Bakan Özer: Öğretmenlik Meslek Kanunu sadece bir başlangıç
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Öğretmenlik Meslek Kanunu son değildir bu haliyle. Sadece bir başlangıçtır. 'Öğretmenlik Meslek Kanunu bu kadar mı?' diye zihinlerde bazen sorgulamaya yol açabiliyor. Biz de diyoruz ki bu bir başlangıçtır.
Bakan Özer, ilkokul ve ortaokul yöneticilerinin katılımıyla Pendik'teki bir otelde düzenlenen 5. Tarih, Kültür ve Medeniyet Bilinci Semineri'nde yaptığı konuşmada, bir ülkenin en kalıcı sermayesi olan beşeri sermayenin niteliğini artırmanın tek enstrümanının eğitim olduğunu, bu nedenle tüm ülkelerin rekabet güçlerini artırmak için eğitimin tüm kademelerinde gençlerin, çocukların eğitimle buluşması için devasa bütçeler ayırdıklarını söyledi.
Özer, özellikle OECD ülkelerinin okul öncesinden ortaöğretime kadar, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 100'e eriştirmekle ilgili çok önemli mesafeler aldığını ancak kendilerinin bu süreçlerde uzun süreli bir gecikmeye tanıklık ettiklerini kaydetti.
2000'li yılların başındaki okullaşma oranlarıyla bugünkü okullaşma oranlarında son 20 yılda büyük bir mesafe alındığının rahat şekilde görüldüğünü belirten Özer, "Okul öncesi 5 yaştaki okullaşma oranları, 2000'li yıllarda yüzde 11'di. Şu anda bu oran yüzde 94'e çıktı. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44'lerdeydi, yüzde 90'ları geçti. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14'lerden yüzde 44'lere ulaştı. Son 20 yıldaki okullaşma oranlarının OECD ülkelerinin 50 yıl önce ulaştıkları rakamlara ulaştığını görüyoruz." diye konuştu.
Bakan Özer, baş örtüsü yasaklarından katsayı uygulamasına kadar, eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamaların kaldırıldığına işaret ederek, eğitim sisteminin çok daha demokratik bir hale getirildiğini aktardı.
Ortaöğretimde 2,3 milyon öğrenciden 6,5 milyonluk rakamlara ulaşılırken, okul öncesinde 200-250 bin bandındaki öğrenci sayısı 2 milyonlara yaklaşırken, uluslararası öğrenci başarı araştırmalarında, Türkiye'nin her girdiği araştırma döngüsünde, puanını ve sıralamasını bir önceki döngüye göre artırıp iyileştirdiğini gördüklerini bildiren Özer, şöyle devam etti:
"Bu neyi gösteriyor? Bu dönemde sadece eğitim sistemi evrenselleşmedi, kitleselleşmedi. Aynı zamanda kalite odaklı bir şekilde büyüme gerçekleşti. Derslik başına düşen öğrenci sayısı 2000'li yılların öncesinden çok daha iyi noktaya getirildi. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 2000'li yıllardan çok daha iyi noktaya getirildi. 500 bin civarında öğretmen varken, şu anda 1,2 milyon öğretmenin olduğu bir eğitim sistemimiz var. Eğitimin tüm kademelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayıları 20'lerin altına düşmeye başladı. İşte bu son 20 yıl, beşeri sermayenin niteliğinin artırılmasındaki devasa yatırımın yapıldığı bir döneme tekabül ediyor."
- Öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerinin desteklenmesi
Bakanlık olarak 3 alana odaklandıklarını anlatan Özer, bunları "okul öncesi eğitim, mesleki eğitimin güçlendirilmesi ve öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerinin desteklenmesi" şeklinde sıraladı.
Bakan Özer, en önem verdikleri alanın öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerinin desteklenmesi olduğunun altını çizerek, bunun için attıkları önemli iki adıma ilişkin şu bilgileri verdi:
"Öncelikle mevcut durumu, cari durumu inceledik. Öğretmenlerimizin katılım düzeylerindeki problemlerin nerelerden kaynaklandığını arkadaşlarımız araştırdılar. Mevcut literatürü taradılar. Bu durumu iyileştirmek için baktık ki en fazla şikayet edilen konu eğitim planlamasının, eğitimlerin merkezi olarak bakanlık düzeyinde gerçekleşmesi. Yani okula süreçlerin indirilememesi, yaygınlaştırılamaması. O zaman dedik ki artık politikamızı değiştireceğiz ve okul temelli mesleki gelişim eğitimine geçiş yapacağız. Bu şu demek: Her okul kendi hedeflerine göre, okulda bulunan öğretmenlerimizin hangi talepleri varsa eğitimle, kişisel gelişimleriyle ilgili o talepleri toparlaması, Milli Eğitim Bakanlığının da gerekli bütçeyi okullara göndermesi."
İkinci adımlarının ise Türk eğitim sistemindeki güzel uygulamaların yaygınlaşmasını sağlamak olduğunu belirten Özer, bunun için de öğretmenlerin ve yöneticilerin iyi uygulamaları yerinde görmeleri amacıyla hareketlilik programını başlattıklarını dile getirdi.
Mesleki gelişim programından da bahseden Özer, bunun devasa bütçeyi gerektiren yeni bir yaklaşım olduğunu, 8 milyonluk bütçenin, 292 milyona çıkartıldığını ve bunun 210 milyonunun sadece okullara ayrıldığını kaydetti.
Özer, öğretmenlerin eğitiminin haricinde Bakanlığın okul yöneticilerini sürekli desteklemesi gerektiğini söyleyerek, mevzuatından süreçlerle ilgili her türlü bilgilendirmeye, özellikle liderlik özelliklerinin güçlendirilmesi, rol model olarak okullarında kendilerini gösterebilmeleri için kişisel gelişimlerine çok daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine karar verdiklerini, bu nedenle İstanbul'da yönetici akademisi kurduklarını, yakın zamanda da binasını aktif hale getireceklerini bildirdi.
- "Öğretmenlik Meslek Kanunu sadece bir başlangıçtır"
Bakan Mahmut Özer, Tarih, Kültür ve Medeniyet Bilinci Seminerleri'nde öğretmen buluşmaları da gerçekleştirdiklerini, geçen hafta ilkini yaptıkları bu buluşmanın öğretmen sayısı yüksek olduğu için Çanakkale, Bursa, Konya ve Gaziantep gibi Türkiye'nin farklı noktalarında da yaygınlaştırılacağını anlattı.
Öğretmen ve yöneticinin mesleki gelişiminin desteklenmesiyle ilgili ikinci en önemli açılımlarının "Öğretmenlik Meslek Kanunu" olduğuna işaret eden Özer, "Öğretmenlik Meslek Kanunu bu ülkede 60 yıldan beri tüm şuralarda, formal, informal eğitimle ilgili tüm platformlarda sürekli dile getirilen, öğretmenliğe has bir kanunun olması özleminin tezahürüdür. Öğretmenlik Meslek Kanunu son değildir bu haliyle. Sadece bir başlangıçtır. 'Öğretmenlik Meslek Kanunu bu kadar mı?' diye zihinlerde bazen sorgulamaya yol açabiliyor. Biz de diyoruz ki bu bir başlangıçtır. Her kanun, ilk bir adımdır. O kanun da ilavelerle yeni iyileştirmelerle çok daha güzel noktalara doğru yol alacaktır. Önemli olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun olmasıdır." değerlendirmesini yaptı.
Kanunun, hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığının öğretmene ne kadar değer verdiğinin en somut göstergelerinden biri olduğunu vurgulayan Özer, "Öğretmenlik Meslek Kanunu, 3600, diğer haklar ve kariyer sistemiyle ilgili düzenlemelerle inşallah 2023 yılında, bu yılın sonunda, 2024 yılında yeni ilavelerle öğretmenlerimizi ve eğitim sistemimizi çok daha güçlü hale getirecek şekilde yeni açılımlarla güçlenmeye devam edecek." dedi.
Kanunda geçen Kariyer Sistemi'nden de bahseden Özer, öğretmenliğin diğer memurlara göre Türkiye'de en uzun kariyere sahip memur grubu olduğunu söyledi.
- "Şartları tutan öğretmenlerimizin yüzde 95'i eğitimlere başvurdu"
Bakan Özer, öğretmenler kendilerini geliştirdikleri zaman bunu özlük haklarında ciddi bir iyileştirme sağlayacak düzenlemeyle desteklemek, özellikle doktora yaptıktan sonra sistemden çıkmayıp yine sisteme katkı vermeye devam etmelerini sağlanmak gerektiğini vurguladı.
Bunun için çok basit kuralları olan bir mekanizmayla süreci başlattıklarını kaydeden Özer, şöyle konuştu:
"Şartları tutan öğretmenlerimizin yüzde 95'i eğitimlere başvurdu. Başvuran öğretmenlerin yüzde 99'u eğitimlerini tamamladı. Eğitimlerini tamamlayan öğretmenlerimizin, bugün itibarıyla yüzde 96'sı sınava başvurdu. Ben dahili ve harici bedhahların tüm manipülasyonlarına rağmen bize güvendiğiniz için en içten şükranlarımı sunuyorum. Derdi öğretmenin özlük hakkını iyileştirmek olmayıp, öğretmenleri, öğretmenlik mesleğini istismar edenlere öğretmenlerimiz fırsat vermedi. Göreceksiniz, 19 Kasım'da sınavlar gerçekleştikten sonra da 2023 yılında çok sayıda uzman öğretmenimiz ve baş öğretmenimiz de eğitim sisteminde çok daha güçlü şekilde yoluna devam edecek. O zaman bir kenarda oturup geriye bakacağız kimler bu süreçleri manipüle etti, kimler gerçekten samimiydi, kimlerin derdi fitne fesat çıkartıp kaotik ortamlar oluşturmaktı. Bizim derdimiz, öğretmenimizin sürekli yanında olmak, onun koşullarını iyileştirmek, çok daha sağlıklı ortamlarda çalışmasını sağlamak. Ama birilerinin derdi öğretmen değil, öğretmen üzerinde tepinip bağcıyı dövmek ve karabasan gibi farklı kaotik ortam ikliminin Türkiye'de yaygınlaşmasına yol açmak."
Türkiye'deki tüm okullara 3 milyar 900 milyon lira bütçe gönderdiklerini ifade eden Özer, şu ana kadar 2,5 milyar liranın kullanıldığını bildirdi. Özer, ihtiyaca göre bu bütçenin 4-5 milyarlara çıkarılacağını dile getirdi.
Bakan Mahmut Özer, öğretmenlerin rahat bir şekilde ders anlatmaları için destekleyici mekanizmalar üretmeye devam ettiklerini belirterek, "İnşallah yakın zamanda da bir dijital platformu sizlerle tanıştıracağız. Orada da öğrenci ve öğretmenin eğitim süreçlerinde, özellikle öğrencilerin bireysel kazanımlarını değerlendirmeyle ilgili yeni bir mekanizmaya geçeceğiz. Şu andaki yardımcı kaynaklar, kazanımlarla ilişkisi ne olursa olsun tüm öğrencilere aynı yardımcı kaynaklar gidiyor. Sistem bitti, içeriğinin zenginleştirilmesi çalışmaları devam ediyor. Onun tamamlanmasını bekliyoruz. Öğrenci derslerde hangi seviyede olduğunu kendisi ölçecek, öğretmen de öğrencisinin o gelişimini elektronik ortamda sürekli izleyebilecek." ifadelerini kullandı.
Özer, Bakanlık olarak gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç ile Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Cevdet Vural'ın da konuşma yaptığı seminerin açılış programı, Bakan Özer ile katılımcıların aile fotoğrafı çekiminin ardından sona erdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.