Yapmayın, benim ne kastettiğimi birçok eğitim yöneticisi anlamıştır. Ama kelimelere takılmayalım. “Sunmak” kelimesi takılacak bir kelime değildir. Ben,” eğitim müfettişlerine istedikleri belgeleri sunuyorum”. Demek beni küçültmez. Biz birlikte çalışıyoruz. Eğitim müfettişlerine; ilçe milli eğitim müdürleri talimat veriyor gibi bir iddiamda yok, olamaz da. Herhalde bunu biliyorum. Yazımın herhangi bir yerinde de eğitim müfettişlerinin, ilçe milli eğitim müdürünün izni ya da onayı ile soruşturma yaparlar iddiasında bulunmadım.
Bir başka konuda denklik konusudur. Eğitim müfettişinin kadro dengini yönetim kadrolarında aramak yanlıştır. Bu konuda da ısrarcıyım. Bence, denetim kadrolarının, yönetim kadrolarında dengi olmaz. Olaya bir de tersinden bakın. Denklik ne demek? Eğitim müfettişleri ilçe milli eğitim müdürlüklerine atanabilir ise ilçe milli eğitim müdürleri de eğitim müfettiş olarak atansın. Bunun izahı yok. Ben böyle düşünüyorum. Yanlış diyorsanız, O da sizlerin düşüncesi. Herkes aynı şeyleri düşünmek zorunda da değildir.
İlçelerde sayısız okullar ve kurumlar var. Ama ilçe milli eğitim müdürlükleri tek. Birçok okul/kurum müdürü ve öğretmen görev yaparken, şube müdürlerinin sayısı parmak ile sayılacak kadar az. Yapılan işlerde okullara göre farklı ve özel. Bu neden ile soruşturma işleri de farklı olsun. Benim, yanlış yapıldığında soruşturmaları eğitim müfettişleri yapmasın gibi bir kelamım da olmadı. İllerde yüzlerce bu konuda birikmiş soruşturma dosyaları da yok. Hepimiz biliyoruz. Eğitim müfettişleri; şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, il milli eğitim müdür yardımcılarının soruşturmalarını yaparken, idari olarak eşit ya da üst makamda görev yapanlar ile bu soruşturmaları gerçekleştirmelidir. Ben bu görüş de ısrar ediyorum. İl/ilçe milli eğitim müdürlüklerinin işleyişi okul müdürlükleri gibi değildir. Soruşturma işleri de farklı olmalıdır. Şöyle de düşünmek lazım; rehberlik ve denetimini yapmadığın bir kurumun soruşturmasını da yapma… (!)
Biz de eğitim müfettişlerinin mali hakları ile ilgili sorunlarını biliyor ve görüyoruz. Örgütlü ve haklı mücadelelerini destekliyorum. Eğitim kademelerinin tümünde topyekûn bir iyileştirmenin doğru olduğuna inanıyorum. Bunun mücadelesini de demokratik yollardan yapmak için bizler “UEYDER”’i kurduk. Örgütlü olarak sorunların çözüleceğinin en güzel örneği de “Müfettişler Derneği”dir. Örgütlenme çalışmalarında da sık sık bu Derneği ve çalışmalarını emsal göstermekteyiz.
Bu köşelerden yazarken de söz dalaşı başlatmak istemiyorum. Ama cevap hakkı doğduğunu düşündüğüm için bu yazıyı yazdım. Bundan sonra bu konuda ne yazılırsa yazılsın tekrar yazmayacağım. Benim amacım diğer eğitim çalışanları ile birebir yazarak polemiğe girmek, hele makamları “rencide” etmek hiç değildir. Bildiğim doğruları paylaşmaktır. Sonuçta, bizler aynı geminin yolcularıyız.
http://ueyder.org/haberler/dernek-etkinlik-haberleri/230.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.