Eğitim-Bir-Sen'den Ek ders değişikliği talebi
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, eğitim çalışanlarıyla ilgili sınav ücreti, yetiştirme kursları ve nöbet ücreti iyileştirmelerinin ardından temsil ve yasal sorumluluklarına karşın okul müdürlerinin öğretmenlerden daha az ücret aldığı
Ek ders esaslarıyla ilgili çarpıklık ivedilikle giderilmelidir
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, eğitim çalışanlarıyla ilgili sınav ücreti, yetiştirme kursları ve nöbet ücreti iyileştirmelerinin ardından temsil ve yasal sorumluluklarına karşın okul müdürlerinin öğretmenlerden daha az ücret aldığı bir noktaya gelindiğini, bu çarpıklığın ivedilikle giderilmesi gerektiğini söyledi.
Ankara 1 No’lu Şube Divan toplantısına katılan Şükrü Kolukısa, sendikal duruşlarının ve sendikal değerlerinin kendilerini farklı kıldığına işaret ettiği konuşmasında, ek ders ücretleriyle ilgili düzenlemenin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Batıda var olan doğuda tabela asamıyor, doğuda var olanın batıda karşılığı yok
Eğitim-Bir-Sen’in Türkiye’de bölgesel olarak insanını ayırmayan bir sendika olduğunu ifade eden Kolukısa, “Teşkilatımız etnik olarak insana değer biçmeyen, kültürel farklılıkları ayrışma noktası değil, birer zenginlik unsuru olarak algılayan, homojen bir kimliği değil, heterojen bir zenginliği bünyesinde uygulaya bir teşkilattır. Ülkenin batısında var olan bazı sendikaların doğuda levha asmaya cesareti yok, doğuda var olan bazı sendikaların söylemlerinin ise ülkenin batısında bir karşılığı bulunmamaktadır. Birer kimlik üzerinden ya bölgesel farklılığa ya etnisiteye dayanmış veya bazı ideolojik saplantıları çağın gerisinde kalmış, dünyada tedavülden kalkmış fikirleri albenili kelimelerle ifade etmeye çalışanların bu ülkenin geleceğinde yer alması mümkün değildir. Onların yenilmesi Eğitim-Bir-Sen’e karşı değil, zamana karşıdır” dedi.
Muhalif duruşumuz nedeniyle diri ve güçlüyüz
Değişimden ve reformdan yana olan, özgürlükler için mücadele veren, sosyal sorunların çözülmesi için ter döken bir teşkilat olduklarını dile getiren Kolukısa, Türkiye’de mütedeyyinlere zulmeden anlayışın açtığı parantezin hâlâ kapanmadığını kaydetti. Dürüst, masum, onurlu, mütedeyyinlerin hayat alanlarını daraltmaya dönük operasyonların devam ettiğini söyleyen Kolukısa, “Bu parantez kapanana kadar biz değişimden, özgürlükten yanayız. Bu zulmü yapanlarla hesaplaşmadan bu defterin kapanmayacağının bilinmesini istiyoruz. Bu anlayışımız nedeniyle resmi ideolojiye karşı en büyük muhalif gücüz. Muhalif olduğumuz için diri ve güçlüyüz” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen’in geçmişte ve günümüzde hak için çile çekenlerin, bedel ödeyenlerin teşkilatı olduğunu vurgulayan Kolukısa, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle bir teşkilatın büyümesinin engellenmesinin mümkün olmadığı aşikârdır. Bizi tanımak için 28 Şubat sürecinden geriye doğru bu ülkede bütün darbe dönemlerinde bedel ödeyen insanların kimle bir arada olduğuna, hasar görenlerin kimlerin yanında olduğuna bakılması yeterlidir. Bu noktadan bakıldığında, Eğitim-Bir-Sen’in haritasının ve gerçek tablosunun ne olduğu rahatlıkla görülebilir.”
100 yıllık ülkede 15 yıllık Kamu sendikacılığı tarihi var
Türkiye’de uzun yıllar İşçilere verilen sendikacılık hakkının memura verilmediğini belirten Kolukısa, “Devlet, uzun yıllar militarist, montaj sanayiye dayalı, besleme işadamı, burjuvazi ve borazanlaştırılmış şantajcı medya ile idare edildi. Bu üçlü ile içeride kullar ve köleler oluşturuldu. Yapılan toplum mühendisliğinde memura örgütlenme hakkı verilmedi, memur, sistemlerinin payandası haline getirildi. Resmi ideolojiyi bu yüzden yıllarca devlet memurları temsil etti. Merkeziyetçi bürokratik yapı kendisine karşı örgütlenecek, hiyerarşik düzeni tehdit edecek sosyal bir dirilmeye imkân vermedi. Şu an bürokratik vesayet sendikadan aynı nedenle rahatsız. 20 yıl önce bir devlet memurunun amirine karşı bir söz söylemesi, kendi hakkını aramak için devlete dava açması çok büyük bir kusur, yersiz bir davranıştı. Devletin kutsiyetine el ve dil uzatmaktı. Çünkü kurgulanan sistemde devlet insan için değil, insan devlet içindi. İnsan eliyle kurulmuş bir aygıt insandan daha değerli görülüyordu. Bu yapının devam edebilmesi için memura örgütlenme hakkı verilmedi. Devlet memurları olarak 2001 yılına kadar örgütlenme hakkımız yoktu. 100 yıllık bir ülkede 15 yıllık bir tarihimiz var. ‘Bu böyle devam etmemeli’ diyen aydınlardan biri Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’dır” ifadelerini kullandı.
Biz kimsenin etkisinde ve yörüngesinde değiliz
“Eğitim-Bir-Sen, duruşunu bozmayan, milletin değerleriyle barışık, hak, adalet ve özgürlük mücadelesi veren tek sendikadır” diyen Kolukısa, şunları söyledi:
“Dün ne söylüyorsak bugün de aynı şeyleri söylüyoruz. Biz hiçbir siyasi yapılanmanın etkisi ve yörüngesinde değiliz. Bizim yakın olduğumuz siyasi yapılar, sosyal taban örtüşmesinden ibarettir. Anadolu insanı oyunu kullanınca bir tercihte bulunuyor. Sendikaya üye olunca bir tercihte bulunuyor. Bu insan aynı insandır. Bu, doğal bir tercihten ibarettir. Bu insanın yapısını, hayatını, yaşam tarzını, dünya görüşünü değiştirmek kimsenin haddine değildir.”
Ek ders esasları ivedilikle değiştirilmelidir
Eğitim çalışanlarıyla ilgili sınav ücreti, yetiştirme kursları ve nöbet ücreti iyileştirmelerinin ardından temsil ve yasal sorumluluklarına karşın okul müdürlerinin öğretmenlerden daha az ücret aldığı bir noktaya gelindiğini kaydeden Kolukısa, ek ders esaslarıyla ilgili düzenlemeyle bu çarpıklığın giderilmesini istedi.
Kamu İşveren Heyeti’nin nöbet ücretini vermediğini, ancak kararlı duruşları ve ısrarları sonucu heyetin bu kalemde haftalık 5 TL ödenmesi yönünde bir teklifle geldiğine dikkat çeken Kolukısa, “Yapılan müzakere ve pazarlıklar sonucu rakam 2-3 saate getirildi. Nöbet ücretinin sabit bir ücret yerine ek ders saati olarak belirlenmesi de yapılacak oransal zamların ek derse yansıması için izlenen bir stratejiydi. Öğretmen ve müdür yardımcılarının nöbet ücreti almasıyla okul müdürü ve müdür başyardımcısı aleyhine oluşan ücret dengesizliğinin giderilmesi için ek ders esaslarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu yöndeki talebimizin yerine getirilmesi için mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir” diye konuştu.
Paralel yapıyla mücadele gerekçesiyle iş güvencesi ortadan kaldırılamaz
Paralel yapı gerekçesiyle 657 sayılı Kanun’da yapılması düşünülen değişikliliklere de tepki gösteren Kolukısa, Türkiye’nin bütün kaynaklarını sömüren baronlara bir şey yapılmıyorken, memurların iş güvencesinin kaldırılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Türkiye gibi ideolojik kamplaşmanın had safhada olduğu bir ülkede yapılan/yapılacak konjonktürel düzenlemelerin uzun vadede telafisi zor zararlara neden olacağını dile getiren Şükrü Kolukısa, “Devlete ihanet edenler varsa bunlar elbette temizlenmeli. Mevcut mevzuat, bu yöndeki adımlara imkân verdiği halde, bunun yapılmayıp iş güvencesine dokunulması doğru bir bakış açısı değildir. Ayrıca bir temizlik yapılacaksa, bu, yukarıdan aşağıya doğru yapılmalı ve memurun iş güvencesini riske edecek bir düzenlemeden kaçınılmalıdır. Memurlar iş güvencesinin tartışmaya açılmasından endişeli. Seçim öncesi sözleşmelilere kadro verilmesine ilişkin taahhütte bulunulacak, taşeron işçilere kadro verileceği vaat edilecek, 4/C’lilere 3. Dönem Toplu Sözleşme’de kadro çalışması yapılması yönünde karar alınacak ama bugün gelinen noktada verilen kadroların yok olmasına neden olacak düzenlemeleri tartışmaya açmak çelişki değil midir” değerlendirmesinde bulundu.
Haşlak: En temel insan hakları mücadelemiz sonucu alındı
Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Yüksel Haşlak ise, verdikleri mücadele sonucunda en temel hakların alındığına işaret ederek, Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler ve Hz. Muhammed’in hayatının seçmeli ders olarak okutulması, başörtüsünün serbest hale getirilmesi gibi inanç özgürlüğünün en temel haklarının alınmasının sendikal mücadelelerinin bir sonucu olduğunu söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.