Dinçer'in CNN Türk Televizyonunda Katıldığı Programın Deşifresi

Dinçer'in CNN Türk Televizyonunda Katıldığı Programın Deşifresi

Dinçer'in CNN Türk Televizyonunda Katıldığı Programın Deşifresi

Sunucu Hande Fırat : Ankara stüdyolarımızda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer konuğumuz. Efendim hoş geldiniz. Van'daki gelişmeleri aktardık. Onunla da başlayalım. 14 kasım'da ilk dersin yapılması planlanıyor. O ilk dersin özelliği ne olacak? Onun konuşacağız ama şimdi tabi sizin burada olduğunuzu duyan pek çok isim mail atıyor. Mesajla ulaşmaya çalışıyor. Van'daki durumu özetleyen bir mail ile başlayalım. Serdar Yağman, İyi günler ben Van depreminde mağdur olan bir öğretmenim köyüm yok oldu, okulum hasarlı ve evimiz kullanılamaz durumda. Şimdi ne olacak. Bize bir tabloyu 14 Kasım'a kadar ne olacağını, neler yetişeceğini hem öğretmen hem okullar açısından özetler misiniz?

Bakan Ömer Dinçer : Ben söze tekrar geçmiş olsun diye başlamak istiyorum. Ölenlere tekrar rahmet diliyoruz. Hepimizin başı sağolsun. Ama tabi buna benzer bir durumun, öncesi, felaket öncesi yapılan ihmaller, hatalar var. Konuşulması gereken böyle bir felaketten sonrası yapılması gerekenler var. Sorularınıza cevap olacağı için depremden hemen sonra şu ana kadar ne tür kararlar verdik. Kısa kısa bilgi vereceğim. Bu mektup, bu sorunun bütün boyutlarını ifade eden bir mektup oldu. Herşeyden önce o köy yeniden inşa ediliyor. Çevre Şehircilik Bakanlığımız o köyün yeniden inşası ile ilgili çok güzel bir proje hazırladı. O insanların kendi yaşam şartlarını değiştirmeksizin, hem hayvanları için hem kendileri için barınak sağlayabilecekleri mekanlar çok kısa zamanda yapılacak ve bunlar depreme dayanıklı olacak. Ve de mevcut yaşam tarzlarına çok daha kaliteli ve konforlu bir yaşam sunan tarzda yürütecekler. Bununla ilgili temel projeler oluşturulmuş vaziyette. Okul meselesi, O okulla alakalı olarak, eğer o okul hakikaten çocuklarımızın ve içinde eğitim yapmalarına dair bir risk bile varsa, biz o okulda eğitim yapmayacağız. Biz o okulu yıkıp yerine yenisini yapacağız. O okul yapılana kadar çocuklarımızı en yakın ve güvenli okullara taşıyacağız.

Sunucu Hande Fırat : Kaç okulda böyle bir tespit yaptınız?

Bakan Ömer Dinçer : Söyleyeceğim. Süreci tamamlayayım. Eğer o okul kendisi içinde eğitim yapılacak bir okulsa her türlü hazırlığı yapıldığı gibi, ihalesi de yapıldı. 26 Ekim'de ki bu zamana kadar en hızlı hareket eden bir yaklaşımla bunları kararlaştırdık. 14 Kasım'a kadar bu okulların gerekli tamirleri, sıva sökükleri, boyası, badanası yapılacak ve eğitime hazır hale getirilecek. Ve nihayet öğretmenlerimizin evleri yıkılmışsa, bunların yerleri belirlendi. Hatta bazı firmalarla görüşmeler yapıldı. Bunlar özel sektörde bize bağış yapmak isteyen değişik dernekler, vakıflar, platformlar, işadamları var. Onları organize ediyoruz. Onlara yer gösterildi. Öğretmenlerimiz için belki de deprem öncesi şartlarla mukayese edildiğinde konforlu sayılabilecek konteynerlar hazırlanıyor. Hepsini yaşayabilecekleri güzel mekanlar vereceğiz. Daha sonra da gerçekten kalıcı evler yapıldığında oraya nakledeceğiz. Bu açıdan bakıldığında, öğretmenlerimiz, çocuklarımız, velilerimiz tedirginlik duymamalıdırlar. Biraz daha sabır, biraz daha sukunetle sorunların zamanla çözüleceğini kabul edip bize güvenmelerini sağlamakla olacak. Biraz beklesinler diye düşünüyorum. Çözüyoruz ve inşallah onları mağdur etmeyeceğiz.

Sunucu Hande Fırat : Peki 14 Kasım'a bunların hepsi yetişecek mi? Örneğin okulların taşınması ya da prefabrik okulların kurulması yetişecek mi? Kaç okul sayısında, bize böyle bir tespit yapabiliyor musunuz acaba, tam olarak?

Bakan Ömer Dinçer : Depremden hemen sonra ben gitmiştim. Birazcık belki mübalağa ederek söylüyorum. Nerdeyse o çöken binaların yükselen tozları yere inmeden biz oradaydık. Genel bir fotoğraftan sonra o gün geceleyin. Tek tek biz bütün yıkılan binaları gidip gördük. O esnada bana öğretmenlerimiz rehberlik ettiler. Onlarla beraberdik. Sonra gittiğimiz yerde de yine hayatını kurtarmış öğretmenlerle görüştük. Dolayısıyla genel bir fotoğraftan sonra ertesi gün 37 kişilik bir uzman heyetle yine deprem bölgesinde bütün çalışmalar tamamlandı. Bu çalışmalardan sonra şu anda bütünüyle yıkılmış bir okulumuz var. Yaklaşık 10 civarında da içinde eğitim yapamayacağımız okul var. Bu okullardan en yakın okullara eğer sağlam kalmış ve kullanılabilecek okullar varsa öğrencilerimizi nakledeceğiz. İki türlü nakledeceğiz. Eğer o taşıyacağımız okulun kapasitesi tekli eğitim yapıyorsa ikili eğitime dönüştüreceğiz. Eğer zaten ikili eğitim yapılıyorsa o öğrencileri taşıyarak oraya getireceğiz. Belki sınıflarımız bir müddet kalabalık olacak ama buna rağmen Ercişte, bütün bu tedbirlere rağmen yeni okul yapma ihtiyacı var. Bunun içinde, en az sekizer derslik olmak üzere üç ila beş civarında okulun yapımıyla alakalı hazırlıklar tamamlandı. Prefabrik okul yapacağız ve eğitimlerimiz gerçek okullar tamamlanana kadar orada yapılacak. Belki prefabrik okulların yetişmesinde bir sorun olabilir. Belki bir hafta daha uzayabilir filan ama sadece o boyutuyla bir aksama olur. Biz 14 Kasım'da eğitimi aksatmadan başlamak üzere hazırlık yapıyoruz.

Sunucu Hande Fırat : İlk ders nasıl olacak bugün pek çok haber vardı, siz, sanatçılar, ünlüler ne olacak? İlk derste ne söyleyeceksiniz?

Bakan Ömer Dinçer : Şimdi ilk derste aslında bunun sembolik bir anlamı var. Biz şimdi öğretmenlerimizin depremden sonra psikolojik olarak yıprandıklarını, incindiklerini bir desteğe ihtiyaçları olduğunu var sayıyoruz. Aynı şekilde öğrencilerimizin ve öğrenci velilerinin de bu desteğe ihtiyaçlarının olduğu düşünüyoruz. Biz belki psikolojik rehabilitasyon ve destekle alakalı çalışmalar için de hazırlık yaptık. Ama öğretmenlerimizin pek çoğu şu anda orada değiller. Kendi memleketlerine gittiler 14 Kasım'da gelecekler o yüzden o programı başlatamadık. 14 Kasım'da bir başlangıç olsun diye, moral sağlasın diye, daha önceden öğretmenlik yapmış olan sanatçılarımızı, toplumun önderlerini…

Sunucu Hande Fırat : Bizimle paylaşabileceğiniz isimler var mı acaba? Belirlenen ya da başvuran.

Bakan Ömer Dinçer : Aslında şu anda birçok isim müracaat etti. Doğrusu onların hepsini tek tek saymak istemiyorum . Tamamı belli olduktan sonra sayalım arzu ederseniz, dilerseniz. Çünkü belki haksızlık olabilir, bazılarının ismini unutabilirim, unuttuklarım bana sitem edebilirler. O öğretmenlerimizle gidelim, ben de dahil olmak üzere ilk derslerde değişik okullarda değişik sınıflarda çocuklarımıza ve ailelerine hitap edelim istedik. Orada vereceğimiz temel mesaj şu; yalnız değilsiniz, böyle bir felakete maruz kaldık, bu son olur inşallah ama bilin ki hayat bundan sonra devam ediyor ve o hayata tutunmanın en sağlam yolu da eğitilmekten geçer. O bölgenin hem bu talihini bir daha yenmek hem böyle bir hadiseye bir daha maruz kalmamak, hem de böyle bir hadiseden sonra ayakta kalmak için eğitim en önemli araç diye varsayıyoruz. Bu mesajı vereceğiz temelde, dolayısıyla istiyoruz ki halkın sevdiği, insanların önünde duran sanatçılarımızın, önderlerimizin bizimle beraber olması.

Sunucu Hande Fırat : Efendim şimdi peki deprem deyince öğretmenler boyutuna ayrı geleceğiz ama Türkiye'de genel olarak hiç çalışma yapıldı mı? Türkiye'de genel olarak kaç okul depreme dayanıklı değil. Bunun bir planı var mı? Ne zaman nokta konulacak, ne zaman Türkiye'deki hemen her okul depreme dayanıklı diyebileceğiz?

Bakan Ömer Dinçer : Şimdi tabi tüm Türkiye için buna benzer çalışmaların bir çok ilde il düzeyinde yapıldığını ben biliyorum ama genel bir rakam vermem şu anda sizin için zor. Fakat İstanbul için daha ayrıntılı biliyorum, hem kendim İstanbul'lu olduğum için hem de 1999 depreminden sonra İstanbul'a yönelik özel proje yapıldığı için, belki hatırlarsınız siz o zaman Başbakanlığı yakından takip ediyordunuz, proje uygulama biri vardı Başbakanlıkta. Biz proje uygulama birimini merkezi bir yerden alıp mahalline yani İstanbul'a taşımıştık. İstanbul'a proje uygulama biriminin kurulmasının temel amacı İstanbul'daki deprem özellikle de kamu binalarının ve yine özellikle okulların ve hastanelerin gözden geçirilmesi ve depreme hazır hale getirilmesi ile alakalıydı. O dönemde proje uygulama iki safalı bir çalışma yürüttü. Öncellikle bütün kamu binaları tek tek gözden geçirildiler ve onların hangilerinin ne tür ihtiyaçları var tespitleri yapıldı. Sonra her binanın tek tek fizibilitesi oluşturuldu, zaman içerisinde bazılarının ihalesi yapıldı. Okullar olarak bu dönemde şu ana kadar İstanbul'da bütün okullar bir kere gözden geçirildi bunu biliyorum. İkincisi, 1090 civarında okulun fizibilitesi yapıldı, yine yaklaşık olarak 500'e yakın 475 civarında diye hatırlıyorum, okulun güçlendirilmesi yapıldı. Yine 175, 180 civarında okul da yıkılıp yeniden yapıldı, hala birçok okulun güçlendirilme çabası devam ediyor. Dikkat ederseniz mesela okul açıldı ama okulların tamirleri devam ediyor diye haberler çıkmıştı, onun önemli bir kısmı İstanbul'la alakalıydı, halbuki o tamir işi değil güçlendirilme işiydi, bitmedi. Okullarda güçlendirilmeler yapılıyor ve riskli olan okullar yıkılıp onların yerine yenileri inşa ediliyor. İstanbul'un bu noktada ciddi bir mesafe kat ettiğini söylemek mümkün. Okulları yaparken de yine Türkiye'de en ağır eğitim şartlarına sahip illerimizden birisi İstanbul olduğu için derslik sayısını arttırarak ve daha modern ve öğrenme ortamlarının kolaylaştıracak yeni projeler uygulayarak yapıyoruz.

Sunucu Hande Fırat : Peki Sayın Bakan 1999 depremi hayalet kentlerdi, bunun belki daha fazla görüntülerdi ama şimdi baktığımızda bu son felaketin ardından örneğin okullar için Türkiye genelinde hedef şu kadar zamanda şu kadar okulun güçlendirilmesi ve tamamlanmasıdır, bu işin takipçisiyim diyor musunuz?

Bakan Ömer Dinçer : Şimdi biz, tek tek takip ediyoruz zaten ama bunların rakamlarını bana soruyorsanız doğrusu şu anda onları ezbere sizlere söyleyemem.

Sunucu Hande Fırat : En azından bir hedef koyuyor musunuz? Bir yıl içinde, nedir bu hedef?

Bakan Ömer Dinçer : Tabi ki. Yani bu hedef mümkün olduğu kadar kısa zamanda aslında bu okulların güçlendirilmelerinin yapılmalarını sağlamak, hastanelerin de yine aynı şekilde dikkat ederseniz mesela Van'da belki de sorunların önemli bir kısmının ortadan kalkmasının veya mevcut sorunların ciddi şekilde fark edilmemesinin sebeplerinden birisi hastanelerin çok etkin hizmet sunmaları oldu. Ve böylece insanlarımızın yaralarını sarma ve sahiplenme konusunda ciddi bir mesafe kat ettiğimizi orada gördük, çünkü hastanelerimiz hizmet vermeye devam edebildiler. Aynı şeyi bütün illerimizde okullarımızın ve hastanelerimizin ayakta kalacak şekilde yapmak gerekiyor ama bu tabi biraz da kaynak meselesi. İstanbul'da belki de şu anda şöyle bir genelleme yapılabilir; artık kamu binaları açısından risk giderek azalıyor. Ancak özel binalar açısından bu riskin hala yüksek olduğunu söylemek lazım. Çünkü hem o konuda vatandaşların irade ortaya koymaları sorunu oluşturuyor, hem o konuda tedbir alınmasına razı olmaları konusunda onlarda bir ihmal gözüküyor. O yüzden belki Başbakanımızın söylediği şey anlam kazanıyor, onlar razı olmazsa bile yıkılacak bir hukuki düzenlemeye ihtiyaç var.

Sunucu Hande Fırat : Peki Sayın Bakan bir de öğretmenler açısından bakacak olursak şimdi stajyer öğretmenlerle ilgili aile yardımlarını açıkladınız ama anladığımız kadarıyla Faruk Çelik'in de yaptığı açıklamadan genel bir düzenleme yapılacak. Böyle bir düzenlememiz olacak stajyer öğretmenler için.

Bakan Ömer Dinçer : Şimdi araştırıyoruz onu, yani mevcut sosyal güvenlik sistemi içerisinde arkadaşlarımızın çok büyük bir bölümü yararlanabilecek gibi görünmüyorlar. Zaten sosyal güvenlik sistemi içerisinde yararlanmaları diye illa bir ön şart koymak da kabullenmekte doğru değil. Önemli olan o insanlarımıza bizim Devlet olarak sahiplenmemiz ve elimizi uzatmamız meselesi, hatırlarsanız silikozis hastaları için de benzer bir durum vardı, sosyal güvenliğe dahil edememiştik, sonra onlar için özel düzenleme yapılmıştı. Burada mevcut öğretmenler için acaba özel bir düzenleme yapmak mümkün mü? Yapılırsa ne olur? Diye bir çalışma yürütülüyor. Ama o çalışmanın içeriğini şimdi konuşacak durumda değiliz.

Sunucu Hande Fırat : En azından ne zaman sonuçlandırmayı hedefliyorsunuz?

Bakan Ömer Dinçer : Tabi onu doğrusu Çalışma Bakanlığı yürütüyor olduğu için o konuda bir şey söylemem zor. Ama şunu söylemeliyim belki, tabi bizim için belki acımızı büyüten hususlardan birisi şu oldu. Hayatını kaybeden öğretmenlerimizin tam 45 tanesi yeni göreve başlamış henüz 3 aylık 4 aylık öğretmenlerimizdi, çok genç insanlardı, bu bizde hakikaten acımızı çok büyüten bir etki yaptı.

Sunucu Hande Fırat : Efendim bir anlamda öyle ama tabi diğer yandan öğretmenler konu olunca, genç öğretmenler konu olunca ya da adaylar konu olunca atama konusu gündeme geliyor. Şimdi Kasım ya da Aralık'ta bir ek atama, Van'ın dışında soruyorum bunu çünkü binlerce mesaj geliyor, eminim de geliyordur, bize söz verildi ama sonra Bakan özür diledi, biz şimdi ne yapacağız diyorlar, nedir bu sorunun , asıl nedeni ve ne yapmaları lazım, bu kadar atama bekleyen insan ne yapsın?

Bakan Ömer Dinçer : Bakın çok açık, çok net bunu defalarca söyledim tekrar söylemek istiyorum. Bu atama bekleyen öğretmen meselesi aslında sadece öğretmen adayları için düşünülecek bir mevzu olarak görülmemelidir. Türkiye'de üniversiteyi bitirmiş, iş arayan çok daha geniş bir kitle ile karşı karşıyayız. Biz bu gençlerimizin hepsine iş bulmak zorundayız. İstihdam sağlama imkanlarını arttırmak zorundayız. Hükümette ekonomik büyüme ile ilgili olarak bütün tedbirlerini bu doğrultuda alıyor. Ben bir fotoğraf çiziyim, kararı sizler verin, kamuoyu versin. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı aslında normal eğitimini hiç aksatmadan götürmek isterse 60.000 civarında ücretli öğretmen istihdam ediyorum ben boş dersim geçmiyor. 60.000 civarındaki öğretmenin hepsi zorunlu ders saatini dolduramayacağı için aşağı yukarı 45.000 öğretmen alacak olursak, biz hiçbir dersimiz boş geçmeden eğitimimizi yürütebilecek noktadayız.

Sunucu Hande Fırat : Yani sizin 45.000 öğretmene ihtiyaç durumunuz mu var?

Bakan Ömer Dinçer : Şimdi bir hesap yapacağı , iki Türkiye'de okul öncesi eğitimini % 100'e çıkartmak istiyoruz, ortaöğretimde eğitimi % 90'nın üzerine çıkartmak istiyoruz. Bütün bu hedeflerimize ulaştığımızı varsayarsak ki bunlar 5 yıldan önce mümkün değil ama varsayarsak aşağı – yukarı bizim 150.000 öğretmene ihtiyacımız var ama şu anda dışarıda atanmayı bekleyen öğretmen adayı sayısı 220.000 civarlarında, şimdi ben hadi dediğimizde Milli Eğitim Bakanlığı olarak bütün ihtiyaç duyduğumuz kadroları verseler 40.000 kişi alabileceğim, geriye hala en az 180.000 kişi öğretmen olarak atanmamış olacak. Eğer bütün norm kadromuzu dolduracak olsaydık, stratejik hedeflerimize ulaştığımız halde alacağımız öğretmen sayısı maksimum 150.000 olacaktı ama hala dışarıda 70.000 kişi kalacaktı. Şimdi açık, net bu fotoğrafı öğretmen adaylarımızın, onların velilerinin toplumun tüm kesiminin görmesi gerekiyor. Bizler öğretmen olma hayaliyle eğer vaktimizi kaybedeceksek, bu hayalin ihtimali düşük görünüyor. O yüzen herkes kendi kabiliyetine uygun yeni meslekler ve yeni işler için de alternatifler yaratmak zorunda. Bunun sistemik bir hata olduğunu kabul ediyorum, öğretmen adaylarımızın bir hatası yok burada, onları suçlamak için de söylemiyorum ama bu fotoğrafı net konuştuğum için bazen eleştiri alıyorum ama bakan olarak bu fotoğrafı bu kadar net konuşmazsam, sorunun çözülemeyeceğini de bilen bir insanım. O yüzden ben şimdi öğretmenlerin insan kaynakları olarak planlamasının yapılacağı bir birim de kuruyoruz Bakanlığımızda.

Sunucu Hande Fırat : Ne yapacak bu birim?

Bakan Ömer Dinçer : O birim bizim diyelim ki 5 yıl sonra 10 yıl sonra hangi alanda ne kadar sayıda öğretmene ihtiyacımız varsa, onun tespitini yapacak ve eğitim fakültelerinin kontenjanlarını o doğrultuda yönlendirecek.

Sunucu Hande Fırat : Yani azalabilecek ya da kapanabilecek?

Bakan Ömer Dinçer : Böylece öğretmen adaylarının yetiştirilmesi konusunu biz yeniden şekillendireceğiz. Şimdi bu sistemik hatanın mağduru olduğunu düşünen öğretmenlerimize söyleyeceğim bir sözüm var. Evet böyle düşünebilirsiniz, böyle bir hakkınız var. Ama aynı şekilde bu gün iletişim mezunu öğrenciler, kimya bölümü, fizik bölümü öğrencilere, yani illa eğitim fakültesi mezunu değil, efendim tekstil fakültesi mezunu öğrenciler onlarca alanda pek çok mühendis, makine mühendisleri, elektrik mühendisleri pek çok alanda üniversiteler bitiriyor ve onların en azında öğretmenlerimiz kadar bile istihdam edilecek alanı yok. Öyleyse bu kadar insanı da düşünmek bu hükümetin görevi. Sadece öğretmenlere odaklanmak onlar bu işin lobisini iyi yapıyorlar diye sorunu öyle görmek bence ülkeyi istihdam açısından yanlış alanlara sürükleyebilir. Özetle şunu söylemek lazım: kamuyu istihdam alanı olarak görmekten topyekün vazgeçmeliyiz. Ben öğretmen adaylarına şunu tavsiye diyorum. Özel sektörde de çok geniş çalışma alanı var evet oraya bakalım. Özel sektörde istihdam edilebileceği mesleki alanlar var, onlara bakmalılar. Biz onlara bunun dışında elimizden gelen her türlü yardımı yapacağız.

Sunucu Hande Fırat : Çok geniş bir alan ama genel olarak bir sınav sistemine bakacak olursak, hem ortaöğretim hem yükseköğretime geçişte bir sıkıntı olduğu malum ve konuşuluyor. Genel olarak bir bütün olarak alacak mısınız? Yeni dönemde yenilikler görecek miyiz buna ilişkin olarak.

Bakan Ömer Dinçer : Biz Van için bu ay, şimdi bu gün ilanını yaptık, 800 öğretmen alacağız. Bize yeni kadro verilmeyeceği için, yeni öğretmen alma şansımız yok. Bu 800 öğretmen biliyorsunuz 2010 yılı için 40.000 kişilik bir kadro verilmişti. O 40.000 kadroda öğretmen olmayı hak ettiği halde göreve başlamayanların bıraktığı bir boşluk vardı. Boş kontenjanlar bu vesileyle doldurup Van'da görevlendireceğiz. Başka illerde değil. Van'a gitmek isteyen öğretmenlerimizin burada bizimle irtibatta olmalarını tavsiye ediyorum. 800 tane yeni öğretmen alacağız. Bunun dışında şu anda öğretmen alma planımız yok.

Sunucu Hande Fırat : Sınav sistemine ilişkin genel bir değerlendirme yeni dönemde, bir yenilik görecek miyiz?

Bakan Ömer Dinçer : Bu yeni dönemdeki süre önemli. Bu gün yarın ya da ertesi dönem için böyle bir hazırlığımız yok. Ancak sınav sistemlerinde bir sorun olduğunun farkındayız. Ancak bunu uzun uzun tartıştıktan bununla ilgili toplumsal yeni bir kabul oluşturduktan sonra ancak adım atmayı planlıyoruz. Şimdilik önceliklendirdiğimiz ilk sıralarda yer almıyor sınav sistemi.

Sunucu Hande Fırat : Peki yabancı dile ilişkin sizin görüşlerinizi de biliyoruz. İngilizceye ilişkin Türkiye'de çocuklarımızı tam ingilizce konuşur bir hale getiremezken, yurt dışında iki üç dili aynı anda öğreniyorlar. Buna ilişkin bir çalışma var mı?

Bakan Ömer Dinçer : Bakın bu genelde benim eğitim performansı üzerine söylediğim bir sözden çıkmıştır. Ben bunu biraz daha çeşitlendireyim izin verirseniz. Devlet okullarında çocuklarımızı okutuyoruz. Özel okullarda pek çok öğrenci okutuyoruz. Dersaneye gönderiyoruz. Özel ders alıyor. Üniversite sınavlarında kırk sorudan matematik doğru cevap ortalaması dört, fen cevabı altı, sosyal bilgiler cevabı dokuz, Türkçe cevabı on bir ortalaması bu. Ayrıca biz sekiz sene müzik dersi okutuyoruz. Müziğin alfabesi olan do re mi fa sol la si do'yu öğretemiyoruz. On sene İngilizce okutuyoruz. Bir öğrenci her yıl on cümle öğrenseydi yüz cümle ederdi demiştim. Dikkati çeken o oldu, bunu çoğaltmanız mümkün. İlkokul 1. sınıftan üniversite 2. sınıf sonuna kadar Türkçe öğretiyoruz. İnsanlara inkılâp tarihi koyuyoruz. Sanki bu kadar çok dersi koydukça, bu kadar çok ağırlık verdikçe çok öğrenilecekmiş gibi bir varsayımımız var. Halbuki bütün bunlarda da ciddi eksikliklerimizin olduğu açık. Öyleyse bizim bütün bu sorunlara başka bir gözle bakmak zorunluluğumuz var diye düşünüyorum. Mesela şimdi dikkat edecek olursanız, topyekun belki deprem sebebiyle ilgi çekildi ama genel hayat tarzımız içerisinde de öğretmenler bizim en çok üzerinde durduğumuz kesim. Hakikaten öğretmenlerin fedakarlığı, çabası bu ülke için görmezden gelinecek bir mesele değil. Aynı şekilde öğrencilerin, çocukların, ebeveynlerin içinde bulunduğu durumu etkileyeceğini hiç var sayamadık. Eğitim bizim sadece derslikte yaptığımız bir şey değil. Bizim evimizde, oturma odamızda, mutfakta, sokakta, efendim okul bahçesinde, okul dersliğinde, yani her yerde öğrenme yapılabildiğini görerek belki başka bir perspektiften bakmak lazım.

Sunucu Hande Fırat : Peki teşekkür ediyoruz. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer CNN Türk Ankara'dan sorularımızı yanıtladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.