Öyle herkes yiyemezdi Pringles'ı. Star gazetesi verecek de anca öyle. O fiyattan Pringles alıp yemek, paraya para demeyen ailelerin çocukları içindi.
Misafirliğe gittiğinde kumandaya baktın ve kararını verdin. Mantık basit. Az tuş demek az fonksiyon demek, yani fakirlik. Ne kadar işe yaramayan tuş, o kadar zenginlik.
Biz fazla süren oyun seansları sonrası (1-2 saat falan yani) adaptörü soğutalım da ateriye zeval gelmesin diye çabalarken zengin çocuklar yavaştan 3 boyutlu ortamlara akıyorlardı.
Evlerimizde bulunan ucuz metal işçilik sahibi çeşitlerine benzemeyen, adeta görsel ziyafet sağlayan bu takımlara sahip olanlar elbette zengin olmalıydı.
Vitessiz BMX'ler de güzeldi hoştu ama bir Bianchi'nin havasını yaşatamıyordu. Bianchi sahibiysen Bianchi sahipleriyle sürerdin, öyle sınıfsal ayrımlar yaşatırdı insana.
Bizlerde en fazla 12'lisi olurdu. Buna sahip olan arkadaşlar resim derslerini bireysel şovlarına dönüştürürlerdi. Kullanmak istediğimizde bizleri süründürüp zevk alırlardı. Çünkü zenginlerdi.
36'lık pastel boyaların ekürisiydi, yanında bu varsa artık zenginlik çok abartı seviyedeydi. Bunlara sahip olan çocuk şatoda falan oturuyor olmalıydı.
Şahin'in daha üst modeli olduğundan havalı gelirdi, çünkü Şahin'ler arasında Doğan zenginlik demekti. Hem de SLX. Neyse ki gerçeği büyüyünce anladık.
Çocukken havalı olmak için LC Waikiki'den giyinmek yeterdi. Torbası varsa okula bişey götürüleceği zaman kullanılırdı, logosu bile estirirdi zenginlik havasını.
Nerede abidik gubidik meyve yiyen aile var, işte orada zenginlik var. Kilolarca mandalina alsan 1 kilo kivinin hissettirdiği kadar zengin hissettirmezdi.
O merdiven ister büyük kata çıksın ister dandik bir küçük odaya çıksın, her türlü gözümüzde zenginlik işaretiydi.
Hava atmak için okula getirenler bile olurdu. Valla bizde de olsa getirirdik çünkü zenginlik bunu gerektirirdi.
Ailelerimizin bize aldığı desenli beyaz spor ayakkabılarının yanında çok havalı dururlardı. Bunu giyen çocuk tabii ki de zengin olmalıydı.
Sahip olup giysek ışık çıkardığımızı bile göremezdik ama yine de isterdik. Çünkü bunları zenginlerin çocukları giyerdi.
Oyuncakların kralıydı, onlarca oyuncağa bedel fiyatından dolayı zengin arkadaşlarımızın action-man'lerine doğru düzgün dokunamazdık bile kırarız falan diye.
Bizim evlerimizde en fazla düz beyaz peçeteler olduğundan rengarenk desenlilerine rasladığımızda diyorduk ki aha bu zenginlik belirtisi.
Amcanız, dayınız, teyzeniz artık Almanya'da olan her kimse, size çikolata getiriyorlarsa siz de zenginsiniz demekti.
Misafirliğe gidip bunu gören erkek çocuklarının bile içi burulmuştur. Ev içinde ev var ve onunla oynuyorsun, müthiş olay. Evception.
İşte çocuklukta zenginliğin nirvanası. Bu sende varsa sen Sabancı'nın çocuğu falan olmalısın. Akülü araban olduğunda diğer çocuklardan kendini soyutlamazsın aslında, sadece bunu kullanmaktan onlarla oynamaya sıra gelmez o kadar.