Dinçer: Bu Hedefe İnanmayanlara Başka İşler Bulalım

Dinçer: Bu Hedefe İnanmayanlara Başka İşler Bulalım

Dinçer: Bu Hedefe İnanmayanlara Kamu Kuruluşlarında Başka İşler Bulalım

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerine yönelik dün gerçekleştirilen tele konferansta Türk eğitim sisteminin değişmek zorunda olduğunu söyledi. Mevcut sistemin herkes tarafından eleştirildiğine dikkat çeken Dinçer, "Değişiklik yapılmaya çalışıldığında birileri mevcut statükoyu korumaya yönelik ideolojik bir tavır almaya çalışıyor." dedi.

 
Dinçer, dünya ülkeler ile bazı kıyaslamalara da yer verdi. İlk sekiz yılda öğrencilere diğer ülkelerden 674 saat daha eksik ders verildiğine dikkat çekti. Birinci sınıftaki öğrenci ile sekizinci sınıftaki öğrencinin yılda 720 saat ders aldığını kaydeden Dinçer, "Bir çok ülkede birinci sınıfa giden öğrenciler için 540 saatten başlayan saatler uygulanıyor. Çocuklara daha birinci saatten itibaren o kadar çok yükleniyoruz ki." değerlendirmesinde bulundu.
 
Ana dili öğretme konusunda diğer ülkelerden 200 saat fazla ders verilmesine rağmen, istenen noktaya ulaşılamadığını; matematik, fen, beden eğitimi, sosyal bilimler, din kültürü gibi konularda ise ders saatlerinin daha az olduğunu belirtti. Dinçer, "Bu analizlerden PISA gibi sınavlarda, çocuklarımızın Matematik ve Fen derslerinde gelişmiş ülkelerden iki yıl geride olmalarının nedenini görmek mümkün mü?" diye sordu. Türk eğitim sisteminde sistematik olarak ciddi sorunlar yaşandığını dile getirdi.
 
"BU HEDEFLERE İNANMAYANLAR VARSA, KENDİLERİNE BAŞKA İŞLER BULALIM"
 
Bütün dünya ülkelerinin eğitim konusunda strateji değişikliğine gittiğini ve bir rekabet içinde olduğunu aktaran Dinçer, şöyle devam etti: "Sovyetlerden ayrılan ülkeler, bütün Doğu Avrupa ülkeleri hızlı bir reform sürecinden geçtiler, eğitimlerini serbestleştirdiler, daha demokratik hale getirdiler. Çocuklara odaklı hale getirdiler. Geçtiğimiz günlerde Ukrayna'ya gitmiştim. Buraya Kazakistan'dan eğitim camiasından insanları brifing için çağırmıştık. Biz utandık. Çünkü onlar bilişim ortamında derslerini yapıyor ve yine bilişim ortamında çocuklarına makale yazdırıyorlar, makalelerini bilişim ortamında değerlendirecek noktaya kadar gelmişlerdi. Ukrayna'da bizim şu anda değiştirmeye çalıştığımız hiçbir uygulamayı bırakmamışlardı. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda çocuklarının eğitim yaşını erkene aldılar. Romanya'dan geldim. Oradaki eğitim sistemi 4+4+4'tü. Bu konuda sizden daha tecrübeliyiz, isterseniz teknik heyet gönderelim dediler. Başımı öne eğdim, teşekkür ettim. Bunları yan yana koyduğumuzda dünyanın değiştiğini görürken, onların hızla yoğun bir rekabete koştuğunu fark ediyorken, aynı kalmayı tercih ediyorsanız veya aranızda tercih edenler varsa onlara başka bir şey söylemek istemiyorum. Ben Milli Eğitim Bakanınız olarak, bize inanan insanlar ve öğretmenlerimiz ile birlikte Türkiye'yi 2023 yılında yüzünü mahcup edecek bir noktada bırakmak istemiyorum. Rekabet gücü yüksek, uluslararasında çocukları ile eğitimi ile gurur duyduğu bir ülke haline getirmek istiyorum. Siz de bunun yanında olacaksanız sadece kollarımızı açar sizleri yanımızda görmemekten mutluluğumuzu ifade ederiz. Bu hedefe, bu vizyona inanmayanlar varsa aranızda, ben onlara kolaylık göstereyim. Kendilerine kamu kurumlarında başka işler bulalım. İdari görevdeyseler öğretmenlik mesleğini onlara geri verelim."
 
"10 yıldır iktidardasınız, neden bunları şimdiye kadar yapmadınız?" sorularının haksız olduğunu söyleyen Dinçer, eğitimde alt yapının güçlendirilmesi için gerçekleştirilen çalışmaları hatırlattı. Dinçer, "Öğretmen sayınız yetersiz, derslik sayınız yetersiz ise hangi stratejiler sizi ileri taşıyabilir." ifadesini kullandı.
 
"ÇOCUKLAR YAPTIKLARI HATAYI FARK ETTİKLERİNDE DÖNEBİLECEK"
 
Bakanlık olarak açık sitem anlayışa kaydıklarını söyleyen Dinçer, "Daha şeffaf, daha katılımcı, daha bir hesap verebilen ama iyi de denetim yapan Bakanlık olmaya çalışacağız." ifadelerini kullandı. Eğitim sistemini tek tip müfredat ve programdan çıkartıp daha demokratikleştirmek istediklerini dile getirdi. Bu noktada, 'her çocuk özeldir' anlayışı ile hareket edeceklerini aktaran Dinçer, "Bir hafta – 10 gün içerisinde özellikle orta okullarımızdaki seçimlik dersleri kamuoyu ile paylaştığımız zaman göreceksiniz. Milli eğitim sisteminde çocuklarımızın nasıl potansiyelini açığa çıkaracağımıza ilgilerini nasıl çekeceğimize dair yoğun çaba sarf edeceğiz." dedi. Toplumun farklı kesimlerinin istek ve beklentilerine de cevap vermeye çalışacaklarını vurguladı.
 
Eğitim sisteminde esnekliğin önemine dikkat çeken Dinçer, "Yani farklı bir mesleki alanı seçmiş ya da farklı bir programı seçmiş kişilerin bunu fark etmeleri halinde öğretiminin hangi yılında olursa olsun bölüm değiştirmesine veya program değiştirmesine izin vereceğiz. Böylece çocuklarımız her an yaptıkları hatayı fark ettiklerinde dönebilecek."
 
BU ÜLKEYİ GELECEĞE TAŞIYACAK NESİL BİZİZ"
 
Yeni sistemin başarılı olması için kilit noktanın öğretmenler olduğunu vurgulayan Dinçer, şunları dile getirdi: "Eğer zihninizi değiştirmez, mevcut anlayış ile eğitim sistemini anlamaya ve anlatmaya çalışırsanız bu değişiklikler başarılı olmaz. Bu değişimin başarılmasının yegana öğeleri sizsiniz. Eğitim sisteminin çekirdeği olan öğretmenler bu paradigma değişimini benimsemezse, bu paradigma değişikliği üzerinden yeni bir eğitim anlayışı ve uygulamasını aktarmaya çalışmazsa başarılı olmaz. Başarısızlık beni başarısız kılmaz. Başarısızlık bu ülkeyi kaosa götürür, bu ülkeyi başarısız kılar. Ben öğretmenlerimizin çok büyük bir bölümünün bu ülkenin geleceği söz konusu olduğunda hamasetten uzaklaşacağını, siyasi düşünceleri terk edeceğini, ideolojik bakış açılarını bir kenara bırakacaklarını çok iyi biliyorum. Bu açıdan ben hep beraber, hiçbir siyasi partiden, fikrinizden vazgeçmenizi gerektirmeksizin, hiçbir sendikal üyeliğinizden değişimi gerektirmeksizin, hiçbir ideolojik görüşünüzden taviz vermeksizin, ama onların hepsi ülkenin çıkarları söz konusu olduğunda kendimize ait kalmak şartıyla, bu ülke için birlikte feda edeceğimiz bir değişimi yaşayalım diye düşünüyorum. Bu ülkeyi geleceğe taşıyacak nesil biziz."
 
"ÇOCUKLARIMIZI GÖNDERMEYECEĞİZ DİYORLAR, KEYİFLERİ BİLİR"
 
Dinçer eğitim yaşının öne çekilmesi ile ilgili, "Bugün hala ideolojik ve siyasi tavır içinde olanlar biz çocuklarımızı göndermeyeceğiz diyorlar. Keyifleri bilir. Biz bu ülkenin hukuku neyse onu uygulayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak da yaptığımız şeyin çok doğru olduğunu, küresel düzeyde aslında bu uygulamanın tam da yerini bulduğunu ifade etmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerde çocuklarını 48. aydan itibaren zorunlu eğitime alan insanları ve toplumları görmüyorlarsa benim söyleyeceğim hiçbir şey yok. 60. aydan itibaren dünyada kaç ülkenin çocuğunu eğitime aldığını fark etmiyorsa, yine söyleyeceğim bir şey yok. AB ülkelerinden birçoğu, 60 ayda eğitime çocuklarını alıyor ve bunlar görülmüyorsa diyeceğim hiçbir şey yok. Biz 66. ayını alan çocuklarımızı eğitime başlatacağız ve çocuklarımızı lise sonuna kadar zorunlu olarak sınıflarımızda eğiteceğiz. Her 4 yılda bir çocuklarımıza farklı binalar, farklı öğretmenler, farklı tercihler ve farklı programlar sunacağız." değerlendirmesinde bulundu.
 
"HER YIL 720 SAATLİK EĞİTİM YAPMAYACAĞIZ"
 
Okul yaşının erkene çekilmesi ile birlikte eğitim programlarının çocuklara ağır geleceği yönündeki eleştirilere de cevap veren Dinçer, "Konuşmamın başında yaptığım analizlerden de fark etmiş olmalısınız. Artık bundan sonra her yıl 720 saatlik eğitim yapmayacağız okullarımızda. Daha az başlayacağız. Birinci sınıfta daha az başlayacağız, daha esnek zamanların çok olduğu programlarla başlayacağız, 900-bin saate çıkan programlarla devam edeceğiz. Birinci sınıfta çocuklarımız neredeyse 100 saate yakın bir azalma sağlayacağımızı tahmin ediyorum. Net bir şeklide söylemem şu anda mümkün değil. Ama bunun içinde bile yine çok sayıda çocuklarımızaoyunoynamayı, oynatarak öğretmeyi, fiziki aktiviteler yapmayı ve benzerlerini ön gören programlara ders saatlerimizde yer vereceğiz." diye konuştu.
 
"KASIM-ARALIK AYINDA ÇOCUKLARIMIZA OKUMA ÖĞRETECEĞİZ DİYE LÜTFEN YARIŞMAYIN"
 
Öğretmenlerden bir de istekte bulunan Dinçer, şunları dile getirdi: "Birinci yıl sizlerden özenle istediğim şey şu: Çocuklarımızı lütfen okullarımıza kazandırınız. Onların okullarını ve öğrenmeyi sevmelerini sağlayınız. Yapmamız gereken şey bu. Kasım-Aralık ayında çocuklarımıza okuma öğreteceğiz diye lütfen yarışmayınız. Eğer çocuklarınız o zaman da okuma yazmayı öğrenmemişse, kendinizi yeteneksizmiş gibi kötü hissetmeyiniz. Veya çocuk okumayı öğrenemediyse, çocukları suçlayan, özellikle ailelerin acaba çocuğum geri zekalı mı okuyamadı diye telaşa kapılmasını önleyiniz. Biz çocuklarımızın yıl sonuna doğru okumalarını istiyoruz. Özellikle birinci yarıda çocuklarımıza daha çok oynamayı ve okulu sevmeyi öğretiniz. Biz zaten çocuklarımızın yaşına ve psikolojisine uygun bir müfredatı sizlerle paylaşacağız. Sizlerinde bunu uygulamanızı istiyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.