Koç ve Amerikan Robert Lisesi’nde Genel Direktör olarak görev yapan John Chandler, Bahçeşehir Okulları’nda müfredat ve uluslararası eğitim ilişkilerinden sorumlu danışman oldu.

Yale’de İngiliz Edebiyatı okuyup, master yapan Chandler, Yale’den sonra Brooks School’da hem yönetici hem eğitimci olarak çalıştı. John Chandler, Türkiye’de ilk olarak Koç’ta görev yaptı. Chandler’la yeni transferini konuştuk.

-  Türkiye’de bulunduğunuz süre içinde çalıştığınız okullarda hangi deneyimleri kazandınız?

Benim Koç’ta bulunduğum süre 8 yıllık zorunlu eğitimin olduğu dönemdi.  Bu nedenle o dönemin en büyük başarısı Koç İlköğretim Okulu’nun inşaası oldu. Eleştirel araştırma ve disiplinler arası eğitimin prensipleri üzerinde çalıştık ve bunu okuldaki bütün derslere uyguladık.

-  Sonra Robert Kolej’e geçtiniz.

Robert Kolej’de ise benimle birlikte önemli değişimler oldu. Sağlam bir akademik ve yönetici kadrosu kurmaya yönelik çalışmalar başlattık. Öğrencilerin sosyal bilinçlenmesini çok geliştirdik. Ders müfredatını sürekli gözden geçirerek akademik programı en mükemmel hale getirmeye çalıştık.

-  Türkiye’deki eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de eğitim “milli” olduğundan dolayı son derece merkezi ve “öğretmene” dayalı bir sistem söz konusu. Oysa 21’inci yüzyıla girerken dünyada eğitim büyük değişimlerden
geçmekte ve Türkiye de bu yeni gelişmelere ve pedegojilere uyum sağlamak durumunda. Görüşüm o ki, Türkiye’deki özellikle özel okullar yenilikçi ve vizyoner olarak diğer okullara örnek olmalı. Dil eğitimi konusuna gelince Türkiye’de yine çok yapılacak şey var. Dilbilgisine dayalı eğitim sistemde kuralların öğretilmesi ama dili kullanma becerilerinin geliştirilmemesi, dil öğretecek öğretmenlerin yeterli niteliğe ve kaynağa sahip olmaması, dil eğitimine müfredatta gerekli sürenin ayrılmaması aşılması gereken engellerin başlıcaları.

-  Niçin Bahçeşehir?

Bahçeşehir projesinde büyük bir vizyon ve enerji gördüm.  Eğitime verdikleri değer, dünyayı takip etmeleri, kurdukları sistem beni etkiledi.

-  Dünyada eğitimde etkilendiğiniz ülkeler hangileri?

Tarihte en iyi okulların çoğunluğu özel okullardır. Amerika’da Andover, Exeter, Groton, Hotchkiss iyi örneklerdir. Ama bunun dışında başka birçok isim daha var. Ingilterede Eton ve Horrow aklıma gelenler. Dünya çapında kendi programlarını geliştirirken standartlarını ve kalitesini yükselten okullar bu sayede en iyi okullar haline gelmişlerdir. Eğitimin devlet eliyle yapıldığı “Milli Eğitim” müfredatının yürütüldüğü Çin ve Finlandiya yakından izlenmeli. Güney Kore ve Katar’ın eğitim sistemlerini geliştirmeye yönelik büyük yatırımlar yaptıklarını biliyorum.

Olimpiyatların en genç sporcusu

Olimpiyatlarda yüzme dalında ülkemizi temsil edecek en genç sporcu Hazal Sarıkaya 100 metre sırtüstünde yarışacak. FMV Işık Spor tarafından yüzme sporuna kazandırılan Hazal Sarıkaya, 1996 doğumlular arasında ‘dünyanın en iyi iki yüzücüsünden biri’ olarak gösteriliyor. Hazal, 8 yaşındayken yüzmeye başladı. Yıllar evvel yaz tatili sırasında bir arkadaşının boğulmasına tanık olan Hazal’ın ailesi korkuya kapılıp çocuklarının yüzmeyi öğrenmesini teşvik etti. Hazal, 92 not ortalamasıyla 11. sınıfa geçti. Hazal Sarıkaya, 2008-2009 yılında 13, 2009-2010 yılında 59, 2010-2011 yıllarında ise 37 olmak üzere yıldızlar, gençler ve açık yaş kategorilerinde toplam 109 tane Türkiye rekoru kırdı.

Sabancı’dan burs

Sabancı Vakfı, 2012-2013 eğitim yılında da lisans ve ön lisans düzeyindeki öğrencilere burs desteği sağlayacak. Sabancı Vakfı’nın burs kontenjanı ayırdığı üniversitelere (Ankara, Boğaziçi, Çukurova, Dokuz Eylül, Ege, Gazi, Hacettepe, İstanbul Teknik, İstanbul, Marmara, Orta Doğu Teknik, Yıldız Teknik) tam zamanlı statüde yeni yerleşen öğrencilere yönelik burs programları ve engelli öğrenciler için Engelli Öğrenciler Bursu bulunuyor.

hurriyetegitim.com