Belgeleriyle Ermeni vahşeti

Belgeleriyle Ermeni vahşeti

Ağrı Valiliği'nden kompleskli aydınlara cevap niteliğinde bir kitap; Ağrı bölgesinde Ermenilerin yaptığı katliamlar: Son dönemde sözde aydınların “Ermeni Katliamı” var diyerek başlattıkları “özür diliyoruz” kampanyasının ardında, “Orhan Pamuk Nobel aldı b

Ağrı Valiliği Ermenilerin Ağrı'da yaptığı katliamları belgeleriyle birlikte bir prestij kitapta topladı. Ağrı bölgesinde 'Ermenilerin Yaptığı Katliamlar' ismini taşıyan kitap, son dönemdeki sözde soykırım iddialarını da yalanlamış oluyor. Kitabı hazırlayan İsmet Alpaslan, Ağrı'da yüzlerce köyü gezmiş ve Ermeni eşkıya sürülerinin yaptıklarını daha bilinçli bir şekilde dinlemiş.

"KADINLARIN NAMUSU KİRLETİLDİ"

“O günlerin korkunçluğunu açlık ve sefaletini gözlerimle görür gibi oldum. Katledilen, işkence gören, zulmedilen, namusları kirletilen masum kız ve kadınlar zorla göçürülen insanlar hala gözlerimin önünde” diyen Alpaslan devamla şunları söylüyor: “Evini-barkını, köyünü-kentini, malını-mülkünü, kısacası her şeyini terk edip canını kurtarmak için kaçan sefil insanların kafilesi... Açlık, yokluk ve ölümün egemen olduğu günler... Konuşurken bazılarının gözleri doldu, hüzünlendi; bazıları yakın akrabalarını, çocukluk arkadaşlarını, köylülerini gözlerinin önünde bir daha görmüş olacaklar ki hüngür hüngür ağladı... Onlar o korkunç günleri anlatırken, ben dinlerken yüreğim sızladı; birlikte gözyaşı döktüğümüz anlar oldu.

Ermeni vahşeti beni öylesine sarstı ki, günlerce, aylarca etkisinden kurtulamadım. Zira, Ermeni zulüm ve vahşetini yaşayan bir ailenin çocuğu olarak 35 yaşına gelinceye kadar baba tarafından iki amca ve iki hala dışında kimseyi görememiştim. Diğerlerinin çoğunu Ermeniler katletmiş, bir kısmı yollarda ölmüş, bir kısmı kaybolmuş... Bir insan için bundan daha hazin bir durum olabilir mi?”

ERMENİ TEZLERİ BELGELERLE ÇÜRÜTÜLMÜŞ

Kitaba önsöz yazan Ağrı Valisi H. İbrahim Akpınar, Osmanlı'nın doğudaki yüzbinlerce vatandaşının Ermenilerce katledildiğini söylüyor. Kitap bu süreci belgeleriyle beraber hem mikro, hem de makro düzeyde ele alıyor.

Ağrı'nın ilçelerini ve merkez köylerini tarihsel açıdan etüd eden kitap, Ermeni olayları ve Müslüman katliamını birebir yaşayan ve de gören yaşlı kişilerle yapılan röportajlarla Ermeni vahşetini gözler önüne seriyor. Kitapta toplu Türk ve Müslüman mezarlarının belgeleri de yer alıyor. Kitap, Ermeni tezlerini belgeleriyle çürüttüğü gibi aksine Müslümanların katledildiğini ispatlıyor. 3 bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde; Ermeniler ve Ağrı, 1. Dünya Harbi'nde Ağrı cephesi, Rus ordusunun geri çekilmesi ve Ermenilerin onların yerine geçişi, Ermenilerin sınırlarımızı aşması konuları yer alıyor. İkinci bölümde; Ermeni belasında Rusya'nın rolü, Ermeni devletini ilk tanıyan Türkiye olmuştur gibi konu başlıklarına yer verilmiş. Üçüncü ve son bölümde ise, Ermenilerin yaptığı katliamların canlı şahitleri yer alıyor. 100 kadar kişiyle birebir görüşülmüş canlı şahitlerin isimleri, resimlerinin de yer aldığı kitapta İngiliz belgelerinde Osmanlı Ermenileri de konu ediliyor.

"İNSANLARA RASTGELE ATEŞ ETTİLER"

Kitapta canlı şahitlerden 1905 doğumlu Bedriye Gökçen'in anlattıklarından bir bölüm; “(...) İsteğiniz nedir? Ne istiyorsanız verelim yeter ki bize dokunmayın” adam sözünü bitirmeden amcamı yani Abdullah amcamın babası Samet'i silahla vurdular. Amcam cansız yere yuvarlandı. Oraya toplanan insanlara da rastgele ateş ettiler. Ölenler, yaralananlar oldu.

"KÜFÜR EDEREK DÖVÜYOR, VURUP ÖLDÜRÜYORLARDI"

Öldürülenlerin akrabalarının feryatları, çoluk-çocuğun çığlığı birbirine karıştı. Köylü baktı ki katliam başlamıştı, herkes korkuyla canını kurtarmak için evine kaçarak kapıları arkadan kilitledi. Ermeniler saldırmaya başladı. Yakaladıklarını saklandığı yerden, bulduklarını küfür ede ede dövüyor, kılıç veya tüfek, ellerinde ne varsa o anda onunla vurup öldürüyorlar. Korkumuzdan dışarı çıkamıyoruz. Dışarıdan silah sesleri, feryat ve figanlar geliyor. Ölüm burnumuzun ucunda. Silahlı ve acımasız zalim Ermenilerden bizi kurtarması için Allah'a yalvarıyoruz. Çaresiz, korkudan titreye titreye bekleşiyoruz. Bir müddet sonra sesler kesilince çıktık ki, pek çok köylü ve akrabalarımızı öldürmüşler. Bazı evleri ateşleyip yakmışlar. Ermeniler ortalıkta yok, çekip gitmişler.

"ACIDAN, ÜZÜNTÜDEN NE YAPACAĞIMIZI BİLEMİYORDUK"

Samet amcam, Paşa Bey, Paşa Bey'in hanımı Seyran Hanım ve bu aileden olan diğer insanlar, kocası askerde olan Dilber gelini kundağı ile beraber, Behçet'in annesi Başhanım, Abbas oğlu Şamil ve Hacı Murat, Veli Bey'in oğlu Nebi, Abdullah, Süleyman, Süleyman oğlu Cafer, Hüsniye, Bayram kızı Gülenber, Abbas ve diğerlerini o zalim Ermeniler katletmişlerdi. Acıdan, üzüntüden ne yapacağımızı bilemiyorduk. Ağlamaktan, feryat etmekten kimsede mecal kalmamıştı. Şehit olanları toplayıp bir yere gömdüler. Oraya şehitlik diyoruz. Halam Didara ile Ahmet'in annesi Hüsniye'yi Ermeniler alıp saçından sürükleye sürükleye götürdüler. Hüsniye'yi sonradan öldürmüşlerdi.”

478 sayfalık büyük boy prestij kitapla ilgili ayrıntılı bilgiye (0472) 215 39 18 no'lu telefondan ulaşılabilir. Ayrıca www.agrikultur.gov.tr internet adresinden de bilgi alınabilir.

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.