"Başörtüsü sınav güvenliğine engel değil"

"Başörtüsü sınav güvenliğine engel değil"

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, sınavlara başörtüsüyle girilmesinin, sınav güvenliği açısından bir engel teşkil ettiğine inanmadığını belirterek, ''Eğer bu tür endişeler oluşursa özellikle parmak izi takibi ya da göz bebeği takibi gibi tedbirlerle sınav

Demir, 'yi kamuoyuna tanıtmak ve 27 Martta yapılacak Yükseköğretim Geçiş Sınavı'na ilişkin uygulamalar konusunda bilgi vermek amacıyla ÖSYM'de basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demir, Danıştay'ın, ALES Kılavuzunun yürütmesini durdurmasına ilişkin kararının hatırlatılması ve sınava başörtüsüyle girilmesinin sınav güvenliğini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine, ÖSYM'nin sınav yapan bir kurum olduğunu ifade etti.

Demir, şunları kaydetti:

''Bizim bütün odağımız sınav, sınavın sağlıklı yapılması, sınav sonuçlarının sağlıklı şekilde adaylara iletilmesi. Sınavlara yönelik olarak kılavuzlar YÖK tarafından oluşturuluyor. Dolayısıyla söz konusu olayda birinci muhatap YÖK olmuştur. Bizler de itirazların hazırlanma sürecinde destek verdik, ancak ana muhatap YÖK'tür.

Başörtüsü konusunda ise öncelikle şunu belirtmem gerekir, tabii ki hukuka saygılıyız, tabii ki hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve o bakımdan bunu fazla bir tartışma konusu yapmak istemiyoruz. Bizim ana amacımız veya ana var oluş sebebimiz, sınavı gerçekleştirmektir. Sınavda adayın en rahat olabildiği şekilde sınava girmesini sağlamaktır görevimiz. O bakımdan sınav güvenliğini zedelemeden bunun en rahat şekilde gerçekleştirilmesini istiyoruz.

Sınav güvenliği açısından bir engel teşkil ettiğine inanmıyoruz. Eğer bu tür endişeler oluşursa özellikle parmak izi takibi ya da göz bebeği takibi gibi tedbirlerle sınav güvenliğini sağlayacağımızı garanti edebiliriz. Bunun üzerinde de çalışıyoruz. O bakımdan tanınma için adayın nasıl giyindiğini çok da önemsemiyoruz. Ama adayın tanınmasını birinci planda tuttuğumuzu özellikle belirtmek isterim.''

Prof. Dr. Ali Demir, ''Polis ve öğrencilerin karşı karşıya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Öğrenci olaylarının bizi çok da ilgilendiren bir konu olmadığını düşünüyorum. Biz özellikle sınav öncesi sınav binalarına adayların istenmeyen aygıtlarla girmesini engellemek amacıyla güvenlik güçlerimizle çok yakın çalışıyoruz. Ama biz güvenlik güçlerimizi sadece kapıdaki kontrollerle sınırlıyoruz. Bina içerisinde herhangi bir şekilde emniyet güçlerimizin bulunmasını istemiyoruz. Bugüne kadar sınavlar bir güne has ve çok da öğrenci olaylarını bünyesinde barındıran bir olay olarak karşımıza çıkmadı. O bakımdan bunun, bizi çok da yakından ilgilendiren bir olay olmadığını düşünüyoruz.''

KPSS'DEKİ KOPYA İDDİALARI

Demir, KPSS'de soruların çalındığı ve kopya çekildiği iddialarıyla ilgili soruşturma konusundaki soru üzerine ''Göreve geldiğimde 'biz geleceğe bakacağız, yapacağımız sınavların daha nitelikli olmasına çalışacağız' demiştim ve öyle de yaptık'' dedi.

KPSS'ye ilişkin olayların savcılığa yansıdığını söyleyen Demir, savcı ile zaman zaman görüştüğünü, zaman zaman bilgi istediğini, kendilerinin de bu bilgileri geciktirmeden en sağlıklı şekilde vermeye çalıştıklarını belirtti.

Demir, şöyle dedi:

''Edinilen bir sonuç var mıdır, bana resmi olarak iletilen ya da gayri resmi olarak iletilen bir sonuç yoktur. Ben savcı beyin bu konuya zaman içerisinde çok net bir açıklık getireceğine inanıyorum. Bu sonuç belli oluncaya kadar da kaynakları kimlerdir, suçlular kimlerdir konusunda açıklama yapma taraftarı değilim.''

Sınavların gerek hazırlık aşamasında gerekse uygulama aşamasında bilinen tüm tedbirleri alarak sağlıklı biçimde yürütmeye çalıştıklarını ifade eden Demir, şunları söyledi:

''Bunu da başardığımıza inanıyorum. Sınavı hazırlayan komisyonlarda bir değişiklik söz konusu olamaz, çünkü suçlu ortaya çıkıncaya kadar tüm ÖSYM personelinin güvenli insanlar olduklarına inanıyoruz ve ÖSYM içerisinde böyle bir sevimsiz olayın gerçekleştiğine de inanmıyorum. Elimizden geldiğince kontrollü biçimde, kayıt altına alarak bütün faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Dolayısıyla aldığımız tedbirlerle sınavın sağlıklı şekilde gerçekleşeceğine inanıyoruz.''

Sınav güvenliği gerekçesiyle adaylara dağıtılan kalem ve kağıtların kalitesiz olduğu yönünde adaylardan eleştiri geldiğinin hatırlatılması üzerine Demir, hedeflerinin, her sınavda öğrendiklerini bir sonraki sınavda iyileştirmek olduğunu söyledi.

Demir, şöyle devam etti:

''Takdir edersiniz ki; kalem, silgi bizim temin edebileceğimiz en kaliteli araçlar idi, ama birtakım şikayetler aldık. Bunları iyileştirmek için tedbirler düşündük. Daha sonraki sınavlarda bunları daha da iyileştirdik. Her sınavın, bir önceki sınavdan aldığımız derslerle, öğrendiklerimizle daha mükemmel olmasına çalışıyoruz.''

Randevu usulü elektronik sınav konusunda da bilgi veren Demir, İstanbul, İzmir ve Ankara'daki sınav merkezlerinin altyapısının buna uygun hazırlandığını anlattı.

Demir, ''Ankara, İstanbul ve İzmir'deki sınav merkezlerimiz fiilen oluşturulmuş durumda. Sadece bir yazılım sisteminin kurulması söz konusu. Bunun üzerinde yoğun olarak çalışıyoruz. Bunu da önümüzdeki süreç içerisinde çok fazla gecikmeden yabancı dil sınavlarından başlamak üzere gerçekleştireceğiz'' dedi.

"İSTEYEN TÜM ADAYLARIN SINAVA GİRMESİNİ ÖSYM BAŞKANI OLARAK İSTİYORUM. BUNUN DA DOĞAL KARŞILANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, sınav güvenliğinin sağlanması amacıyla parmak izi alma ve göz bebeği tarama gibi yöntemlerin kullanılmasına ancak 6 ay sonra başlanabileceğini bildirdi.

Demir, ÖSYM'yi tanıtmak ve 27 Martta Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) ilişkin bilgi vermek amacıyla ÖSYM'de düzenliği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Sınavlara küpeyle girilmesine izin verilmediği anımsatılarak başörtülü adayların kulaklarının nasıl kontrol edileceği sorusuna Demir, şu yanıtı verdi:

''Sınav uygulaması esnasında gördünüz ve ben sınava giden tüm görevli arkadaşlarımıza şunu net bir şekilde ifade ettim; 'Bizim için önemli olan sınavın sağlıklı yürütülmesidir, sınavın güvenliğidir. Eğer şüphe ederseniz, endişe ederseniz kulaklarını da kontrol edebilirsiniz, kulaklık takmış mı, kulak arkasına bir şey gizlemiş mi? Bunu çok rahat bir şekilde hem sınava girerken, hem sınav esnasında kontrol edebilirsiniz.' Ancak şunu net bir şekilde söylüyorum sınava girmek isteyen tüm adayların sınava girmesini ÖSYM Başkanı olarak istiyorum. Bunun da doğal karşılanacağını düşünüyorum.''

Sınavda gözbebeği taraması ve parmak izi alınması uygulamasına ne zaman geçileceği sorusu üzerine Demir, bilişim teknolojisinin çok ilerlediğine ve ekonomik hale geldiğine işaret etti. Demir, şöyle konuştu:

''Geçtiğimiz haftaya kadar cevap kağıtlarının görüntülenmesini hayal etmek bile mümkün değildi. Bunu arkadaşların gayretleriyle geliştirdiğimiz yazılımla mümkün hale getirdik ve TUS'tan başlamak üzere daha sonraki yaptığımız sınavlarda ve bundan sonra yapacağımız sınavlarda cevap kağıtlarına erişimi sağladık. Benzer şekilde parmak izi teknolojisi de son derece gelişti. Biz bir fizibilite çalışması yaptırdık. Bu, sınav binalarına girişte de olabilir, sınav esnasında da olabilir. Elektronik olarak adayların parmak izlerinin okunması ve adayın gerçekten kendisi olduğunun teyidiyle sınava devamının sağlanması, önümüzdeki 6 ay içinde mümkün olmayabilir ama daha sonraki bir zaman sürecinde kısmen denemelerle başlayabileceğimize inanıyorum.''

''ÖSYM'NİN YATIRIM YAPACAK GÜCÜ VAR''

Parmak izi okuma teknolojisinin kaba bir fizibilitesini yaptırdıklarını ancak maliyete ilişkin rakamlar abartılı geldiği için yeniden yapılmasını düşündüklerini dile getiren Demir, bunların ÖSYM için erişilemez olmadığını söyledi. Demir, ÖSYM'nin bugüne kadarki birikimleriyle pek çok teknolojik yatırımı yapabilecek gücü bulunduğunu belirtti.

ÖSYM'ye optik okuyucu alma planına da değinen Demir, göreve başladığında iki optik okuyucu alınması için ihale sürecinin başlamış olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''ÖSYM'de cevap kağıtları önce görüntülenmekte, sonra okunmakta. Bugüne kadarki uygulanan süreç bu. Fakat teknolojik olarak şu son derece mümkün. Doğrudan görüntülediğiniz kağıt üzerinden de değerlendirme, okuma yapmanız mümkün. Biz bu teknolojiye daha yatkın olduğumuzu düşünerek, optik okuma yatırımını erteledik. Önümüzdeki günlerde özellikle yazılım açısından görüntüleme üzerinden değerlendirmeye geçmeyi hedefliyoruz. O bakımdan onu gerçekleştirinceye kadar ve oradaki sonucu görünceye kadar yeni bir optik okuyucu yatırımı düşünmüyoruz.''

Göreve geldiğinde, KPSS soruşturması kapsamında YÖK Denetleme Kurulu raporuna dayanılarak, kurumda müdür düzeyindekilerin görevden el çektirildiğini ifade eden Demir, 3 aylık sürenin tamamlandığını, onların göreve dönmemesi kararının 2 ay daha uzatıldığını söyledi. Demir, ''Bu bakımdan bu süreç, gerek savcının inceleme süreci, gerekse diğer kurulların değerlendirme süreci devam ediyor. Kurum içerisinde ilave olarak görevden el çektirme diye bir şey söz konusu değil. Bilgi İşlem Dairesinde sorunu olan birkaç arkadaşımız yıllık izinlerini kullanmak istediler. Biz de buna muvafakat ettik'' dedi.

Demir, soru üzerine, interneti, e-mail'i son derece etkin kullandığını ancak facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerine henüz vakit ayırma fırsatı bulamadığını ifade etti. Bunları zaman içinde düşünebileceğini belirten Demir, ''Öğrencilerle iletişime önem veriyorum. Bana gönderilen e-mailleri kesinlikle okuyorum ve gereklerini de yapıyorum ama tartışma oluşmaması bakımından bugüne kadar bana gelen e-maillere cevap vermedim. Ancak okuduğumu, onlardan gereken bilgileri alıp ona göre yönlendirme yaptığımı veya ona göre düzenleme yaptığımı söyleyebilirim'' diye konuştu.

''TUVALET İZNİ İÇİN SAĞLIK BELGESİ ŞART''

ÖSYM'nin Türkiye'nin en saygın kurumlarından biri olduğunu vurgulayan Demir, ''Ben de göreve geldiğimde bunu tespit ettiğimi söyleyebilirim. Çok nitelikli soru hazırlayıcıları, çok nitelikli bilgi işlem altyapısı, çok nitelikli sınav organizasyonu var. Bunlar sayesinde zaten biz 'uyguladığımız sınavları sağlıklı biçimde gerçekleştirdik' diyoruz. Bundan sonrakileri de bunlarla gerçekleştireceğiz. Aksi taktirde bir şey düşünmek mümkün değil'' dedi.

Öğrencilerden gelecek her türlü öneriye sınav güvenliğine zarar vermeyecek şekilde açık olduklarını çok net bir şekilde söyleyebileceğini belirten Demir, sınav esnasında tuvalet izni konusunda şunları kaydetti:

''Sağlık nedeniyle bir sorunu olan adayı her türlü konforu sağlayarak sınava alma taraftarıyım. Eğer bir adayın sağlık sorunu nedeniyle her 15 dakikada bir tuvalete gitme ihtiyacı varsa, ben onu tuvaletin hemen yanındaki bir odaya alarak, yanına iki tane görevli vererek tüm ihtiyacını karşılayacak şekilde sınav yapmaya varım, hazırım ancak bunun sağlık raporuyla belgelenmesi gerekir. Benim bütün düşüncem, kötüye kullanmaları engellemek. Geçmişteki raporları okuduğumda sınav esnasında koridorların bir pazar yerine dönüştüğüydü, ben böyle bir görüntüyü istemiyorum.''

Demir soru üzerine, ÖSYM Başkanlığına atama sürecinin YÖK Başkanlığının takdiriyle gerçekleştiğini belirtti. Kendisine iletilen görevlendirme yazısında herhangi bir sürenin söz konusu olmadığını ifade eden Demir, kendisinin görevini şu anda vekaleten yürüttüğünü ve bu konuda herhangi bir süre öngörülmediğini söyledi. Demir, ÖSYM'nin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yasa tasarısının TBMM'de olduğuna işaret ederek, ''Bu gerçekleştiğinde zaten bir atama süreci yaşanacak. O bakımdan vekaleten ya da asaleten atanmayı ben herhangi bir şekilde yorumlamıyorum. Bana gelen yazı doğrultusunda ben çalışmalarıma devam ediyorum'' diye konuştu.

"İLK DEFA BU YIL ADAYA ÖZGÜ SINAV SORU KİTAPÇIĞI VE CEVAP KAĞIDI UYGULAMASI BAŞLATIYORUZ"

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, ilk defa bu yıl 27 Martta yapılacak Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda, ''adayın fotoğrafının bulunduğu soru kitapçığı ve cevap kağıdı'' uygulaması başlatacaklarını bildirdi.

Demir, ÖSYM'yi tanıtmak, 27 Martta yapılacak Yükseköğretime Geçiş Sınavı ve çalışmalarına ilişkin bilgi vermek amacıyla ÖSYM'de basın toplantısı düzenledi. Toplantıya ÖSYM Yürütme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Ercan Öztemel, Prof. Dr. Ensar Gül ve Prof. Dr. Ömer Pekşen'i tanıtarak başladı. ÖSYM'nin, ''Türkiye'de sosyal barışı tesiste en önemli kurumlardan biri olduğunu'' vurgulayan Demir, böyle bir kurumu ekip olarak yönettiklerini dile getirdi.

Göreve, 22 Eylül 2010'da vekaleten atandığını hatırlatan Demir, ''Bugüne kadar sizlerle hep yazılı olarak iletişim kurduk. Ancak, hem kurumu tanıma hem de gecikmiş işleri yapma nedeniyle yazılı iletişimi tercih ettik. Bugün ilk defa sizlerle tanışıyoruz'' dedi.

Daha sonra ''2011 ve Sonrası ÖSYM'' başlıklı sunum yapan Demir, ÖSYM'nin 1974'de ''Üniversitelerarası Seçme ve Yerleştirme Merkezi'' olarak kurulduğunu ve 1981'de Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi adını aldığını anımsattı. 36 yıllık bir kurum olan ÖSYM'nin her yıl 153 sınav merkezinde, 120 bine yakın sınav salonunda, 15 farklı alanda, yaklaşık 40 sınav yaptığını anlatan Demir, sadece 2010'da, yaklaşık 8 milyon adayın sınavının gerçekleştirildiğini belirtti. Demir, ÖSYM'nin 20-25 milyon kişi üzerinde etkisi olduğuna işaret etti.

Misyonlarını, ''Yurtiçinde ve yurtdışında hak ve adalet esaslı sınav yapan, bilimsel yöntemler ışığında ölçme, değerlendirme ve yerleştirme çalışmalarını yürüten şeffaf bir kurum olarak belirlediklerini'' söyleyen Demir, bu kelimeleri özenle seçtiklerini, bütün amaçlarının bunları gerçekleştirmek olduğunu ifade etti.

Demir, yurtiçinde ve yurtdışında yüzde 100 güvenli sınavlar yapmak, kriptolu ve e-imza ile çalışan, sınav oluşturma aşamasından değerlendirme aşamasına kadar sürecin tamamını otomatik olarak gerçekleştiren, yapılan her işlemi silinemez ve değiştirilemez biçimde kaydeden, uluslararası bilgi güvenliği standartlarına sahip, toplum nezdinde itibarı yüksek bir Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi oluşturmayı amaçladıklarını, bunu yapacaklarına inandıklarını kaydetti.

Bir sınavı gerçekleştirmenin 3-4 aylık bir zaman ve çalışma gerektirdiğini ifade eden Demir, bu süreçte, bir taraftan adaylarla bir taraftan da görevlilerle çalıştıklarını anlattı. İlk kez bu yıl sınav görevlilerini tanımlayarak, onları kurumun bir parçası haline getirmeyi hedeflediklerini belirten Demir, geçtiğimiz günlerde sınav görevlilerinin başvurularını da aldıklarını, şu anda sistemde 300 binden fazla sınav görevlisinin kayıtlı olduğunu ifade etti.

''Bir taraftan soruların hazırlanması; soruların test, sınav haline getirilmesi, soru kitapçıklarının basılması ve bunların son derece güvenli gerçekleştirilmesinin önemli konular olduğunu'' vurgulayan Demir, sınav öncesi sürecin, ÖSYM bünyesinde güvenli bölgelerde soru hazırlanmasıyla başladığını, sınavdan iki-üç hafta kadar önce dünya ile her türlü bağlantının kesildiği kapalı döneme geçildiğini, soru kitapçıkları basıldıktan sonra da bunların güvenli bir şekilde sınav merkezlerine nakledildiğini anlattı.

''İTİRAZLAR İNTERNET ÜZERİNDEN YAPILABİLECEK''

ÖSYM'yi özellikle sınav görevlileriyle bütünleştirerek, onlarda ''aidiyet'' duygusu oluşturarak ve eğitimlerini sağlayarak, kimlik kartı vererek, sistemin kaçınılmaz bir parçası haline getirmeyi istediklerini dile getiren Demir, adaylarla da bilişim imkanlarını kullanarak iletişim kurmayı amaçladıklarını belirtti.

Adayların her türlü işlemi internet üzerinden gerçekleştirebileceklerini bildiren Demir, ''sınav sonuçlarını kişisel şifreleriyle sadece adayların kendilerinin öğrenebileceğini, sınava giriş ve sonuç belgelerinin artık postayla gönderilmeyeceğini, sınavların kılavuz ve yönergelerinin internetten alınabileceğini kaydetti. Demir, sınav sonuçları ile ilgili itirazların internet üzerinden yapılabilmesine ilişkin çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi.

Demir, bu yıl ilk kez adaya özgü soru kitapçığı ve cevap kağıdı uygulaması başlatacaklarını belirterek, bunun sınav güvenliği bakımından önem taşıdığını vurguladı. Soru kitapçıklarının ve cevap kağıtlarının üzerinde adayların fotoğraflarının basılı olacağını söyleyen ve birer örneğini gazetecilere gösteren Demir, ''Böylece başkasının yerine sınava girme gibi istenmeyen olgular ortadan kalkacak'' diye konuştu.

Adayın tüm bilgilerinin soru kitapçığının üstünde bulunduğunu, aynı bilgilerin cevap kağıdının üzerinde de yer aldığını ifade eden Demir, her soru kitapçığına ait numarasının, aday tarafından cevap kağıdına işaretleneceğini, böylece soru kitapçığı ile cevap kağıdının birleşimiyle adaya özgü bir sınavın gerçekleşmesinin sağlanacağını belirtti.

Sınav güvenliğine ve sınav adaletine engel olacağı düşünülen cep telefonu, kol saati gibi araç-gereçlerle sınava girilemediğine işaret eden Demir, nüfus cüzdanı ve pasaport dışındaki belgelerin kimlik belgesi olarak kabul edilmediğini kaydetti.

Demir, ''Kötüye kullanıldığını düşündüğümüz tuvalete çıkma serbestisini göreve geldiğimiz günden itibaren kaldırdık. Bu konuda kararlıyız çünkü raporlarda bu imkanın çok kötüye kullanıldığını görüyoruz'' dedi. Sınavın toplam süresinin dörtte üçü tamamlanmadan adayların sınavdan çıkmasına izin verilmediğini belirten Demir, ''Tüm bunlarla sınavın adil bir şekilde gerçekleştirilmesine gayret ediyoruz'' dedi.

Cevap kağıtlarının ÖSYM'ye güvenli şekilde ulaştırılması için tüm süreçte 24 saat akademisyen ve gözetmenlerin bulunmasına dikkat edildiğini anlatan Demir, cevap kağıtları ÖSYM'ye geldiğinde işlemlerin tümünün hakem ve gözetmenler eşliğinde gerçekleştirildiğini söyledi.

''CEVAP KAĞITLARI GÖRÜLEBİLECEK''

Demir, ilk kez geçtiğimiz haftalarda uygulanmaya başlanan, cevap kağıtlarının adaylar tarafından görülebilmesinin bundan sonraki tüm sınavlarda gerçekleştirileceğini belirtti. ''Bundan sonra adaylar, kişisel şifrelerini kullanarak cevap kağıtlarını görebilecekler, cevap kağıtlarına erişebilecekler. Bu sayede pek çok adayın zihninde oluşan sorular ortadan kalkmakta. Çünkü pek çok adayımız 'Ben şöyle yapmıştım böyle değerlendirildi' gibi yorumlar yapabiliyor.

''Tüm bunlar bizim bugüne kadar uyguladıklarımız. Ancak bunların kalıcı olabilmesi için daha nitelikli bir ÖSYM'ye ihtiyaç var ve bunu da yasal bir zeminle sağlayabileceğimize inanıyoruz. Bu kapsamda, ÖSYM idari ve mali özerkliğe sahip özel bütçeli bir kurul olsun istiyoruz. Hem merkezi, hem teşkilatı hem de sınav koordinatörlükleri ile bir entegre sistem oluştursun, uzmanlığa dayalı bir personel rejimi olsun, hak ve cezalar tanımlanmış olsun. Özellikle yurtdışında sınav yapabilen, yeni sorumluluklara sahip bir kurum olsun istiyoruz.''

Demir, ''aynı sonuçları doğuran farklı zamanlarda sınav'' yapılmasının da artık kaçınılmaz olduğunu belirterek, ''Özellikle elektronik sınav imkanı dolayısıyla randevu usulüyle her zaman yapılabilir sınavlar'' dedi. Başkan Demir, gerektiğinde sınava katılanların bir kısmına uygulanabileceği gibi tümüne de uygulanabilecek ''eşdeğer sınav''la birçok sorunun kolayca çözümlenebileceğini belirtti.

''ÖSYM'nin bir değişim sürecinde olduğunu'' ifade eden Demir, ''ÖSYM, kendisine belirlemiş olduğu misyon ve vizyonu çerçevesinde, değişen dünya koşullarında, tüm paydaşların katılımıyla sorumluluk alanındaki hizmetlerini en etkin bir biçimde sunmaya, her sınavda bir önceki sınavdan daha iyi olabilmenin yollarını aramaya, modern ve teknolojik gelişmelerle barışık bir şekilde sahip olduğu kaynakları, en etkin kullanarak kendisini yenilemeye ve değişim sürecini aktif olarak yaşamaya devam edecektir'' dedi.

Demir, daha sonra 81 ilden gelen ve 27 Marttaki YGS'ye katılacak 160 öğrenciyle ÖSYM'nin yemekhanesinde öğle yemeği yedi. Yemeğin ardından öğrencilerle biraraya gelen Demir, öğrencilerin sınavla ilgili sorularını yanıtladı. Demir bu tür toplantıları diğer adaylarla da yapacaklarını söyledi.

sabah

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.