Eğitim-Bir-Sen, Yönetici Atamada Mülakat İstemediğini Açıkladı
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, son günlerde tartışmaya açılan "MEB Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği Değişikliği" konusunda açıklamalarda bulundu. Eğitim-Bir-Sen nasıl bir Yönetici Atama Yönetmeliği istiyor?
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, son günlerde tartışmaya açılan "MEB Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği Değişikliği" konusunda Memurpostasi.com'a açıklamalarda bulundu. Eğitim-Bir-Sen nasıl bir Yönetici Atama Yönetmeliği istiyor? İşte Hasan Yalçın Yayla'nın açıklamaları...
MEB Yönetici Atama Yönetmeliği Değişecek Mi?
Biz Eğitim-Bir-Sen olarak, 2 Kasım 2017'de 'Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi' raporumuzu açıkladık. Bu rapor incelendiğinde; bizim yönetici atama ile ilgili çok kapsamlı bir çalışma yaptığımız ve bakanlığa bu konuda öneride bulunduğumuz görülecektir.
MEB'in Eğitim Yöneticiliği Atamasında değişiklik yapmasını bekliyoruz.
Kamuoyuna yansıyan, sendikamıza da ulaşan bilgilere göre; MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından önümüzdeki günlerde Eğitim Yöneticisi Seçme ve Yetiştirme Kongresi - Çalıştayı düzenlenecek. Bu çalıştayı sendika olarak destekliyor ve gerekli katkıyı sunacağımızı ifade ediyorum.
Bu çalıştay umarım; eğitim yöneticilerine kariyer basamakları öngören, göreve gelmenin ehliyet ve liyakate dayalı olduğu, görevde kalmanın da başarıya göre değerlendirildiği bir sistemin kurulmasına vesile olur.
MEB Yönetici Seçiminde Yazılı-Sözlü Uygulamalar Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Bir kere siz sormadan, ben baştan söyleyeyim: Şimdi uygulandığı şekliyle bir Mülakata her zaman karşıyız.
Eğitim kurumlarına yönetici seçiminde, belli bir süre öğretmenlik tecrübesi, eğitim yönetiminde yüksek lisans derecesi, yazılı sınav başarısı ve atamadan önce belli bir süre eğitim kurumları yöneticiliği yeterlilik eğitimini başarıyla tamamlamış olmak gibi asgari şartlar aranmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticilerini sadece mülakat benzeri basit bir sınavla atamaktan vazgeçmelidir.
Yöneticilikte Süre Konusunda Ne Düşünüyorsunuz? 4, 6, 8... yıl?
Mevcut yönetmelikte var olan yöneticilik kademelerinde 4 yıllık sürenin çok az bir süre olduğunu düşünüyoruz. Bu süre aynı okulda kesintisiz en az 8 yıl olmalıdır. Ancak bu süreler tartışılır, 8 olur 10 olur. Ancak şu kadarını tekrar söylemeliyim ki; 4 yıllık süre kesinlikle az bir süredir.
Kurumunda 8-10 Yıllık Belirlenecek Süreyi Tamamlayan Yöneticilerin Durumu Ne Olacak?
Eğitim Yöneticileri; aşağıda ayrıntılı olarak bahsedeceğimiz seçim sisteminden gelecek, yöneticiliği ikinci görev olarak değil esas görev olarak yapacak, gelip-geçici bir görev olarak yapmayacaktır. Bir kariyer mesleği olarak biz bakıyoruz. Bir kere yönetici olarak atanan kişi, yönetici olarak görevine devam etmelidir. Tabii ki iş başarımı değerlendirme kriterlerine göre her zaman değerlendirilmeli, yöneticilik vasfını yerine getiremeyen kişiler sistemden arındırılmalıdır.
Mevcut Okul/Kurum Yöneticilerinin durumu hakkında ne düşüyorsunuz?
Mevcut okul yöneticilerinin hakları korunmalıdır. Eksikleriyle beraber bir yönetici görevlendirme sürecinden geçmiş olan mevcut yöneticiler, kendilerini geliştirecek nitelikte hizmet içi eğitimlere alınabilir.
Sizin MEB'e Sunacağınız Önerileri Kısaca Açıklar Mısınız?
Bu konuda 60 sayfalık kapsamlı bir raporumuz var. Bu raporumuzu zaten MEB yetkililerine sunduk.
Ayrıca; eğitim yöneticiliği konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Size Eğitim-Bir-Sen olarak hazırladığımız raporun sonuç bölümünden önemli 4 ilkemizden bahsedebilirim.
1. Eğitim yöneticilerinin yeterlilikleri ve mesleki standartları tanımlanmalıdır
Oluşturulacak ulusal standartlar, okul yöneticilerinin birer eğitim lideri olarak sahip olmaları gereken bilgi, beceri, deneyim, tutum ve yetkinliklere göre hazırlanmalıdır.
Eğitim yöneticilerinin öğretmenlik becerileri ile birlikte; yönetim süreçleri, insan kaynakları yönetimi, demokratik okul yönetimi, farklılıkların yönetimi, stres yönetimi, çağdaş eğitim denetimi, eğitim ekonomisi, eğitim hukuku, örgütsel iletişim, çatışma yönetimi, takım kurma, yönetsel mevzuat, psikoloji, sosyoloji, etik liderlik, eğitimsel ve teknolojik liderlik gibi alanlarda yeterlilik sahibi olması beklenmektedir.
2. Eğitim yöneticiliği “ikinci görev” değil, meslek olmalıdır
Eğitim kurumu yöneticiliği, “ikinci görev” ve “görevlendirme” kapsamından çıkarılmalı; bir kadro unvanı olarak yeniden kurgulanmalıdır. Eğitim kurumu yöneticilerinin atama işleminin kolay ve zahmetsiz olması, diğer bir deyişle siyasi olması halinde bireyler, kendilerini seçilmiş bir meslek grubunun üyesi olarak hissedemeyecek ve eğitim yöneticiliği “sıradan” bir görev olmanın ötesine geçemeyecektir. Eğitim yöneticiliğine en iyiler yönlendirilmeli, mesleğin statüsü, ücret ve diğer boyutlarıyla cazip hale getirilerek özendirilmeli, görev, yetki ve sorumluluk dengesi sağlanmalıdır.
3. Hizmet öncesi ve hizmet içinde eğitim liderleri yetiştirilmelidir
Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi konusunda üzerinde uzlaşmaya varılacak bir öğretim metodolojisi ve model ortaya konulmalıdır. Bu modelde eğitim kurumu yöneticileri, sürekli eğitim ilkesi gereği, ihtiyaçları doğrultusunda desteklenmeli, yönetim kuramlarının yanında, görev yaptıkları eğitim kurumunun özellikleri ve sorunlarını dikkate alan bir yetiştirme ve geliştirme sisteminin parçası olarak görülmelidir.
4. Objektif ve adil bir seçme ve atama sistemi kurulmalıdır
Eğitim kurumlarına yönetici seçiminde, belli bir süre öğretmenlik tecrübesi, eğitim yönetiminde yüksek lisans derecesi, yazılı sınav başarısı ve atamadan önce belli bir süre eğitim kurumları yöneticiliği yeterlilik eğitimini başarıyla tamamlamış olmak gibi asgari şartlar aranmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticilerini sadece mülakat benzeri basit bir sınavla atamaktan vazgeçmelidir.
Eğitim kurumları müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının seçilmesi, belli bir süre öğretmenlik yapmış olanların başvuruda bulunabileceği adaylar arasından önce yazılı sınav, ardından mülakatta alınan sonuçların aritmetik ortalamasının alınmasıyla ortaya çıkan puan üstünlüğüne göre yapılmalıdır. Bu şekilde seçilen adaylar, belli bir süre eğitim kurumu yöneticiliği konusunda kapsamlı bir eğitime tabi tutulmalı, söz konusu eğitimi başarıyla tamamlayıp yeterlilik sertifikasını almak atama şartı olmalıdır.
Eğitim kurumu müdürlüklerine ise kariyer ilkesinin bir gereği olarak, sisteme yarışma sınavı ile giren müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları arasından iş başarımı değerlendirme kriterleri ve yazılı sınav sonuçlarına göre atama yapılmalıdır. Eğitim kurumu müdürlüğü ile müdür başyardımcılığı ve yardımcılığı farklı yeterlilikler gerektirdiğinden, burada da atama öncesi eğitimi tamamlayıp yeterlilik sertifikasına sahip olmak atama şartı olarak aranmalıdır.
Tartışmaların odağında yer alan sözlü sınavların, varoluş amacına aykırı olarak kayırmacılığın bir aracı haline dönüşmesine müsaade edilmemelidir. Bunun için de yetkin komisyon üyeleri, psikoteknik değerlendirme, yapılandırılmış sorular ve yargı denetimi gibi temel şartlar sağlandıktan sonra mülakat uygulaması hayata
geçirilmelidir. Sağlıklı bir sözlü sınav yapılamaması, eğitim yöneticilerinin sadece yazılı sınavla seçilmeleri gibi bir sonucu doğuracak, bu da adayların temsil, kişilik özellikleri ve iletişim becerileri gibi niteliklerinin ölçülememesi ve değerlendirme dışı kalması anlamına gelecektir.
Sami Aydoğan - MemurPostasi.Com Özel haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.