Eğitim-Bir-Sen 420 Bin Üyesiyle Yetkili Olduğunu Açıkladı
Eğitim-Bir-Sen, örgütlü olmanın gücüne inanarak eğitim çalışanlarının her türlü hakkını koruma mücadelesi ve geliştirme idealine uygun olarak genel yetkide 6. yılına girmiştir.
Eğitim-Bir-Sen, örgütlü olmanın gücüne inanarak eğitim çalışanlarının her türlü hakkını koruma mücadelesi ve geliştirme idealine uygun olarak genel yetkide 6. yılına girmiştir.
Hak ve özgürlük mücadelesinin yanında eğitimi memleketin kültür ve irfan davasında bir değere dönüştürmenin yoğun gayreti içinde olan Eğitim-Bir-Sen, üyesine yönelik teklifleri, eğitim çalışanlarının sorunlarına gösterdiği hassasiyeti, hazırladığı raporlar ve yaptığı araştırmalarla yine en fazla teveccüh gören sendika olmuş, eğitim çalışanlarının alandaki sözcüsü, masadaki temsilcisi olmuştur.
Kadim ve kök değerlerimize bağlı kalarak ülkenin millî ve manevi gelişiminde aktif bir rol alan Eğitim-Bir-Sen, hak arayanların en önemli buluşma adresi olmanın da ötesinde ülkemizin düşünen aklını, entelektüel duyarlılık ve cesaretini temsil eden en büyük sivil toplum örgütü; kitlesel birleşmenin, bütünleşmenin ana merkezidir. Bu yönde bir çeyrek yüzyıldır yaptığı çalışmalarla ülke ve toplumun aktif, canlı bir değeri, insan hakları ve demokrasi mücadelesinin güvencesidir. Önemini tarihi ve kültürü ile ülkesine ve milletine bağlı olmaktan alan, dinamizmiyle ülke ve millet varlığına güç veren, millî varlığımıza mal olmuş kurumsal bir değerdir.
Eğitim-Bir-Sen’le ülkemiz daha güçlü, eğitim çalışanları daha güvencelidir. Ülkenin yararına, milletin menfaatine olan her şey bizim tartışmasız idealimizdir. Bu idealle milletimizin değerlerini kendi değerimiz, amaçlarını kendi amaçlarımız bilerek çalıştık, mücadele verdik. Maddi ve manevi yoksulluklarla hak hukuk mücadelesi; darbeci, vesayetçi odaklara karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesi verirken hep bu duyarlılık ve önceliklerle hareket ettik.
Bugünün dünyasında ülke ve devletlerin dinamizmi, toplumun sağlıklı örgütlenmesiyle ölçülmektedir. Özgür düşünce ve çözüm arayışları ile bilgi üreten, ürettikleri bilgiyi yönetimle paylaşan, doğal olarak yönetimin sivil, demokrat karakter kazanmasını sağlamada başarılı toplumlarda daha sağlıklı bir ilişki gelişmektedir.
İnsanların moral değerlerini, psikolojilerini aşındıran, yozlaştıran ideolojik baskılar, çalışma hayatının verimini de düşürmüştür. Sırf bu sebeple Türkiye on yıllarıyla beraber kazanıp hayata katması gereken maddi başarı ve değerlerden de mahrum kalmıştır. İnsanların sadece karnı aç bırakılmamış, zihni, ruhu da yoksullaştırılmak istenmiştir.
Maddi ve manevi bütün yoksulluklar birbiriyle bağlantılıdır. O nedenledir ki, biz müfredattan fiziki imkânlara kadar eğitim meselemizi, eğitim çalışanlarımızın her türlü hak ve hukukunu korumayı topyekûn kalkınmamızdan ayrı görmedik, görmüyoruz. Temelde ülkemize egemen kılınmak istenen vesayetçi yapılardan kaynaklanan tüm zorluk ve zorlamalara karşın, kuruluşumuzdan bu yana, çeyrek asırdır taviz vermediğimiz bu tutumumuz, insanımızın kalbi yöneliş ve teveccühüne mazhar olmuş; asil çağrımıza onurlu katılımlarıyla cevap veren yeni üyelerle sayımız daha da artmıştır.
Doğru zamanda doğru adamlarla yola çıkarak atılan ilk adımın samimiyetine yaslanarak derelerin, çayların buluşmasıyla gittikçe çoğalan nehirler gibi büyüdük. Hep birlikte emekçiler olarak sesimiz gürleşti, mücadelemiz genişledi, kazanımlarımız arttı. Sözümüz doğruluğuyla güçlendi, duygumuz samimiyetiyle inşirah verdi, aklımız selimliğiyle kuşattı, sevdamız yürekleri sardı, çoğaldı.
Geçen yıl 402 bin 171 olan üye sayımız, başkanlarımızın dirayeti, temsilcilerimizin adanmış gayreti, üyelerimizin cefakâr idealizmiyle neşvünema buldu, saflarımıza yeni değerler katıldı, nihayet bugün sayımız; Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda 4 bin 580, üniversitelerde 32 bin 97, Millî Eğitim’de 383 bin 469 olmak üzere, toplamda 420 bin 146’ya ulaşmıştır. Bu, günübirlik bir yıllık, bir başarı değil, ilk başladığımız günden bugüne dek gidilen doğru yolun, insan odaklı yaklaşımın, elde edilen kazanımların, ilk tuğlayı koyan el ile bugün son akıtılan terin taşıdığı hissiyatın aynı oluşunun bizi getirdiği bir sonuçtur. Bu, Eğitim-Bir-Sen’in sadece önde ve öncü oluşunun değil, aynı zamanda hepimiz için büyük bir imkân, hepimiz için büyük bir çözüm, geleceğe büyük bir yürüyüş oluşunun tescilidir.
İddiası ve idealleri olan bir camia olarak, sayısal çoğunluğumuzun bize yüklediği tarihi, kültürel, vicdani sorumluluğumuzun bilincinden hiçbir zaman gafil olmadık, olmayacağız. Kemiyet olarak fazlalığımızı keyfiyet olarak daha anlamlı bir zemine taşımazsak, bizi var eden ve bugünlere taşıyan anlamdan uzaklaşmış oluruz. Sayımızın fazlalığıyla birlikte esas gücümüz davamızın haklılığındadır. Haklı dava etrafında bir araya gelip, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlenen insanların birlikteliği ancak anlamlı olabilir. Değilse, tek başına sayısal çokluk haklı olmak için yeterli değildir. Bilakis, doğruda birleşmemiş haksız kalabalıklar erimeye, aşınmaya mahkûmdur. Nitekim sendikamızın birken bine, binlerden on binlere, yüz binlere ulaşma başarısının özünde saklı olan gerçek, doğruluktur. Bizim gücümüz haklılığın, doğruluğun gücüdür. Bu güçtür bizi çoğaltan.
Doğru zamanda, doğru yerde olmaya, hak ve özgürlük mücadelesinde kimseye haksızlık etmemeye özen gösterdik. Bugünlere, yılmayan, asla yorulmayan inanç, azim ve kararlılıkla geldik. Hak ve hukuku evrensel ve herkes için gerekli değer olarak gördük. Farkımızı ortaya koyduk ama bütün bir milleti kucakladık. Fikrî, ahlâkî ilkelerimizden taviz vermedik. Aldanmadık, aldatmadık. Güven verdik, güven bulduk. Teori ve pratiğimiz arasında uçurumlar olmadı. Söylenmesi gereken sözü sakınmadan, çekinmeden söyledik. Sahada ve masada üye ve çalışanlarımıza karşı sorumluluğumuzun samimi bilinciyle hareket ettik. Özümüzle, sözümüzle, söylemimizle bir olduk. En önemlisi milletimizle, tarihimizle, medeniyet değerlerimizle bir olduk, onlara yabancı kalmadık, onlarla kavgalı olmadık. Durduğumuz yeri tahkim etmeyi hiçbir aşamada ihmal etmedik. Kendimizi her fırsatta değerlerimizin aynasında gözden geçirmeyi erdem bildik.
İlkesiz ve ahlâksızlıklarının kurbanı olan birçok yapının blok blok çözüldüğü, çöktüğü bu zor süreçte, bu kemiyetin keyfiyet değeri büyüktür. Aşikâr olan büyümemizi kenetlenme süreci ile birlikte yaşıyor olmamız önemlidir. Saflar sıklaştırılmakta, kalpler onarılmakta, mevziler tahkim edilmektedir.
Haksızlığa rıza göstermeyen hak davanın haklı mücadelesi, doğrulukla, doğru yolla, doğru tarz ve üslupla halka halka genişlemiş, bütün bir ülkeye, giderek bütün gönül coğrafyamıza kök salmıştır.
Eğitim-Bir-Sen’in hem nicelik hem de nitelik olarak bugünlere gelmesinde emeği olan tüm şube başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize, ilçe temsilcilerimize ve yönetimlerine, en canlı hücremiz işyeri temsilcilerimize; gece gündüz demeden, canla başla, adanmışlık duygusuyla, zamanının önemli bir kısmını sendikal mücadelemize hasreden bütün üyelerimize teşekkür ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.