Anayasal Hakkımıza Duyarsız Kalınmamalıdır

Anayasal Hakkımıza Duyarsız Kalınmamalıdır

Anayasal Hakkımıza Duyarsız Kalınmamalıdır

 

Ankara 1 No’lu Şubemizin divan toplantısı, Genel Mali Sekreterimiz Esat Tektaş’ın katılımıyla yapıldı. Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda bir konuşma yapan Esat Tektaş, “Memurlar için toplu sözleşme artık bir anayasal haktır. Memurlar, toplu sözleşme hakkını Eğitim-Bir-Sen’in, Memur-Sen’in aktif katkılarıyla referandumda ‘evet’ diyerek elde etmiştir. Referandumunun üzerinden uzun süre geçmesine rağmen yasamız hala çıkmamıştır. Memurların anayasal hakkına duyarsız kalınmasına bir anlam veremiyoruz” dedi.

 

Taleplerimizin Karşılanması İçin Üzerimize Düşeni Yapacağız

Tektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başka hiçbir kurum ya da kişi memurların maaşlarını belirleme yetkisine sahip olmadığına, memurların ücretleri toplu sözleşme masasında belirleneceğine göre, acaba hükümet neyi beklemektedir. Memurların Ocak ayı maaşlarını zamsız almış olmalarını yoksa kâr mı saymaktadır? 2,5 milyon memurun, milyonlarca emeklinin beklentisi olan toplu sözleşme yasası bir an önce ve sağlıklı bir şekilde çıkarılmalıdır. Herkes şunu iyi bilmelidir ki, yetkili sendika ve yetkili konfederasyon olarak, sözleşme masasına oturarak, memurların haklı taleplerinin karşılanması için üzerimize düşeni yapacağız.”

Öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödeme kapsamı dışında tutulmasının başka bir haksızlık olduğunu kaydeden Tektaş, “666 sayılı KHK ile ‘eşit işe eşit ücret’ kapsamında farklı kurumlarda aynı unvanlarla çalışanların maaşlarında ek ödeme ile düzenleme yapılırken, muadili olmadığı gerekçesiyle, öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödemede kapsam dışı bırakılmasını asla kabul etmiyoruz. Sorunun çözüleceği, mağduriyetin giderileceği yer ise yine toplu sözleşme masası olacaktır. Öğretmenlerin ve akademisyenlerin bu mağduriyetleri toplu sözleşme masasında ya çözülecek ya çözülecek. Bunun başka da bir yolu yoktur” dedi.

Zorunlu eğitim ile ilgili tartışmalara da değinen Esat Tektaş, şunları söyledi: “Eğitim-Bir-Sen olarak 1 yıl okul öncesi, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl ortaöğretime hazırlık ve 4 yıl devam zorunluluğu olmayan ama diploma zorunluluğu olan yaygın, örgün, interaktif olmak üzere çeşitli seçenekleri barındıran esnek bir eğitim modelini savunuyor ve bunu elzem görüyoruz. Mesleki eğitim açısından özellikle ikinci 4 yılda seçmeli dersler havuzunun geniş tutulduğu bir yönlendirme süreci olması, son 4 yılın ise örgün eğitime devam edenler açısından mesleki olgunlaşma şeklinde düzenlenme gerektiğini düşünüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, mesleki yönlendirmeyi esas alan ortaöğretime hazırlık aşaması olan ikinci 4 yılın eğitimde en önemli aşama olduğunu dikkate alarak, Temel Eğitim Kanunu’nun 33. maddesinde yer alan ve güzel sanatlarla sınırlanan ‘özel istidat ve kabiliyetleri beliren çocukları küçük yaşlardan itibaren yetiştirmek üzere’ şeklinde vurgulanan mesleki yönlendirmenin kapsamını, spor liseleri, meslek liseleri gibi genişletmesini ve sınırlandırmamasını bekliyoruz.”

 

Bizim İçin Eğitimin Niteliği Önemlidir

Eğitim-Bir-Sen için eğitimin niteliğinin çok önemli olduğunu vurgulayan Tektaş, il milli eğitim müdürleri atamaları için ise, “Diliyoruz ki, bu atamalar yani nöbet değişimi, ülkemiz eğitiminin niteliğinin artırılmasına katkı sağlar. Bu vesile ile şimdiye kadar görev yapmış il milli eğitim müdürlerimize şükranlarımızı ifade ediyor, yeni görev alanlara da başarılar diliyoruz” ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen 19 Mayıs törenleri ile ilgili genelgeyi de değerlendiren Tektaş, “Milli bayramlarımızı, ülkemizde sadece stadyumlara sıkıştırma çağdışılığından kurtarmalıyız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarını halka açma yönündeki çalışmalarını destekliyoruz” şeklinde konuştu.

 

Kır: Sendikacılıkta Çığır Açmak İstiyoruz

Ankara 1 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Kır ise, sendikacılıkta iyi örnek olmak ve güzel bir çığır açmak istediklerini belirterek, “Bunun için hiçbir iktidarın ve güç odaklı kurumların ve kuruluşların yandaşı ve payandası olmadan, doğru kimden gelirse gelsin yanında, yanlışı kim yaparsa yapsın karşında duruyoruz. Zulmü kim işlerse işlesin zalim olarak tanımlıyor, zulme kim uğrarsa uğrasın; dili, dini, ırkı, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun, mazlum olduğuna inanıyoruz. İşte bu açıdan zulmün ve haksızlığın ortadan kaldırılmasında, iyiliklerin ve güzelliklerin yaygınlaştırılmasında en büyük vasıta olan sendikacılığın geliştirilmesinde ve kurumsallaşmasında hepimize büyük sorumluluk düşmektedir” değerlendirmesinde bulundu. 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.