Erdoğan, ailesinin Rize'nin Güneysu ilçesinden İstanbul'a göç ettiği Kasımpaşa semtinde doğdu
Babasının Sahil Güvenlik Teşkilatı'nda görevli olmasından ötürü çocukluğu Rize'de geçti.
Ailesi ile birlikte 13 yaşındayken İstanbul'a yerleşti.
Çocukluk döneminde ekstra harçlık için İstanbul bazı sokaklarında limonata ve simit sattı
1965 yılında ilkokulu Kasımpaşa Piyalepaşa İlkokulu'nda, liseyi ise İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde okudu ve 1973 yılında İmam Hatip'ten mezun oldu
70'li yıllarda futbol oynadı. O yıllarda her ailede olduğu gibi Erdoğan'ın babası Ahmet Bey de boş bir meşgale gördüğünden oğlunun futbol oynamasına karşıdır.
O dönemde babasından fırça yememek için, top oynadığı ayakkabıları eve getirmez, kömürlükte saklar.
Sakatlandığı zamanlarda bile evde dişini sıkar, acısını babasına hissettirmez. Futbol oynadığını babasının öğrenmemesi için İkinci Lig takımlarından Kasımpaşaspor'un teklifini bile geri çevirir.
1969 yılında ise Camialtıspor'a transfer olur. Erdoğan'a bu transfer karşılığı bir iş ve bin lira transfer ücreti verilir. Tayyip Erdoğan yeteneklidir. İstanbul Genç Karmasına seçilir.
Futbol oynadığını babasından daha fazla gizleyemeyecektir. Çünkü artık gazetelerde boy göstermeye başlamıştır. Ancak babasından beklediği tepki oldukça sert olur. Ahmet Bey onun İstanbul Genç Karması'yla yurtdışına gitmesi için gerekli veli muvafakatnamesini imzalamaz. Babası onun okumasını istiyordur.
Lakin bu sefer de İETT'den transfer teklifi gelir. Baba Ahmet Bey'den Tayyip Erdoğan'ı bizzat İETT Teknik Direktörü Mehmet Ali Gürses ister. Ahmet Bey'in cevabı yine kısa olur:
"Oğlumun serseri olmasını istemiyorum. Okuyup adam olsun." Bu cevap karşısında Mehmet Ali Gürses, "Oğlunuz için İETT'de işçi kadrosu açacağız." der.
Ahmet Bey yumuşar ve "Eğer İETT'de işçi kadrosu açılır ve okuluna engel teşkil etmezse transferine izin veririm." der.
İETT'ye resmi olarak transfer olmuştur. İşte o yıllardan bazı fotoğraflar;
Erdoğan, gelecekte aynı kaderi paylaşacağı, hatta bir kısmı bugün AKP'li milletvekilleri arasındaki yerini alan pek çok isimle de aynı yıllarda tanıştı
Abdullah Gül, Mehmet Ali Şahin, Hasan Hüseyin Ceylan, Yahya Baş, Sarıyer Eski Belediye Başkanı Yusuf Tülün... ki bu isimlerin bazıları, daha sonra kurulacak Ak Parti'nin çekirdek kadrosunu da oluşturdu...
1983 yılında kurulan Refah Partisi ile fiilî siyasete geri dönen Recep Tayyip Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi oldu.
İstanbul İl Başkanlığı görevi sırasında diğer siyasi partiler için de model olan yeni bir örgütsel yapı geliştiren Erdoğan, bu dönemde özellikle kadınların ve gençlerin siyasete katılımını artırmaya yönelik çalışmalar yaptı; siyasetin tabana yayılarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenip itibar görmesi yolunda önemli adımlar attı.
Yıllar önce Mehmet Ali Şahin ve Başbakan Erdoğan
Başbakan Erdoğan ve Melih Gökçek
Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'da Belediye başkanlığı yaptığı yıllardan bir fotoğraf..
Eşi Emine Erdoğan’la 4 Temmuz 1978’de evlendi. Evliliklerinden 2 erkek, 2 kız olmak üzere 4 çocukları vardır.
Annesine düşkünlüğü ile bilinen Erdoğan, hastanede bulunduğu süre içerisinde annesini sık sık ziyaret ederdi.
Annesinden her bahsettiğinde gözleri dolan, yüzü gülen Başbakan Erdoğan her özel günde de bir araya gelip ellerini öperdi.
Annelere verdiği önemi vurgulamak için "Cennet anaların ayaklarının altındadır" Hadis-i Şerifi'ni sık sık söylerdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın annesi Tenzile Erdoğan, 07 Ekim 2011'de saat 09.15'te hayatını kaybetti
Anneler gününde Başbakan Erdoğan
Türk siyasi tarihinde oylarını 3 dönem üst üste artırarak kesintisiz 12 yıl iktidarda olan AK Parti'nin başarısındaki en büyük pay şüphesiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Peki bu başarının sırrı ne?
Bilimsel olarak bir açıklaması yok.. Ancak son 3 seçimde oylarını onun partisine teslim eden vatandaş onu kendinden sayıyor, o ise vatandaşın her zaman yanında olmayı seviyor.
Bazen sokakta, bazen de davet edildiği evde onlarla muhabbet etmeyi seviyor..
Sokakta karşılaştığı bir çocuk onu doğum günü için evine çağırıyor, bazen de yaşlı bir teyze onu evine çay içmeye içmeye çağırıyor.
Belki de başarının sırrı bu fotoğraflarda: