Denktaş; 'Girit gibi olmasından korkuyorum'

Denktaş; 'Girit gibi olmasından korkuyorum'

KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş, 5 ay önce hastanede verdiği son röportajda "Girit gibi Kıbrıs da gidiyor" görüşünü tekrarlayarak "Çok korkuyorum ve çok endişeliyim" demişti

Rauf Denktaş'ın 5 ay önce hastanede yapılan görüşmede Denktaş'ın dile getirdiği son sözleri aktarıyorum. Tarihe kayıt düşmek için...

* 2002'de Annan Planı pazarlığı sırasında konuştuğumuzda, "Girit gibi Kıbrıs da gidiyor" diyordunuz. Bugün hâlâ Kıbrıs sürecinde Girit gibi kopuş havası var mı?
Çok korkuyorum ve çok endişeliyim.

* Öyle mi?
"Milli davam budur. Vazgeçilmez" diye bir değerlendirme olmalı. Yunanistan ve Rumlar açıkça söylüyorlar bunu. Kıbrıs Helenizmin bir parçasıdır diyorlar.

* Ama 2002'deki siyasi durumla bugün farklı değil mi? Şimdi AB yolu kapanmış görünüyor.
Kapandı ama Kıbrıs da Avrupa Birliği'ne girmiş oldu.

* Ama sonra Kıbrıs'ı gözden çıkartmak için bir neden kaldı mı?
AB Kıbrıs konusunda Türkiye'ye baskı yapıyor. Kabul edilmez bir baskı yapıyor. Bu da Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne bakış açısını değiştiriyor yavaş yavaş. Daha ileride biz Avrupa Birliği'nden vazgeçtik Kıbrıs'tan sorumlu biziz. Bunu AB'nin anlamasını ve açıklamasını isteriz diye bir konuma girebilir. Bu gidişatın sonunda AB Türkiye'yi kritik etmek yolunu tercih ederse, Türkiye'ye suçluymuş gibi "Sen vazgeç. Kıbrıs meselesini gel hallet" çağrısında bulunmaya devam ederse, bunu yapmadığı takdirde Kıbrıs Türklerine ceza vermek için eski siyasetini sürdürürse, Türkiye buna razı olamaz. Avrupa Birliğiyle Türkiye arasında, Kıbrıs yüzünden bir kavga çıkması pek muhtemel. Denktaş'ın yorulduğunu görünce, "İsterseniz ara verelim tekrar geleyim" dedim. "Bekleyeceğim" diye cevap verdi. Yorgundu ama yeniden Kıbrıs davasına sarıldığını hissetmek onu canlandırmıştı sanki. "Efendim bir proje çerçevesinde konuşalım mı?" diye sordum. Gözlerini evet dercesine kapattı. "Bekleyeceğim" diye tekrarladı. Ama 2 gün sonra ikinci beyin kanamasını geçirdi ve bir daha buluşamadık. Güle güle kahraman...

'ÇOCUKLARIMLA ÇOCUKLUKLARINI YAŞAYAMADIM, ÖZLEM İÇİNDEYİM'
Denktaş'la 5 yıl önce Lefkoşa'da buluşmamız çok farklıydı. Hiç tanımadığı annesini, 17 yaşında kaybettiği babasını anlattı. "Bana duygularınızı anlatan bir şeyler yazar mısınız?" dedim. Ertesi sabah bir sayfalık bir yazı uzattı bana. İlk kez Denktaş'ın herkesten gizlediği iç dünyasının kapısını aralıyordum: "Çocuklarımla çocukluklarını yaşayamadım. Onlarla gereğinde gülüp oynayamadım. Ben de, bensiz büyüyen çocuklarımın çocukluk hatıralarını anımsayamadığım için garip bir özlem içindeyim. Ölen 3 çocuğumuzun matemini de yeterince tutamadım. Münir'i 7 yaşında bademcik ameliyatında kaybettiğimde Ankara'daydım. İngiliz'in Rumları memnun etmek için 'TMT'cidir' diye tutukladığı, 30-40 kişinin serbest bırakılmalarını sağlamak için Türkiye'deydim. Cenazede de bulunamadım. Eşimle 9 yaşındaki oğlum Raif'i İstanbul'a davet ettim ve birlikte İzmir'e ablamlara gittik. Yolda Raif bana, 'Münir nerede?' diye sordu. Kısa bir tereddütten sonra kendisine gerçeği söyledim ve Raif'in bir çiçek gibi içine kapandığını gördüm. Bir daha bu konuyu açmadı. Münir'i benden izinsiz niye ameliyata yatırdıklarını hiç konuşmadık. Yıllar sonra Raif trafik kazasıyla hayatını kaybettiği tarihten birkaç ay önce bana geldi: 'Baba, Münir'le dedemin mezarlarının etrafını demir parmaklıklarla çevirttim. Güzel oldu' dedi. Münir'i rüyasında görmüş ve içinden gelmiş. Ağlamak istedim ancak ağlayamadım. Sarılıp öpmek istedim, yapamadım. Duygularımı dışa belli etmemek, içinde bulunduğumuz durum nedeniyle olacak, bir karakter haline gelmişti. Kıbrıs meselesi ve omuzlamak zorunda kaldığım sorumluluklar mı buna mani oldu, yoksa doğuştan mı bu böyleydi, pek bilemiyorum."

 Nur BATUR_Sabah

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.