Ak Parti, 4+4+4'ü KHK ile çıkarmayı düşünmüş
Ak Parti, 4+4+4'ü KHK ile çıkarmayı düşünmüş
AK Parti ve CHP yine uzlaşamadı
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ve CHP Milletvekili Nur Serter, 4+4+4 sistemindeki parti görüşlerini BUGÜN’e anlattı.
GÖRÜNEN KÖY: UZLAŞMA YOK
Türkiye günlerdir eğitime 4+4+4 sistemini getiren düzenlemeyi tartışıyor. AK Parti ile CHP arasında komisyonda yaşanan tartışmaların ardından gözler yasa teklifinin ele alınacağı Genel Kurul'da. Görüşmelerde özellikle AK Parti ile CHP arasında yine gergin saatler yaşanması bekleniyor. AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli ve CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter partilerinin görüşlerini anlattı.
SEDA ŞİMŞEK
KAPANAN KÖY OKULLARI AÇILACAK
AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli, kesintisiz eğitimi 'dayatmacı, buyurgan' olarak tanımlıyor. Yeni sistemle köylerde daha önce kapatılan on binlerce ilkokulun tekrar açılacağını belirtirken çocuğa ve aileye tercih hakkı tanındığının altını çiziyor
* Eğitimde yeni bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?
28 Şubat sürecinde tek tip, dayatan, buyurgan bir eğitim modeli, vatandaşa rağmen ortaya konuldu. Olan yönlerin hepsi kapatıldı, tek bir yöne, yola kanalize edildi. Şimdi, devlet bir yönlendirme, dayatma yapmadan seçenekler sunuyor.
* Getirilen sistemde insanlar çocuklarını, özellikle kız çocuklarını 4. sınıftan sonra ilçedeki ortaokula gönderir mi?
Taşımalı eğitim sistemi şimdi ilkokul 1. sınıftan itibaren yapılıyor, çocuklar kesintisiz sistemde olduğu gibi 6 yaşından itibaren değil, 4. sınıfı bitirdikten sonra taşımalı eğitime başlayacaklar. Bu düzenlemeden sonra köylerde daha önce kapatılan on binlerce ilkokul tekrar açılacak, tahrip olanlar tadilattan geçirilecek. İlk 4 yıl taşımalı eğitim büyük oranda azalacak. Şu anda ilkokul 1. sınıfta taşımalı eğitimle kız çocuğunu başka bir köye, ilçeye göndermekte tereddüt eden aileler yanı başlarında açılan okula kız çocuğunu daha rahatlıkla gönderir. Eğitim sistemine orada giren kız çocuğunun 5. sınıftan itibaren taşımalı eğitimle eğitime devam etmesi oranı daha yükselir. 12 yıl sonunda diploma verilecek.
* İlk dört yıldan sonra vatandaşa sunulacak seçeneklere uygun öğretmen ve derslik alt yapısı hazır mı?
Bu sisteme geçildiğinde öğrenci sayısı artmayacak, öğrenci 8 yıllık kesintisiz eğitimde 6. sınıfa aynı binada gidiyordu. Yani bu ihtiyacı karşılayacak derslik de öğretmen de var. 8 yıllık bir kesintisiz eğitim okulu var, o okulda 8 tane derslik olsun, 4. sınıfa kadar ortak okuyacaklar, 5. sınıftan itibaren bir imam hatip okulu, bir müzik bölümü, bir de düz ortaokul talebi var diyelim. 8 sınıf varsa, 1 sınıf imam hatip okuluna, 1 sınıf müziğe, 1 sınıf düz ortaokula tahsis edilecek. Derslik ihtiyacı ortaya çıkmayacak. Özellikle kırsal kesimde kapanan okulların yeniden açılmasıyla zaten 8 yıllık kesintisiz eğitim vermek üzere dizayn edilmiş okullarda öğrenci sayısı da azalacak.
BABANIN HAKKI CUNTADA
* İmam hatip sınıfı da düz ortaokul sınıfı da aynı binada, derslik şeklinde mi olacak?
Kanunda bir hüküm var, bu okulların ayrı ayrı kurulması esas, ancak özel durumlar, acil durumlar veya şartlar gerektirdiğinde aynı binada okuyabilecekler. Özellikle geçiş dönemi için böyle bir düzenleme öngörülüyor.
* Çocuk 10 yaşında neyi seçeceğine karar verebilir mi?
Karar verme sorumluluğu işte bu sistemle devletten alınıp aileye veriliyor. Çocuğu 12 yıl kesintisiz eğitime tek müfredatla alıp 18 yaşına kadar getirdiniz. O eğitimin içeriğini kim belirleyecek? Devlet. Çocuğun, ailenin tercih etme hakkı yok. Yani, 28 Şubat süreci için söylersek anne babaya verilmeyen hak cuntaya verildi. Post modern darbe yapanlar çocuğun alacağı eğitimin müfredatını, içeriğini belirledi.
* Herkese istediği eğitimi alma imkânı sunulduğu belirtiliyor, Kürtçe eğitim almak isterse ne olacak?
Şu anda böyle bir düzenleme öngörülmüyor. Toplumun genel iradesi önemli, böyle bir irade ortaya konulursa o zaman değerlendirilir.
CHP'NİN TEKLİFİ: GERİ ÇEKİN
*Teklif genel kurulda görüşülmeden önce CHP ile bir uzlaşma sağlanması ihtimali var mı?
CHP'nin uzlaşmadan anladığı "bu teklifi geri çekin" demek. Niye çekelim?
Her gün komisyon salonunu işgal ettiler. Teklifi getirdiğimizde bütün eleştirileri birinci dört yıldan sonra açık öğretime imkan verilmesine yönelikti. Biraz da çıraklık yaşının düşürülmesi konuşuldu. Alt komisyonda onların istediği yönde, bu iki konuda yeni düzenleme yapıldı. Uzlaşma bu değil mi?
DÜZENLEMEYİ KHK İLE YAPMAYI DA TARTIŞTIK
* 5 grup başkanvekili bir gece ansızın mı karar verdi bu teklifi vermeye?
8-10 ay çalıştık, TBMM'de uzmanlarla, akademisyenlerle, Milli Eğitim Bakanlığı ile günlerce toplantı yaptık. Bütün dünya örnekleri incelendi. Geldiğimiz günlerden itibaren toplumun bu prangadan kurtarılması düşüncesi vardı. En son seçimden önce gündeme gelmişti, hatta bir ara KHK ile yapılabilir mi yapılamaz mı tartışması yaşandı, olamayacağı anlaşıldı, vazgeçildi. En son Milli Eğitim Şûrası'nda alınan bir karardır, biz ona uyduk. MYK'da görüşüldükten sonra da teklifi verdik.
* Komisyon görüşmelerinin son gününde yaşananlar sebebiyle teklifin komisyonda kabul edilmesinin yok
hükmünde sayılması gerektiği ileri sürülüyor.
Böyle bir ihtimal hiç yok. Hiç bir ihlal söz konusu değil, velev ki bir ihlal yapılmışsa yargısal denetimini sadece Anayasa Mahkemesi yapabilir. Meclis Başkanlığı'na böyle bir fonksiyon yüklenemez.
*CHP yine kürsüyü işgal ederse nasıl geçireceksiniz bu teklifi genel kuruldan?
Oylama yapılamaması, teklifin görüşülememesi TBMM'nin kapanması demek olur. Bizim milletvekilleri olarak en önemli görevimiz TBMM'yi açık tutmak, çalıştırmak. Kaba kuvvetle, şiddetle Meclis'in faaliyetlerinin askıya alınması, zorlaştırılması mümkün değil.
KESİNTİLİ EĞİTİME İTİRAZIMIZ VAR
CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, 4+4+4'ün kesintili olmasına itiraz ettiklerini söylüyor. Serter, imam hatip lisesine başlayan bir gencin doktor olmaya karar vermesi halinde ne yapacağı sorusuna "O zaman girmeyecekti" karşılığını veriyor.
* Siz bu 4 artı 4 artı 4'de neye itiraz ediyorsunuz?
Kesintili olmasına itiraz ediyoruz.
* İmam hatip okullarının orta bölümü açılacağı için mi?
"İmam hatip okullarına karşıyız" diye bir şey yok. İmam hatipler Türkiye'de meslek okulu statüsünde, din görevlisi yetiştirmek üzere açılmış okullardır. Türkiye'nin bir ihtiyacıdır. Ama, imam hatip okullarını meslek okulu olma özelliğinin dışına çıkarmak için bütün eğitim sistemi parça parça edilirse bu bir siyasi proje olur, eğitim projesi olmaz. Ayrıca bu, FATİH Projesi kapsamında AKP'nin kendisine yeni rant alanı yaratması projesidir. Eğitimle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
* Bir çocuk imam hatipte okursa doktor, hakim, avukat, mühendis, bilim adamı olamasın gibi bir görüşü savunmuş olmuyor musunuz?
Meslek liseleri ile ilgili bütün dünyada uygulanan bir model vardır. Meslek eğitiminin amacı, ara insan gücü yetiştirmektir. Devlet de meslek okullarına öğrenci başına normal okulların iki katı harcama yapar. Türkiye'de bir öğrenciyi zorla bir meslek okuluna sokan bir anlayış yok, kendi tercihleridir. Çocuk bir meslek lisesinde 4 yıl okuyup, staj yaptıktan sonra, kendi alanında sınavsız önlisansa geçiş hakkı da varken, bir ara meslek elemanı olacağını da bilerek bu okula girmişken, neden onu o okuldan alıp da başka yerlere yönlendirme gibi bir hedef içindeyiz?
* Vazgeçemez, "ben doktor olmak istiyorum" diyemez mi?
O zaman imam hatipe girmeyecekti. O ayrı bir tartışma konusu. Tabii ki istisnalar, pişmanlıklar olabilir, esneklikler sağlanabilir. Buna bir itirazım yok, ama çocuk imam hatip lisesinde okumaktan hoşlanmıyorsa, zaten düz liseye geçiş hakkı var.Türkiye'de sağlık, iletişim, ticaret lisesi mezunu için bu konu hiç tartışılmıyor da neden sadece imam hatipler için tartışılıyor?
* Çocukların din eğitimi almasından mı rahatsız oluyorsunuz?
Hayır, böyle bir yapısal deformasyon yapmak yerine, eğitimde 4 artı 4 kesintisi olmasın, din bilimcileri ve eğitim bilimcilerini alalım, oturalım, çocuklarımızın dinlerini en iyi şekilde öğrenebilecekleri bir formülü birlikte üretelim, bu yasanın içine koyalım, o şekilde çıkaralım. Bir de FATİH Projesi ile ilgili mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu kapsamına alınsın, diğerlerinde uzlaşırız.
* Çocukların erken yaşlarda yönlendirilmesi hep istenen bir durum değil midir?
Var zaten, bunu uygulasınlar. AKP 2003 yılında gerçekten mükemmel bir ilköğretimde yöneltme yönergesi çıkarmış. Bu öyle bir yönerge ki gerçekten dört dörtlük, en ileri sistem. Çocukların yeteneklerinin nasıl tespit edileceği adım adım belirlenmiş. Rehber öğretmenler devreye sokulmuş, her öğrenci için ayrı raporlar düzenlenecek. Öğrencinin, öğretmenin, ailenin birlikte yeteneğin saptanmasına katkı yapacağı bir sistem konulmuş. Çocuk okulu bitirirken diploması ile birlikte bu rapor kendisine ve gideceği okula gönderilecek. Bundan daha güzel bir sistem olamaz. Neden bunu uygulamıyorlar?
* Bu düzenlemeye karşı çıkarak aynı zamanda 28 Şubat sürecine mi sahip çıkıyorsunuz?
8 yıllık kesintisiz eğitim 28 Şubat'ın ürünü değildir. Bu karar 28 Şubat 1997'de alınmadı. İlk kez 1961 yılında hükümet programına girdi. 15. Milli Eğitim Şûrası'nda, daha 28 Şubat olmamıştı, 1996'da uygulaması başlatıldı.
* 4 artı 4 artı 4 kararı da Milli Eğitim Şûrası'nda alınmış, o vakit şûraya sizi de davet etmişler, ama gitmememişsiniz.
Gitsek eminim farklı bir karar çıkardı! (Gülüyor) İnsaf. Şûra kararlarını aldık, biliyoruz. Şûrada o teklifi kim getirmiş? Hangi eğitim bilimciler bu teklifi sunmuş? Eğitim-Bir Sen ve ÖNDER önermiş. Bu iki kuruluşun çok mu iyi alt yapısı var?
FIRSAT EŞİTSİZLİĞİNE KARŞIYIM
* Katsayı eşitlemesini neden Danıştay'a götürdünüz,?
Bunun imam hatiplerle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Herhangi bir mesleki alt yapısı olmayan, herhangi bir önlisans programına sınavsız geçiş hakkı bulunmayan ve sınavda herhangi bir artı katsayı almayan 270 bin genel lise mezunu öğrencinin karşısına kolunda altın bileziği olan, artı katsayı ve sınavsız önlisansa geçme hakkı bulunan meslek lisesi öğrencileri rakip olarak çıkartılıyor. Meslek liselerine avantaj sağlanıp, bir fırsat eşitsizliği yaratılıyor, itirazım buna.
12 EYLÜL'DEN SONRA HER KİTABIN İÇİNE ATATÜRK ENJEKTE EDİLMİŞ
* Cumhuriyet döneminde hatalarla, doğmalarla donatılan eğitim sistemi aynen devam mı etsin?
Cumhuriyet döneminde hiç bir doğma görmüyorum. Bir ümmetten bir ulus yaratıldı, aidiyet duygusuyla, ortak değerlerle ulusun, milli kimliğin alt yapısının oluşturulması gerekiyordu. İlerleyen dönemlerde, özellikle 12 Eylül'den sonra ilgili ilgisiz her kitabın içinde zorla, saçma sapan yerlerde enjekte edilmiş bir Atatürk söylemi ile karşılaşılıyor. Otelcilik ders kitabında yemek tarifleri, "Atatürk şu yemekleri severdi" diye başlıyor. Edebiyat kitabında şiire "Atatürk bu şiiri çok severdi" diye not düşülmüş. Bu cumhuriyetin eseri değil, bu 12 Eylül'ün yanlış, saçma mantığı. Ben okurken tepki duyuyorsam, hiç kuşkusuz gençlerde de en azından bir bıkkınlık duygusu yaratıyor. Kızım 2-3 yaşındaydı, televizyon tek kanal, sabah - akşam hep Atatürk'ü işin içine katan programlar yapılıyor. Bir gün akşam saat 8-9 kızım yatmaya gidiyor, döndü bize "Hadi size iyi Atatürkler" dedi, gitti. Buna sonuna kadar karşıyım. Bu zamanda artık insanların kendi özgür iradeleriyle, bilim aracılığıyla doğru bilgilere ulaşarak, kendi değer yargılarını üretmesi gerekir.
İKNA ODALARINDAN PİŞMAN DEĞİLİM
* İkna odalarından pişmanlık duyuyor musunuz?
Hiç bir pişmanlık duymuyorum, çok doğru bir şey yaptığıma inanıyorum. O kızların da benim sayemde eğitim gördüğüne inanıyorum. Ben olmasaydım onlar, üniversitenin içine girememiş ve mezun olamamış olacaklardı. Bunun üzerinden yapılan spekülasyonlardan bıktım. 1998...2012 yılındayız. 14 yıl geçmiş, ben 14 yıl bunu anlatmış ve anlaşılamamışsam 15. yılda böyle bir beklenti içinde değilim.
* İkna ettiğiniz için size teşekkür eden oldu mu?
Ben hiç biriyle konuşmadım, ikna diye de bir süreç yoktu. Sadece "yönetmelik böyle diyor" dedik, hukuki süreçle ilgili bilgilendirme yapıldı, onlar da başlarını açıp derse girdiler ve okudular. Benim yasak öncesi çok sayıda başörtülü öğrencim oldu sınıfta, nasıl bir insan olduğumu en iyi onlar bilirler, ama kimse bugüne kadar onlara sormadı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.