Akdoğan: Çözüm süreci bitmedi

Akdoğan: Çözüm süreci bitmedi

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti'nin 12 Eylül'deki büyük kongresinden önce, seçim hazırlıkları ve çözüm sürecine dair gelişmeleri Kübra Par'a değerlendirdi

Kübra PAR

- 1 Kasım seçiminden ne bekliyorsunuz? Oy oranınızda büyük bir değişiklik olur mu?

Evet, ben olacağını düşünüyorum. Geçen seçim paslaşan muhalefet bloku çözüldü. Ayrıca bölge halkı "HDP barajı geçmezse ortalık yanar" diyerek korku ve kaygıyla onlara yönelmişti. Bu yanlış anlayış da çöktü. AK Parti'nin bu süreçte lokomotif olduğu görüldü. Bunun olumlu sonuç vereceğini düşünüyorum.

- Güneydoğu'da seçim güvenliği sağlanabilecek mi?

Sandıkların merkezlere taşınması gibi birtakım tedbirler düşünülüyordu ama kanun değişikliği gerektiği için yapamadık. Geçen seçimde özellikle köyler üzerinde silahlı unsurların baskısı vardı. Binlerce sandıktan HDP'ye yüzde 100 oy çıktı. HDP de bundan istifade etti. Güvenlik güçleri çatışma olmasın diye temkinli hareket ediyorlardı. Örgüt bunu istismar etti. Şimdi daha fazla önlem alacağız.

- Bölgedeki çatışmaların seçimi engelleme ihtimali yok mu yani?

Kırsalda yaşanan çatışma, sandıkları etkilemez. Çatışmalar halkın olduğu alanda yaşanmıyor. Devletin alacağı tedbirler arazide daha fazla hissedilecek.

- Ama Demirtaş "Bölgede sandık güvenliği yok, nasıl seçim yapılacak?" diyor...

HDP'nin bu kadar bağırmaya başlamasının nedeni, örgütün baskı kuramaması yüzünden telaşa kapılmaları... Geçen seçim arazide teröristler dolaşıyordu, bu sefer güvenlik güçleri dolaşacak.

- Seçimin ertelenme ihtimali var mı?

Ben öyle bir ihtimal görmüyorum.

- "AK Parti bu seçimde terörü bahane ederek HDP'nin önünü kesecek" iddiası var.

Öyle bir şey olmaz. 'oylarımız yeniden yükselecek'

- Oylarınız neden yüzde 41'e düşmüştü?

Seçmenin hangi mesajı verdiğini en fazla anlamaya çalışan, kendini değiştiren parti AK Parti olduğu için hep en fazla oyu aldık. Bu seçimde de özeleştirimizi yapar, kendimizi yenileriz ama kamuoyu önünde "Şurada yanlış yaptık" diyerek hatalar üzerinden bir gündem oluşturmayı, kendi kendimizi hırpalamayı doğru bulmayız.

- Peki, AK Parti'nin geldiği nokta içinize siniyor mu?

AK Parti'ye haksızlık yapılıyor. Çok negatif bir yere savrulduğumuzu söylemek hata olur. 2009'da yüzde 38.5 oy aldık. Bir sonraki seçimde yüzde 30'ların altına düşeceğimiz söyleniyordu ama yüzde 47'ye çıktık. Şimdi de yüzde 41'e gerilemiş olabiliriz ama buradan müthiş bir sıçramayla çıkacağımıza inanıyorum.

 

 

'TUĞRUL TÜRKEŞ'İN GELMESİYLE MUHALEFETİN OYUNU BOZULDU'

 

- Seçim hükümeti için muhalefet partilerinden isimlere bakanlık teklif ederek diğer partilerin içine çomak soktunuz sanki...

Hayır, eğer öyle bir amacımız olsaydı başka isimler önerirdik. Baş- bakan'ımız herkesi uzmanlık alanlarına ve tecrübelerine göre değerlendirdi. Genel başkanlara defalarca çağrı yaptı ama onlar AK Parti'ye nasıl zarar vereceklerini düşündü- ler ve bizi HDP ile yalnız bırakmaya çalıştılar. Özellikle MHP, AK Parti aleyhine olumsuzluk üretmeye çalıştı. Tuğrul Türkeş'in gelmesiyle bu oyun da bozuldu.

- Tuğrul Türkeş'in kabul etmesi sizin için sürpriz oldu mu?

"Sürpriz olmadı" desem öngörüşme olduğunu düşünürsünüz! (Gülüyor) Kabul edeceğini temenni ediyorduk. Madem Türkiye kritik bir süreçten geçiyor, terörle mücadele ve ekonomide kırılganlıklar var, o zaman taşın altına elini koyacaksın. Tuğrul Bey, hadiselere tam bir devlet adamı ciddiyetiyle bakıyor.

- Tuğrul Türkeş'in siyasi geleceğiyle ilgili planlarınız var mı?

Gelecek ne gösterir bilemem ama şu anda böyle bir görüşme olmadı. Kendisi de böyle bir talepte bulunmadı. MHP'li olduğunu söylüyor. Bu mücadeleye MHP içinde devam edeceğini anlıyoruz.

- HDP'liler ile hükümet nasıl gidiyor?

Dil ve üslup olarak da sorumlu davranıyorlar. Zaten yıllarca kamu bürokrasisinde görev yapmış, devleti tanıyan, Türkiye'nin menfaatlerini bilen kişiler. İnşallah böyle devam ederler.

 

'HDP'Lİ YÖNETİRSE MHP MECLİS'E DE Mİ GELMEYECEK?'

"MHP'nin 30 Ağustos gibi şanlı bir güne katılmaması nasıl bir milliyetçilik anlayışıdır? Katılmamalarının nedeni HDP'lilerin olması değil, Tuğrul Bey'in olmasıydı. Bu yadırganacak bir şey. HDP var diye hükümete girmiyorlar. Tuğrul Bey var diye Anıtkabir'e gelmiyorlar. Yarın öbür gün HDP'li başkanvekili yönetirse Meclis'e de mi gelmeyecekler? Çıkmaz sokağa girdiler, devam ettikçe batıyorlar."

'KURUCU LİDERİMİZ DE GENEL BAŞKANIMIZ DA BELLİ'

Kongresi'nde neler değişecek?

AK Parti'nin kuruluşundan bu yana bakanlık yapmış ağır toplar diyebileceğimiz isimlerle yeni kazandığımız kişileri harmanlayarak, güçlü bir ekip kuracağız. Tecrübelilerin dışarıda kalmadığı, gençlerin içeride olduğu daha dinamik bir liste hazırlayacağız.

- Kongrede yönetim kadrosunda büyük bir sürpriz bekliyor musunuz?

Genel başkan anlamında soruyorsanız, bu siyasi hareketin kurucu lideri de genel başkanı da bellidir.

'ÇÖZÜM SÜRECİ BİTMEDİ'

- Çözüm sürecinde neden eski kanlı günlere geri dönüldü?

Çözüm sürecinin sahibi AK Parti'dir. Bu meseleyi adeta kendi çocuğumuz gibi gördük, üzerine titredik. Reformlar yaptık, terör son bulsun diye büyük çaba harcadık. Fakat HDP, seçimden önce makas değiştirdi. Paralel yapı başta olmak üzere çözüm sürecinin düşmanı olan yapılarla işbirliği içine girdi. Barajı geçme pahasına, hiç düşünmeden, çözüm süreci aktörlerine savaş açtı.

- Süreci Demirtaş'ın "Seni başkan yaptırmayacağız" sözlerinin bitirdiğini söylemiştiniz. Süreci HDP'nin Erdoğan karşıtlığı mı bitirdi yani?

Çözüm süreci bitmedi, sadece sürecinin geldiği noktayı konuşuyoruz. HDP, barajı geçmek için başka bir yola girdi. Bu, siyasi rekabet falan değildi. AK Parti'yi devirme projesinde kendini kullandırttı. Oysa yanlarına çektikleri cephe çözüm sürecine karşıydı. Diyelim ki AK Parti devrildi, kim yürütecek bu süreci? Bunu düşünmediklerinden süreç bu noktaya geldi. Yoksa "Tayyip Erdoğan 'Başkan yaptırmayacağız' sözüne kızdı, süreci bitirdi" demek saçma olur...

- Ama "AK Parti seçim kazanmak için çözüm sürecini bitirdi" algısı var...

7 Haziran seçim değil miydi? Seçim kazanmak için olsa, o zaman yapılırdı. Seçimin hemen ertesinde örgüt, devrimci halk savaşı başlattığını, eylemsizliğin bittiğini söyledi. Bunun üzerine devlet operasyonları başlatmak durumunda kaldı. Hükümeti suçlamak yerine ne oldu da bu duruma geldi diye bakmak lazım...

- O halde Dolmabahçe görüşmesinde hükümet neden geri adım attı?

Dolmabahçe görüşmesinden sonra HDP'den ve Kandil'den birtakım çatlak sesler çıkmaya başladı. Öcalan'ın kongreye bizzat gelmesini istedikleri yönünde açıklama yaptılar. Öcalan serbest kalacak, kongreyi toplayacak ve PKK'ya silah bıraktıracak... Böyle bir şey var mı? O gün bir görüşme yaptık. Anlaştığımız ve anlaşamadığımız konular vardı. Bunları siyaset kurumu tartışacaktı. Ama görüşmeden sonra HDP kabul edilmiş bir muhteva olduğu, bunun da Dolmabahçe mutabakatı olduğu gibi ileri değerlendirmeler yapmaya başladı. Öcalan'ın metnini okudular ve sanki biz onun muhtevasını yüzde yüz kabul etmişiz gibi davrandılar. Süreci sabote eden bu oldu. Cumhurbaşkanı'mızın tepkisi de bunaydı...

 

 

'GÜVENLİKÇİ PARADİGMAYA SAVRULMUŞ DEĞİLİZ'

- Öcalan ile görüşmenin önü neden kesildi?

Güven bunalımı olduğu sürece onların böyle bir rol üstlenmeleri mümkün değil.

- Peki, siz sürecin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Çözüm sürecinden kasıt daha önceden başlattığımız demokratik açılım süreciyse, bundan geri adım atmayız. Reformlar, hizmetler, yatırımlar, Kürtleri kucaklama... Bunların hiçbirinden taviz vermeyiz. Fakat bu süreçte bir güvenlik açığı oluştu, giderilmesi gerekiyor. Şu anda örgütün baskısı ve şiddeti karşısında bölge halkı "Devlet nerede?" diyor. Halkımıza sahip çıkmak durumundayız.

- Peki bu durumda 90'lı yıllardaki güvenlikçi politikalara geri mi dönülecek?

Hayır, güvenlikçi bir paradigmaya savrulmuş değiliz. 90'lı yıllarda terörle mücadelede birtakım yanlışlar yapıldı. Yargısız infazlar, faili meçhuller, kötü muameleler... Bugün hukuk içinde bir mücadele var.

- Ama güvenlik güçlerinin sivilleri hedef aldığı yönünde iddialar var...

Hiç öyle bir şey yok. Bu kadar geniş kapsamlı operasyon yapıldı ama sivillere yönelik zayiat söz konusu olmadı. Aksine PKK'nın eylemlerinde zarar gören siviller var.

- Selahattin Demirtaş'ın PKK'ya karşı açıklamalarını nasıl karşılıyorsunuz?

Bunları yapmasa sokağa çıkamaz. İnsanların tahammülü kalmadı... Keşke bu açıklamaları daha önce yapmış olsalardı. Ayrıca bu açıklamaların pratikte bir karşılığı yok, olursa anlamı olur.

- PKK'dan da HDP'ye yönelik sert açıklamalar geliyor. İkisine de çatmak yerine HDP'ye omuz vermeniz daha iyi olmaz mıydı?

HDP'ye çattığımız falan yok bizim. El bebek gül bebek hep birlikte HDP'yi gözetip büyütelim mi? Onlar her türlü hakareti edecek, ama onlara en ufak bir eleştiri yapılmayacak, öyle mi? Bu anlayışı bırakmak lazım!

- Bazı demeçleriniz "Bölgede halk HDP'ye oy verdiği için çözüm süreci bitti" şeklinde yorumlandı. Bu sözler alttan alta tehdit gibi algılanmış olabilir mi?

Öyle bir şey demedim. HDP'ye oy verdikleri için süreç bitti diye bir şey yok. Aksine HDP'ye oy verenler çözüm süreci devam etsin diye oy verdiler ama etmedi. Süreç devam etsin diye oy verdiğin parti fayda sağlamıyorsa demek ki yanlış ata oynuyorsun. İstedikleri partiye oy versinler ama gördük ki bu süreç AK Parti olduğu sürece bir yere gider...

 

'MEYDANLARA İNMEK KENDİ TAKTİRİDİR'

- Geçen seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti'ye destek veren, oy isteyen konuşmalar yaptı. Bu seçimde de meydanlara inecek mi?

Kendi takdiridir. AK Parti'ye oy isteyen bir tavrı yok. Güven ve istikrara vurgu yapıyor. İnsanların sandığa gitmesi konusunda çağrı yapıyor.

Habertürk

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.