Bahçeli, Türkiye'nin siyasal, sosyal ve ekonomik dar boğazın bütün sancılarını yaşamaya başladığını ifade ederek şunları söyledi:

- Coğrafyamız ve komşularımız üzerinde küresel güçlerce yazılan senaryoların acımasızca sahnelendiği yıkıcı projelerin altına, isteyerek ve bilerek giren ülkemiz ağır sorunlarla yüz yüzedir. Bu tahribat, Türk milletini yabancı tesir ve müdahalelerden koruyacak sosyo-ekonomik, kültürel ve jeopolitik güvenlik duvarlarını tümüyle yıkmaya yönelmiştir. Gelinen aşamada, Türkiye, milli birliği, toprak bütünlüğü ve devlet yapısı, içerde ve dışarıda sorgulanan hasta ve sorunlu bir ülke konumuna düşürülmüştür. Milli birliğimiz ve kardeşliğimiz ciddi tehdit altındadır. Milli değerlerimiz tartışılmakta, cumhuriyetimiz sorgulanmaktadır. Üniter yapımızı aşındıracak, kardeşliğimizi zedeleyecek tahrikler sürmektedir. Bölücü terör, bütün kirli ve kanlı yüzüyle yeniden sahneye çıkmıştır. Hükümetin nezaretinde, ayrılıkçı emeller peşinde koşan bölücülerin faaliyetleri de yeni boyutlar kazanmıştır. Ülkemizi etnik tuzakların içine çekmeye çalışan terör maşaları, işbirlikçi aydınlar, yandaş ve yoldaş medya mensupları kesin sonuç almak için safları sıklaştırmışlardır. Bölücülüğün hukuki zemin kazanması için tepkilerin azaltılması ve hazmettirme denilen altyapının hazırlanması çalışmaları, teröristi sözde dağdan indirme ve sözde barışı sağlama çağrıları adıyla artık iyice netleşmiştir. Bunun en büyük sorumlusu terörle mücadelenin gerektirdiği iradeye ve niyete sahip olmadığı anlaşılan Başbakan Tayyip Erdoğan'dır.
- Gediktepe tartışmaları Türk milletine yakışmıyor. Oraya gitmek isteyen ayakta da durabilir, çömelir de daha da dik durabilir. Bu konuyu Türkiye'nin gündeminde bulundurarak bazı siyasi partilere prim taşımanın hiç kimseye faydası yoktur. Bize gitmemiz için teklif yapılmıştır. Katılmamayı düşündüğümüz bildirilmiştir.
- ABD, Irak yönetimi, Kuzey Irak'taki aşiret reisleri ve Abdullah Öcalan'ın Erdoğan'ın politikasını etkilediğini, Başbakanın bu mihraklardan gelen dayatma ve teslimiyete sınır çizmesi, açılımı terk etmesi ve bunları samimiyetle itiraf ederek pişmanlık göstermesi gerekmektedir. Gün, ucuz siyasi hesapların peşinde koşulacak gün değildir, milletin varlığı söz konusudur.
Hürriyet