Çalıştay'da İLKSAN'a Övgü Üstüne Övgü
Genel Sekreter Musa Akkaş ile Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, İLKSAN tarafından 75. Yıl etkinlikleri çerçevesinde Antalya’da düzenlenen çalıştaya katıldı.
Genel Sekreter Musa Akkaş ile Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, İLKSAN tarafından 75. Yıl etkinlikleri çerçevesinde Antalya’da düzenlenen çalıştaya katıldı. Çalıştay İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, MEB Müsteşar Yardımcısı Ferdağ Yıldırım, MEB Teftiş Kurulu Başkan Yardımcı Mehmet Birdal, Manavgat İlçe Milli Eğitim Müdürü, Gazi Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ile Uludağ Üniversitesi’nde görevli akademisyenler, Eğitim Sendikalarının Yöneticileri, İLKSAN’ın Eski Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri, Vakıf ve Sandıkların Yöneticileri ile İLKSAN İl ve İlçe Temsilcileri de katıldı.
Genel Sekreter Musa Akkaş, toplantıda yaptığı konuşmada İLKSAN, çalışma hayatı ve eğitimde yaşanan sorunlar ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Genel Sekreter Akkaş sözlerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, Başöğretmen M. Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve bu toprakları kanları ile sulayan aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarak başladı. Akkaş, “Ruhları şad mekânları cennet olsun. Onlara gerçekten çok şey borçluyuz. Bugün bağımsız ve özgür bir ülkede yaşayabiliyorsak, camilerimizden beş vakit ezan sesini dinliyor ve al yıldızlı al bayrağımız göklerde dalgalanıyorsa, hiç şüphesiz bunu Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz” dedi.
İLKSAN’IN önemli ve müstesna sandıklardan birisi olduğuna dikkat çeken Akkaş, İLKSAN’ın 75. yıldönümü nedeni ile düzenlenen toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti. Akkaş, “İLKSAN, 1943 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren çok önemli ve müstesna sandıklardan birisidir. Bugün buradaki şu görüntü, ülkemin her yerinden gelen temsilcileri de görünce İLKSAN yıkılmaz, güçlü bir sandık olduğuna inancım daha da arttı.” dedi.
İLKSAN’ın tarihi ile ilgili önemli bilgiler veren Akkaş şöyle konuştu: “ Sendikaların olmadığı 1990’lı yıllarda yaşanan bazı olumsuzluklar nedeniyle 1993-1996 yılları arasında yönetimi kayyuma devredilen İLKSAN, 1996 yılından itibaren bütün üyelerinin katılımı ile yapılan seçimler sonucunda oluşturulan organları eliyle yönetilmeye başlanmıştır. İLKSAN devlet garantisi altında olan bir kurumdur. Mensubu ve yöneticisi olmaktan gurur duyduğum Türk Eğitim-Sen eğitim çalışanlarının hakkını korumak için İLKSAN’ın ehil ellerde olması gerektiğine inanmıştır. Dolayısıyla bu sandık 1996 yılından bu tarafa Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ve eğitim çalışanlarının seçmiş olduğu Türk Eğitim-Sen temsilcileri tarafından yönetilmektedir. Dolayısıyla İLKSAN 1996 yılından itibaren güvenilir insanların elindedir.
1996 yılından önce maalesef sicili bozuk bir İLKSAN ile karşı kaşıyaydık. O tarihten sonra güvenilir, lekesiz, şaibesiz bir İLKSAN görüyoruz. Bundan da son derece gurur duyuyoruz. İLKSAN 1996 yılında eksi 3 milyon TL ile teslim alınmıştır. Bugün İLKSAN’ın nakit parası 1 milyar 294 milyon 343 bin TL’ye ulaşmıştır. 1996 yılında sandık üyeleri emekli olduğunda bir maaş tutarında emekli ikramiyesini alabiliyordu. Hatta bu para ellerine bir yıl içerisinde geçiyordu. Bugün ise emekli olan öğretmenimiz maaşının 10 katı tutarında ikramiyesini üç-dört gün içerisinde almaktadır.”
Türk Eğitim-Sen’in olduğu yerde hırsızlığa, adaletsizliğe, ahlaksızlığa, kul hakkı yemeye yer olmadığına dikkat çeken Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişe takılı kalmanın hiçbir anlamı yok. Bugün İLKSAN nerededir? İLKSAN’ın yapısı nasıldır? Mal varlığı artmış mıdır? Üyelerine maddi ve sosyal anlamda katkıları var mıdır? Bunlara bakmak lazım. Gözünde at gözlüğü olanlar, karama kampanyaları ile İLKSAN‘a çamur atarak maalesef kafa karışıklığı yaşatmaktadırlar. Türk Eğitim-Sen’in sayesinde eğitim çalışanlarının bir kıymet olduğunu İLKSAN ispat etmiştir. Türk Eğitim-Sen’in olduğu yerde hırsızlığa adaletsizliğe, ahlaksızlığa, kul hakkını yemeye yer yoktur.” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sandığı ele geçirmek için nelere başvurmadılar ki? Afişler bastırdılar olmadı, iftira attılar yine olmadı. Meydan okudular ama sandığı Allah’a şükür ki, ele geçiremediler. Kaldı ki sandık yönetiminde Bakanlık temsilcileri de bulunmaktadır.”
2012 yılı öncesinde yine İLKSAN’ın bir toplantısında Ali Yalçın’ın yaptığı bir konuşmayı hatırlatan Akkaş şöyle konuştu: “Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ‘İLKSAN seçimlerini kazanarak artık biz söz sahibi olacağız. İLKSAN’ı biz yöneteceğiz’ demişti. Gelinen noktada görüyoruz ki, bizim üye sayımızın iki katına sahip olan Eğitim Bir-Sen sadece İLKSAN’da 42 delege alabilmiştir. Türk Eğitim-Sen 133 delege kazanmıştır. Valiler, milletvekilleri, Belediye başkanları birçok bürokrat devreye girmesine rağmen seçimleri kaybettiler. 2016 yılındaki seçimleri de kaybedeceklerini anlayan Eğitim Bir-Sen bu kez seçimlere katılmama kararı almıştır. Yani er meydanından kaçmıştır. Seçime girme cesareti gösterememişlerdir. Çünkü korkutarak, ezerek, baskı kurarak üye yaptıkları insanlar, seçim sandıklarında Türk Eğitim-Sen delegelerine oy vermiştir.”
İLKSAN’ın bugün emin ellerde olduğunu kaydeden Akkaş, “İLKSAN’ı bugün büyük ve güvenilir kılan, İLKSAN’ın yöneticileridir. İlKSAN’ın başında emin, güvenilir Türk Eğitim-Sen üyesi olan İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri var. İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz ile yönetim kurulu üyelerini, denetleme kurulu üyelerini tebrik ediyorum. Yolsuzluk ve hırsızlıktan uzak mükemmel bir yönetim ve denetleme kurulundan oluşan bir yönetim vardır” diye konuştu.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “ İLKSAN’ın kapatılması, gücünün kırılması için her türlü yola başvurdular. İLKSAN, toplu sözleşme görüşmelerinin de konusu olmuştur. İLKSAN aidatlarının kaynaktan kesilmesinin iptali ile ilgili yetkili sendika talepte bulunmuştur. Ne gariptir ki, bakanlık bürokratları, toplu sözleşme görüşmelerine katılan hükümet tarafı bu teklifi uygun görerek tartışmaya açmıştır. Halbuki İLKSAN, kanunla kurulmuş bir sandıktır. Kanunun iptali ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleşebilir. Sandığı bu anlamda yok etmeye yönelik çalışmalardan sonuç alınamayınca başka yollara başvurmuşlardır. Oysa bu sandığı kapatmak yerine bu sandığı daha iyi nasıl işlevsel hala getirebilirizi tartışmak gerekir. ”
Eğitim-Bir-Sen’in neden bu çalıştayda olmadığını da soran Genel Sekreter Musa Akkaş, “Eğitim çalışanlarını baskı ile zorla üye yapmada varsınız, peki bugün neden burada yoksunuz? Sanıyorum ki eğitim çalışanlarının karşısına çıkacak yüzünüz kalmadı” diye konuştu.
“Türkiye’de en çok üye sayısına sahip olmakla övünen ama İLKSAN’da bir tane dahi delegesi olmayan sendika bugün burada yoktur. Çalışanlara baskı yaparak üye yapmakta varsınız. Bize üye olursan seni müdür yapacağız, müdür yardımcısı yapacağız demede varsınız. Ama 256.138 üyenin olduğu, onlarla ilgili yapılacak değerlendirmelerde, konuşmalarda İLKSAN’da yoksunuz. Ne iştir bu? Eğitim çalışanlarının karşına çıkacak yüzünüz olmadığınızdandır herhalde. Bugün bu toplantıya gelseydiniz de bu heyete İLKSAN ‘ın kapatılmasının gerekçelerini açıklasaydınız. Yüreğiniz yetmedi değil mi? Bir sendikaya yakışan gizli planlar entrikalar çevirmek değil, gelmek ve konuşmaktır. ”Bir eğitimci olarak, eğitim sendikasının yöneticisi olarak eğitimi önemsiyoruz. Peygamberimizin Hz. Muhammed(S.A.V.) ‘Beşikten mezara kadar ilim öğrenin ve ilimle geçen bir gece, ibadetle geçen bin geceden daha hayırlıdır.” diyor. Başöğretmen Atatürk’ün eğitim ve öğretmenle ilgili övgü dolu vecizeleri o kadar çoktur ki;.Bugün ülkemizde yaşanan terör, şiddet, kargaşa, hırsızlık olaylarının altında eğitimsizliğin büyük rolü vardır.
MEB önemli bir bakanlıktır. Geçmişten bugüne baktığımızda Cumhuriyetin ilk dönemleri hariç olmak üzere bilimsel bir eğitim sistemin oluşması için çaba harcandığını söylemek zor olsa gerek. Eğitim sistemi dayatma ve öç almaya yönelik bir sistem haline gelmiştir. Her siyasi iktidar kendi ideolojisini eğitim sistemine uyarlamıştır. Bırakın her iktidarı bir siyasi partinin iktidarında her gelen bakan kendine göre bir sistemi uyarlamaya çalışmıştır. MEB’de maalesef işler iyi gitmiyor. MEB’de sorunlar azalması gerekirken yeni çıkarılan yönetmeliklerle artmaktadır. TEOG’un kaldırılması, öğretmen performansı değerlendirmesi, Rehber öğretmenler yönetmeliği, mülakatla sözleşmeli öğretmen alımı, yönetici görevlendirmeleri bunlardan bazılarıdır. Sayın Bakan İsmet Yılmaz, ‘Bizim doğalgazımız yok, petrolümüz yok, elmasımız yok ama elmastan daha değerli eğitimimiz var.’ diyor. Halbuki her şey ortada MEB eğitimde sınıfta kalmıştır.
Eğitimdeki yaşanan olumsuzlukları teyit edercesine bakın Sayın Cumhurbaşkanı 2017-2018 akademik yıl açılışında ‘her alanda büyük reformlar yaptık ancak eğitim, öğretim ve kültürde başarısız olduk.” diyor.
Eğitimde öğretmenin saygınlığının korunması son derece önemlidir. İstediğiniz kadar bina yaptırın, müfredat değişikliği yapın, ders kitaplarını ücretsiz dağıtın; eğer öğretmeninizi mutlu edemiyorsanız, sosyal statülerini yükseltemiyorsanız, itibarlarını koruyamıyorsanız, eğitimde başarılı olmanız mümkün değildir” dedi.
Kamuya sözleşmeli ve mülakatla alımlarını da sert bir dille eleştiren Akkaş, “Mülakatın olduğu yerde torpil vardır.” dedi. Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “İki, üç dakikalık süre içerisinde kimin öğretmen olup olmayacağına karar veriyorsunuz. Mülakatın olduğu yerde torpil vardır. Mülakat ciddi tartışmalara açıktır. Mülakata giren adaylar büyük emek sarf ederek okullardan mezun olmuştur. KPSS’de başarılı olmuşlardır. MEB’in mülakat sevdasından vazgeçmesi gerekmektedir.”
Yönetici atama konusuna da değinen Akkaş şöyle konuştu: “Milli Eğitim Bakanlığı’nda yöneticilik son derece önemlidir. Ancak iyi yetişmiş yöneticiler ile başarı sağlanabilir. Yönetici atamalarında maalesef mide bulandıran olaylara şahit oluyoruz. Geçmişte yönetici atamaları yazılı sınav sonucuna göre yapılırken, 2014 yılında çıkarılan Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı Yasası ile birlikte mülakatla yönetici görevlendirmesi yapılmaktadır. Bu Mülakatlarda çirkin masa başı oyunlarına şahit olduk. Dinimiz işi ehline verin diyor. EHİLDE kasıt liyakat kariyer midir yoksa yandaşımız mıdır! Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) iş, ehil olmayan kişilere verilince kıyameti bekleyin. Kıyametin kopması pek yakındır’ diyor. Bu ülkede bölücü olmamak şartıyla mezhebi, meşrebi sendikası ne olursa olsun herkesin yönetici olma hakkı vardır. Maalesef atamalarda liyakat ve kariyere bakılmamaktadır. Yönetici atamalarında alenen haksızlık yapılmaktadır. Kul hakkı gasp edilmektedir. Bunun adı hırsızlıktır. MEB böyle anılmamalıdır. Bu ayıptan MEB kurtulmalıdır. Bu uygulamalar MEB’e yakışmamaktadır.
Mülakat uygulamasının ortaya koyduğu istenmeyen durumlar, hem çalışanların motivasyonunu bozmakta, hem de insanlarımızın adalet kurumuna ve devlete olan güvenini sarsmaktadır. Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değildir. Yönetici atamalarında yaşananlar üzüntü vericidir.15 Temmuz ihanetinden ders alamayan yerli çeteler kendilerine teslim olmayanlara hayat hakkı tanımıyor. MEB taşraya hakim olamamıştır Meydan maalesef yerel çetelere teslim edilmiştir. İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı bu çetelere karşı gerekli tedbiri almak ve kamu düzenini liyakatli, kabiliyetli insanlara teslim etmelidir.”
Liyakatle ilgili de açıklamalar yapan Akkaş, “Sayın Cumhurbaşkanı da ‘Metal yorgunluğu var. Kariyer ve liyakat ilkelerine göre atama yapılmadığından dolayı bunlar yaşanıyor’ diyor. Bu açıklama Eğitim Bir-Sen’i rahatsız etmiş olmalı ki, liyakat kariyer üzerine çalıştay düzenlediler. Kimi kandırıyorsunuz foyanız ortaya çıktı. Başarısızlığınız ortaya çıkınca liyakat kariyer demeye başladınız. Sizi kimse affetmeyecek Yaptıklarınız bedelini tabi ki ödeyeceksiniz. Biz istiyoruz ki, bundan sonra eğitim çalışanları arasında ayrım yapılmadan yönetici atama yönetmeliği çıkarılsın. Bilgisiz, bencil, donanımsız yönetilen bir kurum ve kuruluştan istenilen hizmeti başarıyı sağlamak mümkün değildir. Türk Eğitim-Sen olarak mülakatı kabul etmiyoruz. Vatansever insanların dışlanmasına sessiz kalmayacağız. Mülakat rezaleti devam ettiği sürece önümüzdeki dönemde mülakat sürecinden önce üyelerimizle istişare ederek, bu sınavlara girip girmeme konusunu masaya yatıracağız. Üyelerimizin kanaati sınavlara girmeme doğrultusunda olursa, sınavları protesto ederek, üyelerimizin girmemesini isteyeceğiz. Bu tamamen MEB’in yönetici atamada yapacağı değişiklikler ve alacağı tedbirlerin sonucuna göre değişecektir. Biz bu ülkede huzur istiyoruz. İnsanları ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, kamplara bölünmediği bir yönetim anlayışının hakim olmasını istiyoruz. Türk Eğitim-Sen olarak bunun gerçekleşmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.