MEB'in, 2015-2019 Stratejik Plan Taslağında, Kurumsal Tehditler bölümünde 6 maddeyer yer verildi. Bu maddeler şu şekildedir:

"1. Bakanlık bütçesinin okul ve kurumların ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmaması
2. Eğitim ve öğretimin finansmanında yerel yönetimlerin katkısının yetersiz olması
3. Gelişen ve değişen teknolojiye uygun donatım maliyetinin yüksek olması
4. Siyasi ve sendikal grupların atama ve görevlendirmelerde etkili olma isteği
5. Elektronik bilgi güvenliğine yönelik saldırılar
6. Medyada eğitim ve öğretime ilişkin çoğunlukla olumsuz haberlerin ön plana çıkarılması"
Yukarıdaki maddelerden de görüleceği üzere, sendikal gruplar atamalara ve görevlendirmelere etkili olma istekleri yönünden tehdit olarak görülmektedir.

Bu yerinde bir tespittir. Gerçekten de atamalarda, liyakat esas olmalı, ehil olan kişilere görev verilmeli, bu noktada hiçbir vesaket makamının etkili olma isteğine izin verilmemelidir.

Ancak, ortaya çıkan bu tehdidin sorumlusu sendikalar değil, bu ortamı yaratan MEB'in kendisidir.

Siz, Bakanlık olarak, tüm görevlere yapılacak atamalarda var olan kriterleri kaldırırsanız, gücü kendisinde hisseden herkes atamalara müdahil olmak ister.

Sendika, siyaset gibi vesayet makamlarının gücü kendilerinden menkul değildir.

Vesayet makamlarının gücü, müdahaleye açık ortam ve yapıların varlığıyla birebir ilişkilidir.

Bu bağlamda, sayın Bakan, Bakanlığın tüm atamalarını siyasi ve sendikal müdahalelere açık hale getiren bir yapı kurduğu için, MEB'i çürütmektedir. Bir bakanlığın tüm sorunlarını, sadece okul yöneticilerinin değişmesinden ibaret gören bir Bakanla, bu ülkenin gidebileceği hiçbir ortak hedef olmamalıdır.

www.memurlar.net