Eğitim-İş'ten Cumhurbaşkanı'na Çağrı
Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği hak ihlali kararı sonrasında, Cumhurbaşkanı konu ile ilgili olarak; "Anayasa Mahkemesi, bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etmek durumun
Eğitim-İş'ten yapılan açıklama;
Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği hak ihlali kararı sonrasında, Cumhurbaşkanı konu ile ilgili olarak; "Anayasa Mahkemesi, bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" şeklindeki ifadeleri basına yansımıştır.
Anılan ifadeler ile Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacağı yönündeki açıklamaları, anayasanın rafa kaldırılması anlamına geldiği gibi günden güne “hukuk devletinden” de ne denli uzaklaşıldığının bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Söz konusu açıklamalar son derece tehlikeli ve tedirgin edicidir. Anayasanın 138. maddesindeki“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” ifadesiyle ve yine Anayasanın 153. maddesindeki “Anayasa Mahkemesi kararları’nın yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” hükmü ile mahkeme kararlarına Cumhurbaşkanı dahil devletin tüm organlarının uymak zorunda olduğu açıkça belirtilmiştir. Anayasaya göre devletin başı sıfatıyla tanımlanan Cumhurbaşkanı, anayasanın uygulanmasından ve devlet organlarının uyumlu çalışmasından bizatihi sorumludur. Kaldı ki, Cumhurbaşkanının devletin başı olarak göreve başlarken ettiği yemin:
“…Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma… Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” şeklindedir.
Bu sorumluluk makamında bulunan kimselerin yargı kararlarına uymayacağını ifade etmesi ve kararlara saygı duymadığını söylemesi her şeyden önce yargı makamının itibarını zedeleyeceği gibi vatandaşların da yargı kararlarına olan inanç ve bağlılığını da sorgulanır hale getirecektir.
Bizatihi devletin başı sıfatıyla tanımlanan kişi mahkeme kararlarına uymayacaksa, vatandaşlardan mahkeme kararlarına saygı duymaları, adalete güvenmeleri nasıl beklenebilir?
Bizler nasıl ki sürekli olarak haksız iddialarla suçlanıp mahkemelerde yargılanıyor olmamıza rağmen her durumda yargı makamlarına olan inancımızı ifade ediyorsak, Cumhurbaşkanından da aynı saygıyı duymasını beklemek pek tabii hakkımızdır.
Eğitim-İş olarak, gelinen noktada mevcut anayasaya göre seçilmiş olan Cumhurbaşkanının da meşruiyetini dayandırdığı anayasaya uymak zorunda olduğunu hatırlatıyor, hukuk devletlerinde kendini hukukun da üstünde gören anlayışa karşı saygı duymanın mümkün olmadığını da belirtiyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.