Ali Yalçın: Yeni dönemde vaatler yerine getirilmeli
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, seçim sürecinde verilen vaatlerin yerine getirilmesi, mağdur eden değil memnun eden politikalar üretilmesi gerektiğini söyledi. Kamu görevlilerinin iş güvencesini geriye götürecek her türlü...
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, seçim sürecinde verilen vaatlerin yerine getirilmesi, mağdur eden değil memnun eden politikalar üretilmesi gerektiğini söyledi. Kamu görevlilerinin iş güvencesini geriye götürecek her türlü girişimin karşısında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini ifade eden Yalçın, performans değerlendirmesi, rotasyon, yeterlik sınavı gibi, kamu hizmetinin niteliğini artırmak yerine kamu görevlilerini tedirgin edecek politik tercihlerin kamu personel rejiminin gündeminden çıkarılması gerektiğini kaydetti.
41. Başkanlar Kurulu toplantısı Harezm/Özbekistan’da yapıldı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanlığı’nın, öğretmenlerin özlük haklarını geliştirerek mesleğin itibarını hak ettiği noktaya çıkarması, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümüne ilişkin daha çok çaba göstermesi gerektiğini ifade etti.
Artan refah çalışma hayatına yansımalıdır
Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanda kaydettiği gelişmelerin ve artan refahın, çalışma hayatına yansıması gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Tüm kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatler ivedilikle yerine getirilmelidir” dedi.
Yalçın, kamu görevlilerinin kariyer ve liyakat zemininde hizmet yürütmelerine, görev motivasyonuna, çalışma huzuruna, iş barışına halel getirecek, kazanılmış haklarını yok sayacak her türlü uygulama ve karara karşı olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini dile getirdi.
Aynı işi yapan personel arasındaki statü farkı kaldırılmalı, bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir
Temel insan hakları ihlal edilerek, kadro istikrarını zoraki yöntemlerle temin etmenin yolu hâline gelen kamu görevlilerini eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihe zorlayan sözleşmeli istihdam biçimine son verilmesini isteyen Yalçın, “Kamuda aynı işi yapan personel arasındaki statü farkı sonlandırılmalı, bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmeli, kamu hizmetinin memurlar eliyle yürütülmesi sağlanmalı ve kamuya personel alımında vicdanları yaralayan ve mağduriyete neden olan mülakat yöntemi bir an önce kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından, Şube başkanları söz alarak gündeme dair görüşlerini dile getirdiler.
Yapılacak çalışmalarla ilgili istişarelerin edildiği toplantının sonunda sonuç bildirgesi hazırlandı.
Başkanlar Kurulu sonuç bildirisi
1-Güçlü Türkiye hedefine, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla ulaşılabileceği gerçeğinden hareketle Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi döneminde siyasetin ana yapıcılarının, bu temel esas ekseninde politika belirleme ve karar almalarının Türkiye’ye ve geleceğe dair en büyük sorumlulukları olduğuna inanıyoruz.
2-Ülkemizin ekonomik ve sosyal alanda kaydettiği gelişmelerin ve artan refahın, çalışma hayatına ve kamu çalışma ilişkilerine yansıması gerektiğini ifade ediyor; kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatlerin ivedilikle yerine getirilmesini ve diğer tüm kamu görevlileri için mevcut ek gösterge rakamlarının 600 puan artırılmasını talep ediyoruz.
3-Kamu yönetiminin dönüşümü ve yeniden yapılandırılması sürecinde kamu görevlilerinin kazanılmış haklarının korunması, kariyer ve liyakat sistemi zemininde hizmet yürütmelerinin güvenceye alınması konularında titizlik gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.
4-Çalışma hayatını, kamu görevlilerini, eğitimi, akademik camiayı ve eğitim personelini ilgilendiren düzenleme, uygulama ve kararların, iş birliği ve iyi yönetişim ilkeleri çerçevesinde paydaşlarla birlikte gerçekleştirilmesi, görüş ve önerilerin kararlara yansıtılması gerektiğini deklare ediyoruz.
5-Kamu görevlilerinin kariyer ve liyakat zemininde kamu hizmeti yürütmelerini, görev motivasyonunu, çalışma huzurunu, iş barışını, hukuk devleti ilkesinin temel değerlerinden olan kazanılmış hakların korunması ilkesini yok sayacak her türlü uygulama ve karara karşı olduğumuzu bir defa daha ifade ediyoruz.
6-Kamu görevlilerinin iş güvencesini geriye götürecek her türlü girişimin karşısında olduğumuzu; performans değerlendirmesi, rotasyon, yeterlik sınavı gibi kamu hizmetinin niteliğini artırmak yerine kamu görevlilerini tedirgin ederek kamu hizmetine olumsuz yansıyacak türden politik tercihlerin kamu personel rejiminin gündeminden çıkarılması gerektiğini yineliyoruz.
7-Başta Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler olmak üzere, eğitim alanında kamu hizmeti sunan kamu kurumları eğitimin paydaşlarına kulak vermeli, birlikte çalışmayı öncelemeli; eğitim hizmetini ve personeli ilgilendiren düzenleme, uygulama ve kararlarda istişareye önem vermeli, uzlaşma zemininde politika geliştirilmesine hassasiyet göstermelidir.
8-Millî Eğitim Bakanlığı birimleri arasında hedef, amaç, politika ve eylem noktasında birbiriyle uyumlu, birbirini tamamlayan, sebep sonuç ilişkisini gözeten bir politika oluşturma, karar alma, yürütme ve uygulama bütünlüğünü sağlayacak yapısal bir dönüşüme ihtiyaç vardır.
9-Ülkelerin ekonomik gelişmesi ve refahının artması, demokratik ve katılımcı bir toplumun var olması, bireylerin kişisel beceri ve kapasitelerinin gelişmesi ve kendi refahlarını sağlamasının temel taşı konumundaki eğitim, Türkiye için bir beka sorunu hâline gelmiş durumdadır. Günü kurtarmaya yönelik palyatif çözümler yerine insanı merkeze alan kapsamlı ve sürdürülebilir bir sistemin kurulması için katılımcı bir anlayışla eğitim sorunu yeniden ele alınmalıdır.
10-Temel insan hakları ihlal edilerek, kadro istikrarını zoraki yöntemlerle temin etmenin yolu hâline gelen kamu görevlilerini eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihe zorlayan sözleşmeli istihdam biçimine karşıyız. Kamuda aynı işi yapan personel arasındaki statü farkı sonlandırılarak, bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmeli, kamu hizmetlerinin memurlar eliyle yürütülmesi sağlanmalı; kamu hizmetine alınmada vicdanları yaralayan ve mağduriyet oluşturan mülakat yöntemi kaldırılmalıdır.
11-Devlet memurluğunun temel ilkeleri arasında yer alan kariyer ilkesinin vücut bulmuş hâli olan görevde yükselme süreci, tüm kamu kurumları açısından işler hâle getirilerek kamu görevlilerinin mesleki ve kurumsal yükselme yolları açılmalı; özellikle tüm üniversiteleri kapsayan, keyfiliği giderecek ve mesleki yükselmeyi tesis edecek merkezi bir görevde yükselme süreci başlatılmalıdır.
12-Millî eğitim bütçesinin sürekli artarak eğitimin fiziki altyapısının geliştirilmesi memnuniyet verici olmakla birlikte aynı gelişmenin eğitimcilerin haklarının iyileştirilmesi ve itibarlarının artırılması konusunda sağlanamadığı görülmektedir. Eğitim yöneticilerinin her türlü resmi törenin hazırlık ve yürütülmesinde asıl işi üstlenmelerine rağmen törenlerde görmezden gelinmeleri ve kendilerine ayrılan yer bunun en somut kanıtıdır. Bu itibarla Bakanlık öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının özlük haklarını geliştirerek, öğretmenlik mesleğinin itibarını hak ettiği noktaya çıkarmalı; eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümüne ilişkin daha çok çaba göstermelidir.
13-Bir okulun ancak yöneticisi kadar başarılı ve etkili olduğu gerçeğinden hareketle eğitim kurumu yöneticilerinin özlük hakları, üstlendikleri pedagojik ve idari sorumluluklarla orantılı olarak geliştirilmeli; karar alma ve uygulama noktasındaki yetkileri okul içi istişare ve ortak karar mekanizmaları dâhilinde genişletilmelidir.
14-Eğitim hizmetinin sürdürülebilmesini sağlayan, okul sisteminin vazgeçilemez unsurları olan şef, memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin çalışma şartlarının iyileştirilerek maddi sorunlarının çözülmesi, eğitimin niteliğinin artırılmasına katkıda bulunacaktır.
15-Büyük Türkiye vizyonuna ulaşmaya imkân verecek olan üniversitelerin oluşabilmesi için eleştirel düşünebilen, medeniyet değerlerine vakıf, dünyadaki gelişmeleri okuyabilen, vizyon sahibi bireyleri yetiştirmeyi hedefleyen, toplumsal kalkınmaya yönelik bilimsel bilgi üretiminin sağlanmasının yanında iş güvencesini esas alarak katılımcı bir yükseköğretim yönetimini önceleyen yeni bir yükseköğretim kanununa ihtiyaç vardır.
16-Rektörlere tanınan yetkilerin sınırlarının belirsizliği ve etkin bir denetim mekanizmasının bulunmaması, keyfi kararlara, suistimale, adaletsizliklere, hak kayıplarına, kurum içi çalışma ilişkilerinin bozulmasına neden olmaya devam etmektedir. Üniversitelerdeki yönetim zihniyetinde köklü bir değişime ihtiyaç bulunmaktadır. Üniversite yönetimlerinin, personeli ile uyum içinde, adil, objektif ve eşit uygulanan yapıcı politikalar geliştirerek evrensel üniversite misyonuna uygun hareket etmelerini sağlayacak adımlar atılmalıdır.
17-Üniversitelerimiz, kişisel bağlılık yerine üretilen bilgi ve değere odaklanan bir akademik yükselme, iş güvencesi başta olmak üzere, özlük haklarının korunduğu ve geliştirildiği bir akademik personel yönetimi, akademisyenlerin esas olarak araştırma ve bilgi üretmeye yönelecekleri bir çalışma düzeni kurmalıdır.
18-İdari personelin akademik personel ile bir bütün olarak üniversiteye vücut verdiği gerçeğinden hareketle, idari personelin akademik personele tanınan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi temel bazı mali ve sosyal haklardan faydalandırıldığı, üniversitelerarası merkezi yer değişikliği haklarının tanındığı, üniversite yönetiminde görüş ve önerilerinin dikkate alındığı, ayrımcılığa maruz bırakılmadığı üniversiteler görmek istiyoruz.
19-Ülkemiz yükseköğretim sisteminin geldiği noktada sunduğu hizmetler vazgeçilmez hâle gelen Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun işlevselliğinin ve etkinliğinin artırılması amacıyla kurum çalışanlarının mali hakları başta olmak üzere, özlük hakları iyileştirilmeli; özel ve gece hizmetleri gibi kurumsal kökenli çalışma şartlarından kaynaklı hak kayıpları giderilmelidir.
20-Türkiye’nin en büyük sendikası ve sivil toplum kuruluşu olarak, hak, özgürlük ve emek mücadelemizi yeni zeminlere taşıyarak; üyelerimizin, eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, ülkemizde demokratik zeminin güçlendirilmesi ve emeğin saygınlığının artırılması için sendikal yürüyüşümüze kararlılıkla devam edeceğiz.
21- Emeğin ve alın terinin evrenselliğinden hareketle, sendikal mücadelenin küresel eşitlik ve adalet mücadelesinin bir parçası olduğu bilinci içinde ülkemizde ve dünyada daha etkili bir sendikal mücadele için uluslararası iş birliği çabalarımız artarak sürecektir.
Yeni Dönem: İmkânlar, Sorunlar ve Öneriler paneli
Başkanlar Kurulu programı kapsamında iki panel yapıldı. Moderatörlüğünü Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi’nin yaptığı “Yeni Dönem: İmkânlar, Sorunlar ve Öneriler” panelinde, GENAR Başkanı İhsan Aktaş “Yeni Türkiye Sosyolojisi ve Seçmen Davranışlarının Verdiği Mesaj”, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdinç Yazıcı “Yeni Sosyolojinin Çalışma Hayatına Dair Avantaj ve Dezavantajları” ve Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Osman Nuri Kabaktepe “Yurt Dışı İlişkilerimizde Söylemden Eyleme Eğitim-Bir-Sen’den Beklentiler” konularında birer konuşma yaptılar.
“Dünden Bugüne Eğitim, Gençlik ve Sivil Toplum”
Moderatörlüğünü Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün yaptığı “Dünden Bugüne Eğitim, Gençlik ve Sivil Toplum” panelinde ise Cihannüma Genel Başkanı Mustafa Şen “Eğitim-Bir-Sen’in Sivil Toplum Kuruluşları İçerisindeki Rolü ve Önemi”ni, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Genel Başkanı İsmail Emanet “Gençlik, Beklentiler ve Karşılaşılan Güçlükler/TÜGVA Tecrübesi”ni, İnsan ve Medeniyet Hareketi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Güney “İfrat/TefritArasında İtidale Duyulan İhtiyaç”ı, ÖNDER Genel Başkanı Halit Bekiroğlu “Dünden Bugüne İmam Hatipler ve Beklentiler”i anlattılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.