Eğitim-Bir-Sen'den Yükseköğretim Çıkışı: Darbecilerin Kanunuyla...

Eğitim-Bir-Sen'den Yükseköğretim Çıkışı: Darbecilerin Kanunuyla...

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, yasaklarla da dayatmalarla da mücadele eden bir sendika olarak, darbecilerin izlerinin tamamen silinmesini istediklerini söyledi.

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, yasaklarla da dayatmalarla da mücadele eden bir sendika olarak, darbecilerin izlerinin tamamen silinmesini istediklerini söyledi. Darbecilerin çıkardığı yükseköğretim kanununun değiştirilmesi için uzun zamandır uğraş verdiklerini ifade eden Yayla, “Darbecilerin isimlerinin verildiği yerlerdeki tabelaları kaldırmak, isimlerini silmek önemlidir ama yeterli değildir. Darbe dönemlerinde çıkarılan kanunlar değiştirilmeli, mevzuat darbecilerin izlerinden tamamen temizlenmelidir. Sendika olarak, yükseköğretim sisteminin demokratikleşmesini, akademik özgürlüğün sağlanmasını, idari personelin haklarının iyileştirilmesini istiyoruz. Demokratik, akademik özgürlüğün olduğu, idari personelin ikinci sınıf muamelesi görmediği ve akademik personele tanınan bazı mali ve sosyal haklara sahip olduğu, iş güvencesinin esas alındığı bir yükseköğretim sistemine ihtiyaç var. Bu konuda daha fazla zaman kaybedilmeden adım atılmalı, günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda ve personelin beklentilerini karşılayacak yeni bir yükseköğretim kanunu hazırlanmalıdır” dedi.



 

En zor zamanlarda hep alanlarda olduk

Hasan Yalçın Yayla, Kastamonu Şubesi’nin düzenlediği ‘üniversite teşkilat buluşması’na katıldı. Sendikal çalışmaların, akademik ve idari personelin sorunlarının, çözüme ilişkin önerilerin, talep ve beklentilerin ele alındığı toplantıda bir konuşma yapan Yayla, en zor ve sıkıntılı zamanlarda, baskıların, yasakların olduğu dönemlerde bile sağına soluna bakmadan alanlara çıkan bir teşkilat olduklarını, kimden gelirse gelsin, haksızlığın karşısında yer aldıklarını belirterek, “Hep mazlumdan yana olduk. Yanlış yapana yanlışını söyledik, tepkimizi ortaya koyduk. Adalet için, hak için, emek için, özgürlükler için mücadele verdik; yasakların kaldırılması, dayatmalara son verilmesi, sorunların çözüme kavuşturulması için ter akıttık. Gerektiğinde meydanlara çıktık, kırıp dökmedik hakkımızı haykırdık. Hiçbir zaman sorun odaklı davranmadık, hep çözüm odaklı olduk. Bunun sonucunda da pek çok sorunun çözümünü sağladık, kazanım elde ettik” ifadelerini kullandı.



 

Yükseköğretim sistemi oligarşik yapıdan artık kurtarılmalıdır

Yeni bir yükseköğretim kanununa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yayla, yükseköğretimde iş güvencesinin esas alındığı, katılımcı yönetimin öncelendiği yeni bir anlayışın hayata geçirilmesinin zamanının geldiğini hatta geçtiğini, akademik özgürlüğün, hukuka bağlılığın ve çalışma barışının esası için üniversitelerde rektörlerin yetkilerinin sınırlandırılması, idari iş ve tasarruflarının denetlenmesi gerektiğini dile getirdi.

“Yükseköğretim sistemi oligarşik yapıdan artık kurtarılmalı; yasakçı, baskıcı, keyfî uygulamalara son verilmelidir” diyen Yayla, akademik yükselmede adil bir sistemin tesis edilmesi, kadro alımlarında keyfîliğin ortadan kaldırılması, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetlerin giderilmesi çağrısında bulundu.



 

İdari personelin hakları iyileştirilmelidir

Akademik personele tanınan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi temel bazı mali ve sosyal haklardan idari personelin de faydalandırılmasının elzem olduğunun altını çizen Yayla, “Üniversitelerimizde aynı statüye sahip personel arasında liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde adalete ve hakkaniyete uygun görevde yükselmenin önü açılmalıdır. Üniversite idari personeline üniversitelerarası merkezî atama ve yer değişikliğine imkân tanıyan bir sistem kurulmalıdır. Taleplerimizin karşılanması için girişimlerimiz, sorunların çözüme kavuşması için mücadelemiz, gayretimiz kararlılıkla sürecek” şeklinde konuştu.

Çözümün yolu örgütlenmeden geçmektedir

Sorunlara çözüm bulmanın yolunun örgütlenmeden, kol kola girmekten, omuz omuza yürümekten geçtiğini kaydeden Yayla, üniversitelerde örgütlenmenin hâlâ beklentilerin uzağında olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdiye kadar Türkiye’de belki de en çok haksızlığa uğrayan, özgürlükleri kısıtlanan kesim üniversite çalışanları olmuştur. Buna rağmen örgütlenme, örgütlü güce katılma anlamında üniversiteler hâlâ beklentilerin uzağındadır. Üniversite personeli kamuoyu oluşturmakta daha etkin rol almalı, sorunlarının çözümü için örgütlenmeye ağırlık vermelidir.”
 


Eğitim-Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu da bir konuşma yaparak, üniversitede yeni bir sayfa açtıklarını, üniversite çalışanlarının sorunlarının çözümü için şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. 


Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.