ANKARA’DA EĞİTİMİN İLK ŞARTI: İŞİNE ODAKLAN, İŞİNİ İÇİNE SİNDİR
ANKARA’DA EĞİTİMİN İLK ŞARTI: İŞİNE ODAKLAN, İŞİNİ İÇİNE SİNDİR
Ankara İl Millî Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan Ankara’nın metropol ilçelerinin okul müdürlerine yönelik bilgilendirme toplantılarına devam ediyor. Okul müdürleri toplantılarını her ilçede ayrı ayrı düzenleyen Aydoğan, Çankaya ve Yenimahalle’nin ardından 20 Mart 2012 Salı günü de, Ankara Atatürk Kız Teknik ve Meslek Lisesinde, Altındağ ilçesi okul müdürleri ile bir araya geldi.
OKUL MÜDÜRÜ ÖĞRETMENİN KENDİNİ GELİŞTİRMESİNE OLANAK VERMELİ
Aydoğan konuşmasına, okul müdürlerinin bu toplantıları bir tür hizmet içi eğitim ya da eğitimcilerin dertleşmesi ve dayanışması olarak algılamaları gerektiğini ileterek başladı. Ardından, 1600 okul müdürüne yönelik yapılan anketin değerlendirmesi ile devam eden Aydoğan, eğitimci olarak ortak bir amaç için çalıştıklarını belirterek “Hedefimiz aynı; eğitimi, öğrencilerimizi, insanlığı daha iyi şartlar içinde yaşatmaktır.” dedi.
Eğitimin temel aktörünün öğretmen, yönetimin aktörlerinin ise okul müdürleri olduğunu söyleyen Aydoğan, okul müdürlerinin en temel işinin öğretmenin kendini geliştirmesine zemin hazırlamak olduğunun altını çizdi. Öğretmenlerin hizmet içi eğitim alması bakımından Ankara’nın avantajlı bir il olduğunu özellikle belirten Aydoğan “Ankara; üniversitelerin, ayrıca sivil toplum ve kamu kuruluşlarında yetişmiş uzmanların bulunduğu bir şehirdir. Okul müdürü istenildiği ve talep ettiği takdirde her alanda seminer verebilecek uzman bulabilir. Ankara’da bir okul müdürü bu avantajı kullanamıyorsa burada bir girişimcilik sorunu var demektir.” dedi.
ANKARA’DA EĞİTİMİN İLK ŞARTI: İŞİNE ODAKLAN, İŞİNİ İÇİNE SİNDİR
Dünyada yaşanan değişimle birlikte okul yönetim anlayışının da değiştiğini, dünkü yaklaşımla okulları idare etmenin mümkün olmadığını söyleyen Aydoğan, hem öğrenci, hem de öğretmen profilinin değiştiğini belirterek “Bugünün dünyasında, bugünün algısı ile insanları anlamak gerekiyor. Bu günün müdürü olmalısınız ve sadece işinize yaslanmalısınız. İşinizi yaparken iki temel nokta sizi yönlendirmelidir: Liyakat ve ahlak. Liyakat işinize odaklanmak, işinizi içinize sindirmek demektir. İşine odaklanan insan imkânsızlık içinde bile istediklerini yaptırabilir. Para ve imkân motivasyon unsuru değildir. İmkân önemlidir ama belirleyici değildir, belirleyici olan irade ve idare sahibi olabilmektir. Başarı insanın elinden geleni samimiyetle yapmasıdır. ” dedi. Okula aç gelen bir öğrenciyi bile fark edebilmenin bir liyakat unsuru olduğunu söyleyen Aydoğan, okul müdürlerinin okullardaki her şeyi bilmeleri ve yakından takip etmeleri gerektiğini belirtti. Kendisinin de okullardaki her şeyi öğrendiğini, işini çok ciddiye aldığını belirten Kâmil Aydoğan, “İşinizi önemser ve inanırsanız okula aç gelen öğrenciyi bile bulursunuz. Öğrencilerinizi tek tek tanımıyorsanız orada işiniz olamaz. Artık Türkiye bu noktaya geldi.” dedi.
ANKARA KÜLTÜRÜ: İNSANLARIN YÜZÜNE BAKMADAN KONUŞMAK SUÇ!
Üstlere saygı, astlara nezaket göstermenin büyüklük ve erdem olduğunu hatırlatan Aydoğan, müdürlerden öğretmen ve öğrencilere güvenmelerini, onların bu güveni asla boşa çıkarmayacaklarını belirti. Bir okul müdürünün, okulun en sorunlu öğrencisi ile bahçede dolaşması ve onunla iletişim kurmasının, öğrencinin hayatını değiştirebileceğini söyleyen Aydoğan, öğretmeni de şekillendirecek olanın okul müdürleri olduğunu belirtti. Okuldan ayrılmak isteyen bir öğretmenin tayin sebeplerinin başında okul müdürünün yarattığı olumsuz iklim olduğunu önemle belirten Aydoğan, “Bir okul müdürü okulunda huzurlu ve güvenli bir ilklim yarattığında, öğretmen, okul çok uzak ve imkânları kısıtlı olsa bile orada olmaktan mutluluk duyabiliyor ve tayin istemiyor. İşte bu, tüm paradigmaları yıkabiliyor. İyi okul, imkânları çok, ulaşımı kolay olan değil, öğretmenin huzurlu olduğu, beşeri olanın ön planda olduğu okuldur. Biz de beşeri olanı ön plana çıkartmak zorundayız.” dedi. İnsanların yüzüne bakmadan konuşmanın ve iyi muamele göstermemenin suç olduğunu belirten Aydoğan, bunu herkese anlatıp Ankara kültürü hâline getirmek gerektiğinin altını çizdi.
Aydoğan toplantıda, okulların yıl sonu etkinliklerinin okul dışında yapılmasının velilerin tepkisini çektiğini, kesinlikle yıl sonu programlarının okul sınırları içinde ve okul öğrencilerinin yeteneklerini sergileyebilecekleri bir nitelikte olması gerektiğini, dile getirdi.
Toplantının sonunda, okul müdürlerinin soru ve sorunlarını dinleyen Aydoğan, Altındağ’ın zor bir bölge olduğunu, okul müdürlerinin “Bizim çok özel durumumuz var ve herkes bunun farkına varsın” anlayışında olduklarını belirterek Ankara’da Altındağ’dan da zor yerler bulunduğunu söyledi. Önemli olanın imkânları iyi değerlendirmek olduğunu bir kez daha hatırlatan Aydoğan, bu noktada okul müdürünün yetenek ve becerisinin ön plana çıktığını belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.