Çizgi kahramanın arkasından porno tuzağı çıkabilir
Güvenli internet için alınan tedbirler, kısa süre sonra yetersiz kalıyor. Çünkü kötü niyetli kişilerin, güvenlik duvarını aşması uzun sürmüyor. TİB, çizgi film kahramanlarının arkasına saklanan porno tuzağını bozmaya çalışıyor.
Yüz milyonlarca site ve milyarlarca sayfadan oluşan, büyümesine gelişmesine sürekli devam eden internet, iletişimden eğitime, sağlıktan ekonomiye birçok alana etki ediyor. Hizmetleri ile hayatı kolaylaştırırken, birçok zararlarını da görüyoruz. Zararların önemli bölümü, interneti kötü amaçları için kullananlardan kaynaklanıyor; fakat riskleri önemseyip tedbir almayanlar da zarara davetiye çıkarıyor.
İnternette problemlere karşı daha oluşmadan önleyici tedbir alınabildiği gibi bazen koruyucular gerekiyor. Hassas internet kullanıcıları kendi imkânları ölçüsünde bu tedbirleri alıyor; ama asıl devletin ve internet servis sağlayıcısının (İSS) da üzerine düşen görevler var. Kullanıcılar açısından akla ilk gelen tedbirler antivirüs ve ebeveyn kontrol programları. Devletin de düzenleyici görevini yerine getirerek kuralları koyması ve kontrolü sağlaması lazım. Çünkü çocuklar oyun sitelerinde gezinirken, uygunsuz içeriğe sahip reklamlarla karşılaşabiliyor veya bu sitelerden içeriği zararlı sitelere yönlendirilebiliyor. ‘Oyun sitesi’ görünümündeki pornografik sitelerde çocuklar, cinsel istismar, sanal seks ve kumar gibi tehlikelere maruz kalıyor. Popüler çizgi kahramanlar kisvesi altında çocuklara porno tuzağı kuruluyor.
İnternetin zararlarını daha çok sansasyonel bir olay olduğunda ve internetle ilişkilendirildiğinde hatırlıyoruz. Biz birilerinin suç işleyerek konuyu gündemimize getirmesini beklemedik. Devlet adına internetle ilgili çalışmalar yapan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) çatısı altındaki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı (TİB) ziyaret ettik. TİB İnternet Dairesi Başkanı Osman Nihat Şen ile yapılan çalışmalar üzerine konuştuk.
Yapılan araştırmalarda, çocuk ve gençlerin internette istenmeyen içeriklere maruz kaldığı ve bu durumla başa çıkmakta zorlandıkları tespit edilmiş. Çocukları koruması ve onlara yardımcı olması gereken aileler ise bu konuda çok yetersiz. Avrupa Çevrimiçi Çocuklar (EU Kids Online) Araştırma Projesi’nin sonuçlarına göre, ailelerin sadece yüzde 29’u internet kullanıyor. Ebeveynlerin yüzde 36’sı çocukları olumsuz durumlarla karşılaştığında ne yapmaları gerektiğini konuşuyor ki, bu düşük bir oran. TİB’in Ailelerin İnternet Algıları ve Eğilimleri araştırmasına göre de ebeveynlerin yüzde 62,4’ü internetin güvenli kullanımı konusunda yetersiz olduğunu düşünüyor.
İnternet kullanmayan veya bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynin çocuğuna yardımcı olabilmesi çok zor. Çünkü çocuklara olumsuz durumlarda ne yapmaları gerektiğini söylemek gerekiyor. İngiltere’de Psikoloji Profesörü Tanya Byron yönetiminde yapılan ve 2008 yılı sonunda yayımlanan ‘Dijital Dünyada Güvenli Çocuk Raporu’ndaki tespit çok önemli: “Bir yüzme havuzunda cankurtaranlar bulundurulabilir, çevresel düzenlemeler güvenliğe uygun yapılabilir; ancak burada en etkili güvenlik önlemi o havuzda yüzecek olan çocuklara yüzmeyi öğretmektir.”
Osman Nihat Şen’e göre, çocukların çoğu internette zararlı içerikle karşılaştığında bunu ebeveynleri ile paylaşmıyor. Bu ebeveynle çocuk arasında sağlıklı diyalog olmadığını veya yeterli bilince sahip olunmadığını gösteriyor. Bu noktada ebeveynlerin, gerekli tedbirleri aldıktan sonra, çocuklarıyla karşılıklı güvene dayalı bir diyalog içerisinde olması çok önem arz ediyor. Zira ancak bu şekilde çocuklar karşılaştığı olumsuz durumları paylaşabilir. Anne babalar, yeri geldiğinde bir arkadaş gibi çocuklarıyla bu konuları konuşabilmeli.
TİB İnternet Dairesi Başkanı Şen, internetin güvenli kullanım bilincinin toplum genelinde oluşması için birçok kuruma görevler düştüğüne dikkat çekiyor: “İlgili kurumlar ve diğer tüm paydaşları işbirliğine teşvik etmek ve ortak çalışmalar üretilmesi için AB, ‘Safer İnternet Programme’ adı altında 55 milyon avroluk bir bütçe ayırdı. Söz konusu programdan önümüzdeki yıl Türkiye’nin de yararlanması bekleniyor. Özellikle STK’lar konuyla ilgili projeler geliştirmeli ve kamuoyunu bilgilendirmeli. Daha da önemlisi, eğitim müfredatına ‘Güvenli İnternet’le ilgili dersler konmalı. İnternetin doğru, etkin ve güvenli kullanımı ile ilgili araçların herkes tarafından kolaylıkla benimsenmesi hususlarında basın yayın kuruluşlarına da büyük sorumluluklar düşüyor. Basın yayın kuruluşları, teknolojiyi etkin olarak kullanan sağlıklı bir toplum yapısının inşasına, yapacağı yayınlarla öncülük edebilecek konumda.”
İnternet ortamında işlenen suçlarla ve özellikle çocuklar için risk oluşturabilecek içeriklerle mücadele etmek amacıyla, dünyanın birçok ülkesinde düzenlemeler yapıldığını belirten Şen, devletin de kendilerine çocukların istismarı başta, internet ortamında işlenen suçlara karşı tedbirler almaları görevi verdiğini söylüyor.
Birçok ülkede internet için özel düzenleme yok, bu büyük eksiklik. Mahkemeler, genellikle çocuk istismarının ön plana çıktığı suçlarla ilgili olarak ‘gerçek hayatta suç olan internette de suçtur’ anlayışına göre karar veriyor. 5651 sayılı kanun, başta aile ve çocuklar, belirli sosyal kesimlere yönelik suçların internet üzerinden kolayca işlenmesini önlemeye dönük hazırlandı. Kanunun en önemli özelliği internet içerik düzenlemeleriyle ilgili aktörlerin sorumluluk ve yükümlülüklerini belirlemesi. Kanuna göre, vatandaşlar internet ortamındaki suçlarla ilgili şikâyetlerini İnternet Bilgi İhbar Merkezi’ne (www.ihbarweb.org.tr) iletebiliyor. 3 yıl önce hizmete giren İhbar Web’e şimdiye kadar 250 binden fazla şikâyet ulaşmış.
TİB’in yaptığı internet içerik düzenlemeleriyle ilgili çalışmaları, internetin güvenli kullanımı, Uyar-Kaldır uygulaması, internetteki uygunsuz içeriğe erişimin engellenmesi olarak özetlenebilir. Son zamanlarda ‘Güvenli İnternet’ konusuna yoğunlaşan TİB, sigara için oluşturulan ‘Dumansız Hava Sahası’na benzer ‘Güvenli İnternet Sahası’ kampanyası başlatılması gerektiğine inanıyor.
TİB’in öncelikleri arasında internet kullanıcılarının, özellikle çocukların her türlü istismara karşı korunması ve bilinçlendirme çalışmaları ağırlık kazanıyor. Bu kapsamda çocuklara güvenli internet ortamı sağlamak için Güvenli Çocuk (www.guvenlicocuk.org.tr); ailelere, eğitimcilere ve toplumun diğer kesimlerine yönelik de Güvenli Web (www.guvenliweb.org.tr) internet siteleri hazırlandı. Özellikle ilköğretim çağındaki çocukların interneti güvenli kullanmayı öğrenmeleri ve bu konuda bilinçli hareket edebilmeleri amacıyla hazırlanan Güvenli Çocuk, eğitim ve eğlenceyi birleştiren oyunlar ve çeşitli etkileşimleri içeriyor. TİB, çocukların, gençlerin ve ailelerin bilinçli internet kullanmaları amacıyla kitapçık ve broşür de dağıtıyor.
TİB, talep eden müşterilere Güvenli İnternet hizmeti verilmesi için çalışmalar yapıyor. Güvenli İnternet Hizmet Paketi içerisinde kullanıcıların ihtiyaçlarına göre seçebilecekleri ve içerikleri TİB tarafından belirlenen aile, çocuk, yurtiçi internet profilleri bulunuyor. Örneğin, aile profilini tercih eden müşteri, TİB’in internet servis sağlayıcılara gönderilen kara listedeki web sitelerine erişemeyecek. Aile profilini kullanmak isteyen kullanıcı, ayrıca oyun site ve uygulamaları, sohbet site ve uygulamaları, sosyal medya site ve uygulamalarından birinin veya birkaçının filtrelenmesini isteyebilecek. İşletmeciler bu hususta aboneleri ayrıca ve açıkça bilgilendirmekle yükümlü olacak. Çocuk profilinde, sadece beyaz listede yer alan ve güvenilirlikleri TİB tarafından sürekli gözden geçirilen internet sitelerine erişim sağlanabilecek. Yurtiçi internet profili sadece yurt içinde barındırılan ve kara listede yer almayan web sitelerine erişim sağlayacak. Bu hizmetler isteyen herkese ücretsiz verilecek. Seçimi müşteri yapacak. Güvenli İnternet hizmeti eylül ayından itibaren verilmeye başlanacak.
Ailelerin yüzde 99’u endişeli
2010 yılında gerçekleştirilen ‘Ailelerin İnternet Algıları ve Eğilimleri Araştırması’ sonuçlarına göre; Türkiye’deki ailelerin yüzde 90’ı çocuklarının internet kullanırken çeşitli risklerle karşı karşıya olduğunu düşünüyor. Yaş aralığı arttıkça bu risk algısı beklenenin aksine artıyor. Anne-babalar, çocuklarının internet kullanırken ‘müstehcen’ ve ‘şiddet’ içerikli görüntülere maruz kalabileceğini ya da bu tür sitelere girebileceğini, internete veya cep telefonuna bağımlı olabileceğini, kişisel/özel bilgilerinin yabancıların eline geçebileceğini, internet üzerinden istismara/tacize maruz kalabileceğini, kötü niyetli kişilerle tanışıp arkadaşlık edebileceğini düşünüp endişeleniyor.
Sakıncalı içerikler, kişisel bilgilerin ya da özel görüntülerin kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve taciz gibi suçlar internet ortamında işlenen suçlara örnek gösterilebilir. Bunlar sadece çocukları değil yetişkinleri de mağdur ediyor. Maalesef, her gün internet üzerinden suiistimale uğrayan insanların haberlerini alıyoruz. Bu tür suçların takibi konusunda ciddi mesafeler alınmış olsa bile daha çok önleyici mahiyette olan tedbirler önem kazanıyor. İşte bu yüzden internetin güvenli kullanımı ve bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem arz ediyor.
Günümüzde, internete hızlı ve rahat erişim çocuk istismarın ve yayılmasını kolaylaştırıyor. Modern teknolojinin sağladığı imkânlara erişimin bu kadar kolay olması, söz konusu tehlikeyi çok yakınımıza getiriyor. Yaklaşık 2 milyar kişinin kullandığı bir ağ hâline gelen internet ortamında çocukları bekleyen en büyük tehlike istismar. Artık 3 yaşındaki çocuk bile bilgisayarın başına oturabiliyor. Web adreslerinin yanlış yazılması, aniden açılan pencereler, arama motorlarında istenmeden çıkan adresler ya da uygunsuz postaların alınması çocukları internet üzerindeki zararlı içeriklere maruz bırakıyor. Daha vahimi, kötü niyetli kişilerin çocuklarla irtibata geçerek onları tehlikeli ortamlara sürüklemesi. Mobil internet kullanımının artmasıyla birlikte çocuklar için yeni tehlikelerin ortaya çıkması muhtemel. Maalesef çocukların cinsel istismarının her yıl arttığı istatistikî verilerle sabit: IWF verilerine göre, çocuk istismarı 2003 yılından bu yana 4 kattan fazla artmış.
Osman Nihat Şen, istismar ile ilgili gelinen noktayı şöyle anlatıyor: “TİB’in İnternet Bilgi İhbar Merkezi’ne gelen şikâyetlerin yüzde 13’ünü çocukların cinsel istismarı ile ilgili konular oluşturuyor. Kurum tarafından gerçekleştirilen erişim engelleme tedbirlerinin yüzde 44’ü çocukların cinsel istismarına yönelik. Çocukların cinsel istismarına sebep olan internet yayınlarının kontrol edilebilmesi amacıyla yurt içi ve yurt dışından kanun uygulayıcı birimlerle sürekli irtibat hâlindeyiz. Bu işbirliği çalışmaları neticesinde TİB İnternet Bilgi İhbar Merkezi, ‘Uluslararası İnternet Bilgi İhbar Merkezleri Birliği’ne (INHOPE) üye olma aşamasına geldi. Dünyada çocuk istismarı içerikli internet yayınlarının durdurulması ve suçluların yakalanması konusunda görüş birliği var. Geçen günlerde İngiltere’de yapılan bir operasyonla, dünya geneline yayılmış ve 70 bin üyeli bir istismar ağı çökertildi. Operasyon kapsamında 670 şüpheli ve 230 istismara uğramış çocuk belirlendi. Şimdiye kadar tutuklananların sayısı 184’ü buldu. 60 çocuk ise koruma altına alındı. Bu operasyon kanun uygulayıcı birimler arasındaki işbirliğinin önemini biz kez daha ortaya çıkardı.”
Çocukları bekleyen tehlikeler
İnternet herkesin kullandığı bir araç olmakla beraber, özellikle çocuk ve gençler internet ortamında çok fazla vakit geçiriyor. 9-16 yaş grubu internet kullanıcılarının yüzde 70’i her gün internete giriyor, bilgisayar karşısında geçirdikleri süre günlük ortalama 1,5 saati buluyor. İlk zamanlar, okul ödevlerini yapmak ya da oyun oynamak için internete giren çocuklar, sonrasında internet kullanımlarını kontrol etmekte zorlanıyor. Çünkü internet dünyasında bilinmeyenlere açılan kapılar o kadar çok ki karşımıza nelerin çıkacağını bilmek, değil çocuklar ve gençler, yetişkinler için bile zor. Çocukların ve gençlerin internet ortamında karşılaştıkları tehlikeler şu şekilde sıralanabilir:
Ailesinin ilgisinden mahrum kalan çocuğun bu boşluğu internetle doldurma tehlikesi ortaya çıkabiliyor. Çocukların interneti tercih etmesi, ‘sanal ortam’la ‘gerçek hayat’ arasında bir bocalama yaşamalarına sebep oluyor. Aile yerine interneti tercih eden çocukların oranı yüzde 44,7. Çocukların, interneti kendi inisiyatifleri doğrultusunda kullanması, özellikle psikolojik açıdan olumsuz etkilenmelerine yol açacak sakıncalı içeriklerle (müstehcenlik, şiddet-nefret, uyuşturucu, kumar, terör ve sapkın düşünceler) karşılaşmasına yol açabilir. Psikologlara göre, pornografik görüntüler çocukların cinsellikle çok erken tanışmalarına ve cinsellikle ilgili sağlıksız bir altyapıya sahip olmalarına yol açıyor. Oyun sitelerinde, uygunsuz içeriğe sahip reklamlarla karşılaşabilirler veya bu sitelerden çocuklar için zararlı olabilecek diğer sitelere yönlendirilebilirler. ‘Oyun sitesi’ görünümündeki pornografik içerikli sitelerde çocuklar, cinsel istismar, sanal seks ve kumar gibi tehlikelere maruz kalıyor. Popüler çizgi kahramanları yoluyla çocuklara internette porno tuzağı kuruluyor. Bilgisayar veya internet ortamında oynanan oyunlar çocuklarda bağımlılık yapıyor. Pedofili hastaları (sübyancılar), interneti çocuklara ulaşmak için bir araç olarak kullanıyor. İnternet ortamında kişisel bilgilerini çekinmeden paylaşma ihtimalleri olduğundan, bu bilgiler daha sonra onların aleyhine veya zararına kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabilir. Sosyal ağlarda çocukların yüzde 25’i ev adreslerini, yüzde 29’u cep veya ev telefonlarını ve yüzde 51’i aile bireylerinin isimlerini paylaşıyor. Özellikle sosyal ağlar vasıtasıyla daha önce tanışmadıkları kişiler ile ailelerinin haberi olmadan gerçek ortamlarda görüşmek için anlaşabilirler ve karşılarına çıkan kişi, internet ortamında kendisini tanıttığı hâlinden çok farklı olabilir. Çocukların yüzde 65’i tanımadıkları kişileri arkadaş listelerine ekleyebildiklerini ifade ediyor. İnternet ortamında, siteye üyelik gerekçesiyle ailelerinin kredi kartı bilgileri gibi kendilerini mali yükümlülük altına sokabilecek bilgileri verebilirler. Kötü dil kullanımı ile karşılaşabilirler ve özellikle belli yaş grubundaki çocukların bundan etkilenmeleri kuvvetle muhtemeldir. Eğer herhangi bir filtre veya koruyucu program kullanılmıyorsa, internet ortamında sörf yaparken zararlı yazılımlar veya virüs programlarıyla karşılaşılabilir. Bilgisayar başında uzun süre vakit geçirmekten kaynaklanan iskelet sistemi deformasyonları yaşanabilir.
İnternete Güvenli Çağrı Merkezi Geldi
İnternetin güvenli kullanımı ile ilgili konularda vatandaşlarımızı bilgilendirmek, internet ortamında karşılaşacakları tehdit, suç unsurları veya yaşanan psikolojik sorunlarla ilgili yönlendirme yapmak amacıyla, 12 Şubat 2011’de ‘Güvenli İnternet Çağrı Merkezi’ (444 5 446) hizmete açıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.