Celal Demirci'den Algı Yönetimi Tepkisi: Şüphe Tüccarları
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Celal Demirci'nin referandum sürecindeki algı yönetimini deşifre eden yazısı...
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Celal Demirci'nin referandum sürecindeki algı yönetimini deşifre eden yazısı...
‘’Şüphe Tüccarları’’; Robert Kenner’in yönettiği 2014 yapımı belgesel bir film. Filmde; küresel iktidar/sermaye sahiplerinin menfaatlerini savunan çıkar şebekelerinin algı yönetimleri yoluyla gerçekleştirdiği toplumsal ve siyasi manipülasyonlar anlatılıyor. Bu çıkar şebekelerine hizmet eden algı yönetmenlerinin bilimsel veriler karşısında şüphe uyandırma ve algı satma taktikleri gözler önüne seriliyor.
Ülkemizde de referandum ve başkanlık süreciyle birlikte algı yönetmeni ‘’şüphe tüccarları’’ yeniden oyunlarını sergilemeye başladılar.
Bilindiği gibi iletişimin kızıl elması iknanın gerçekleşmesi için, ikna edilmesi gereken hedef kitlenin algısını bilmek lazımdır. Hedef kitlenin algılamalarını, tutumlarını, inançlarını ve davranışlarını sosyal radar projeleri, veri madenciliği çalışmalarıyla derleyen şüphe tüccarları oluşturdukları algı platosunda kişisel/ toplumsal algı ayarlarımızla oynuyorlar.
Algı yönetmeni şüphe tüccarlarının elinde dünya artık bize gösterilen dünyadır. ‘’Dünya bildiğimiz, tanıdığımız bir dünya değil. Hissettiğimiz bir dünya değildir. Dünyayı bize gösterilen tutum, algı, iletişim biçimde kavramamız, tanımlamamız, yaşamamız “gerçek“ ve “doğru“ olan tek ölçüt haline gelmiştir.’’
‘’Algılar gerçektir, çünkü insanlar algılara inanırlar. Algılar nasıl yorumladığımız, neye inandığımız ve nasıl davrandığımız sonucu oluşur.’’
Henry Kissinger’a atfedilen ‘’Bir şeyin olması pek o kadar önemli değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir.’’ sözü bir bakıma içinde yaşadığımız dünyayı da özetlemektedir.
Algı yönetimi; gerçek ne olursa olsun hedef kişi ya da kitlede tutum ve davranış değişikliği yapabilmek için kişilerin ve toplumların zihinlerindeki algıların istenildiği gibi şekillenmesini sağlamak, ikna etmek, tutum, davranış ve algısında istediği yönde bir değişiklik yaratmayı amaçlamaktadır.
Sosyal psikoloji alanında yapılan çalışmalarda insanların negatif bilgilere pozitif olanlardan daha fazla inanma eğiliminde olduğu ortaya çıkmıştır. Yani olumsuz haberler görüş oluşturmamızda olumlu haberlerden daha etkilidir, çünkü daha çok dikkatimizi çeker.
Bunun farkında olan şüphe tüccarları, algı yönetimi stratejileriyle üretilmiş korkular oluştururlar. Ve bu korkular; çoğu zaman gerçek korku ve tehditlerin önüne geçebilir. Böylesi bir algı yönetimi stratejisi ile amaçlanan; korkunun siyasal bir araç haline getirilmesi ve bu araçsallaştırmadan siyasi kazanımlar elde edilmesidir.
Söz konusu kişisel/ toplumsal güvenlik olduğunda insanın akıl ve duygularına hâkim olan korkuların, gerçek korkuların önüne geçtiği ve tehdit algılamalarının da çoğu zaman objektif gerçekliklerden ziyade ön yargılara dayalı olduğu tespit edilmiştir.
Bu kapsamda özellikle insanların korku ve öfke duyguları, algılarının yönetilmesi için tahrik edilmektedir. Bu duyguların etkisi altında yeteri kadar düşünemeyen kitleler, algı yönetmenlerinin kontrolüne daha kolay girmektedir. Korku duygusu özellikle sahip olduklarımızı kaybetme korkusu, bizim düşünce, tutum ve davranışlarımızın değiştirilmesinde etkili olmaktadır.
Bu süreçte okuduğumuz, dinlediğimiz veya izlediğimiz haberlerin çoğu ise gerçek değil gerçeğin kurgusudur ki buna da sunumsal gerçeklik deniliyor.
Referandum sürecine girilmesinden itibaren, şüphe tüccarlarının sosyal radar projeleriyle tespit ettikleri bireysel ya da toplumsal korkular araçsallaştırılarak, kurgulanıp önümüze konulmaya başlandı. “Başkanlık sistemi otoriter bir yönetime doğru gidiştir” Diktatörlüğün adımları atılmaya başlandı.” Cümleleri farklı biçimlerde sunularak, hala yaşam tarzı kaygısı yaşayanların teklifi incelemeden ezbere karşı çıkışları sağlanmaya çalışırken; diğer taraftan “Ya yarın bir başkası başkan olursa?” Ya yarın ……………………. olursa?” cümleleri ile hükümetin bugüne kadar ki politikalarını destekleyen kitlelerde şüpheler oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Oysa sadece demokratik bir yönetim biçiminden, güçler ayrılığının korunduğu ve düzenli serbest seçimlerin yapıldığı başka demokratik bir yönetim biçimine geçişin nasıl otoriterliğe yol açacağına ait şüphe cümleleri dışında bir açıklama yapılmadı.
Diğer taraftan yarın kimin başkan olacağı konusunda üretilen şüpheler ise açık bir biçimde milli iradeye hakarettir. Kendisi için doğru olanı büyük oy oranları ile seçen irade; elbette daha sonra da bu seçimi yapabilecek tarihsel birikime ve ön görüye sahiptir.
Siyasi tarihinde, parlamentoda ancak 15 tur oylama sonucu 6. Cumhurbaşkanının seçilebilmesi, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parlamenter sistemin ve dönemin yargı sisteminin 367 komedisi gibi yaşanan onlarca kriz, kurulamayan hükümetler, anlaşamayan koalisyon ortakları toplumsal hafızamızdan silinmeye çalışılıyor.
Bugünün sorunlarının dünün çözümlerinden kaynaklandığını görmeyen ve topluma göstermek istemeyen zihniyet; düşünüyorum o halde bende varım diyenlerin karşısına; ‘’düşünmeden varım, düşünürsem yokum’’ apagojisiyle çıkarak çözümsüzlüğü kalıcı bir hale getirme doğrultusunda bol bol şüphe üretiyor. Bu şüpheleri üretenler bulundukları zemine iyi bakarlarsa bir algı platosunun üzerinde durduklarını göreceklerdir.
Halkın büyük bir desteği ile ülkeyi yöneten iradenin, sorunların çözümüne ilişkin ortaya koyduğu yönetim sistemi değişikliğinin daha güçlü bir ülke, daha güçlü bir toplum hedefine ulaşma yolundaki faydalarına karşı ürettikleri tek şey; “şüpheler”…
Şüphe tüccarlarının musallat olduğu ülkem insanlarına üstad Abdurrahim Karakoç ‘’Tut Ellerimden’’ şiirinde şöyle sesleniyor;
Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.
Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.
Celal DEMİRCİ
https://twitter.com/celaldemirci
https://www.facebook.com/celaldemirci44
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.