Bülent Arınç sessizliğini bozdu! Tayyip Bey bana ne derse desin...

Bülent Arınç sessizliğini bozdu! Tayyip Bey bana ne derse desin...

Bülent Arınç sessizliğini bozdu! Tayyip Bey bana ne derse desin günün birinde... AK Parti kurucularından Bülent Arınç, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun partiden ayrılmaması için uğraş verdiğini ama beceremediğini söyledi.

Bülent Arınç sessizliğini bozdu! Tayyip Bey bana ne derse desin günün birinde... 

AK Parti kurucularından Bülent Arınç, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun partiden ayrılmaması için uğraş verdiğini ama beceremediğini söyledi. Onlara hain diyemeyeceğini ifade eden Arınç, Erdoğan'la ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulundu

ERDOĞANLA BİR GÜN HELALLEŞECEKLER

AK Parti kurucusu Bülent Arınç, Independent Türkçe'den Can Bursalı'nın sorularını yanıtladı. Siyasetten ayrıldığında troller tarafından saldırıya uğradığını söyleyen Arınç, Erdoğan'la da bir gün helalleşeceklerini umduğunu ifade etti. 

Arınç, Mevcut kadrolar itibarı ile bu mümkün mü AK Parti açısından?

Bu soruya ek olarak bir de şunu sormak istiyorum; AK Parti ile üyelik haricinde ilişkiniz sürüyor mu?" sorusunu şöyle yanıtladı:

Biliyorsunuz 2015'te ben aktif siyasete veda ettikten sonra bazı troller ve troliçeler beni hedeflerine koydular. Beni yıpratmak istediler. Bu 2014'ten sonra başlamıştı aslında. Fakat siyasetin dışına çıkınca, hükümetin dışına çıkınca affedersiniz sırtlan gibi saldırdılar. Ben de boş durmadım. Onlara cevap verdim. Tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında olan ve ona 'Reisim' diye hitap eden bazı yazarlar beni dillerine doladılar. Onlarla da bir çekişmenin içerisine girdik. Bu bizi yıprattı. Ben bu yanağıma tokat vurdunuz, öbürü de hazırdır gelin buna da vurun diyecek bir adam değilim. O zaman bir soğukluk yaşadık. Ama 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimini gördükten sonra, ben her şeyi sıfırladım ve tekrar Tayyip Bey'in yanında ve AK Parti'li olarak bulunmak gerektiğini kendimi inandırdım, başkalarını da inandırdım.

'ŞU ANDA BULUNDUĞUM YER AK PARTİ'DİR'

Yani şu anda bulunduğum yer AK Parti'dir. AK Parti benim elimde doğmuş. Ben AK Parti'nin sahibiyim, kiracısı değilim. AK Parti'yi kim kurdu denilince 70 tane kurucusu, 53 tane milletvekili var ama en başta da 2-3 kişi sayılıyor. Yani bazen 4'e çıkarıyorlar. Tayyip Bey, Bülent Arınç, Abdullah Bey, Abddullatif Şener. Ya Abdullatif Şener ile Abdullah Bey'i bugün saymasak bile, ben bu kurucuların en başta geleniyim ve ilk TBMM Başkanı'yım. İlk grup başkanıyım. 6-7 sene başbakan yardımcılığı yaptım.

MUTLAKA HELALLEŞİRİZ

 Bu partiden dışarı çıkmayı düşünmem. Bu partiden başkasına başımı çevirmeyi düşünmem. Bu yüzden Gelecek Partisi'ne ve Deva Partisi'ne de başımı çevirmedim. Ayrılmamaları için çalıştım ama onlar o yolu seçtiler. Başkaları gibi onlara hain diyecek durumda da değilim. Onlar bizim arkadaşlarımız. Birlikte siyaset yaptık. Ve bir kötülüklerini de görmedik. Ama siyasetten yanlış yapmakla, yaptığı işlerdeki yanlışlıkları birbirinden ayırmak lazım. Siyaseten yanlış yapmış olabilirler. Hangimiz yapmıyoruz ki? Ben şu anda AK Parti'liyim. AK Parti'li kalacağım. Ve Tayyip Bey bana ne derse desin, günün birinde mutlaka helalleşiriz.

SEDAT PEKER'İN İDDİALARI 

Arınç, Sedat Peker'le ilgili sorulan "Türkiye'nin gündemi de bu konuya kilitlendi. Sizin değerlendirmeniz nedir?" sorusuna şöyle yanıt verdi:  Ben Sedat Peker'in konuşmaları veya burada söz ettiği insanlar ile ilgili olarak, isim bazında bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Ama bir olgu var. Bu olgu üzerinden yaşadığım birkaç konuyu size aktarmak istiyorum. Şimdi bir defa, yolsuzluk dünyanın en eski işidir belki. Ama yolsuzluk yani haksız kazanç, nüfuz suiistimalinin yasalarımıza göre suç olmasının yanında inancımız da bunu reddeder. İnancımızda alın teri kutsaldır.

Yargı gereğini yapmalıdır. Nasıl yapacak? Bütün bu iddiaları en ciddi biçimde inceleyecek ve sonucu kamuoyuna açıklayacak. Lohusa kadınların bile tutuklandığı, çocukları ile beraber cezaevinde kaldığı bir Türkiye'de, kanser hastalığı ile boğuşurken bile tahliye edilmeyen insanların bulunduğu bir Türkiye'de tutuklamalar yapılacaksa bu ağır suçların sahipleri hakkında herhalde yapılacak. Bu yargının görevidir. Tabii Adalet Bakanımızın yargının, HSK'nın ve bunlara talimat verme durumunda olan herkesin 'Bu olayların üzerine gideceksiniz arkadaş. Ben sizden adalet bekliyorum' demesi lazım. Şimdi işin yargı boyutu, emniyet bürokrasisi boyutu var. Emniyetin dışında başka eller de olabilir. Kendi içlerinde tekrar bir arınma gerekiyorsa, bunu yapacaklardır. Ve vatandaşa bilgi verilecektir. Tatmin edilecektir.

Çünkü demokrasinin iki önemli ölçütü şeffaflık ve hesap verebilirlik. Her şey şeffaf olacak. E bu adam bunları bugün söylüyor, acaba doğru mu? Yanlış da olabilir. Ama onları araştırma görevi, yargının görevi. Bir bak bakalım ne diyor? İtham ettikleri şeylere bir bak bakalım, onları bir dinle. Beraat- i zimmet asıldır. Hemen suçlu ilan etme. Bunlar özellikle bazı kişiler için şu anda Türkiye'de uygulanıyor. Ama bazı insanlar için de peşinen terörist denerek ismi de konulabiliyor. Hukuk bu, Balzac demiş ki adalet örümcek ağına benzer, küçücük sinekler takılırlar, ama eşek arıları deler geçer. Bu tarife uymasın bizim adaletimiz. Çünkü Allah bize emrediyor adaleti. Bu seküler hukuk için de böyledir. Bütün bunların araştırılması, devletin görevidir, yargının görevidir, emniyetin görevidir, güvenliğin görevidir. Bütün buralarda aksaklıklar olabilir mi?

Independent Türkçe

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.