Bediüzzaman'ın öğrencilerinden açıklama
Bediüzzaman Said Nursi 5 talebi yaptıkları ortak açıklamada, kendilerini Said Nursiye bağlı olarak adlandıranların siyasi tarafgirliğe bulaşmasını kınadıklarını açıkladılar
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin talebeleriAbdullah Yeğin, Hüsnü Bayramoğlu, Salih Özcan, Mehmet Fırıncı, Abdülkadir Badıllıağabeyler son günlerdeki tartışmalar üzerine kamuoyuna ortak açıklamada bulundular.
"İman hizmetinin töhmet altında" kaldığının belirtildiği açıklamada, Risale-i Nur talebelerininsiyasete bakışına dair metinler yer aldı.
Açıklamada şöyle denildi:
Risale-i Nur Külliyatının müellifi ve Risale-i Nurhizmetinin müessisi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hizmetinde bulunmuş ve bu Kur'an ve imanhizmetinin esaslarını bizzat ondan ders almış talebeleri olarak, aşağıdaki hususları muhterem kamuoyuna duyurmak ihtiyacını hissetmiş bulunuyoruz:
1. Risale-i Nur'un hizmet esasları içinde Bediüzzaman Hazretlerinin en fazla üzerinde durduğu ve büyükbir hassasiyetle riayet etmeyi bize ve bütün Nur talebelerine ders verdiği husus, bu hizmetin sadece vesadece iman hizmetinden ibaret olduğudur. Pek çok mektuplarda tekrar tekrar zikredilen bu husus, bir Emirdağ mektubunda da şu şekilde ifade edilmiştir:
"Risale-i Nur hiçbir şeye alet olamadığını ve rıza-yı İlahiyeden başka hiçbir maksada vesile olamadığını ve doğrudan doğruya herşeyden evvel iman hakikatlerini ders vermek ve biçare zayıfların ve şüpheye düşenlerin imanlarını kurtarmak olduğunu elbette sizin gibi Nur'un has şakirtleri biliyorlar."
Bu hakikat muvacehesinde kamuoyuna şunu arz etmek isteriz ki, insanlara hiçbir tarafgirlik gözetmeksizin ve hiçbir menfaat gütmeksizin Risale-i Nur'la iman hizmeti vermek ve muhtaç olanların imanlarını her türlü tehlike, vehim, vesvese ve şüphelerden korumaya çalışmak ve bu hizmetin mukabilinde ne maddi, ne de manevi hiçbir karşılık beklememek, Risale-i Nur mesleğinin olmazsa olmaz esasıdır. Bu esas feda edildiğinde, ortada Risale-i Nur hizmeti de kalmaz.
2. Risale-i Nur hizmetinin gaye ve mahiyeti münhasıran iman hizmetinden ibaret olduğundan, onun dışındaki faaliyetler tarafgirlik manasına gelebilecek her türlü davranıştan şiddetle kaçınmak gerekeceği izahtan vareste olmakla beraber, Üstadımız bu hususu müteaddit mektup ve müdafaalarındatekrar tekrar hatırlatmıştır. Bu mektuplardan birinde, "İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost, düşman derste fark etmez. Halbuki siyaset tarafgirliği bu manayı zedeler, ihlas kırılır. Onun içindir ki, Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nur'u - Risale-i Nur'u - hiç bir şeye alet etmediler, siyaset topuzuna el atmadılar" denmektedir.
İman hizmetinde bulunanların hariç cereyanlardan niçin uzak durmaları gerektiği, Bediüzzaman Hazretleri'nin şu ifadelerinde de çok net bir şekilde açıklanmıştır:
"Risale-i Nur şakirdlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasileridir. Çünki halisane hizmet-i Kur'aniye, onlara her şeye bedel kafi geliyor. Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklaliyetini ve ihlasını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevi maksadına alet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak... Hem dünya için dinini bırakan veya aletedenlerin nazarlarında, Kur'anın hiçbir şeye alet olmayan kudsi hakikatleri bir propaganda-i siyasette aletolmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, memuru ve amisinin o hakikatlarda hisseleri var ve onlara muhtaçtırlar. Risale-i Nur şakirdleri, tam bitarafane kalmak için siyasetive maddi mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lazım gelmiş."
Siyaset yoluyla vatana, millete, İslamiyete hizmet de elbette ki ihmal edilecek bir mesele değildir. Ancak herkese eşit şekilde hizmet sunması gereken bir iman cereyanının mahiyeti, siyaset yoluyla hizmettenbütün bütün farklıdır. Onun içindir ki, cemaat adına siyasi faaliyette bulunmak, siyasi partilerlepazarlıklar içine girmek, devlet içinde kadrolaşmak, iktidara ortak olmaya çalışmak gibi faaliyetlerin tamamı Risale-i Nur'un iman ve Kur'an hizmetiyle tam bir tezat teşkil etmektedir.Risale-i Nur talebeleri böyle faaliyetlerde bulunmayı Üstadlarından miras aldıkları kudsi hizmetinkudsiyetini bozmak olarak görürler ve bundan şiddetle kaçınırlar. Aynı şekilde, milletin reyiyle işbaşına gelen meşrü iktidarı muhafaza etmek ve memlekette asayişi ihlal etme istidadı taşıyanhareketlerden şiddetle kaçınmak da Risale-i Nur talebelerinin Üstadlarından ders aldığı en mühim esaslar ve düsturlardır; ancak onlar bunu hiçbir zaman bir menfaate alet etmezler, bir tarafgirlik haline getirmezler.
Nitekim Umum Nur talebelerine Üstad Bediüzzaman'ın vefatından önce vermiş olduğu en son derste:
"Aziz kardeşlerim, bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rıza-yı İlahiye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet İman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz" denilerek, asıl yapmaları gereken şey ifade edilmiştir.
3. İman hizmetinin mahiyeti kadar metodları da menfi siyasetin icabı telakki edilen adet ve uygulamalardan uzaktır. İmanın esası olan doğruluk, iman hizmetinin de en mühim esasıdır; yalan, iftira, iki yüzlülük, hile gibi fiil ve metodlar hiçbir zaman iman hizmetine yanaşamaz. Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, yol, sıdk ve doğruluk üzere olmaktır, der:
Sual: Herşeyden evvel bize lazım olan nedir?
Cevap: Doğruluk.
Sual: Daha?
Cevap: Yalan söylememek.
Sual: Sonra?
Cevap: Sıdk, ihlas, sadakat, sebat, tesanüd.
Sual: Yalnız...
Cevap: Evet...
Sual: Neden?
Cevap: Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. Şu burhan kafi değil midir ki, hayatımızın bekası, imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır?
Bir müdafaasında da "Sair dünyevi ve siyasi ve entrikalı cemiyet ve komitelerle münasebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz" demek suretiyle, Risale-i Nur hizmeti ile diğer faaliyetler arasındaki bu temel metod farkını ayrıca teyid ve tasrih etmiştir.
4. Siyasi tarafgirliğin en dehşetli neticesini, Bediüzzaman Hazretleri bir hatırasında şöyle anlatır:
"İslamiyetin hayat-ı içtimaiyeye dair bir kanun-u esasisi dahi, bu hadis-i şerifin, "(Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirini sımsıkı tutan bir bina gibidir)" hakikatidir. Yani, hariçteki düşmanların tecavüzlerine karşı, dahildeki adaveti unutmak ve tam tesanüd etmektir. Hatta en bedevi taifeler dahi bu kanun-u esasinin menfaatini anlamışlar ki, hariçte bir düşman çıktığı vakit, o taife birbirinin babasını, kardeşini öldürdükleri halde, o dahildeki düşmanlığı unutup, hariçteki düşman def oluncaya kadar tesanüd ettikleri halde; binler teessüflerle deriz ki, benlikten, hodfuruşluktan, gururdan ve gaddar siyasetten gelen dahildeki tarafgirane fikriyle, kendi tarafına şeytan yardım etse rahmet okutacak, muhalifine melek yardım etse lanet edecek gibi hadisatlar görünüyor. Hatta, bir salih alim, fikr-i siyasisine muhalif bir büyük salih alimi tekfir derecesinde gıybet ettiği; ve İslamiyet aleyhinde bir zındığı, onun fikrine uygun ve taraftar olduğu için hararetle sena ettiğini gördüm. Ve şeytandan kaçar gibi, otuz beş seneden beri siyaseti terk ettim."
İşte bu sebepten, tıpkı Bediüzzaman Said Nursi gibi, onun talebeleri de siyasi tarafgirliklerden uzak durmakta ve bu iman ve Kur'an hizmetine hiçbir siyasi tarafgirlik gölgesi düşmemesi için azami itina göstermektedirler.
5. Biz Risale-i Nur talebeleri, hizmetimizin prensiplerini kaynağı Kur'an ve Hadisten ibaret olan Risale-i Nur'dan ve onun müellifi olan Bediüzzaman Said Nursi'den alırız. Mevkii, maddi veya manevi makamı, şöhreti, ünvanı ne olursa olsun, hiç kimsenin indi tevilleri Risale-i Nur talebeleri için bir ölçü teşkil etmez. Risale-i Nur memleketimizin ve dünyanın en buhranlı dönemlerinden geçerek bugünkü muzaffer konumuna ulaşmışsa, Bediüzzaman Hazretlerinin büyük bir hassasiyetle muhafazasına çalıştığı "hizmet düsturları" sayesinde bu mümkün olabilmiştir. Yoksa, zamanın ve zeminin şartlarına göre hizmet tarzında birtakım değişiklik ve ayarlamalar yapılsaydı, şimdi Risale-i Nur hizmeti diye bir şey kalmazdı.
6. Son zamanlarda cereyan eden ve hepimizi üzen bazı gelişmeler, siyasi mahiyet taşıyan ve Nur'un safi hizmet telakkisinden çok uzak düşen bazı hareketlerin Risale-i Nur ile karıştırılmasını ve bu menfi hareketler sebebiyle bu iman hizmetinin töhmet altında kalmasını netice verdiğinden, biz Risale-i Nur talebelerinin böyle hareket ve faaliyetlerle hiçbir surette alakamızın bulunmadığını ve bu tür sakat anlayışların asla Risale-i Nur'dan kaynaklanmadığını açıklamak zorunda kalmış bulunuyoruz.
Aziz milletimize saygı ile duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.