Başbakan ve Bakana Müfettişler Düzenlemesi Uyarısı
Hüseyin Çelik, Başbakan ve bakanı müfettişlere yapılan yanlışa müdahaleye çağırdı.
Eski MilliEğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'ten önemli açıklamalar.
Hüseyin Çelik yapmış olduğu değerlendirmenin bir bölümünde Müfettişlerin tasfiyesine ilişkin yasayı elealdı ve Başbakanın ve Bakanı bu yanlışa müdahalyeye çağırdı. Açıklamanı ilgili bölümü şöyle:
A) İnsan Kaynakları
Milli Eğitim Bakanlığı, tüm kamu personelinin yaklaşık üçte birini bünyesinde barındırmaktadır. Bugün itibarıyle MEB’in personel mevcudu, 923 bini öğretmen olmak üzere, 1 milyonu bir hayli aşmıştır. Bu sayıya geçici statüyle çalışanlar da dahil değildir. AK Parti hükümetleri, her yıl kamunun kullanması için serbest bırakılan veya sıfırdan ihdas edilen kadroların ortalama % 50’sini MEB’e tahsis etmiştir. Bu tutum, tebrik edilecek hatta alkışlanacak bir tutumdur.
Ne var ki, peşpeşe gelen yaz-bozlardan dolayı eğitim çalışanları şaşkın durumdadır ve kesinlikle mutlu değildirler. 14.09.2011 tarih ve 652 sayılı KHK ile, bütün müsteşar yardımcıları, genel müdürler, genel müdür yardımcıları, daire başkanları,şube müdürleri, il müdürleri ile TTK üyelikleri düşürülmüştür. Daha sonra yapılan düzenlemelerle ilçe müdürleri, il müdür yardımcıları, tüm okul ve kurum müdürleri ile yardımcıları da kapsama dahil edilmiştir. İşin garip tarafı bu sıfırlamalar ve doldur-boşaltlar birden fazla tekrarlanmıştır. Bu uygulamalrdan etkilenen eğitim yöneticisi sayısı yüz bini aşmıştır. Uzun sözün kısası binlerce eğitim yöneticisi geçici olarak değil, kalıcı olarak “havuz“a atılmıştır. Görevdeyken aldıkları maaşlarını aynen alan bu havuz ahalisi, kendi iradeleri ve tercihleri dışında eğitime hiç bir katkı sağlamadan maaşlı müdavimler(işe devam edenler) haline getirilmiştir. Biz iyimser bir ifade ile “müdavim” diyoruz ama bunların çoğunun oturacak odası, çalışacak masası bile yoktur. Hal böyle olunca kendilerini büyük bir boşlukta hissediyorlar.
Bu uygulama ile MEB’in kurumsal hafızasına ve tecrübe birikimine çok büyük zarar verilmiştir. Nitelikli personel ve öğretmen ihtiyacı hâlâ tamamen giderilemeyen MEB’de, bu kadar insan ve kaynak israfının hoş görülmesi veya bu yapının aynen sürdürülmesi ancak akıl tutulması ile mümkündür. Görevden alınan Bakanlık merkezindeki üst düzey bürokratların yerine getirilenlerin çoğunun eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler olması ise başka bir talihsizlik olmuştur. Şimdi Meclis gündeminde olan bir tasarı ile daha dün KHK ile kaldırılan genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlıkları yeniden getiriliyor. Ne yapıldığını anlayan bir hayırsever varsa Allah rızası için bana da anlatsın.
Yaz-bozdan nasibini alan başka bir alan da teftiş mekanizmasıdır. 2011’de bakanlık müfettişlerinin ünvanı “denetçi” diye değiştirilmiş, 2014’te ise tüm müfettişlerin ünvanı “Maarif Müfettişi“ne dönüştürülmüştür.
Şimdi ise TBMM’ye sevkedilen bir kanunla yaklaşık 2500 müfettişin 5’te 4’ünün bu ünvanı elinden alınmakta, yani müfettişlik müessesesi, MEB’de kariyer bir meslek olmaktan büyük çapta çıkarılmaktadır.
Konuyla ilgili olarak, 2011’den beri yapılan düzenlemelerde verilen ünvanlar dahil bir çok tutarsızlığa imza atılmıştır. Maarif Vekaleti çoktan Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüşmüşken “Maarif Müfettişi” ismi ne kadar isabetlidir? “Teftiş” kelimesi, ileri götürmek, yol göstermek anlamındadır. Tali anlamı ise denetlemektir. Peki yılların teftiş mekanizmasını “denetim“e indirgemek hangi maslahatın gereğidir?
Sayın Başbakan ve Sayın Bakan, Meclis’te bulunan tasarıya acilen müdahale etmelidir. Bunun kurgusu, mantığı ve yaklaşımı eğitime hiç bir katkı sağlamayacaktır. Olsa olsa bunun sonucu, 2000 insanı “eğitim uzmanı” ünvanıyla atıl bir şekilde kenara atmak olacaktır. Yani havuzda amaçsız yüzdürülenlerin sayısı daha da arttırılmış olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.