İsmet BÜYÜKATAMAN

 Bursa Milletvekili
 

          TRT Haber'e yaptığınız “Okul yöneticiliği, il ve ilçe milli müdürlüğü ateşten gömlek olacak” şeklindeki açıklamanız yöneticilerde hayal kırıklığı meydana getirmiştir.

          Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, eğitim yöneticisi olmak gerçekten ateşten gömlek giymektir. Okuldaki her şeyden sorumlu olan ancak en ufak bir eksiklikte ipi çekilen müdürlerimiz ve diğer yöneticilerimiz işlerini pamuk ipliğine bağlı olarak yapmaktadırlar.

          Ancak bunu yöneticileri hedef gösterir şekilde yeni bir şeymiş gibi söylemek uygun değildir. Unutulmamalıdır ki eğitim yöneticileri devleti ve bakanlığı temsil etmektedirler, onların yanlış bir şey yapması direk bakanlığın yanlışı olacaktır. Kendi personelimizi suçlayarak, hedef göstererek değil ortak aklı kullanarak sorunları çözebiliriz.

          Yeni eğitim-öğretim yılı sevinci ve heyecanının yaşandığı şu günlerde, öğretmenlerini ve öğrencilerini en iyi ortamlarda bir araya getirmeye çalışan fedakâr eğitim yöneticilerimizin hevesleri kırılsa da bilinmelidir ki okullarını her şeye rağmen hazır duruma getirmişlerdir.

          Yıllarca kayıt parası almamaları için basın ve resmi yazılar aracılığıyla uyarılan okul müdürleri sizle birlikte Öğrenci Kayıt ve Kabullerinde ve Diploma Karşılığı Bağış Alınmaması konulu Genelgenin çıkarılmasıyla; Öğrenci velilerinden hiçbir surette bağış talep edilmeyeceği, Okul-Aile birlikleri temsilcilerinin, öğrenci velileri ile bağış yapılması amacıyla karşı karşıya getirilmeyeceği vurgulanmış ve kayıt parasıyla alakalı özel araştırma timi kurulmuştur.

          Şimdi ise okulların tamamı eğitim denetmeleri tarafından inceleme, araştırma ve soruşturmaya tabi tutulmuşlardır. Okul müdürleri kayıtlarda yapılan bağışlarla ne yapıyor? Okulunu eğitim öğretime hazırlıyor.

          Geçtiğimiz yıllarda her eğitim öğretim yılı başlangıçlarında hemen hemen her genel müdürlük tarafından çıkarılan ve “İl Özel idaresi Bütçesine aktarılarak kullanılmak üzere gönderilen onarım ödenekleriyle birlikte, okul aile birlikleri, belediyeler, ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları ve diğer mahalli imkânlardan da yararlanmak suretiyle sıraların temizliği, kapı, pencere, koridor ve dersliklerin boyanması, tesisatların gözden geçirilmesi, araç gereçlerin bakımı ve eksiklerin giderilmesi, bahçe ve çevrenin tanzimi, okul girişlerinin düzenlenmesi, bu mekânlardaki eksikliklerin tamamlanması, atölyelerin ve uygulama birimlerin iyileştirilmesi” uyarısını içeren yazılar, okullara gönderilmektedir.

          Milli Eğitim Bakanlığından gönderilen bu yazılarda; Okullara gönderilen onarım ödeneklerinin çok az olduğunu ve bu paranın yetmeyeceğini bilen bakanlık; okul aile birlikleri, belediyeler, ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları ve diğer mahalli imkânlardan da yararlanılmasını istemektedir.

          Okullarda velilerden alınan bağışlar; 31.5.2005 tarih ve 25831 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliği çıkarılmasıyla kayıt altına alınmış ve sorumluluk okul aile birliklerine verilmiştir.

          Fakat genelge ile okul aile birliklerinin bağış toplama işi bitmiştir. Çünkü eğitim-öğretimi geliştirici faaliyetleri desteklemek, maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak ve okula maddî katkı sağlamak için kurulan Okul-Aile Birlikleri maddi kaynaktan (bağış) yoksun görevlerini nasıl yerine getirecektir.

          Öğrenci velileri kayıt zamanı dışında, okula uğrayıp okul aile birliğine bağış yapmak istediğini beyan ettiği zamanlarda okul aile birlikleri işlerliğini yeniden kazanacaktır. Tabi bu durumda kaç öğrenci velisinin bu şekilde düşüneceğini herhalde biliyorsunuzdur.

          Ama okullar eğitim öğretime hazırlanacak boya, badana yapılacak vs iş çok tabi burada sihirli sözcük devreye giriyor. “Çevre imkânlarını kullan okulunu eğitim öğretime hazır et ama kayıt yaparken bağış alma, eğitim denetmeni okula geldiğinde kelleni tepside sun” denmektedir.

          Kayıt dönemlerinde veliden para talep edilmemesine ve ilişkin 2011/40 nolu genelgenize uymayanlara soruşturma açılmasını 20/09/2011 tarih ve 4884 sayılı yazınızla emrettiniz hukuk devletindeki normlar hiyerarşisine göre yönetmelikler kanunlara, genelgeler ise kanun ve yönetmeliklere yani üst normlara aykırı olamaz.

          Bu hiyerarşiyi düşündüğümüzde; yayımladığınız genelge ve emir Milli Eğitim Temel Kanuna ve Okul Aile Birlikleri yönetmeliğine aykırıdır. Yani hukuk devletinde olmaması gereken bir husus söz konusudur.

          Kısacası 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun 16.maddesinde;“Madde 16 – “…Eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak için okul ile aile arasında işbirliği sağlanır. Bu amaçla okullarda okul-aile birlikleri kurulur. Okul-aile birlikleri, okulların eğitim ve öğretim hizmetlerine etkinlik ve verimlilik kazandırmak, okulların ve maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere; aynî ve nakdî bağışları kabul edebilir, maddi katkı sağlamak amacıyla sosyal ve kültürel etkinlikler ve kampanyalar düzenleyebilir, okulların bünyesinde bulunan açık alan, kantin, salon ve benzeri yerleri işlettirebilir veya işletebilirler. Öğrenci velileri hiçbir surette bağış yapmaya zorlanamaz. “hükmü yer aldığı ve bu hükme göre yayımlanan Okul Aile Birlikleri yönetmeliği yürürlükte olduğu sürece emirleriniz hukuki değildir.

          Buna göre;

1-     Kaç okulda soruşturma açılmış ve hangi cezalar verilmiştir, ceza alan okul yöneticilerinin sendikalara dağılımı nedir?

2-     Açılan soruşturmalar sonucunda görevden alınması teklif edilen okul yöneticilerinin sendikalara dağılımı nedir?

3-     Açılan soruşturmalar sonucunda görevden alınan kaç okul yöneticisi bulunmaktadır, okul yöneticilerinin sendikalara dağılımı nedir?

4-     Soruşturma açılma limitlerinde okul aile birliklerinde toplanan bağış miktarında alt limit ne kadar olmaktadır?

5-     Açılan soruşturmalar sonucunda kaç okul yöneticisi istifa etmiş bulunmaktadır? Açıklar mısınız?